> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet > Mustalahul Hadîs İlmi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mustalahul Hadîs İlmi  (Okunma Sayısı 3457 defa)
18 Eylül 2011, 15:10:59
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Eylül 2011, 15:10:59 »



C. Mustalahu'l-Hadîs İlmi


 

Buraya kadar zikrettiğimiz altı esas (1-İsnad, 2-Ravilerin Tarih ve Vefatlan, 3-Ravilerin Tenkidi, Cerh ve Ta'dîl açısından Sahip Oldukları Konumun Belirlenmesi, 4-Cerh ve Ta'dîl İlmi, 5-Hadisin Metin ve Mana Açısından İncelenmesi, 6-İlelu'l-Hadîs İlmi) mustalahu'l-hadis ilminin büyük alt dallarını oluşturmaktadır. Dolayısıyla bir bakıma Mustalahu'l-Hadîs, ana gövde, bu altı esas da onun yan dalları konumundadır.

Bu hususu biraz izah edelim:

Mustalahu'l-Hadis ilmi Efendimiz Hz. Peygamber (S.A.V.)'in hadislerini uydurma, yalan, hata ve tahriften korumak için ted­vin edilen isnad ve metne ilişkin ya da ravi ve merviye dair kai­de ve konuların toplamından ibarettir. Bu kurallar, hadisin sened ve metin bakımından korunması, ravi ve mervinin duru­munun beyanı, makbulün makbul olmayandan, sahihin zayıf­tan, nasihin mensûhtan ayırdedilmesi ve bundan neşet edip dallanan diğer hadis ilimleriyle ilgilidir. Bütün bunlar Mustalahu'l-Hadis ya da Usûlu'l-Hadis veya kısaca el-Mustalah ilmi olarak ifade edilmektedir.

Büyük alim Üstâd Süleyman en-Nedvî (rahimehullâh)'nin rivayetin önemi ve rivayet tenkidinin gerekliliğiyle ilgili önemli bir açıklamasını burada aktarmayı uygun gördük. Bu açıkla­mada Usûlu'l-Hadis, başka bir ifadeyle Mustalahu'l-Hadîs'in güzel ve vecîz bir tanımı yapılmıştır. Nedvî, Sünnetin manası ve konumunu beyan sadedinde şöyle der;

"Rivayet, insanoğlu için zarurî olan bir husustur. Hiçbir ilim ve hiçbir dünyevî iş nakil ve rivayete başvurmaktan kendini alı­koyamaz. Zira her insanın bütün olaylarda bizzat hazır bu­lunması mümkün değildir. Hazır bulunmayanların haberdar olmalan da ancak sözlü veya yazılı rivayet yoluyla mümkündür. Sonsaki kuşakların aynı hadiseden haberdar olmaları da bir ön­ceki nesilden rivayet ve naki! yoluyla gerçekleşebilir. Geçmiş ve mevcut ümmetlere ait tarihî bilgiler, din ve mezhepler, filozof­lara ait teoriler ve milletlerin tecrüb î ve icatları sadece bu yolla yani nakil ve rivayet yoluyla bize ulaşmıştır. Kur'an-ı Kerim de bize rivayet yoluyla intikal etmiştir. Ancak burada Kur'an'la ha­dis arasında bir fark vardır. Şöyle ki: Kur'an-ı Kerim'in tevatürle nakledilmesine karşın, hadisler sayılı raviler tarafından bize ak­tarılmıştır. Fakat bu raviler, meçhul olmayıp meşhur kimselerdir. Keza bunlar durumları, davranıştan bilinen ve isnatları korunan kişilerdir. Kur'an ve hadis arasındaki bu fark, yakîn ve itimad derecesi bakımından bir farklılık gerektirir. Yoksa kabul ve itibar etme noktasında bir farklılık doğurmaz. Bu her müslürnanın ka­bul ettiği bir farktır. Hiç kimse Kur'an ve Sünnetin bütün yön­lerden eşit olduğunu ileri sürmemektedir.

Hadis Usûlü

Hadisler de genel anlamdaki "haber" kategorisine girdiğin­den bunları tenkid edip, sahihini sahih olmayandan ayırmak İçin bize ulaşan genel haber ve rivayetlerin tenkidinde kullandı­ğımız tenkit usûlünü kullanmamız gerekmektedir. Başka bir ifa­deyle herhangi bir haber bize ulaştığında ne yapıyorsak aynı tavn hadislere de uygulamak durumundayız. Öncelikle haberini işittiğimiz ravinin durumuna ve güvenilir olup olmadığına baka­rız. Sonra onun haberi kendisinden aktardığı şahsın durumuna bakarız. Aradaki ravilerin sonuncusuna varıncaya kadar bu işi devam ettiririz. Sonra raviler zincirinin en üst tarafında bulunan şahsın olaya bizzat tanık olup olmadığına, olayı anlayıp muha­faza edecek durumda olup olmadığına bakarız. Daha sonra ak­tarılan haberi inceler, onun bizzat nisbet edildiği şahsın du­rumuna uygun düşüp düşmediğine, o zaman ve ortamda ger­çekleşip gerçekleşmeyeceğine bakarız.

İşte bu ve benzeri kuralları muhaddisler hadis tenkidinde kullanmış ve bunları "hadis usûlü" ismiyle adlandırmışlardır. Bu kurallar sayesinde sahih hadisleri, sahih olmayan hadislerden ay ırdetmişlerdir."

Nedvî (rahimehullâh)'nin açıklamadan burada nihayete eri­yor.[522]

Burada mütevatir dışındaki hadislerin güvenilir olmadığını ileri sürerek onların hüccet oluşunu inkar edenlere şunu deme­miz gerekiyor: "Mütevatir dışındaki hadisleri reddettiğinize göre haber-i vahid (tevatür derecesine varmayan haber) tarzında sa­bit hiçbir haberi kabul etmemeniz ve ona güvenmemeniz gere­kir. Zira tevatür derecesine varmamış olan bir haber için Peygamber (S.A.V.)'in hadislerinin aktarıldığı yöntemden daha sağ­lam ve daha güvenilir bir yöntem bulmak ne aklen ne de fi'len mümkündür. Bundan dolayı hadisler; ister sıradan, ister tarihî, ister başka bir ilmî alana ilişkin olsun dünyada var olan bütün ahad haberlerden sened bakımından daha sağlam ve yöntem açısından daha güvenilirdir.

Bu bölümde vardığımız sonuç budur. Peygamberimiz (S.A.V.)'in sahih hadislerini reddettiğinizde onun dışındaki ha­berleri evleviyetle reddetmeniz gerekir. Bu bölümdeki açıkla­malarımızdan da anlaşıldığı gibi Sünnet-i Nebeviye, sened ve metin açısından tarihin tanıdığı en dakîk ve en güvenilir hizmete mazhar olmuştur. Hatta denebilir ki, tarih Peygamberin hadis­leri dışında dünyaya ve tarihî şahsiyetlere ait haberler için böyle bir hizmete veya buna yakın bir hizmete şahit olmamıştır.

Bu açıklamalardan hareketle bazı oryantalistlerin ve onlann İslam dünyasındaki yerli takipçilerinin ileri sürdüğü hadislerin sadece sened açısından incelendiği ve metinler açısından tahkik edilmediği şeklinde iddialann ve yine diğer bazılannin iddia et­tiği gibi İsnatların bile yeterli oranda tetkik edilmediği şeklindeki iddiaların geçersiz olduğu anlaşılmaktadır. Keza bu açıklamalar­dan geçersizliği kesin olan bu iddialarla müslümanların İslamî esas ve hakikatlar konusunda şüpheye düşürülmek istendiği, İs­lamî esasların yıkımı ve müslümanlann saptırılması ve nebevî hadislerde keyfî tasarrufta bulunmak için bir kapı aralanmak is­tendiği ve bu doğrultuda kişilerin arzusuna uyan hadislerin ka­bul edildiği, uymayanların reddedildiği anlaşılmaktadır. Ancak, "Allah mutlaka nurunu tamamlayacaktır.[523] "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Al­lah, kafirler istemese de nurunu tamamlayacaktır. [524]

"Zikri kesinlikle biz indirdik. Elbette onu yine biz koruyacağız. [525] 



522] el-Muslimûn dergisi, c. 6, s. 565, sayı: 6/49; Nedvî, TahSâku Ma'na's-Sünneti ve Beyânı1'/-Haceti iieyhâ, 49-54

[523] Tevbe,32

[524] Saf, 8

[525] Hicr, 9 Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 225-228.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mustalahul Hadîs İlmi
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:55:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mustalahul Hadîs İlmi rüya tabiri,Mustalahul Hadîs İlmi mekke canlı, Mustalahul Hadîs İlmi kabe canlı yayın, Mustalahul Hadîs İlmi Üç boyutlu kuran oku Mustalahul Hadîs İlmi kuran ı kerim, Mustalahul Hadîs İlmi peygamber kıssaları,Mustalahul Hadîs İlmi ilitam ders soruları, Mustalahul Hadîs İlmiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes