๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hanımlar İlmihali => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 14 Kasım 2010, 18:39:32



Konu Başlığı: Şaka ile boşama
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 14 Kasım 2010, 18:39:32
Şaka İle Boşama:
 

Alimlerin çoğunluğu, şaka veya oyun yaparak, açıkça bo-şama-talak lafzını söyleyen kişinin talakının geçerli olduğunu belirtmişlerdir. Boşama sözcüğünü söyleyen kişinin, şaka veya oyun yaptığını söylemesi ya da boşamaya niyet etmediğini iddia etmesi, ona bir yarar sağlamaz. Ebû Hureyre (radiyallâhu anh) anlatıyor; Peygamber fsallallâhu aleyhi ve sellem); «üç şey vardır, ciddisi de ciddidir; şakası da ciddidir. Bunlar; Nikah, talak ue ta­laktan geri dönmektir» buyurdu.

Hanefî ve Şafiî mezheplerine göre şakayla boşamak geçerlidir.[710] Mâliki ue Hanbelî mezheplerine göre boşa­manın geçerli olması için niyet ve kastın bulunması şart­tır. Bu nedenle şakayla boşamak geçersizdir.[711]

Talak konusunda insanların şakalarına itibar edilecek olsay­dı, şeriatın hükümleri işlevsiz kalırdı. Bu caiz değildir. Talak lafzını konuşan kişiye, lafzın gerektirdiği hüküm uygulanır. Bu konuda aksi bir iddiada bulunması kabul edilmez.

Şeriat talakı dört aşamada değerlendirmiştir. Bunlar;

1. Talak hükmünün kastedilmesi, ancak telaffuz edilmemesi.

2. Ne lafız, ne de hükmün kastedilmemiş olması.

3. Lafzın kastedilmiş ama hükmün kastedilmemiş olması.

4. Hem lafzın, hem de hükmün kastedilmiş olması.

İlk iki durumda, talak geçersizdir. Son İki durumda ise talak geçerlidir. Bu konuyla ilgili nasslann ve hükümlerinin genelinden elde edilen sonuçlar bunlardır.

 
b) Boşananla (Kadınla) İlgili Şartlar:
 

1. Eşiyle kendisi arasında evliliğin hükmen veya hakikaten gerçekleşmiş olması: Kadının sahih bir nikâhla evlenmiş veya ri-c'î/dönülebilir talakla iddet bekliyor olması şarttır.

2. Kocasının kendisini boşadığmı, işaretiyle, sıfatıyla veya niyetiyle belirtmiş olması.

 
c)  Boşama Lafızlarıyla İlgili Şartlar:
 

Boşama lafızları, sarih/açık ve kinayeli/kapalı olmak üzere iki kısma ayrılır.

Sarih boşama lafızları: Söylendiğinde boşama anlaşılan ve boşamanın dışında hiçbir anlam ve yorum ihtimali bulunma­yan lafızlardır. Örneğin, erkeğin hanımına; «seni boşadım, sen boşsun, artık sen boşanmışsın/dulsun» gibi benzer lafızlar söy­lemesidir. Bu sözlerin söylenmesiyle birlikte talak/boşama ger­çekleşmiş olur. Bu söz söylenirken boşamaya niyet edilmiş olsun veya olmasın ya da şaka veya ciddi olarak söylenmiş olsun fark etmez.

Hanefî mezhebine göre sahih lafızlarla olan boşama, ric'î talak/yeni nikâh akdine gerek kalmadan geri dönü­lebilir boşama türü sayılmıştır. Kinayeli lafızlarla olan bo­şama, bâin talak/yeni nikâh akdi gerektiren boşama türü sayılmıştır. [712]

Kinayeli boşama lafızları:  Boşama anlamıyla birlikte başka anlamlan da içeren sözcüklerdir. Örneğin, «sen serbestsin, senden ayrıyım, sen ayrılmışsın, ailene dön, seni istemiyorum, seninle birlikte yaşamayacağım» gibi lafızlardır. Bu sözler söyle­nirken 'boşamaya niyet edilmesi' halinde, talak/boşama gerçek­leşir. Niyet edilmediği takdirde talak gerçekleşmez. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), Cevn'in kızı (Umeyme) ile nikâhia-nıp ona yaklaştığında; «Senden Allah'a sığınırım» dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallâhu aleyhi ve seilem); «Sen, Şanı bü­yük olan Allah'a sığındın; o halde ailene dön» buyurdu.[713]

Bir defada üç talakla boşamak: Erkek hanımına; «sen üç talakla boşsun» veya «sen boşsun; sen boşsun; sen boşsun» di­yerek tek defada üç talakla boşamayı kastetmiş olsa dahi, -tercih edilen görüşe göre- tek talakla boşanmış olur; üç talakla boşan­mış olmaz. Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) zama­nındaki uygulama budur. İbn Abbâs (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), Ebü Bekir ve Ömer'in iki yıllık halifelik döneminde [bir defada söylenen] üç talak, bir talak sayılırdı Daha sonra Ömer bin Hattâb; «İnsanlar, kendile­rine mühlet verilmiş olan bir işte, acele davrandılar1. Yaptıklarını infaz/geçerli kabul etseydik aleyhlerine olurdu» dedi, sonra da «aleyhlerine infaz etti.[714]

Mahmut bin Lubeyd (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)'e, tek seferde üç talakla bir adamın hanımını boşadığı haberi verildi. Bunun üzerine Rasulullah (sal­lallâhu aleyhi ve sellem) kızarak kalktı ve; «Ben aranızda bulun­duğum halde, Allah'ın kitabıyla oyun mu oynanıyor?1.» buyur­du'.[715]

Birçok sahabe ve dört mezhep imamı, sünnete aykı­rı boşamanın, talakın geçerliliğini engellemeyeceği, dola­yısıyla kaç defa boşama yapılmışsa, o kadar boşamanın geçerli olacağı konusunda görüş birliğindedirle.[716]

 

Hatırlatmalar:
 

1. Kişinin hanımına 'sen bana haramsın' demesi, -tercih edi­len görüşe göre- talak sayılmaz. Bu söz, yemin hükmünde olup, kefaret gerekir. Çünkü Yüce Allah; 'Ey Peygamber! Eşlerinin hoş­nutluğunu gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Allah, yeminlerinizi çözmenizi size meşru kılmıştır. Allah, sizin yardım-cmızdır. O, bilen, her şeyi hikmetle idare edendir.[717]

2. Kişinin hanımına 'kız kardeşim' demesi, talak ve zihâr sayılmaz. İbrahim aleyhisselam, Sara ile birlikte bir Cebbar'in memleketine gelmişti. Sârâ'yı göstererek, Cebbar kişi ona; «btt kim?» diye sordu. İbrahim aleyhisselam; «O, benim kız kardeşim­dir» dedi.

3.  Kişinin içinden hanımını boşadığını geçirmesi veya bo-şadığını düşünmesi ile -bunu telaffuz etmediği sürece- talak ger­çekleşmez. Çünkü Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'Düşüncelerini uygulamadıkları veya söylemedikleri sürece hiç şüphesiz Allah ümmetimi sorumlu tutmaz.[718]

4. Âlimlerin çoğunluğuna göre, dilsiz/konuşamayan kişinin 'hanımını boşadığını İşaret etmesiyle' talak gerçekleşir. Hanefî âlimler, bunu yazı yazmayı bilmemesi şartıyla kabul etmişlerdir. Dolayısıyla yazı yazmayı bilen ama konuşma özürlü olan kimse­lerin işareti geçerli değildir.

 
Talakta Şahitler:
 

Alimlerin çoğunluğu, hakların korunması ve eşlerin inkâr et-mesinîn önlenmesi açısından talakta şahitlerin bulunmasını müs-tehap kabul etmişlerdir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya güzelce tutun veya on­lardan uygun bir şekilde ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın.[719] Âlimler, âyet-i kerîme'de istenilen şahitliğin, müstehap olduğunu, vaciplik bildirmediğini ifade etmişlerdir. Çünkü İbn Ömer (radiyallâhu anh) hayızlı iken hanımını boşadığında; Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sel-İem) Ömer'e; «Ona emret, hanımını geri alsın» buyurdu. Dola­yısıyla ne boşamada, ne de tekrar bir araya gelmede şahit vacip değildir.



[710] İbnu'l-Humâm, Fethu'l-Kadîr, 3/488; Şirbinî, Muğni'l-Muhtâc  4/469, (Çev.)

[711] İbnu'r-Rüşd, Bldâyetu'l-Muctehid, 2/62; Şsvkânî, Neylu'l-Evtâr, 6/235. (Çev.)

[712] Serahsî, el-Mebsût, 6/80; Merginânî, e!-Hidâye, 1/230, 241.

[713] Buhârî,5254.

[714] Müslim, 1472; Ebû Dâvûd, 2200; Nesâî, 6/145.

[715] Nesâî, 6/142; "Munkatı" rivayettir. Senedindeki kopukluk nedeniyle za­yıftır.

[716] Mâlik. el-Müdeuvene, 2/419; Şafiî, el-ümm, 5/199. 268: Kudûrî. el- Kitâb, 3/37-38; Behût, er-Ravdu'l-Murbî, 418; Şevkânî, Neylu'l-Eutâr, 6/231. (Çev.)

[717] Tahrîm, 1-2.

[718] Buhârî, 5269; Müslim, 127.

[719] Talak, 2.