๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hayatüs Sahabe => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 05 Eylül 2010, 17:56:44



Konu Başlığı: Ashabın Söz Birliğine Önem Vermeleri
Gönderen: Ekvan üzerinde 05 Eylül 2010, 17:56:44
Sahabiler Söz Birliğine, Hükümlerin Birleşmesine Nasıl İhtimam Gösterirlerdi, Allah Ve Peygamberine Davet Ve Cihad Konusunda Aralarında İhtilaf Ve Anlaşmazlığa Düşmekten Nasıl Sakınırlardı?..[1]


[1] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/57.

ASHABIN İHTİLAFIN FENALIĞI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Hz. Ebubekir’in Bu Konudaki Sözü

- Hz. Ebubekir Benî Saide sakifesindeki hutbesinde, “Müslümanlar için, iki halife seçmek caiz değildir. Çünkü iki halife oldukça, emirleri ve hükümleri ihtilaflı olur. Cemaatleri parçalanır. Aralarında mücadele başlar. İşte o zaman sünnet terkedilir, bidât ortaya çıkar. Fitne büyür. Hiç kimse için bunda bir yarar yoktur!” dedi.[1]



[1] Beyhaki, VIII/145
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/59.

Hz. Ömer’in İhtilaf Hakkındaki Sözü:

- Hz. Peygamber vefat edince ensardan bir kişi,
“Bir emir bizden, bir emir de sizden olsun” dedi. Hz. Ömer cevap olarak,
“İki kılıç bir kında olmuş oluyor ki hiç bir zaman anlaşamazlar” dedi.[1]



[1] Beyhaki, VIII/145
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/59.

İbn Mes’ud’un İhtilaftan Kaçınmakla ilgili Hutbesi

- Ey insanlar! İtaat ediniz, birlik olunuz. Çünkü birlik Allah’ın emrettiği ipidir. Cemaat içerisinde sizin hoşunuza gitmeyen, tek başınıza iken hoşunuza gidenden daha hayırlıdır. Çünkü Allah Teâlâ neyi yaratmışsa, onun için bir sonuç yaratmıştır, o da o sonuca varır. İslâm’da da bir cansızlık baş göstermiş ve kuvvetinin sona ermesi yaklaşmıştır. Bundan sonra artar ve eksilir, kıyamete kadar. Bunun alameti de fakirliktir. Öyle bir zaman gelir ki, fakir kendisine yardım edecek hiç kimse bulamaz. Hatta zengin malının kendisine kâfi gelmeyeceği telaşına kapılır. Hatta kişi kardeşine, amcasının oğluna gider, ister, buna rağmen kimse kendisine bir şey vermez. Hatta dilenci iki cuma arasında yürür, dilenir, fakat kimse ona bir şey vermez. Bu durum olduğu zaman yerden şiddetli bir ses gelir. Her taraftaki insanlar, o sesin yalnız kendi bölgelerinden geldiğini sanarlar. Sonra, yer Allah’ın dilediği kadar sükûnete kavuşur. Sonra yer içindekileri dışarı atar, ciğerpârelerini kusar. Ona,
“Ey Eba Abdurrahman! Yerin ciğerpâreleri nedir?” diye sordular. İbn Mes’ud,
“Altın ve gümüşten damarlarıdır. İşte o günden kıyamete kadar hiç kimse, artık ne altından, ne de gümüşten faydalanamaz” dedi.[1]
- Sılayı rahimler kesilir, hatta zengin fakirlikten başka bir şeyden korkmaz. Fakir de kendisine lütufta bulunan hiç bir kimseyi bulamaz. Hatta kişi amcasının oğlu zengin olduğu halde fakru zaruretten şikâyet eder de ona hiç bir yararı dokunmaz.[2]



[1] Heysemi, VII/328, Taberani’nin çeşitli senetlerle rivayet ettiği bu hadisin senetlerinden ancak birinin ravileri güvenilir kimselerdir.
[2] Ebu Nuaym, Hilye, IX/249
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/59-60.


Ebuzer el-Gıfarî’nin Tefrika Hakkındaki Sözü

- Ebuzer’e bir hediye götürüyorduk. Rebeze’ye[1] vardığımızda onu bulamadık. Bize,
“Hacca gitmek için izin aldı” dediler. Biz de Mekke yolunu tuttuk ve onu Mina’da bulduk. Biz onun yanındayken ona,
“Osman öğle ve ikindi namazını dört rekât olarak kıldırdı” dediler. Ebuzer bu habere çok üzüldü ve Osman hakkında ağır bir söz söyledi. Ondan sonra,
“Ben burada Hz. Peygamber’in arkasında namaz kıldım. O iki rekât olarak kıldırdı. Ebubekir ve Ömer’in arkasında da kıldım, onlar da iki rekât olarak kıldırdılar” dedi. Sonra namaz kılmaya kalktı. Fakat dört rekât olarak kıldı. Ona,
“Mü’minlerin emirini dört rekât kıldırdığı için eleştirdiğin halde, sen neden dört rekât olarak kıldın?” dediler. O, cevap olarak,
“İhtilaf bundan daha şiddetlidir. Çünkü Allah’ın Resûlü bize hutbe okuyarak, “Benden sonra bir halife gelecektir. Onu zelil etmeyiniz. Kim ki onu zelil ederse o İslâm’ın hükmünü boynundan çıkarmıştır. Onun tevbesi ancak İslâm’da açmış olduğu yarayı tedavi etmekle olur. Bunu da ancak hatasından dönüp başlarında bulunan kimseye değer verenler arasında yer almakla yapabilir” buyurdu. Bize ancak şu üç hususta onlara itaat etmememizi emretti: İyiliği emretmemek, kötülüğü nehyetmemek ve din hükümlerini öğretmemekte” dedi.[2]



[1] Rebeze, Medine yakınlarında bir köydür. Hz. Osman Ebuzer’i zararlı gördüğü bazı görüşmelerden dolayı oraya sürgün etmişti. Bunun içindir ki, hacca ancak izin alarak gidebilmiştir. Ebuzer bu köyde vefat etmiştir ve defnedilmiştir.
[2] Heysemi, V/216. Bu hadisin senedindeki ravinin birinin adı açıklanmamıştır.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/60.

İbn Mes’ud’un İhtilafın Kötülüğü Hakkındaki Sözü

- Hz. Peygamber, Ebubekir, Ömer ve Osman (da hilafetinin başlarında) hacca geldiklerinde Mekke’de, Mina’da dört rekâtlı namazlarını iki rekât kılarlardı. Sonra Hz. Osman hilafeti döneminde dörder rekât olarak kıldı. Bu, İbn Mesud’un kulağına geldi. O,
“Biz Allah içiniz ve Allah’a döneceğiz” ayetini okudu. Sonra kalkıp dört rekât olarak kıldı. Ona,
“Sen daha önce büyük bir musibetle karşılaşmış gibi istirca ettin, sonra da namazını dört rekât olarak kıldın. Bu nasıl olur?” dediler. Cevap olarak,
“İhtilaf şerdir” dedi.[1]



[1] Kenzü’l-Ummal, IV/241
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/60-61.


Hz. Ali’nin, “Ben İhtilafı Sevimem” Demesiyle, Sünnet, Bid’at, Cemâat ve Cemaatten Ayrılma Tabirlerinin Anlamı Hakkındaki Görüşleri

- Hz. Ali, “Siz nasıl hükmediyorduysanız öyle hükmedin. Çünkü ben ihtilaftan hoşlanmam. Ta ki halkın bir cemaati olsun veya arkadaşlarımın öldüğü gibi ben de ölüp gideyim” dedi.[1]
- Abdullah b. Kevva, Hz. Ali’den sünnetin bid’atın, cemaatin, firkatın manalarını sordu. Hz. Ali,
“Ey İbn Kevva! Sen soruyu ezberlemişsin, cevabını da anla: Sünnet, Allah’a yemin ederim, Muhammed’in sünnetidir. Bid’at, onun sünnetine aykırı olan şeylerdir. Cemaat, Allah’a yemin ederim, ehli hakkın bir araya gelmesidir; velev ki onlar az olsun. Firkat, ayrılık ehli batılın bir araya gelmesidir. Velev ki çok olsunlar.[2]



[1] Müntehab, V/50 (Buhari; Ebu Ubeyd, el-Emval’de; İsbehani, el-Hücce’de İbn Sirin’in çoğunun uydurma olduğunu söylediği bu sözler, Rafizilerin Ali’den, kendisini diğer halifelerden üstün gördüğüne dair rivayet ettiği sözlerdir.
[2] Kenzü’l-Ummal, I/96 (Askeri’den)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/61.

HZ. PEYGAMBER’İN VEFATINDAN SONRA ASHABIN HALİFELİK HAKKINDA TAVIRLARI VE ASHABIN HZ. EBUBEKİR’İN HALİFELİĞİ ÜZERİNDE BİRLEŞMELERİ

Hz. Peygamber’in Vefatı ve Hz. Ebubekir’in Hutbesi

- Hz. Ebubekir devesinin sırtında Sunuh’dan geldi, mescidin kapısında indi. Üzüntülü olarak Resûlullah’ın hanesine yöneldi. Kızı Aişe’nin evine girmek için izin istedi. İçeri girdiğinde Hz. Peygamber vefat etmişti ve yatağının üzerindeydi. Kadınlar onun etrafında bulunuyorlardı. Yüzünü kapatmışlardı. Hz. Ebubekir, Hz. Peygamber’in yüzünü açtı, dizüstü çöktükten sonra peygamberin yüzünü öptü ve ağladı. Ve
“İbn Hattab’ın söylediği bir şey değildir. Hayatımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Hz. Peygamber vefat etmiştir. Ey Allah’ın Resûlü! Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun. Sen diriyken de, ölüyken de ne güzelsin!” dedikten sonra Hz. Peygamber’in yüzünü örttü ve süratle mescide geldi. Halkın omuzlarından atlayarak minberin yanına geldi. Onun geldiğini görünce, Hz. Ömer oturdu ve yüzünü ona çevirdi. Hz. Ebubekir minberin tam önünde durdu ve halka,
“Oturunuz ve dinleyiniz” dedi. Böylece bildiği şekilde hamd u senalar etti, şahadet getirdi ve
“Hz. Peygamber sizin aranızda ve henüz sağ iken Allah Teâlâ ona ölümünü haber vermişti. Bu ölümdür. Allah’tan başka hiç kimse kalmaz. Allah Teâlâ: “Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçti” (Al-i İmran: 3/144) buyurmuştur” dedi. Hz. Ömer,
“Kur’an’da bu ayet var mıdır? Allah’a yemin ederim ben bu ayetin bugünden önce indiğini bilmiyordum” dedi. Ebubekir,
“Allah peygamberine, “Kesinlikle sen de öleceksin, onlar da ölecek” (Zumer: 39/30) dedi. Yine, “Onun zatı hariç her şey fanidir. Hüküm ancak onundur, dönüş ancak O’nadır” buyurdu. Yine; “Yeryüzünde olan herkes fanidir. Onun celal ve ikram sahibi yüzü (Zatı) baki kalır” (Rahman: 55/26) buyurdu. Ve yine; “Her nefis ölümü tadıcıdır, Siz ancak kıyamet gününde ecirlerinizi tam alırsınız” (Al-i İmran: 3/185) buyuruyor” dedi ve devamla;
“Allah Muhammed’e ömür verdi. Allah dinini ikame edinceye kadar onu bıraktı. O, Allah’ın emrini ortaya çıkardı. Allah’tan gelen risaleti (Peygamberliği) tebliğ etti. Allah yolunda cihad etti. Sonra bunun üzerinde Allah onun canını aldı ve aynı yol üzerinde sizi bıraktı. Ancak uyarı ve şifadan (Kur’an’dan) sonra helâk olan helâk olur. Kim ki Allah’ı rab tanıyor ve O’na ibadet ediyorsa, Allah diridir, ölmemiştir. Kim ki Muhammed’e tapıyor ve onu ilah tanıyorsa, onun ilahı ölmüştür. Ey insanlar! Allah’tan korkunuz, dininize sımsıkı sarılınız. Rabbinize tevekkül ediniz. Çünkü Allah’ın dini ortadadır. Allah’ın kelimesi tamdır, eksiksizdir. Allah kendisine (Dinine) yardım edene yardım eder ve dinini aziz kılar. Allah’ın kitabı aramızdadır. O, nurdur, şifadır. Allah onunla Muhammed’i hidayet etmiştir. Orada Allah’ın helâli ve haramı vardır. Allah’a yemin ederim ki Allah’ın mahluklarından bizim aleyhimizde birleşenlerin hiç birinden perva etmem. Allah’ın kılıçları kınlardan çekilmiştir. Biz daha o kılıçları bırakmamışız. Kesinlikle biz, bize muhalefet edenlerle cihad edeceğiz. Tıpkı Resûlullah ile beraber cihad ettiğimiz gibi. Hiç kimse kendi nefsinden başkasına saldırmış sayılmaz” dedi. Sonra Hz. Ebubekir beraberinde muhacirler olduğu halde Hz. Peygamber’in hanesine yöneldi.[1]



[1] Bidaye, V/243 (Beyhaki’den)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/62-63.

Hz. Ömer’in Hutbesi ve Hz. Ebubekir’e Yapılan Genel Biat

- Ömer’in, minber üzerinde oturduğu zaman, son hutbesini dinledim. Bu, Hz. Peygamber’in vefat ettiği günün ertesi idi. Ebubekir susmuştu, konuşmuyordu. Ömer,
“Umuyordum ki, Hz. Peygamber bizi sahipsiz bırakmayacak. Hepinizden sonraya kalacaktır. Fakat umduğum gibi olmadı. Eğer Muhammed ölmüş ise, bir ışık ve hidayet kaynağı olan Allah’ın kitabı aranızdadır. Allah Muhammed’i onunla hidayet etmiştir. Kesinlikle Ebubekir, Muhammed’in arkadaşıdır ve mağaradaki iki kişinin birisidir. Müslümanların en liyakatlısıdır. Kalkın ve ona biat edin” dedi.
Müslümanlar’dan bir gurup zaten daha önce Benî Saide Sakifesi’nde Hz. Ebubekir’e biat etmişti. Bu da minber üzerinde genel bir biat oldu.[1]
- Hz. Ömer, Hz. Ebubekir’e, “Minbere çık” diyor ve bunu durmadan tekrarlıyordu. Ta ki Ebubekir minbere çıktı ve halk ona biat etti.[2]



[1] Buhari (Enes’den)
[2] Zuhri, Enes’den rivayet ediyor.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/63.

Benî Saide Sakifesi’nde Ebubekir’e Yapılan Biat

- Hz. Ebubekir, Sakife’de biat edildikten sonra, o, ertesi gün minber üzerinde oturdu. Ömer ayağa kalkarak Ebubekir’den önce konuştu. Allah’a, lâyık olduğu şekilde hamdettikten sonra,
“Ey insanlar! Ben size dün bir söz söyledim. O söz doğru değilmiş. Onu ne Allah’ın kitabında gördüm, ne de peygamber bana öyle bir şey söyledi. Fakat ben zannediyordum ki, Hz. Peygamber bizi sahipsiz bırakmayacaktır. Hepimizden sonra vefat edecektir. Hz. Peygamber vefat ettiyse de Allah Teâlâ’nın kitabı sizin aranızdadır. O kitap ki, Muhammed’i hidayet etti. Kitaba sarılırsanız Allah sizi hidayet eder, peygamberini hidayet ettiği gibi. Allah sizin işinizi en hayırlınız üzerinde birleştirmiştir. Resûlullah’ın arkadaşı, mağarada oldukları zaman iki kişinin birisi, kalkınız ve ona biat ediniz” dedi. Böylece halk Ebubekir’e Sakife biatından sonra genel bir biat yaptı. Sonra Ebubekir, Allah’a layık olduğu şekilde hamd ve sena ettikten sonra,
“Ey insanlar, ben size emir seçildim. Fakat sizin en hayırlınız değilim. Eğer iyilik yaparsam bana yardım ediniz. Kötülük yaparsam beni düzeltiniz. Doğruluk emanettir, yalansa hiyanettir. Sizin en zayıfınız, hakkını alıncaya kadar benim yanımda kuvvetlidir. Sizin en kuvvetliniz ise, benim yanımda zayıftır. Ta ki başkasının hakkını ondan alıncaya kadar. Herhangi bir kavim Allah yolundaki cihadı terkederse Allah Teâlâ onları zelil kılar. Bir toplumda fuhuş ve fenalık yayılırsa Allah umumi bir belâ gönderir. Ben Allah ve Rasûlü’ne itaat ettikçe siz de bana itaat ediniz. Allah ve Rasûlü’ne isyan ettiğim zaman, bana itaat etmeniz gerekmez. Namaza kalkınız, Allah size rahmet eylesin” dedi.[1]



[1] Bidaye, V/248 (İbn İshak, Enes’den)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/63-64.

Hz. Ebubekir’in Hilafeti Hakkında Biz Adamın Sözü ve Hz. Ömer’in Bu Husustaki Hutbesi:

- Hz. Ömer’in yaptığı son hac sırasında Mina’da idik. Ben Abdurrahman b. Avf ile okuduğum için, onun çadırındaydım. Bir ara gelip şu haberi verdi: Adamın biri Hz. Ömer’e,
‘Adamın biri, “Eğer Ömer ölürse, falan adama biat edeceğim. Çünkü Ebubekir’e yapılan biat, bir oldu bittiye geldi” diyor” dedi. Hz. Ömer,
“Ben bu akşam -eğer Allah dilerse- Müslümanların işini gasbetmek isteyen grup hakkında, onları uyarırım” dedi. Ben de,
“Ey müminlerin emiri! Bunu yapma. Çünkü hac mevsimi halkın avam tabakasını ve mertebe bakımından düşük olanları bir araya getirir. Seni dinleyenlerin çoğu da onlar olurlar. Korkarım ki, sen bir şey söylersin, onlar da bunu Arap Yarımadası’nın ve İslâm memleketlerinin her köşesine ulaştırırlar. Hatta senin konuşmanı bile dinlemeyebilirler. Medine’ye varıncaya kadar konuşma. Çünkü Medine hicret yurdudur, sünnet yurdudur. Orada halkın âlimleri ve eşrafı oturur. O zaman tam manasıyla dediklerini der, onlar da senin sözünü dinler ve anlarlar” dedim. Ömer,
“Eğer Medine’ye sağ olarak dönersem, ilk fırsatta bu hususta konuşacağım” dedi.
Biz Zilhicce’nin sonunda Medine’ye vardığımızda, cuma günü oldu. Ben Ümer’i dinlemek için sabahın erken saatlerinde mescide gittim. Baktım ki Said b. Zeyd, minberin tam yanında oturmuştu ve benden önce gelmişti. Ben de onun hizasında oturdum. Dizlerimiz birbirine değiyordu. Biraz sonra Hz. Ömer geldi. Onu gördüğümde Said b. Zeyd’e,
“O, bugün bu minberden öyle bir konuşma yapacaktır ki, ondan önce bu minberde hiç kimse böyle bir konuşma yapmamıştır” dedim. Said b. Zeyd benim bu sözlerimi yadırgadı ve
“Ne demesini umuyorsun ki, başkası bunu söylememiş olsun?” dedi.
Hz. Ömer minber üzerinde oturdu. Müezzin ezanı bitirdikten sonra kalktı. Allah’ın şanına yakışır bir şekilde Allah’ı övdü ve sonra,
“Ey insanlar! Ben bir söz söyleyeceğim. Belki bir daha fırsat bulamam. Bilmiyorum, belki de ecelim yakındır. Kim ki o sözü dinler, akıl erdirirse, devesi nereye kadar, hangi noktaya kadar giderse o sözü nakletsin. Kim ki, onu iyice ezberlememişse, benim ağzımdan yalan uydurmasını helal etmem. Kesinlikle Allah, Muhammed’i hak ile gönderdi. Üzerine kitabı indirdi. Onun üzerine inenler arasında recm ayeti vardır. Biz onu okuduk, ezberledik, anladık. Peygamber recm yaptı. Biz de ondan sonra recm yaptık. Korkarım ki, halkın üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra herhangi bir kimse, “Biz Allah’ın kitabında recm ayetini görmüyoruz” desin. Böylece Allah’ın indirdiği bir farzı terketmek suretiyle sapıtsınlar. Recm, Allah’ın kitabında haktır. Zina eden evli erkek ve kadınlar için. Tabiî bu da delil olduğu, gebelik hali veya dille itiraf edildiği zaman olur. Allah’ın kitabında şu ayet de vardır: “Sakın babalarınızı inkâr edip de başka kimselere kendinizi nisbet etmeyiniz. Çünkü böyle yapmak, bir çeşit küfürdür”.
“Ey insanlar! Hz. Peygamber, “İsa b. Meryem’in övüldüğü gibi beni övmeyiniz. Çünkü ben bir kulum. Muhammed Allah’ın kulu ve rasûlüdür deyiniz” buyurmuştur. Kulağıma geldiğine göre, sizden birisi, “Eğer Ömer ölürse ben falan adama biat edeceğim. Çünkü Ebubekir’in hilafeti bir oldu bittiye geldi” demiş. Evet, Ebubekir’in biatı böyle oldu. Ancak Allah onun şerrinden Müslümanları korudu. Fakat sizin içinizde bugün Ebubekir’den daha fazla hayırlara koşan hiç kimse yoktur. Ebubekir bizim en hayırlımızdır. Allah’ın resûlü vefat ettiği zaman, Ali, Zübeyr ve beraberindekiler Rasûlullah’ın kızı Fatıma’nın evinde toplandılar. Ensar da bizden ayrılıp Beni Saide Sakifesi’nde toplanmışlardı. Muhacirler Ebubekir’in yanında toplandılar ve


Konu Başlığı: Ynt: Ashabın Söz Birliğine Önem Vermeleri
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Ocak 2019, 16:43:33
Esselamu aleyküm.İslamı bölmeden ayrımcılığa düşmeden hakkıyla yaşayan sahabelere binler rahmet olsun inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Ashabın Söz Birliğine Önem Vermeleri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 08 Ocak 2019, 17:16:34
Ve Aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimizin ve ashabı kiramın yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ashabın Söz Birliğine Önem Vermeleri
Gönderen: Sevgi. üzerinde 09 Ocak 2019, 03:36:33
Aleyküm Selam. Ey güzel Rabbim neolur bizleri Peygamber Efendimizin yolundan hiiç ayırmasın inşaAllah