Konu Başlığı: Söylendiği anda gerçekleşen talak Gönderen: Safiye Gül üzerinde 12 Kasım 2010, 18:37:47 3. Söylendiği Anda Gerçekleşen Talak, Gelecek Zamanda Talak Ve Şarta Bağlı Talak:
I. Söylendiği anda gerçekleşen talak: Söylendiği anda, hemen boşamakla kastedilen talaktır. Bu, herhangi bir şart veya gelecek zaman lafzı zikretmeden, erkeğin hanımına 'seni boşadım; sen boşsun' gibi sözler söylemesidir. Bu talak türünde, boşama hemen gerçekleşmiş olur. II. Gelecek zamanda talak: Gelecek zaman kipiyle boşama lafzının zikredilmesidir. Bu durumda erkek boşamayı, belirttiği gelecek bir zamanda yapmayı kastetmektedir. Bu, 'gelecek ayın başında sen boşsun' veya 'bu günün sonunda sen boşsun' gibi sözlerle yapılan boşamalardır. Bu talak türünün hükmü konusunda âlimler farklı görüşler belirtmişlerdir. İsabetli olan görüş, 'bu talak türünün 'söylendiği anda akit haline gelmesi; sonuçlarının ise belirtilen zaman geldiğinde oluşmasıdır'. İmam Şafiî, Ahmet bin Hanbel ve Davut ez-Zâhİrî bu görüştedir. III. Şarta bağlı talak: Erkeğin hanımını boşamayı, bir şartın gerçekleşmesine bağlamasıdır. Bu şartın, erkeğin veya kadının bir davranışıyla ilgili olması veya başka bir şeyle İlgili olması fark etmez. Bu tür boşamaya, 'talaka yemin' denir, örneğin erkeğin hanımına; 'evden çıkarsan sen boşsun' demesi gibi. Bu talak geçerli midir? Hanımını bu şekilde boşayan kişi için iki durumdan birisi söz konusudur; a) Şart gerçekleştiğinde, talakın da gerçekleşmesini kastederek söylemiş olmasıdır: Bu durumda talak gerçekleşmiş olur. İlim ehlinin çoğunluğu bu görüştedir. Bu konuda birçok icmâ nakledilmiştir. b) Şartın gerçeklemesi durumunda gerçekten boşamaya niyetli olmadığı halde, hanımını bir şeyi yapmaya veya terk etmeye zorlamak amacıyla söylemiş olmasıdır. Aslında şartın gerçekleşmesi halinde boşamak istememektedir. Bu durumda -âlimlerin tercih edilen görüşüne göre-, talak gerçekleşmez. 'Allah, yemin terinizi çözmenizi size meşru kılmıştır [740] 'Yemin ettiğinizde yeminlerinizin kefareti, işte budur.[741] Talak üzerine yemin etmek, Müslümanların kefarette bulunmaları gereken yeminlerdendir. Dolayısıyla bu tür talaklar, âyette belirtilen yeminler kapsamındadır. Nitekim Peygamberimiz (sal-İallâhu aleyhi ve seilem); 'kim bir yeminde bulunduktan sonra, onun dışında bir hayır görürse, hayırlı olanı yapsm; yemini için kefarette bulunsun [742] buyurmuştur. Ebû Râfî anlatıyor; Bana, azatlım Acmâ'nın kızı Leyla; 'Eğer hanımını boşamazsan, her köle onun için hür; her mal onun için hediye olsun. Yahudi veya Hıristiyan olsun' dedi. [Daha sonra İbn Ömer'e gelip sorduğunda;] 'Yemininden dolayı kefaret ver. Adamla hanımının arasından çekil' dedi.[743] İbn Ömer (radiyal-lâhu anh), bu konuda yapılan yemini, boşamaya teşvik amacıyla söylenmiş bir söz olarak değerlendirmiş; erkeğin hanımını boşamaması durumunda ise, yemin kefareti vermesi gerektiğini belirtmiştir. Şartlı talak için de aynı durum söz konusudur. Bu herhangi bir konuda teşvik etmek veya sakındırmak amacıyla söylenmiştir. Dolayısıyla bu gibi durumlarda şartlı talakta bulunan kişi yemin kefareti verir; talakı gerçekleşmiş olmaz. -Allah en doğrusunu bilir. Hatırlatmalar: 1. Herhangi bir işin gerçekleşmesi şartına bağlı olarak bir kişi şartlı talakta bulunsa; daha sonra da unutması veya ikrah durumunda kalması nedeniyle o şart gerçekleşse, buna bağlı olarak talak da gerçekleşmiş olur. Âlimlerin çoğunluğu bu görüştedir. 2. Şartlı talakta bulunan kişi, o şart gerçekleşmediği sürece hanımıyla her türlü ilişkide bulunabilir. 3. Şarta bağlı talakta, şartın gerçekleşmesiyle birlikte talak, bir talak olarak gerçekleşir. Örneğin 'evden çıkarsan boşsun' diyen bir kişinin hanımı, evden çıkmasıyla birlikte bir talak gerçekleşmiş olur. Eve döndükten sonra ikinci defa çıkması durumunda ikinci talak gerçekleşmez. 4. İnşaallah' lafzıyla söylenen talak: Âlimlerin tercih edilen görüşüne göre, inşallah lafzıyla söylenen talak gerçekleşmez. Çünkü 'inşaallah' lafzı, talakı iptal eder. Nitekim Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve seilem); 'Kim bir konuda yemin eder ve 'inşaallah' derse; (yeminini tutamadığında yeminini bozmuş olmaz); ona kefaret gerekmez' buyurmuştur. İmam Ebû Hanîfe, İmam Şafiî ve İbn Hazm bu görüştedir. [740] Tahrîm. 1. [741] Mâide,89. [742] Müslim, 1650; vdğ. [743] Abdurrezzâk, 16000; Beyhakî, 10/66. |