๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Eylül 2011, 15:05:45



Konu Başlığı: Müstakil Teşride Bulunan Sünnet
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Eylül 2011, 15:05:45
B. Müstakil Teşride Bulunan Sünnet


Alimler, Sünnetin te'kid edici ve açılayıcı kısımlarının varlığı konusunda ittifak ettikleri gibi -muhalefetine itibar edilmeyen bazıları hariç- bütün selef ve halef alimleri müstakil teşride bu­lunan Sünnetin varlığı ve bağlayıcılığı konusunda da ittifak et­mişlerdir. Bu konuda açık ve bağlayıcı pek çok delil bulunmak­tadır.[535]

 
Deliller:
 
1. Afi ah Rasûlünün İlahî Vahyin Tebliğinde Hatadan Masum Oluşu
 

Peygamber (S.A.V.)'in eliyle gerçekleşen mucizeler bu ma­sumiyetin delilidir. Onun tebliğ ettiği hususlardan biri de Sün­nette yer alan fakat Kuran'da açıklanmayan hususlardır. Dolayı­sıyla Sünnette belirtilen bu hususlar eğer yanlış olsaydı ALLAH (c.c) tarafından düzeltilirdi, dolayısıyla böylesi bir sünnetle amel etmemiz vaciptir.[536]

 
2. Sünnetin Hüccet Oluşuna Delâlet Eden Ayetler
 

Bu ayetlerin bir kısmı "Kur'an'a göre Sünnetin delil oluşu" başlığı altında geçmişti. Buna göre mezkur ayetler, ister tekid edici olsun, ister açıklayıcı olsun, ister müstakil teşride bulunan olsun Sünnetin hüccet olduğunu kanıtlamaktadır. Bu ayetler, genel ifadeleriyle Sünnetin her üç kısmınada şamildir.[537]

 
3. Sünnetin Müstakil Teşri Kaynağı Olduğuna Delâlet Eden Bazı Özel Ayetler
 

Bu cümleden olarak şu ayetleri zikredebiliriz.

"Peygamber onlara güzel şeyleri helal ve çirkin şeyleri ha­ram kılar.[538]

"Hayır, Rabbin'e andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık konusunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içle­rinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabulle-ninceye kadar iman etmiş olmazlar. [539]Bu ayet-İ kerime, ortaya çıkan bütün anlaşmazlıklar konu­sunda Peygamber (S.A.V.)'in hakem kılınması gerektiğine de­lâlet etmektedir. Zira ayette geçen "mâ" lafzı usûl-i fıkıhta belir­tildiği gibi umum ifade eden lafızlardandır. Ortaya çıkan bazı anlaşmazlıkların hükmü ne Kur'an'da ne de açıklayıcı Sünnette bulunmakta, sadece bunlann dışındaki Sünnette yer almaktadır. Binaenaleyh ayet-i kerimedeki emri gerçekleştirmek için mezkur Sünnetteki hükümle amel etmek gerekmektedir. Bu durumda ayetle amel etmek, Sünnetin bu kısmıyla amel etmeye bağlıdır. Sonuç olarak Sünnetin bu kısmı teşride müstakil olmaktadır.

Müstakil teşri kaynağı olan Sünnetin varlığının bir delili de daha önce vahy-i gayri metlûvvün varlığını isbat sadedinde zik­rettiğimiz bazı ayetlerdir. Bunlar Kur'an dışında şen hükümlerin varlığına delâlet eden ayetlerdir.[540]




[540] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 235.

[541] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 236.

[542] "Erîke" sofa veya evlerde çeşitli kumaşlarla süslenen yumuşak koltuk ve yatak anlamına geliyor. Gelinler için hazırlananlarda olduğu gibi. Hattâbî, Meâlimu's-Sünen adlı eserinde (7/8) bu hadisi şerhederken şunları kayde­diyor: "Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Âlihi Sellem) burdaki nitelemeyle lüks ve refah içinde yaşayan, dine az önem veren, evlerine yapışıp ilim taleb etmeyen, ilmi yerinden ve ehlinden almak için yola koyulmayan ki­birli ve zorba kimseleri kasdetmektedir."

[543] Ebu Davud, Sünne, 5, hadis nr: 4591; Ebu Davud, Et'ime, 33, hadis nr: 3798, 3799, Gelecek olan ikinci rivayetteki "Kuşlardan pençeli olanlar size helal değildir." cümlesini Ebu Davud'dan alıp ilave ettik; Aynı hadis için bkz. Tirmizî, Ebvâbu'1-llm, 10, hadis nr: 2801; İbni Mace, Mukaddime, 2, hadis nr: 12; Darimî, Sünen, Bab: es-Sünne Kâdiyetun ale'l-Kitab, 1/117

[544] Hattâbî der ki: Yani sahibinin ihtiyaç duymadığı ve başkası tarafından alın­mak üzere terkettiği buluntular istisna edilmiştir.

[545] Ebu Davud, Sünne, 5, hadis nr: 4592. Hattâbî şöyle der: "Hadisin manası şudur: Bu durumdaki biri misafir olarak ihtiyaç duyduğu kadarını aynı za­manda misafiri ağırlamaktan yoksun bırakanlara da bir ceza olarak alma hakkına sahiptir. Tabii ki bu cevaz, yiyecek bir şey bulamayan ve nefsî hakkında endişeye kapılan çaresiz kimselere mahsustur. Bu hadis, aynı zamanda hadislerin Kitaba arzedilmesine gerek olmadığına hadisin ALLAH ve Rasûlüne nisbetinin sabit olması halinde kendiliğinden hüccet değeri kazandığına delildir. Bazılarının rivayet ettiği "Size bir hadis gelince onu Kur'ana arz edin. Kur'an'a uyuyorsa onu alın, uymuyorsa onu terkediniz." şeklindeki hadise gelince bu, aslı olmayan batıl bir hadistir. Ni­tekim Yahya b. Maîn bunun zındıklara ait bir uydurma olduğunu belirtmiş­tir."

Bazıları hadisin mevzu olmadığını hadisteki "Kur'an'a uyguniuk"la -hadisin siyakından da anlaşıldığı gibi- çelişmezliğin kastedildiğini belirtmiştir. Buna göre Kuı'an ve Mütevatir Sünnetle çelişmeyen âhâd haberler kabul edilir. Kur'an ve Sünnette sözkonusu habere tanıklık eden bir hususun olmaması da onun makbûliyetini gölgelemez. [Yani arz edilen haberin Kur'an ve mütevatir Sünnete aykırı olmaması yeterlidir.] Bu hadisle ilgili bir değer­lendirme için bkz. Ebu Gudde, Lemehât, 29-30

Beyhakî'nin el-Medhal adlı eserinde rivayet ettiği ve Umeyye b. Abdillah b. Halid'in Abdullah b. Ömer'e hitaben söylediği şu sözler de konuyla İlgili hadisler arasında zikredilebilir. Umeyye, İbni Ömer'e şöyle der: Biz ikamet ve korku halinde kılınan namazlarla ilgili Kur'an'da bazı şeyler görüyoruz. Ancak yolculuk halindeki namazla ilgili bir şey görmüyoruz. Bunun üzerine İbni Ömer şöyle der: "Ey kardeşimin oğlu, ALLAH Hz. Mubammed (Sallallâhu Aleyhi ve Âlihi Sellem)'i hiçbir şey bilmediğimiz bir anda bize gönderdi. Biz onun yaptığını gördüğümüz şeyleri yapıyoruz." Nesâî, 3/117; İbni Mâce, İkâmetu's-Salât, 73, hadis nr: 1066; Hâkim, el-Müstedrek, 1/258

[546] Ebu Davud, Sünne, 5, hadis nr: 4592; Tirmizî, İlm, 10, hadis nr: 2800; İbni Mace, Mukaddime, 2, hadis nr:13. Tirmizî, bu hadisin hasen olduğunu söylüyor.

[547] Yani sizden hiçbirini bu durum üzere görmeyeyim. Bu, tıpkı "seni burada görmeyeyim" ifadesindeki kullanım gibidir. Kendisini onları bu durumda görmekten nehyediyor ama [aslında] bununla (mübalağa sanatını kullana­rak} onları sözkonusu duruma düşmekten nehyetmiş oluyor.

[548] Hattâbî, Meâtirmt's-Sünen, 7/8

[549] İbni Kayyım, İ'lâmu'l-Muuakkun, 2/287-290 vd.

[550] İbni Kayyim, İ'lâmu'l-Muuakkîîn, 2/290

[551] İ'lâmu'l-Muvakiîn, 1/32, 1/156-157 Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 236-239.

[552] Buharî, İlm, 38, hadis nr: 110. Suyûtî der ki: Bu hadisi yüzden fazla sahabî rivayet etmiştir. Suyûtî'nin bu sözünü AÜyyü'1-Kâri el-Meuzüatu'I-Kubrâ adlı eserin mukaddimesinde nakletmektedir.

[553] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 239-240.