Konu Başlığı: Muhaddislerin Ravi Tenkidinde yanlı davranmaması Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Eylül 2011, 13:26:20 B. Muhaddislerin Ravi Tenkidinde Yanlı Davranmaktan Uzak Olduğu Hadis hafızı münekkit (tenkitçi) alimler; yandan, hafıza bakımından zayıf, hadisleri kanştıran, rivayetinde eksiltme veya ilavede bulunan, sehiv veya unutkanlık gibi zaaflar gösteren bütün ravileri tenkit etmişlerdir. Hadisi rivayet eden kişinin onların babası veya kardeşi ya da oğlu yahut akrabası veya arkadaşı olması hiçbir şeyi değiştirmez. Bu durum, bir yandan onların dinde ne derece doğru, nezih ve emin olduklarını; diğer yandan Sünnet-i Nebevîyenİn onlar nezdinde taşıdığı değeri keza Sünnetin baba, ecdat, evlat ve torunlardan daha değerli olduğunu göstermektedir. Onlar bu konuda hakkıyla örnek olabilecek insanlardır. Onlar masum değildi. Ancak genel ve hakim vasfı doğruluk ve takva idi. İmam Ali b. Medinî'ye babası sorulunca, onu başkasına so-run derdi. Kendisine ısrarla aynı soru sorulunca: "O, dindar biridir, fakat zayıf bir kimsedir" şeklinde cevap verirdi. Vekî' b. el-Cerrâh, babası beytü'1-mal görevlisi olduğu için ondan bir hadis rivayet ettiği zaman onu bir başkasıyla takviye ederdi. es-Sünen'in sahibi Ebu Davûd es-Sicistânî, oğlu hakkında "oğlum Abdullah yalancıdır." derdi. Zeyd b. Ebi Uneyse'nin de şöyle dediği rivayet edilir: "Kardeşim -yalancılıkla anılan Yahya'yı kasdetmektedir- den hadis almayınız. [472] Cerîr b. Abdurrahman ed-Dabbî'ye kardeşi (Enes b. Abdurrahman ed-Dabbî) hakkında soru sorulunca şöyle der: "Ondan hadis alınıp yazılmaz. Zira o, insanlann söyledikleri hakkında yalan uydurmaktadır.[473] İmam Ebubekir el-Fibeî, davranışlarından dolayı kardeşinden hadis alınmasını nehyederdi. [474] Tenkidçi alimlerin imamı Şu'be b. el-Haccâc şöyle der: "Şayet birini kayıracak olsaydım, damadım Hişam b. Hassân'ı kayırırdım. Hişam hadisleri ezberiemezdi. [475] Deİâitu'n-Nubüvve[476] adlı kitabın girişinde İmam Beyhakî şunlan kaydetmektedir: Ehl-i hıfzın gerek raviler hakkında, gerekse kabul ve reddedilen haberler hakkında yapüğı gayretlere bakan herkes anlar ki, onlar bu konuda en ufak bir ihmâlde bulunmamışlardır. Hatta bazen oğul -haberin reddedilmesini gerektiren bir duruma muttali olduğu zaman- babasını; bazen de baba oğlunu kimi zaman da kardeş kardeşi cerhederdi. Onlar Allah'ın dini konusunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlardı. Ne akrabalık ne de herhangi bir malî ilişki bunu engelleyebilirdi. Onlann bu konudaki tavrını anlatan epey rivayet örnekleri bulunmaktadır. İbnu el-Kayyım (rahimehullâh) şöyle der: Ümmet arasında doğrulukla anılan muhaddis imamîann sîyresini ve ahvalini tetkik eden herkes, onlann doğruluk, emanet ve din bakımından insanların en büyüğü; akıl bakımından en ileri, doğruya sarılıp yalandan uzak durma bakımından en temkinli kimseler olduğunu anlar... Onlar bu konuda ne babalannı ne oğullannı ne hocalarını ne de arkadaşlannı kayınrlardı. Onlar, Allah Rasûlü (S.A.V.)'nden yapılan rivayetleri benzersiz bir şekilde ince bir tetkike tabi tutmuşlardır. Bu konuda ne peygamberlerden ne de tarihî şahsiyetlerden aktarımda bulunanlar onlara yetişmişlerdi . Onlar, rivayette bulunduklan hocalarını bu hal üzere ta'zimde bulundular. Hocaları da kendi seleflerini aynı hâl üzere bulup onlara en güzel şekilde saygı ve hürmette bulundular. Bu durum, onların varlığından ötürü Allah'a hamd ve senada bulunup Cenab-ı Hakk'ın onlardan razı olduğunu, onları seçip kıyamet günü ümmetlere şahitler kıldığını bildiren zata [Peygamber (S.A.V.)'e] vanncaya kadar bütün kuşaklarda sürüp devam etti.[477] [472] Sahâvî, ei-Mutekellimûn fi'r-Ricâl, 138 [473] Mîzân, 3/487; üsânu'İ-Mîzân, 5/69 [474] İbni Ebi Hatim, el-Cerh ve't-Ta'dîl, 1/1:289; Tehzibu't-Tehzîb, 1/469 Kusuru gizleme ve edep ilkesi gereği kardeşinin ne yaptığını söylemeyip işaret etmekle yetinmiştir. [475] Mizan 5/69 [476] Delâilu'n-Nubüvve, 1/47 [477] İbnu'l-Kayyim, Muhtasaru's-Savâiki'l-Mursele, 2/358 Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 194-196. |