ÇEVİRMENİN ÖNSÖZÜ
Allah'a hamd, Resûl-i Ekrem'ine, âl ve ashabına salât ve selâm olsun.
Bir Mümin oîarak İslam'a hissedilen aidiyet, bir varoluş bilincini ve derinliğini gerektirir. Bu gereklilik, Kuran ve Sünnetin rehberliğinde fıkıh ilmiyle oluşur.
Bireysel ve toplumsal sorunların tek tek insanların gücünü aştığı; cehaletin bilgi; cahilliğin 'bilgelik' olarak pazarlandığı bir dünyada, 'kulluk' bilinci ve 'halifelik' sorumluluğuyla yaşam sürmek, fıkıh ilminin öğrenilmesine bağlıdır.
Elinizdeki bu eser, özelde hanımlara hitap etmekle birlikte, kadınıyla erkeğiyle bütün Müminlerde, varoluş bilinç ve derinliğini oluşturacak fıkıh bilgilerini, Kuran ve Sünnet'in rehberliğinde, delilleriyle ve o dönemin algısıyia birlikte, kolay anlaşılır bir üslup içerisinde sunmaktadır.
Bu eser, okuyucusuna sadece fıkıh bilgilerini kazandırmakla kalmayacak, aynı zamanda onu, hz. Peygamberle, sahabeleriyle ve o dönemin olaylarıyla hemhal edecek tarzda kaleme alınmıştır. Bu yönüyle okuyucusunu Allah ve Peygamber sevgisiyle buluşturacak, Peygamber asrının canlı tanığı haline getirecek bir içeriğe sahiptir.
İslam coğrafyasını talan etmeyi en temel varlık amacı olarak algılayan, Müslümanların inanç, amel ve düşünce birliğini yıkmayı ve ümmet şuurunu ortadan kaldırmayı hedefleyen, sünnet aleyhindeki çalışmaların yazılıp konuşulduğu bir dönemde, böyle bir eserin Türkçe'mize kazandırılmasını bize nasip eden Allah Teâlâ'ya hamd olsun.
Tercümede genellikle lafzi çeviriyi öncelemekle birlikte, gerektiği yerlerde cümlenin kolay anlaşılır olması için orijinal metne bağlı kalarak mana çevirisini tercih ettim. Özellikle müellifin Arap kültürünü yansıtan ifadelerini ve 'ey Mümin bacım!' tarzındaki hitap şeklini lafzi tercümeden ziyade, Türkçe'deki deyimlerle ve mânâ çevirileriyle yapmaya özen gösterdim. Çeviride aynı anlamı ifade eden tekrarlardan kaçındım. Fıkhı kavramları korumak, aynı zamanda anlaşılır olmasını da sağlamak İçin kavramları dipnotlarla açıkladım.
Müellifin, Hanefî fıkhının görüşünü belirtmediği ve farklı tercihlerde bulunduğu konularda, kaynaklarını zikrederek Hanefî fıkhının ve diğer üç mezhebin görüşünü belirttim. Bunu iki amaçla yaptım; birincisi konuların mezhepler açısından mukayese edilmesini sağlamak, ikincisi ülkemizde en yaygın mezhep olan Hanefî mezhebine göre o konunun hükmüyle okuyucuyu bilgilendirmektir. Bu açıklamaları, konu aralarında daha küçük puntada ve paragrafı sağa doğru biraz daha içeride yazarak, müellife ait olmadığını belirtmek İstedim.
Bu nadide çalışmanın çevirisi, açıklama ve dipnotlarının eklenmesi hususunda, okuma ve tashihleriyle yardımlarını esirgemeyen değerli öğrencilerim Hatice Tekin, Özlem Yıldırım ve A. Seda Tatar'a; evlendiğimiz günden beri evin ve çocukların bütün işlerini üstlenerek vaktimin tümünü telif, tercüme ve eğitim çalışmalarına ayırmama imkân veren vefakar eşim Nursel Zirek'e teşekkürlerimi arz ediyorum.
M. Metin Zirek
Şah in bey/Gaziantep Ağustos 2006, Salı 29
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın