๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hayatın İçinden Fıkıh => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Şubat 2011, 15:49:05



Konu Başlığı: Yönetme erkinin kapsamı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Şubat 2011, 15:49:05
Yönetme Erkinin Kapsamı


 

İbn Sînâ'ya göre, insanın siyaset türlerinden ilk başla­ması gereken kendisiyle ilgili siyasettir. Zira kendisiyle ilgili siyaseti iyi yürütürse, bundan üstün olan ülke yönetiminden acziyet duymaz. Kendisiyle ilgili siyasete yönelenin yapması gereken ilk şey, yöneten konumundaki aklının, yönetilen konumundaki nefsinin bulunduğunu bilmesidir. Herhangi bir kötülüğü düzeltmeye yönelen, bu kötülüğü iyice tanımalıdır. Düzeltmesi gereken kötülüklerin bir kısmını ihmal ederse, içi iyileşmeden kalmış yaranın dışını tedavi eden gibi davranmış olur.

İbn Sînâ'ya göre, insan tabiatındaki kendi kötülüklerini göremeyiş ve kendisini denetleme zorluğu dolayısıyla, iyilik ve kötülüklerini incelemek ve iyi durumlarını iyi, kötü durumlarını kötü göstermek suretiyle ayna gibi görev yapan akıllı ve sevecen kardeşin yardımını istemek kaçınılmazdır. Buna en çok ihtiyaç duyanlar ise, reislerdir. Bunlar da kusurlarının gizlenmesi veya öfkelerinden çekinilmesi dolayısıyla daha da zor duruma düşerler. Kendi kusur ve kötülüklerini bilemeyince, bunların kaynağını dışarıda ararlar.

İbn Sînâ'ya göre, hükümdar ve reislerin bozulma süre­cine girmesinde kendilerine kötü arkadaş ve sırdaş edinmeleri de çok etkili olur. Arkadaşlar da iki türlüdür: Sağlam, yoldaş ve tedbirli; aldırışsız ve bilgisiz. Güzelliklerinin ve iyiliklerinin bilinmesiyle ilgilenen kişinin, insanların huylarını, karakterlerini ve tabiatlarını araştırması, onların güzellik ve iyiliklerini iyice incele­mesi gerekir. Böylece kendi durumunu onlarla karşılaştırma imkânı doğar. Ayrıca İbn Sînâ'ya göre, insan kendisine ödül ve ceza vermesini bilmeli, nefsini bunlarla yönetmelidir.

İbn Sinâ'ya göre, insanların azıklara ihtiyacı, onları rızık ve azık edinmeye yöneltmiştir. Geçimini sağlama konusunda insanlar iki sınıftır: Bir grup, hazır mala konar. İkinci grup ise, geçimini sağlamada çalışmaya muhtaçtır. Bunlara, ticaret ve sanatlarla azıklarını arama ilhamı verilmiştir. Sanatlar, ticaretten daha güvenilir ve kalıcıdır.

İbn Sînâ'ya göre kişi için hakedişe dayanan bol rızıktan daha üstün bir devlet yoktur. Günahla, hırsızlıkla, çirkin sözle, yalanla, yüzsüzlükle, hayasızlıkla, yiğitliği yaralamakla ve namusu kirletmekle elde edilen bir kazanç, değeri çok olsa da bir hiçtir, maddesi çok olsa da azdır, göze kârlı görünse de sonu vahimdir. Temiz ve İyi kazanç; miktarı ve ağırlığı az da olsa, daha lezzetli, daha güzel, daha bereketli ve daha artıcıdır.

İbn Sînâ'ya göre insanlar kazanç elde edince, bunun bir kısmını iyilik yolunda harcaması, bir kısmını da beklenmedik durumlar için bir kenara ayırması doğru siyasetin bir yönüdür. Harcamaların, sağlam ve düzgün yapılması, orta yolun tutulması gerekir, aşırılığa kaçılmamalıdır. Çünkü halktan israfı övenler, iktisadı ve değerlendirmeyi övenlerden daha çoktur, iktisadı ve değerlendirmeyi övenler daha sağlam görüşlüdür.

İbn Sînâ'ya göre, kadın, erkeğin mülkünde ortağı, malının koruyucusu, yükünün taşıyıcısı ve çocuklarının terbiyesinde güvendiği kişidir. Kadınların en iyisi; akıllı, dindar, arlı, zeki, sevecen, doğurgan, az konuşan, itaatkar, içten, güvenilir, mecliste ağırbaşlı, görüntüsünde ciddi, boyu poşu yerinde, kendisini kocasına hizmete adamış ve ona iyi hizmet eden, değerlendirmesiyle kocasının azını çoğaltan, iyi huylarıyla üzüntülerini gideren, nezaket ve kibarlığıyla dertlerine teselli olan kadındır. Kişi eşine karşı heybetli (otoriter), onu­runu koruyucu ve aile sorumluluğunu yerleştirici olmalıdır.

İbn Sînâ'ya göre, güzel ad koyması, ahmak, düşüncesiz ve hasta olmaması için iletkenliğini ve geçirgenliğini dikkate alarak süt anasını iyi seçmesi çocuğun babasındaki hakların­dandır. Çocuk sütten kesilince, önce ahlâk eğitimine başlanır. Çocuğun mafsalları güçlenince, dili düzelince, telkine hazır olunca ve duyduğunu kavrar hale gelince, Kur'an öğretimine geçilir. Hece harfleri şekillendirilir ve dinî esaslar yumuşakça anlatılır. Daha sonra dil ve edebiyat eğitimine geçilir. Çocuğa ilk olarak edebin erdemi, bilginin övüldüğü, bilgisizliğin veril­diği, ahlâksızlığın kınandığı, ana-babaya itaatin övüldüğü, iyilik yapılması ve konuğun ağırlanması gibi iyi ahlâk konularını işleyen şiirler öğretilmelidir.

İbn Sînâ'ya göre, çocuk terbiyecisinin asil, dindar, ahlâk eğitimini iyi bilen, çocuk bakımında usta, ağırbaşlı, ciddi, hafiflik ve ahlâksızlıktan uzak, çocuğun huzurunda serbestlik ve aldırmazlığı az, somurtuk ve donuk olmayan, yiğit, temiz, nazik, önde gelen insanlara hizmet etmiş, insanların övündük­leri hükümdarların iyi huylarını, kötü kişilerin kınandıkları kötü huylarını tanıyan, sofra, konuşma, birlikte bulunma adabını bilen biri olmalıdır.

İbn Sînâ'nın düşüncesine göre, çocuğa Kur'an öğretimi ve temel dil bilgileri kavratıldıktan sonra, edinmek istenilen sanat incelenir, yoluna yöneltilir. Çocuk terbiyecisi çocuğa bir sanat seçmek istediğinde, önce çocuğun tabiatını güzelleş­tirmen, huyunu ve karakterini yoklayıp, zekasını sınadıktan sonra, buna göre sanatlarını seçmelidir. Çocuk için sanat­lardan birini seçince, ona duyduğu eğilimi ve arzuyu incele­meye çalışmalı, sonra bu sanatı öğrenip öğrenemediğini, yete­nek ve donanımının bu sanata elverişli olup olmadığını incele­melidir.

İbn Sînâ'ya göre, kişinin hizmetini görenler, onun eli ve ayağı gibidir. Hizmet görenlere yaklaşmalı, uzak durmamalı, ilgilenmeli, ihmal etmemeli, yumuşak davranmalı ve zora koşmamalıdır. Hizmetçileri edinme yolu, tanıyıp sınadıktan, yokla­yıp denedikten sonra edinmektir. Bunlar yapılmayınca, değer­lendirme yapmalı, sezgi, duygu ve sarraflığını kullanmalıdır. Hizmetçi işverene karşı iş güvenliği duygusu içinde olmalıdır. Hata yapanları düzeltmeli ve affetmelidir. Yeniden suç işleme durumunda biraz ceza vermelidir. Ağır suç işleyenleri derhal işten uzaklaştırmalıdır.                     

 

Sonuç

 

İbn Sînâ, bu risalesinde, aile yönetimi ve çocuk eğitimi konusunda bugün bile çok ileri sayılabilecek düşünceler geliştirmiştir. Bu yüzden İbn Sînâ'nın bu düşünceleri yeterli ölçüde incelenmeli ve yararlanılabilecek görüşleri ayıklanarak belirlenmelidir.