Konu Başlığı: Sözün Özü Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Eylül 2011, 14:51:50 Sözün Özü Hicrî ikinci yüzyılda az sayıda bazı kimseler, Sünnetin teşriî değerini inkara kalkıştılar. Bu tutumun temelinde cehalet yatmaktaydı. Bunun haricinde mütevatir dışındaki hadisleri de İnkar e-den başka bir güruh daha türedi. Ancak bunlar da ikinci yüzyıldan sonra inkıraza uğrayıp, ortadan kalktılar. Çok sonraları -belki de baüh sömürgecilerin etkisiyle- bu akımlar tekrar ortaya çıktı. Bunlardan bir kısmı sadece cihad hadislerini inkar ederken, bazıları hadisleri tamamıyla (mütevatir, meşhur ve âhâd) hepsini inkar ettiler. Herhalükarda modern akımların Sünneti inkarı hicrî ikinci yüzyıldaki inkardan farklı değildir. Modern inkarcıların seleflerine ilave ettiği bir argüman bulunmamaktadır. Meşhur deyişle ifade etmek gerekirse "bu gün, ne kadar da düne benziyor.[590] Çalışmamıza tabiî bir neticeyle son vermek istiyoruz. O da şudur: Allah'a ve Ahiret gününe inanan bir müslümanın Sünnetin hüccet değerini inkar etmesi mümkün değildir. Meğer cehalet ya da şüphecilerin telkinleri sonucu meseleleri karıştırarak aldatılmış olsun. Bu konuyu Dr. Abduganî Abdulhahk, Hücciyyetu's-Sünne adlı kitabında güzel bir şekilde tasvir edip özetlemektedir. Allah kendisine rahmet etsin ve Ümmet-i Muhammed namına onu en güzel şekilde mükafatlandırsın. Onun açıklamalarını sözümüze misk-i hitâm kıimak istiyoruz. Şöyle diyor Abdulganî Abdulhalık: "Kendilerini ilim adamı olarak lanse edip Sünneti bizatihi inkar eden bazı kimseler bulunmaktadır. Ancak bunların durumunu inceleyip gerçek amaçjannı deşifre ettiğimizde üç tipten birine dahil olduklarını görürüz. Bunların ilki, dinle alakası olmayan inançsız ve zındık kimsedir. Bu tipler, İslam'ı yıkmak ve müslümanlan yok etmek amacıyla İslam'ın esasları etrafında şüphe uyandırmak için küfrünü gizleyip müslüman olarak görünürler. Bunlar dine ve dinin esasını teşkil eden Kur'an'a açıkça saldıramadıkları için başka bir zaviyeden yani Sünnet cephesinden saldırıyorlar. Zira Sünnetin ortadan kalkmasıyla Kur'an anlaşılmaz hale gelir ve Kur'anî hükümler de işlevsiz kalır. Böylece Kur'an'ın varlığı, yokluğuna eşdeğer olur. Sonuçta Kur'anı, arzu ve isteklerine göre yorumlayıp tevil edebilecekleri bir oyuncak haline getirmeye çalışırlar. Onlar şu ayetlere bağlı görünmeye çalışarak Kur'an'ı anlayabileceklerini sanıyorlar. "Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.[591] "Biz Kitabı herşeyin açıklayıcısı olarak sana indirdik. [592] Bu ifadeler haktır fakat bunlarla batıl bir hedef amaçlanmaktadır. Kuran, şeriatın tamamını kapsar; şer'î bütün hüküm ve kanunlann esasıdır. Ancak bu husus, sözkonusu kimselerin hedeflediği batıl amacı yani Sünnetin hüccet değerini inkar etme sonucunu doğurmaz. İkincisi, küfrünü açıkça ilan edip maskesini çıkaran kimsedir... Üçüncüsü ise, hakka ve hakikate kavuşmayı uman inançlı, ancak aldatılmış kimsedir. Değişik temayüller aklını çelip onu farklı yönlere çeker. Dine bağlı, din konusunda duyarlı gibi görünen ve dini savunma kisvesine bürünen dinsizler ve zındıkların ileri gelenleri, keskin dilleriyle ve sahte dinî görüntüleriyle bozuk görüşlerini ve baül mezheplerini bu gibi zavallılara süslü gösterirler. Hüccet ve delil namına bir takım şeyler derleyip hakkı batılla kanştırırlar. Karşılarındakiler de onların dini koruduklarını zannederek iyi niyetlerinden ötürü söylenenleri alırlar. Bunların sahih ve güçlü görüşler olduğuna inanarak insanları buna davet ederler. Bunların içerdiği hata ve dalâletin, doğurduğu fitne ve fesadın farkında olmaksızın olanca gücüyle bunları savunur. Bundan dolayı "akıllı düşman, cahil dosttan daha İyidir." denilmiştir. Şüphesiz bu gibi insanlann muhalefeti müçtehidlerin Sünnetin hüccet olduğu ve kendisiyle amel edilmesi gerektiği şeklindeki icmaına halel getirmez. Nitekim bu konu, dinin bedâhetle bilinen {malûmun mine'd-din bi'z-zarûre) meseleleri arasında yer almıştır. Daha önce de belirtildiği gibi dinin bedîhî meselelerinden pek çoğu da bu konuya dayanmaktadır.[593] Başarı Allah'tandır. H. 29 Zilka'del418[594] [591] En'âm, 38 [592] Nahl, 89 [593] Hücciyyetu's-Sünne, 343-345 [594] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 253-256. |