Konu Başlığı: Yolculukta oruç Gönderen: Safiye Gül üzerinde 21 Kasım 2010, 00:00:01 Yolculukta Oruç Tutmak Mı, Tutmamak Mı, Daha Faziletlidir?
Yolcu için üç durum söz konusudur; I. Oruç tutması yolcuya ağır geliyor ve onu hayırlı işlerden engelliyorsa; oruç tutmaması daha faziletlidir. Câbir (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Resulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), (Ramazan ayında) bir yolculukta bulunuyordu. Basma insanlar toplanmış ve gölgelendirilmekte olan bir adamı gördü ve; «Bunun neyi var?» diye sordu. Oradakiler; «oruçlu» dediler. Bunun üzerine Resulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem); «yolculukta oruç tutmak, iyilik değildir» buyurdu.[397] Enes (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve seliem)'le beraber yolculuktaydık. Bizden bazıları oruçlu, bazıları değildi. Sıcak bir günde, bir yerde mola verdik. Çoğunlukla gölgelenenenlerimiz, elbisesi olan kimselerdi. Bazılarımız güneşten eliyle korumuyordu. Oruç tutanlar, dermansız düşmüşlerdi. Oruç tutmayanlar ise, kalkıp çadırları kurdular ve develere su içirdiler. Bunun üzerine Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem); «Bugün oruç tutmayanlar, sevabı alıp götürdüler» buyurdu,[398] II. Oruç tutması yolcuya ağır gelmiyor ve onu hayırlı işlerden alıkoymuyor ise, oruç tutması daha faziletlidir. Çünkü Yüce Allah; '... oruç tutmanız sîzin için daha hayırlıdır [399] buyurmuştur. III. Oruç tutması yolcuya, tahammül edilemeyecek ölçüde bir ağırlık ve meşakkat veriyor ve onu helake sürüklüyorsa, -Câ-bir hadisinde de belirtildiği gibi- oruç tutmak haram; tutmamak farz olur. Câbir (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) fetih yılı Ramazan ayında Mekke'ye doğru yola çıktı. Kurâu'l-Gamîm denilen yere varıncaya kadar yürüdü. Oraya vardığında, bir bardak su istedi. Bardağı herkesin görebileceği bir şekilde kaldırdı ve suyu içti. Daha sonra ona;«Bazı insanlar hâlâ oruç tutuyor» denilince; «Onlar asilerdir! Onlar asilerdir!» buyurdu.[400] Oruç tutmama ruhsatı ne zaman kalkar? Yolculuk devam ettiği sürece, daha önce de belirtildiği gibi, oruç tutmamak mubahtır. Bu konuda erkek ve kadın aynıdır. Şayet yolculuk esnasında bir beldede yerleşik kalmaya niyet edilirse veya yolcu kendi memleketine ulaşırsa, oruç tutmama ruhsatı kalkar. Yolcu kendi memleketine gece girmişse, sabahına oruç tutması farzdır. Eğer gündüz kendi memleketine ulaşmış ve oruçlu değilse, o günün kalan kısmında oruç tutması gerekmez. Alimlerin iki görüşü arasında tercih edileni budur. Hatırlatmalar: Yolculuğu nedeniyle oruçlu olmayan kişi, evine gündüz vardığında; eşi hayız veya loğusalıktan yeni temizlenmiş ya da, hastalığından yeni iyileşmiş olması nedeniyle oruçlu değilse, onunla cinsel ilişkiye girmesi caizdir. Bu durumda hiçbir kefaret gerekmez. Ramazan günü, hanımıyla ilişkiye girmek isteyen ve iftar saatine kadar sabredemeyen bir kişinin, bu amaçla hanımıyla seferilik mesafesinde yolculuğa çıkıp, oruçlarını bozmaları ve cinsel ilişkide bulunmaları caiz midir? Normalde bunda bir sakınca yoktur. Ancak, iftar saatine kadar sabretmesi daha evlâdır. 3. Yaşlılık: Oruç tutamayacak kadar yaşlanan ve âciz duruma düşenlerin, oruç tutmamaları caizdir. Bu durumdakiler, tutamadıkları oruçları kaza etmezler. Her gün bir miskini doyururlar. Çünkü Yüce Allah; '...(yaşlılık veya iyileşmesi beklenmeyen hastalık nedeniyle) oruç tutmaya gücü yetmeyenler, bir fakiri doyuracak kadar fidye verirler.[401] Bu âyet hakkında İbn Abbâs fradiyallâhu anh) der ki; ıbu âyet neshedilmemiştir. Burada belirtilenler, oruç tutmaya gücü yetmeyen çok yaşlı erkekler ve kadınlardır. Her ikisi de, tutamadıkları günler için bir miskini ye-dirirler.[402] 4. Hamilelik ve Çocuk Emzirmek: Hâmile veya çocuk emziren hanımlar, oruçlu olmaları halinde kendilerine yahut çocuklarına zarar gelmesinden korkmaları durumunda oruç tutmayabilirler. Tercih edilen görüşe göre- bu durumdaki hanımların tutamadıkları oruçları kaza etmeleri gerekmez. Tutamadıkları her gün için bir fakiri doyururlar. Çünkü Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), 'Aziz ve Celîl Allah, yolcudan namazın yansını kaldırmıştır; yolcudan, hamileden ve emziren kadınlardan orucu kaldırmıştır.[403] İbn Abbâs (radiyallâhu anh); '... Hamile ve emziren kadınlar [kendilerine yahut çocuklarına zarar gelmesinden] korkmaları durumunda, oruç tutmazlar ve tutamadıkları her gün için bir fakiri doyururlar [404] demiştir. İbn Abbâs (radiyaîlâhu anh) bu ifadeyi, âyetin tefsiri olarak söylemiştir. Bu nedenle merfu hadis hükmündedir. İbn Abbâs {radiyallâhu anh) hamile cariyesine, Ramazan ayında oruç tutmamasını emreder ve; 'sen yaşlı kadın konumun-dasın, oruç tutmaya takatin yetmez! Orucunu boz ve her gün için yanm sa'/ölçek buğdayı [fidye olarak] ver' derdi.[405] Benzeri ifadeler, İbn Ömer (radiyallâhu anh)'ten de nakledilmiştir. Sahabeler arasında buna muhalefet eden bilinmemektedir. Hanefî mezhebine göre, hamile veya çocuk emziren hanımlar, oruç tutmalarının kendi sağlıklarına veya çocuklarına zararlı olmasından endişe etmeleri durumunda oruç tutmayabilirler. Bu nedenle tutamadıkları oruçları daha sonra aynı gün sayısında kaza ederler. [406] B. Kadınların Oruç Tutmayıp, Kaza Etmelerinin 'Vacip' Olduğu Durumlar: Hayız ve loğusalık dönemlerinde kadınların tuttukları oruçların sahih olmadığı/geçersiz olduğu konusunda âlimler icma etmişlerdir. Bu dönemlerde kadınlara oruç tutmak farz değildir; tutmaları halinde 'haram' işlemiş olurlar. Bu durumdaki hanımların, hayız ve loğusalıktan temizlendikten sonra oruçlarını kaza etmeleri gerekir. Aişe (radiyallâhu anhâ) anlatıyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) zamanında hayızh olduğumuzda oruçları kaza etmemiz emredilir; namazları kaza etmemiz emredilmezdi.[407] Hatırlatmalar: 1. Ramazan ayında hanımların hayız olmasını önleyen İlaçlar kullanmaları caiz midir? Ramazan ayında hanımların hayız olmalarını Önleyen ilaçlar kullanmaları müstehap değildir. Hiç kuşkusuz hanımlar için hayız dönemlerini takdir eden Yüce Allah'tır. Rasulullah (sallallâ-hu aleyhi ve sellem) döneminde hiçbir kadın, hayzını önlemekle sorumlu tutulmamıştır. Buna rağmen, -kullandığı ilaçların vücut sağlığına zarar vermemesi şartıyla- hayzını önleyen hanımların tuttukları oruçlar, kanamaları olmadığı sürece sahihtir; iade etmeleri gerekmez. Kullandıkları ilaçlarla hayız kanamalarının kesilmesi konusunda şüpheye düşen kadınların hükmü, hayızh kadınların hükmü gibidir. Hayız günlerinde oruç tutamaz. Temizlendikten sonra tutamadığı günler sayısınca kaza eder.[408] 2. İstihâze kanaması [409] oruç tutmaya engel değildir. İstihâ-ze kanaması olan kadınların, oruçlarını tutmaları ve namazlarını kılmaları farzdır. Kanamalardan temizlenmiş hükmündedirler. Bu konuda âlimler icma etmiştir. [397] Buhârî, 1946; Müslim, 1115. [398] Müslim, 1119. [399] Bakara, 183. [400] Müslim, 1114; Benzer lafızlarla, Buhârî, İbn Abbâs radiyallâhu anh'ten rivayet etmiştir. Bkz. 1948. [401] Bakara, 184. [402] Buhâri.4505. [403] Ahmed bin Hanbel, 4/347; Abd bin Humeyd, 430; Hasen olarak dere-celendirilmiştir. [404] İbnu'l-Cârûd, 381; Beyhakî, 4/230; Sahih senetle rivayet edilmiştir. Bkz. B-İruâ, 4/18. [405] Abdurrezzâk, 7567; Dârekutnî, 2/206; sahih senetle rivayet edilmiştir. [406] Fetevâi Hindiye, 1/207. (Çev.) [407] Müslim, 335; Ebû Dâvûd, 259; Tirmizî, 784; Nesâî, 4/191. [408] Basit değişikliklerle birlikte bkz. Câmiu Ahkâmi'n-Nisâ, 2/393. [409] Hayi2 ve loğusalık zamanlan dışında veya hayız ve loğusalık sonrasında görülen, bir hastalık veya yapısal bozukluk sebebiyle gelen kanamalar-dır. Bu kanamalara "istihâze/özür kanı" denir. (Çev.) |