๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Eylül 2011, 13:38:07



Konu Başlığı: Senede Taalluk Eden Konular
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Eylül 2011, 13:38:07
A. Senede Taalluk Eden Konular
 

Bu bölüm altı kısmı içermektedir:

 1. İsnadın Dindeki Önemi

 Sened, "hadis metnine giden yol" yani metinle son bulan ravi zinciri şeklinde tarif edilmiştir. İsnad da metne giden yolun aktanlması şeklinde tanımlanmıştır. Çoğu kez sened yerine isnad kelimesi kullanılır.

[Senetle ilgili olarak] alimler şöyle demiştir: "Sened, daha önceki ümmetlerden hiçbirine verilmeyen ve sadece Ümmet-i Muhammed'e ait üstün özelliklerden biridir."

ibni Hazm der ki: "Sened, sadece Ummet-İ Muhammed'e ait bir Özelliktir. Yahudiler ve Hnstiyanlar dinî nakillerde sadece kopuk senedli ve başıyla-sonu arasında uzun kopukluklar bulu­nan haberlere dayanmışlardır.[448]

Hafız İbni Hacer şöyle der; "Sened, uydurma hadislerin ta­nınmasına vesile olduğu için bilinmesi farz-ı kifaye olan ilimler­dendir. [449]

Hafız Ebu Said es-Sem'ânî der ki: "[Herhâlükarda] Allah Rasülü (S.A.V.)'ne ait lafızların aktarılması gerekir. Bu lafızların sıhhat derecesini bilmek; ancak isnatla mümkün olur. İsnadın sıhhati de ancak sika ravinîn sikadan ve adil ravinin adil raviden rivayet etmesiyle bilinebilir. [450]

Hatîb el-Bağdadî, Tarihu Bağdat'ta ve başka alimler de değişik eserlerde Abdullah b. Mubarek'ın öğrencisi Abdan'ın şöyle dediğini rivayet ederler: Abdullah b. Mubarek'ın şöyle de­diğini duydum: "İsnad, dinden bir parçadır. Şayet isnad olma­saydı, isteyen istediğini söylerdi. Ancak bu gibi kimselere 'bunu sana kim hadis olarak aktardı' diye sorulunca donup kaldılar."

Abdan der ki: "İbni Mübarek bu sözü, zındıklardan ve onla­rın uydurduğu hadislerden bahsedildiği bir sırada söyledi."

İbni Mubarek'ın şöyle dediği rivayet edilir:

"Bizimle şu topluluğun -bidatçı ve yalancı fırkaların- ara­sında sütunlar yani isnadlar vardır. [451]

Süfyan es-Sevrî der ki: "İsnad, müminin silahıdır. Elinde si­lahı olmayınca neyle savaşabilir?"

Evzâî der ki: "İlmin ortadan kalkması ancak isnadın orta­dan kalkmasıyla olur."

Büyük alim ve değerli muhaddis Şu'be b. el-Haccâc şöyle der: İçinde "haddesenâ" veya "ahberenâ"nın geçmediği tüm hadisler basit ve değersizdir.[452]




[448] Geniş bilgi için bkz. İbni Hazm, eJ-Fisa/, 1/334 vd.

[449] Mirkâtu'l-Mefâtîh, 1/218

[450] Edebu'1-İmlâ ve'1-İstimlâ, 4, 55

[451] Bu ifadede hadis, sütûnsuz ayakta duramayan ve yükselemeyen bir eve benzetilmiştir. Hadisler de tıpkı bunun gibi ancak sahih isnad sayesinde ka­bule şayan olur. Tarihu Bağdad, Vl/66; Abdulfettah Ebu Gudde der ki: "Konuyla ilgili olarak el-Ecvibetu'i-F adıla (s.21-26) kitabına yazdığım not lara ve el-İsnadu Mine'd-Din adlı kitabıma bakınız. Bu iki yerde tabiin < i tebe-i tabiînin isnadın önem ve lüzumuna dair söyledikleri şeylerin çoğunu aktardım.

[452] Üstâd Abdulfettah Ebu Gudde der ki: İsnada gösterilen bu büyük ihtimam sadece Ehl-i Sünnete has bir Özelliktir. Imamiye Şiası nezdinde isnada önem verilmemiştir. Zira onlar şöyle der: "Bizim bütün hadislerimizin ma­sum imamdan sadır olduğu kat'îdir. Bu tür haberler senede ihtiyaç duy­maz." Bu İbareyi Şia ulemasının büyüklerinden Abdullah el-Mâmekânî, Tenkîhu'l-Makâl fi İimi'r-Ricâi (1/177) adlı eserinde nakletmektedir. el-Mâmekânî hicrî 1351'de vefat etmiştir. Daha sonra el-Mâkânî bu sözün ka­bulü için ravilerin durumlarını bilmenin gerekliliğini tartışır. Dr. Abdullah Feyyaz, Tarihul-lmâmiyye ve Eslâfihim mine'ş-Şia (s. 140} adlı eserinde şunları kaydetmektedir: "İmamiye'ye göre imam, masum ol­duğundan onun söylediklerinde şüpheye mahal olmaz." Dr. Abdullah aynı eserin 158. sayfasında da şunları kaydeder: "İmamların masumiyeti inancı, Şianın (Ehl-i Sünnetin aksine) senetleri Peygambere ulaştırma gereği duy­madan, imamlardan sadır olan bütün hadisleri sahih addetmesine sebebi­yet vermiştir yet vermiştir. Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 186-188.