> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet >  Cahillerin Tevili
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cahillerin Tevili  (Okunma Sayısı 1037 defa)
22 Eylül 2011, 13:02:40
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Eylül 2011, 13:02:40 »



IX. Cahillerin Tevili




Cahillerin teviline gelince, bazı mezhep mutaassıplarının yaptığı gibi mezhep imamlarının görüşlerine uymayan nassları uzak tevillerle yorumlayıp imamların görüşlerine uygun hale ge­tirmek bu çerçeveye dahil edilebilir. Böyle bir tavır aslında mezhep imamlarının da razı olmadığı bir tutumdur. Zira alimin görevi nassları esas alıp mezhepleri nassa tabi kılmaktır. Mezhep imamlarının temel yaklaşımı da budur. Nitekim bir çok imamın "Hadis, sahih ise benim mezhebim odur." dediği sabittir.

Ulemadan birçok kimse bu taassupçu tutumu tenkit etmiş­tir. Bu cümleden olarak İmam İzzeddin b. Abdüsselam şunları ifade etmektedir: "Ne gariptir ki, mukallid fakihlerden bazıları imamların dayandığı kurallarda telafisi imkansız olan bir zaafa muttali oldukları halde onu taklit etmeye devam ederler. Tak­litte ısrar edip; Kitap, Sünnet ve sahih kıyasın desteklediği mez­hebi terk ederler. Öte yandan Kitap ve Sünnetin zahirini red­detmek için değişik hilelere ve batıl tevillere başvururlar. Bütün bunları aa taklit ettikleri imamı savunma adına yaparlar."

Ancak burada şöyle bir soru akla gelebilir: Sahih bir hadisle karşılaşıp onun mezhep imamının görüşüne muhalif olduğunu gören kimse ne yapmalıdır?

Cevabı İbni Salâh'dan dinleyelim: "Şafiî bir kimse mezhe­bine muhalif bir hadis görürse önce mutlak ictihad veya bahse konu olan bâb ve mesele için gerekli donanıma (otâtu'i-ictihâd)sahip olup olmadığına bakılır. Şayet böyle bir donanıma sa­hipse mezhepten bağımsız bir şekilde söz konusu hadisle amel edebilir. Ancak içtihadı donanıma sahip olmamakla beraber hadise muhalif düşme kendisine ağır geliyorsa konuyu araştınr. Şayet araştırma sonucu muhalif görüşe ilişkin tatmin edici bir cevap bulamazsa, Şafiî dışında herhangi bir İmamın kendisiyle amel ettiği bir hadis ise onunla amel eder. Bu durum, söz ko­nusu şahsın kendi imamının mezhebini terk etmesi için mazeret olur."

Nevevî, İbni Salâh'm ifadesini uzun uzadıya naklettikten sonra şunları kaydeder: "İbni Salâh'm söylediği, güzel ve isa­betli bir açıklamadır.[33]

Bazı fakihlerin yaptığı, İslam'ın ruhuna ve genel maksatla­rına aykm düşen, şâriin güttüğü maksada aykırı sonuçlar doğu­ran ya da şer'î maksadın tahakkuk etmesini engelleyen şer'î hi­leler de cahillerin tevili kapsamında değerlendirilmelidir. Tabiî ki bu hileler, bütün alimlerin kabul ettiği dinî kolaylıklardan farklı­dır. Dinî kolaylık ve çıkış yollan denebilecek bu nevi şer'î çö­zümler her şeyden önce sahibinin fıkıhtaki derinliğine dalalet eder. Nitekim başta İmam Ebu Hanife olmak üzere imamlardan pekçok kimse bu alanda büyük üstünlük göstermiştir.

Sûfiyeden bazı kimselerin Kitap ve Sünnetteki nasslann bir kısmını Arap dilinin üslûp ve özelliklerine, nassın vurûd sebe­bine ve genel akışına aykırı olacak tarzda yorumlaması da söz konusu fâsid (yanlış) tevile girer. Mesela bazılarının Cibril hadi-sincTekı "sen onu görmesen de o seni görmektedir. [34]ifadesiyle ilgili söyledikleri buna örnektir. Bunlara göre hadisteki "tekun" fiili "tamme" olarak ele alınacak "terâhu" fiili de "in" edatının cevabı olacaktır. Bu durumda hadis şöyle bir mana ifade etmiş olmaktadır: "Şayet sen kendi varlığını ve enaniyetini terk edipnefsini görmezsen Cenab-ı Hakk'ı görürsün. Yani vuslata erip marifetullâhın zevkine vararak onu tanırsın. Ve Cenab-ı Hakk'ın murâkabesiyle müşerref olursun." Bu mana sahih olmakla bir­likte Arapça'nın özellikleri açısından hadisin buna hamledilmesi batıldır. Şayet hadis bunu ifade etmiş olsaydı hadisteki "terâhu" kelimesi "terah" şeklinde meczûm olurdu. Ayrıca hadisin genel akışı ve vurûd sebebi de bu mananın irade edilmesini engelle­mektedir.

Bazı mutasavvıfların bir kısım nassları kendi aslî manala­rından çıkarmaksızın onlardan birtakım itibarî manaları anla­maları bu olumsuz tevillerle karıştırılmamalıdır. Bunlar, ulema­nın kabul ettiği ve işarı tefsir olarak isimlendirdiği manalardır. Bu tür tefsirin en güzel örneği, Kuşeyrî'nin "Letâifu't-İşârât" ad­lı eseridir.

Keza bazı tevilci alimlerin sıfatlarla ilgili nasslan tevil edip Arapça'nın üslûp ve özelliklerine ters düşecek tarzda ya da Cenab-ı Hakk'ın Zat-ı Zülcelâli hakkında eksiklik vehmini u-yandıracak şekilde birtakım manalara hamletmesi de cahillerin tevili kapsamına girer. Mesela "Rahman olan Allah arşa istiva etti[35] ayetindeki istivayı "istila" ya yormak bu türden bir te­vildir. Zira isüîa, Cenab-ı Hakk'ın münezzeh olduğu karşılıklı galebeyi dolaylı olarak çağnştırmaktadır. [36] Cenab-ı Hakk'ı nok­sanlık bildiren ifade ve manalardan tenzih ettiğimiz gibi, noksanlığı çağrıştıran şeylerden de tenzih etmek gerekir. Onun yüce azameti her türlü noksanlık şaibesinden muallâ ve müberrâdır.

Ancak bu tür naslan, sözün siyakına uygun düşecek tarzda Araplann anladığı yaygın mecazî manalara hamletmeye gelince bu, başvurulması gereken en doğru ve en İsabetli tavırdır. Fakat naslann belirttiğimiz tarzda mecazî manaları bulunmuyorsa, bu durumda yapılması gereken şey onlan olduğu gibi bırakmaktır. [37]




[33] Nevevî, eî-Mecmu' 1/64 Dileyenler, bu önemli açıklamayı kaynağından in­celeyebilir. Ayrıca muhakkik alimlerden Allâme Muhammed Avvâme'nin Eseru'l-Hadîsi'ş-Şerîf fi ihtilâf i'l-Eimmeti'l-Fukâhâ adlı eserine bakılabilir. Müellif bu eserinde konuyu hiç bir söze gerek bırakmayacak derecede net olarak ortaya koymuştur.

[34] Buharî, îmân, 37, hadis nr: 50

[35] Tâhâ, 5

[36] Kanaatimizce içtihadı farklılıklar çerçevesinde mütâlâa edilebilecek bu tür hususları "cahillerin tevili" kapsamında değerlendirmemek gerekir. Batınîle-rin, filozofların ve mutezilenin yaptığı ve arapçanın üslûp ve özelliklerine ay­kırı ve muhkem naslara rağmen yapılan tevilleri buna örnek vermek daha uygun olur. Nitekim Müellifin, görüşlerine çok önem verdiği ve tecdid yön­temi hakkında bir eser yazdığı (el-Fikru'i-Islâmt Inde'l-Imâm ed-Dehlevî) Şâh Veliyyullâh Dehlevî de bu tür hususların naslar tarafından mücmel bı­rakıldığını, tevil edenlerin de etmeyenlerin de sünnet dairesine dahil oldu­ğunu, hiçbir grubun diğerine üstünlük taslamaya hakkı bulunmadığını, bu­nunla birlikte katıksız sünnet talibi olan kimselerin bu konulara hiç dalma­ması gerektiğini (Dehlevî, Huccetullahi'l-Bâliğa, Beyrut, 1997, 1/27) belirt­mektedir. -Çeviren-

[37] Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 27-30.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cahillerin Tevili
« Posted on: 19 Nisan 2024, 17:07:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cahillerin Tevili rüya tabiri, Cahillerin Tevili mekke canlı, Cahillerin Tevili kabe canlı yayın, Cahillerin Tevili Üç boyutlu kuran oku Cahillerin Tevili kuran ı kerim, Cahillerin Tevili peygamber kıssaları, Cahillerin Tevili ilitam ders soruları, Cahillerin Teviliönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes