> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet >  Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler  (Okunma Sayısı 902 defa)
19 Eylül 2011, 18:25:30
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Eylül 2011, 18:25:30 »



IX. Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler
 

(Haddesenâ, Ahberenâ, Ân, Semi'tu)


Bu terimlerle konumuz arasında sıkı bir ilişki sozkonusudur. Şöyle ki: Hadis öğrencisi, hadis kitaplarını okuyup isnadlarla ve haddesenâ, ahberenâ gibi terimlerle karşılaştığında çoğu kez bu hadislerin tamamının sözlü olarak nakledildiğini düşünür. Bu kanaata varmasının nedeni de isnadlarda haddesenâ v.b keli­melerin peşpeşe kullanılmasıdır.

Nitekim bazı oryantalistler, bu ıstılahların tekabül ettiği ge­niş manayı anlayamadıkları için fahiş hatalara düşmüşlerdir. Bu cümleden olarak bazıları, temel hadis kaynaklarında kayıtlı (müdevven) bulunan hadislerin ilk defa sözkonusu müellifler ta­rafından yazıya aktarıldığını, daha önceleri ise sözlü olarak nak­ledildiğini savunmuşlardır.

Gerçekte ise "haddesenâ" kelimesi, bu araştrmacılann zannettiğinden daha geniş ve daha kapsamlı bir anlam alanına sahiptir. Hadisi rivayet eden hoca {şeyh) öğrencilerine bir hadis kitabı okuduğunda veya onlara sözlü olarak hadis aktardığında ya da kitaplarından yahut hafızasından öğrencilere bir şey imla ettirdiğinde veya öğrencinin hocasına kitaptan ya da hafızasın­dan hadisleri okuması durumunda muhaddısler, "haddesenâ" kelimesini kullanırlar.

Evet, bazı muhaddısler hocadan duyulan hadisler için "haddesenâ", hocaya okunan ve arzedilen hadisler için "ahberenâ" ifadesini kullanmışlardır. Ancak bazılarına göre bu son durumda bile "haddesenâ" kelimesini kullanmak mümkün­dür.[313]

Bu ıstılahlardan bir diğeri de [semâ'dan türeme] "semi'tu" (duydum/işittim) kelimesidir. Muhaddısler, semâ' maddesini semâ'ın yazıya eşlik etmesi durumlarında bile kullanırlardı. Zira onlara göre semâ' olmaksızın yapılan salt naklin herhangi de­ğeri yoktur. Bundan dolayı yazmayla [kitabet) birlikte gerçekle­şen semâ'ı ifade ederken, yazmaya değinmeksizin bazen semâ' kelimesini bazan da "tahdis" kelimesini kullanırlardı.

Burada konuya ışık tutması bakımından sadece bir örnekle yetinmek istiyouz:

Adamın biri Adem b. Ebi İyâs'a şöyle dedi: Ben, Ahmed b. Hanbel'i dinliyordum. Kendisine Şu'be hakkında soru soruldu. Şu'be'nin Bağdat'ta yazdırarak mı yoksa okuyarak mı kendile­rine hadis aktardığı soruldu. O cevaben şöyle dedi: "Şu'be okuyor; Adem, Ali en-Nesâî ve...'den oluşan dört kişilik bir grup da yazıyordu." Adem dedi ki: "[Ahmed b. Hanbel] doğru söylüyor. Ben çabuk yazan biriydim. Ben yazıyordum, insanlar benden alıyorlardı. Şu'be Bağdat'a geldiğinde her birinde yüz rivayet olmak üzere toplam kırk celsede (meclis) hadis aktardı. Ben bunların yirmisinde hazır bulundum ve iki bin tane hadis dinledim (semi'tu). Geri kalan yirmi oturumu kaçırdım.[314]

Bu örnekte Adem b. İyâs'ın, Şu'be'nin meclisinde hadis yazdığını görmekteyiz. O, kendisinin daha çabuk yazan biri ol­duğunu ve insanların kendi yazdıklanndan istinsahta bulun­duklarını belirttiği halde "ben iki bin tane hadis dinledim {se­mi'tu)" demektedir. Burada semâ' kelimesi, yazıya ait gös­tergeleri gölgelemiştir.

Binaenaleyh, muhaddislerin hadis aktarımında kullandığı semâ' ve tahdîs gibi kelimelerin arkaplanmda çoğu kez yazma olayı yatmaktadır. Ancak ilk dönem alimlerinin önem verdiği husus, ravinin hocasıyla olan irtibat ve kopukluğu olduğundan dolayı onlar, -yazma ameliyesinin gölgede kalması pahasına-bu (semâ' eksenli) ıstılahları kullanmaya özen göstermişlerdir.

Bu ıstılahların mefhum ve kapsamından anladıklanmıza dayanarak şunu kesin bir şekilde ifade edebiliriz: Tarihçilerin "falan şahıs, filanca kişiden şunu duydu" şeklinde aktardıktan rivayetlerin çoğunda yazma olayı vardır. Ancak bir çok kimse bunun aksini iddia edip, muhaddislerin ilk bir buçuk asırlık sü­rede sadece ezber ve sözlü aktarıma dayandığını ileri sürmüştür. Sonuçta bu da İslam düşmanlarının dine saldırmalan için bir merdiven görevi görmüştür.

Konumuzla çok yakından alakalı olan bir başka husus, muhaddislerin bazıları hakkında "falanca kitap sahibiydi" şek­lindeki ifadeleridir. Örnek olarak İbni Maîn'in, Mlığîs b. Sumeyy el-Evzâî hakkında söylediği "o, kitap sahibiydi[315] sözü zikredi­lebilir.

İbni Hibbân, Ebu'z-Zİnâd hakkında şöyle der: "O, kitap sa­hibiydi ve ezberlemiyordu.[316]

Bu ifadeler, sözkonusu şahsın yanında sadece bir kitabın bulunduğu veya mezkur şahıs haricinde diğer muhaddislerin yanında kitapların bulunmadığı anlamına gelmez. Aksine bu­nunla, sözkonusu şahsın genelde kitaplarına dayanarak riva­yette bulunduğu, buna karşın diğerlerinin İse hafıza bakımından güçlü olduğu kastedilmektedir. Bu husus, diğer ravilerin nez-dinde de bir veya birkaç kitap bulunduğu gerçeğiyle çelişmez. Keza bu durum, sözkonusu şahıs nezdinde tek bir kitap olduğu anlamına da gelmez. Bununla birlikte bazen mezkur şahıs yanında birkaç kitap olabilmektedir. [317]

 

X. Bazı Oryantalistlerin Ve OnlarınTakipçilerinin Düştüğü Fahiş Hatalar

 

1. Buraya kadar anlatılanlardan anlaşıldığı gibi bazı or­yantalistlerin ve Reşîd Rıza gibi takipçilerinin ileri sürdüğü "ashab-ı kiramın hadis namına bir şey yazmadığı ve onlardan tabiin kuşağına yazılı bir şeyin intikal etmediği, keza tabunun da sadece yöneticilerin emri üzerine hadis yazdıkları" şeklindeki iddialar sünnet-i nebevîyeye ait kaynakları ve muhaddislerin sahip oldukları birikimi aktarırken kullandıkları üslûbu bilme­mekten kaynaklanmaktadır. Zira onlar, daha önce "haddesenâ" v.b. kelimelerle ilgili açıklamalarda belirtildiği gibi kitap yerine müellife atıfta bulunuyorlardı.

Reşid Rıza'nın "hadisler, ancak yöneticilerden gelen bir emir üzerine yazıya geçirildi" şeklindeki ifadesine gelince, o bu­nunla Raşid Halifelerin sonuncusu Ömer b. Abdülaziz'i ve onun hadis yazımıyla ilgili emrini kasdetmektedîr. Bu işi Ömer b. Abdülaziz gibi bir yöneticiye hasretmek fahiş bir hata olmakla be­raber, yöneticinin böyle bir şeyi emretmesinin de hiçbir mahzuru yoktur. Aksine bu, gerek emri veren yönetici gerekse bu emri yerine getiren memur açısından büyük bir iftihar vesilesi­dir.

2. Goldziher'in çelişik gibi görünen yazmayla ilgili hadislere dayanarak varmaya çalıştığı sonuç da doğru değildir. O, İslam dünyasında ehl-i hadis ve ehl-i re'y şeklinde iki akım olduğunu, hadislerin yazıya geçirilmesi aleyhindeki rivayetlerin ehl-i re'y tarafından uydurulduğunu, buna mukabil ehl-i hadisin de yaz­maya müsaade gösteren hadisleri-ürettiğini iddia eder.

Ancak yazma konusunda muhalif ve muvafık kanatların lis­tesine kısa bir bakış bile bu iddiayı çürütmek için yeterlidir. Zira yazma konusunda sert ve tavizsizİiğiyle bilinen Ubeyde ve İbni Sirîn gibi kimseler, ehl-i hadis olan kişilerdir. Yazmayı teşvik ve telkin edenler arasında Hammâd b. Ebi Süleyman, ez-Zührî, A'meş, Ebu Hanife, Sevrî ve Malik gibi fukahanın [ehl-i re'yin] büyükleri de yer almaktadır. Bunun yanısıra o dönemde fakih olmayan muhaddislerin var olması da mümkündür. Ancak kişi­nin muhaddis olmadan fakih olması mümkün değildi.[318]


XI. Bazı Sahabîlerin SünnetiRivayet Etmekten Kaçınması Ve Bazılarının Da Bunu Nehyetmesi

 

Seleften bazı kimselerin hadis yazımına neden sıcak bak­madıklarının hikmeti anlaşılmış oldu. Ancak bununla birlikte bazılarının hadis rivayet etmekten hoşlanmayıp bunu nehy et­mesinin sebebi neydi acaba? şeklinde bir soru akla gelebilir.

el-Cevap: Selefin bütün durumlarda hadis rivayet etmekten çekindiğini veya onlann bazı özel durumlarda hadis rivayet et­mekten çekinmesinin temelde hadisin hüccet değerine inan­mamaktan kaynaklandığını düşünmek kesinlikle yanlıştır. Zira Allah Rasûlü'nün onlara hadisleri tebliğ etmeyi ve hadis rivaye­tinde bulunmayı emrettiği sabittir:

"Bir ayet de olsa benden alıp tebliğ ediniz.[319]

"Benim sözlerimi işitip, ezberleyip, öğrendikten sonra baş­kasına ulaştıran kimsenin Allah yüzünü ağartsın. Nice fıkıh taşı­yıcıları vardır ki, fakih değildir. Nice fıkıh taşıyıcıları, fıkhı ken­dilerinden daha fakih olan kimselere taşırlar. [320]

Bu manada başka hadisler de bulunmaktadır.

Öte yandan Sünnetin hüccet oluşuna delâlet eden pek çok sahih hadis ve kat'î deliller de bunu teyid etmektedir. Hatta te­vatür derecesindeki haberler bizzat sahabenin -ister hadis riva­yetinden kaçınanlardan olsun, ister kaçınmayanlardan olsun, is­ter bu konuda kendilerinden hiçbir şey nakledilmeyenlerden ol­sun- ileride değineceğimiz sebepler olmadığı sürece sünnete sa­rılıp onu tebliğ ettiğini, başkalarına karşı sünnetle istidlalde bu­lunduğunu ve başkası tarafından delil olarak getirildiğinde tes­limiyet gösterip, kendi kişisel görüşünden vazgeçtiğini, meydana gelen hadiselerde ona başvurduğunu ve bu konuda hiçbir fikir aynlığının bulunmadığını göstermektedir.

Hasılı, sahabeden bazı kimselerin kaçındığı veya nehyettiği husus "hadis rivayet etme" değildir. Aksine "çokça hadis rivayet etme"dir.

Ashabın bir kısmında gördüğümüz bu çekince ve nehyin bazı sebepleri bulunmaktadır. Bunlann bazısını şöyle belirtmek mümkündür.[321]





[313] Sünnet kitaplarında konuya ilişkin örnek ve şahitler için bkz. A'zamî, Dirâsâtfi'I-l-tadisVn-Nebeuîve Tarihi Tedvinih, s. 587-594,85,90

[314] er-Râzî, el-Cerh ve't-Ta'dîl, 1/1:268; Ayrıca bkz. A'zamî, Dirâsât fi'l-Ha-dîsi'n-Nebevi 81-90

[315] Tehzibu't-Tehzib, 10/255

[316] Meşâhîru Ulemâi'l-Emsâr, 135

[317] Bkz. A'zamî, Dirâsât fi'i-Hadisi'n-Nebeuî, 89-91 Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:20:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler rüya tabiri, Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler mekke canlı, Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler kabe canlı yayın, Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler Üç boyutlu kuran oku Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler kuran ı kerim, Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler peygamber kıssaları, Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler ilitam ders soruları, Hadis Rivayetinde Kullanılan Bazı Terimler önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes