> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hayatın İçinden Fıkıh > Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi  (Okunma Sayısı 3163 defa)
27 Şubat 2011, 15:46:06
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Şubat 2011, 15:46:06 »



7- Abbas Mahmud el-Akkad Ve İslâm'da Demokrasi[97]

 

İslâm ve demokrasi kavramları, müslümanlar kadar, batılı araştırıcılar tarafından da ilgi çekici olmaya devam ediyor. Batılı araştırıcılar, İslâm ve demokrasi kavramları arasındaki ilişkileri, teorik çerçevede ele almaktan çok, müslüman ülkelerin reel-politikleri (demokratikleşme süreci) açısından ve genellikle de suçlayıcı ve dışlayıcı bir üslup içinde ele alırlar. Müslüman ülkelerde dine gönderme yapan parti veya cemaat örgütlen­mesi içindeki siyasi hareketleri, /köktendinci, radikal dinci” veya “politik İslâm, siyasal İslâm” adlandırmalarıyla baştan mahkum edici bir dil kullanırlar.

İslâm ve demokrasi arasındaki ilişkiler, her nedense müslüman bilim adamlarının ilgisini hemen hiç çekmemiş. Bu konuda bağımsız eser yazanlar, edebiyatçı ve düşünürler ile köktenci yaklaşımı benimseyenler olmuş. Bütün bunlara rağ­men İslâm ve demokrasi ilişkileri konusunda inanılmaz bir düşünce tembelliğiyle karşı karşıya olduğumuzu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu düşünce tembelliğinin arkasında pekçok sebebin yattığı belirtilebilir. Öncelikle İslâm'ın siyasi sisteminin demokrasiyi aşan bir özelliğe sahip olduğu düşüncesi belirtilebilir. İkinci olarak, İslâmın demokrasi ve parti örgütlen­mesine yatkın bulunmayışı, hatta karşı olduğu düşüncesi ileri sürülür. Üçüncü olarak, özellikle Türkiye ve Cezayir gibi ülke­lerde, laikçilerin sert karşı çıkışlarının ve merkez sağ siyasetçilerinin kaypak ve çokyüzlü tutumlarının doğurduğu güvensizlik dolayısıyla demokrasinin bir aldatmacadan, bir sağ-sol oyunundan ibaret olduğu algısı söylenebilir. Tabii bun­lar dışında ülkeden ülkeye değişen özgül bir takım sebepler daha belirtilebilir.

İslâm ve demokrasi kavramları ele alınırken, İslâmi değerler ve dayanaklar, ülkelerin tarihin derinliklerinden gelen siyasi kültürleri ile reel-politik durumları elbette bir bütün olarak dikkatle ele alınmalıdır. Ancak bu konuda düşünce üretenler, böyle bütüncü bir yaklaşım yerine, bu belirtilen durumlardan birine veya ikisine daha fazla ağırlık vererek ya da tarihin bir dönemini idealize edip, öteki dönemleri sanki yaşanmamış gibi görmezden gelerek, eksik değerlendirmeler yapıyorlar.

İslâm ve demokrasi konusunda bağımsız eser yazanları, şöylece sıralayabiliriz:

Abbas Mahmud el-Akkad / ed-Dimukratıyye fi'l-İslâm,

Adnan Ali Rıza en-Nahvi / eş-Şura la ed-Dimukratıyye,

Malik Binnebi / İslâm ve Demokrasi,

Fethi Osman / İhvan-İslâm ve Demokrasi,

Ali Bulaç / İslâm ve Demokrasi, Teokrasi-Totaliterizm.

Abbas Mahmud el-Akkad, Mısır'da yetişen çağdaş Arap edebiyatının en büyük temsilcilerinden biridir. 1889-1964 tarih­leri arasında yaşadı. Çok yönlü bir yazardır. Öncelikle şair ve edebiyat eleştirmenidir. İyi bir İngilizce öğrendi. Şiiri, klasik üslupta törpülenmiş bir Arapçayla yazılmış olup, güncel olayları ele almaktadır. Ayrıca İslâmiyetin ilk dönemlerini başta “abkariyye” (yüceler) dizisi olmak üzere biyografilerde işlemiştir. Dinî konulardaki eserleri, bütün eserleri dizisi içinde “İslâmiy-yat” başlığıyla büyükçe bir ciltte toplanmıştır. “Abkariyye” dizi­sinden Hz. Peygamber ve Hz. Ebubekir ile ilgili olanlar Türkçe'ye de çevrildi. Daha başka birkaç eseri de dilimize kazandırıldı. Hayatı ve edebi yönü Dr. Halit Zevalsiz tarafından bir doktora tezi biçiminde incelendi.

el-Akkad, yazarlığının yalnızca ilk döneminde günlük siyasî problemlerle ilgilenmiştir. 1930 yılında, kralın imtiyazla­rına karşı meclisin kararlarını savunduğu için tutuklanmış, daha sonra da başka yayınları yüzünden bir kere daha hapse girmiştir. Yazılarındaki hedefi, okuyucuyu şiir dünyasına, este­tik ve felsefe dünyasına yaklaştırmak, aynı zamanda da yakın geçmişin ve özellikle de şimdinin Batı Avrupa demokratik devletleriyle tanıştırmaktı.

el-Akkad, on civarında baskı yapan ed-Dimukratiyye fi'l-İslâm adlı eseriyle, İslâmî bir demokrasinin kavramsal çerçevesini çizmeye çalışmıştır. Ona göre İslâm'ın kurduğu demokrasi düşüncesi, dünya tarihinde ilk örnektir. Bu eseri yazmasının sebebini, müslüman milletlerin ilerleme ve kalkınma yolunda oluşları, özellikle bu dönemde hem özgürlüğe, hem de inanca büyük bir ihtiyaç duyuşları olarak gösterir. İlk önce demokrasinin tarihi anlaşjlma biçimini ele alan yazar, Yunan ve Roma demokrasilerinin insan haklarına dayalı olmadığını belirtir. Eski ve yeni biçimiyle demokrasi, herkes için tanınan insan haklarına dayalı değildir. Fikri ilkelere ve ahlâkî temellere dayanmaktan çok, pratik bir zorunluluğa dayanır. Eski millet­lerde doğrudan yönetim veya kamu işlerini bizzat halktan birine verme anlamında halkın yönetimi demek değildir. Yalnızca yönijfmin bir tek bireyde veya bir tek grupta olmadığı anlamına gelir.

el-Akkad, kitaplı dinlerde demokrasi konusuna hızlıca değindikten sonra, Araplarda demokrasi anlayışının gelişimine geçer. Avrupalı müsteşrıkların ve tarih yazarlarının, İslâm demokrasisinin Arap demokrasisi olduğu görüşünü ele alır. Bu görüşle, İslâm'ın demokratik özgürlüğün ilkelerini getirdiğini kastettiklerini belirtir. Çünkü İslâm, Arap coğrafyasında krallara başkaldırma nedir bilmeyen, ama işlerini yürüten yöneticilerin baskısına da boyun eğmeyen özgür bedevi kavimler arasında doğmuştur. Arap yarımadası İslâm'dan önce, bedevi özgürlüğünü tam anlamıyla tanımıştır. Ancak bu özgürlük, bir ilke­den, bir idealden veya insan hakları tanımlarından doğma­mıştır. Bu, demokratik özgürlükten farklı, fiili durumlara dayalı bir özgürlüktür. Muhammedi davetin ortaya çıktığı dönemde Hicaz'ın yönetim biçimi, görevleri kabile önderlerinin paylaştığı aristokratik şeyhlikti. Hükümet, toekrasi-oligarşi karışımıydı, demokrasinin teorik veya pratik anlamlarından hiçbiriyle ben­zerliği yoktur. İslâmî demokrasi, İslâm'la birlikte gelmiştir, Avrupalı müsteşrıkların ve tarih yazarlarının sandığı gibi önce­sinde Arap demokrasisi yoktur. İslâm'ın demokrasiyi benimse­mesi konusunda öncüsü yoktur. Muhammedi davete çağdaş Bizans ve Sasani devletleri de demokratik bir düzenle yöne­tilen veya bu dönemdeki demokrasi ilkelerine inanan devletler değildi.

el-Akkad'a göre, bütün bunlardan çıkarılacak sonuç, İslâm'ın insanî demokrasiyi benimsemede dinlerin ilki olma özelliğini taşıdığıdır. Bu demokrasi, insanın kazandığı demok­rasidir. Çünkü hükümetini seçme hakkını insana verir. Kötü­lükten korunma veya fitneyi ortadan kaldırma çaresi olarak doğmamıştır. İtaati sağlamak,  çalışanların ve ücretlilerin hizmetlerinden yararlanmak için hükümetlerin yöneldiği önlem­lerin uygulanışı da değildir. Bu niteliğiyle İslâmî demokrasi, başka hiçbir demokrasinin dayanmadığı şu dört temele dayanır:

1) Bireysel sorumluluk,

2) Hakların genelliği ve bütün İnsanların hak eşitliği,

3) Yöneticilerin danışma (şûra) zorunlu­luğu,

4) Farklı grup ve sınıflarına rağmen halk arasında daya­nışma. Bütün bu temeller, en açık biçimiyle Kur'ân-ı Kerîm'de, peygamberin sünnetinde ve büyük halifelerden devralınan geleneklerde yer alır.

Abbas Mahmud el-Akkad'a göre, Kur'ân-ı Kerîm'de yer alan “hüküm” kelimesi, İslâm inancından demokratik hürriyeti çıkarma imkânı verir. Evrenin yöneticisi olan Allah'ın kanun ve geleneği (sünnetullah) vardır. Bu, İslâm inancında ideal hükü­metin de kaynağıdır. Hüküm kelimesi onlarca kez Kur'an'da geçer. Bu kullanımlarında insaflı bir yönetimin, İslâm inancında özlü bir yeri olduğu açıktır. İslâm'a göre peygamber bir beşerdir, atamış olduğu yöneticilerini Allah adına hüküm vermekten sakındırmıştır. Onun için İslâm ilahî otorite anlayışını reddeder. İslâm'da sosyal sözleşme bey'atte ve yöneten ile yönetilen arasında var olan yazıya güvende kendini gösteren pratik bir gerçektir.

Siyasî demokrasinin özü ve biçimi vardır. Özü, yöneti­lenlerin kendi hükümetlerini seçme özgürlüğüdür. Biçimi ise anayasa metinleri, seçim kanunları ve seçim sandıklan vb.dir. Biçimsel şartlar bulunduğu halde demokrasi olmayacağı gibi; bu araçlar bulunmadan da demokrasi olabilir. Nitekim İslâm'ın siyasî tarihini yazan bazı tarihçiler, işin görünüşüne bakmış, özünü görmezden gelmiştir. Hulefa-i raşidinin seçimine, demokrasi kurallarına göre gerçekleşmediği biçiminde bak­mışlardır, çünkü seçim sandıkları olmamıştır. Bu gözlem yüzey-seldir. Kabuğu görüp özü görmezden gelir. Halife seçimindeki şûra'dan daha önemli olan, halkın işini yürütmede halifeye şûra emrine uymasının farz oluşudur. Ancak şûra'da önemli olan, sayı değil; doğru görüşün belirlenmesidir.

el-Akkad'a göre, İslâm'ın öngördüğü iktisadî demokrasi, şu iki temele dayanır:

1) Sömürü yasağı,

2) Çalışma ve emeğin kutsallığı. Bunların yanısıra, çalışma imkânından yoksun bulu­nanlara zekat ödemelerinden pay ayırmıştır. Ayrıca, uygulama­da bazı farkları olsa da adalet ve eşitlik, bu demokrasinin vazgeçilmez hedefleridir.

el-Akkad'a göre, toplumda siyasî demokrasiden önce, toplum haklarını yerine getirme düşünce ve bilinciyle yardım­laşmada kendini gösteren toplumsal demokrasi bulunmalıdır. Bütün toplum bu konuda kendiliğinden harekete geçme özelliğini kazanmış olmalıdır. Toplum bu bilinçle ayakta durur. Bu bilincin kayboluşuyla yok olur. Birbirlerine gerçeği öğütle­yen, birbirlerini yanlıştan alıkoyan toplum çökmez. İyiliğe çağır­ma ve kötülükten alıkoyma eylemlerinin yaptırım gücü ve bu eylemi yapanların inandırıcılığı olmalıdır,

İslâm ahlâkını, demokratik ahlâk olarak niteleyen Abbas Mahmud el-Akkad'a göre bu ahlâk bir tek kelimede özetlene­bilir: Hoşgörü, İslâm'ın emrettiği her durum, hoşgörüyle ilgili olup; alıkoyduğu her durum ise hoşgörüden uzaklaşma olarak görülebilir. Yabancılar, yaşama, inanç ve mal güvenliği konu­larında tam bir özgürlüğe ve garantiye sahiptir. Özellikle modern te...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi
« Posted on: 23 Nisan 2024, 21:51:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi rüya tabiri,Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi mekke canlı, Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi kabe canlı yayın, Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi Üç boyutlu kuran oku Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi kuran ı kerim, Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi peygamber kıssaları,Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasi ilitam ders soruları, Abbas Mahmud el Akkad ve islâm da demokrasiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes