> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hayatın İçinden Fıkıh > Mutezile
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mutezile  (Okunma Sayısı 2379 defa)
23 Şubat 2011, 23:02:30
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Şubat 2011, 23:02:30 »



Mutezile


İslâm dünyasında “Hür Düşünceliler, İslâm Rasyonalist­leri” de denilen Mutezile mezhebi, Vâsıl bin Ata tarafından kurulmuştur. İslâm tarihinde önemli bir akaid mezhebi kabul edilen Mutezile'nin bu isimle anılmasının sebebi hakkında çeşitli görüşler ileriye sürülmüştür. Mutezile, kader mesele­sinde Cehm bin Safvan'ın görüşlerini almakla beraber, sadece cebir konusunda ondan ayrılmak suretiyle Vasıl bin Ata (v. 131/748) ile kayınbiraderi Âmr bin Ubeyd (v. 143/760)'in faaliyetleriyle ortaya çıkmıştır. Bu mezhebin doğuşunu, Vasıl bin Ata'nın büyük günah işleyenlerin dini durumunu hocası Hasan Basrî'ye soran bir kimseye karşı verdiği cevap üzerine, hocasının fikirlerini beğenmeyerek ondan ayrılması sırasında Hasan Basrî'nin “Vasıl bizden ayrıldı. = Kad İ'tezele Anna Vâsıl” demesine bağlayan ve mezhebin bu sözden ismini aldığını ileri sürenler çoktur. Bu mezhebe Kaderiye de denilmekle beraber, mezhep mensupları kendilerine Ehlü'l- Adl ve't-Tevhîd adıyla anılmalarını isterlerdi. Kulların ihtiyarî fiillerini müstakillen kendi kudretleriyle meydana getirdiklerini iddia ettikleri ve kudreti Allah'tan nefyettikleri için Kaderiye, Allah'ın bazı sıfatlarını kabul etmemeleri dolayasıyla Muattıla adıyla isimlendirilmişlerdir.

Basra'da doğan Mutezile, kısa zamanda gelişti. Emevî halifelerinden bazıları bu mezhebin tesiri altında kalmışlardı. Hatta bunu resmen açıklamakta bir sakınca görmemişlerdir. Abbasîler hilafete geçince de Mutezile'nin durumunda pek değişiklik olmamıştır. Me'mun, Mutasım ve Vasık zamanında 34 yıl Mutezile, Abbasî devletinin resmî mezhebi oldu. Bu devir de Mutezile, halkın mezhebi adını verdikleri Sünnîlere, kendi inançlarını kabul ettirmek için şiddet ve baskılara başvurmuş­tur. Sünnîler bu tutumlarına Mihnet adını vermişlerdir. 232'de Mütevekkilin halife olmasıyla Mutezile'nin parlak devri sona erdi. Mutezile'nin devlete nüfuz ederek, bütün müslümanları bu mezhebe/girmeye mecbur tutması ve özellikle büyük bilginlere eza ve cefa yaptırması büyük bir kitlenin fikirlerine karşı koymalarına sebeb olmuştur. Ebü'l-Hasen el-Eş'arî gibi büyük bir alim bu mezhepten ayrılarak onlara büyük bir darbe vurdu.

Mutezile'nin beş maddede toplanan amentüsü (usulü hamse) şunlardır:

1) Tevhid,

2) Adalet,

3) Va'd ve va'îd,

4) el-Menzile beyne'l-Menzileteyn,

5) İyiyi emir, kötüyü menetmedir. Mutezlle'ye göre, Allah her bakımdan Bir'dir, eşi ve benzeri yoktur, kadim olan sadece Allah'tır. Allah'tan başka kadim varlıklar bulunduğuna inanmak şirktir. Bundan dolayı bazı sıfatları inkar etmişlerdir. İnsan bütün fiil ve hareketlerinde hür ve serbesttir. Allah, insanların işine karışmaz. İnsanlar kendi fiillerini bizzat kendileri yaratırlar. Böyle olmasaydı, Allah'ın bizzat kendisinin yapmış olduğu fiillerden dolayı insanları sorumlu tutması gerekirdi. Bu ise, Allah'ın hikmet ve adaletine uygun düşmez. Amel ile ceza ve mükafat arasında çok sıkı bağlar vardır. Allah sözünde durur, yaptığı vaadleri yerine getirir, amellerin karşılığı olan sevap ve cezayı, bunların sonucu olarak cennet ve cehennemi zaruri olarak verir, vermesi vaadinin tabiîi bir sonucudur. Allah tevbe etmeden ölen günahkarları affetmez. Mutezİle'ye göre, amel imandan bir cüzdür, dolayısıyla amelsiz kimsenin ahiretteki durumu çok kötüdür. Büyük günah işleyenler mü'min olmaktan çıkar, fakat kâfir de olmazlar. Küfür ile iman arasında fısk mertebesinde kalırlar (el-Menzile beyne'l-Menzileteyn: küfür ile iman arasında kalmak). Eğer tevbe etmeden ölürlerse kâfir olurlar, cehennemde ebedî olarak kalırlar. Diğer mezheplerde olduğu gibi, Mutezile'de de iyiliği emretmek, kötülüğü menetmek bir prensiptir. Farklı olarak, aklın iyi dediği iyi, kötü dediği ve kötü olduğuna hükmettiği kötüdür. Şeriat bu hususta akıla sadece yardımcı olabilir. Tevhid prensibinin gereği olarak Allah ahirette gözle görülmez, Kur'ân mahluktur. Allah'ın bütün fiillerinde bir hikmet vardır, kulları için en iyi (aslan) olanı yapması gerekir, yoksa Allah'ın cimri olması icap eder.

Mutezile, hür düşünceye ve aklın bilgi edinmek, vahyi te'vil etmek konularına çok önem vermiştir. Akıl ile nakil arasında çelişme var gibi olduğu durumlarda te'vil (yorumlama) yoluna başvurmuşlardır.

Bütün bu düşünceleri dolayısıyla Mutezile, bir yandan zındıklarla, öte yandan da fıkıhcı ve hadisçilerle mücadele etmiş, bunun sonucunda kelam ilmi ortaya çıkmıştır. Onlar bir mevzuda incelemeden hüküm vermezler, başkalarını taklit etmezlerdi. Hürriyete ve serbest düşünceye başlangıçta önem vermekle beraber, sonraları başkalarını da kendileri gibi düşünmeye zorlamaları taassup derecesine varmıştır. Mutezile mensuplarının çoğunluğu, Arap olmayan müslümanlardı. İçle­rinde edip, şair, hatip, zeki ve iyi konuşan bilginler çoktu. İlk mutezilîler abid, zahid, çok dindar ve mutteki kimselerdi. En meşhur bilginleri Ebu'l-Huzeyl Allâf, Nazzâm, Câhız, Abdulcebbâr ve büyük müfessir Zemahşerî'dir.

Hür düşünce prensibi, Mutezile'yi birçok kollara böl­müştür. Bunların başlıcaları Vasiliye, Amreviye, Huzeyliye, Nazzamiye, Bişriye, Murdariye, Ca'feriye, Sümamiye'dir. Bu kollar da Basra ve Bağdad Mutezilesi şeklinde ikiye indir­genmiştir.

Mutezile Mezhebi mensupları, fıkıh konusunda kendile­rine has görüşler ortaya koymamış, amelî bakımdan akılcı zih­niyetlerine daha uygun buldukları Hanefî mezhebini çoğun­lukla benimsemişlerdir. Akılcılıklarının zaruri neticesi olarak çok geniş bir fikir hürriyetini benimsemekle birlikte, iktidar sahiple­rinin teveccühünü kazanınca kendi görüşlerini zorla kabul ettirmeye çalışmaları sonlarını hazırladı. Meydana gelen anti-patı giderek artıyordu.

Bu yüzden gittikçe zayıflayan Mutezile hareketine Melikşah'ın veziri Nizamülmülk tarafından son verildi. Fakat

Mutezile'nin genel fikir ve bazı görüşleri diğer bazı mezhep­lerde gelişerek devam etmiştir ve etmektedir. Kelam metodu, ehl-i sünnet kelamcılarına da tesir etmiş ve kelâm ilminin kurulmasını sağlamıştır. Hatta bu konudaki görüşleri, Hıristiyan iskolastisizmine ve Yahudi din felsefesine de tesir etmiştir. Mutezile hareketi özellikle/kuvvetlendikten sonra Şiâ ile temas kurmuştur. Irak, İran, Suriye-Hindistan Şiâsı, Yemendeki Zeydiye, Mutezile'nin akaid prensiplerini benimsemişlerdir. Ancak farklı olan sadece imamet konusudur.

Ayrıca 1817-1818 arasmcfa yaşayan Hintli Seyid Ahmed Han tarafından yürütülen hareket Yeni Mutezile adıyla ortaya çıkmûtır. 40 yaşına kadar ehl-i hadis veya Hind vehhabileri mezhebinin koyu bir taraftarı iken, daha sonra kendisinde İslâm dinini, genç Hind müslümanlarının anlaya­bileceği ve benimseyebileceği bir hale getirme arzusu uyandı. Bu arzu ile İslâm'ın ruhunu ve ilahiyatını yeni bir şekil altında, rasyonalizm ile aşılanmış, Avrupa ilmine uygun hale getirilmiş bir tarzda tanıtmağa başladı. Seyid Ahmed Han ve taraftarları kendilerine “tabiatçı” manasında “Nicen” adını verdiler. Bu arada, Mutezile mezhebini de çok aştıkları halde Yeni Mutezile de dediler. Seyid Ahmed Han Hindistan'da İngiliz hakimi­yetinin devam etmesi için elinden geleni yapmıştır. Bu yüzden Hind müslümanlarıyla mücadele etmiş, mukaddes cihadın şeriata uygun olmadığını ileri sürerek Türk padişahının halife olarak tanınması hususunda Hindli müslüman gruplara karşı çıkmıştır. Çok kuvvetli bir edebiyatçılığı olduğundan, Hindis­tan'da geniş etkiler bıraktı. Hocalarının çoğunu İngilizlerin oluşturduğu bir medrese (Aligar Mektebi) kurdu. Bıraktığı tesirlerle, İngiliz idaresinin Hindistan'da iyice yerleşmesine, müslümanların yaralarının derinleşmesine büyük hizmeti oldu. Yine İngiliz idaresini destekleyen Kadiyanîlik'in ileri gelenle­rinden Nureddin Hakîm, Seyid Ahmed medresesinin de ileri gelenlerindendi. Bu hareketin tabiîatı tanrılaştırmasını gören Cemaleddin Efganî, “Tabiatçılığa Reddiye” adlı eserini yaz­mıştır.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mutezile
« Posted on: 03 Mayıs 2024, 16:40:09 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mutezile rüya tabiri,Mutezile mekke canlı, Mutezile kabe canlı yayın, Mutezile Üç boyutlu kuran oku Mutezile kuran ı kerim, Mutezile peygamber kıssaları,Mutezile ilitam ders soruları, Mutezileönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes