๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hanımlar İlmihali => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 21 Kasım 2010, 17:42:53



Konu Başlığı: Ölümünde sonra kadına ne fayda verir?
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 21 Kasım 2010, 17:42:53
Ölümünden Sonra Bir Kadına Neler Fayda Verir?
 

1. Müslümanların o kadın için dua etmeleri:

Yüce Allah; "Onlardan sonra gelenler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla! Kalbimizde iman edenlere karşı, hiçbir kin bırakma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen şef­katlisin, merhametlisin derler.[303]

Peygamberimiz fsallallâhu aleyhi ve sellem}; 'Müslüman bir kişinin, kardeşine gıyabında yaptığı dua kabul edilir.[304]

2.  Geride bıraktığı borcun, herhangi biri tarafından öden­mesi:

Borçlu olarak vefat eden bir adamın cenazesi Peygamberi­miz (sallaüâhu aleyhi ve sellem)'e getirildiğinde; '... Bunun borcu var mı?' diye sordu; 'Evet' dediler. 'Geriye bir şey bıraktı mı?' diye sordu; 'hayır' dediler. (Öyleyse); 'Arkadaşınızın namazım siz kılınız' buyurdu. Bunun üzerine kendisine Ebû Katâde denilen, Ensar'dan bir adam kalktı ve; 'Borcunu ben üstleniyorum, nama­zını sen kıldır, (Yâ Rasulullah)' dedi. Bu söz üzerine ölen şahsm cenaze 'namazını kıldırdı.[305]

3. Oruçlarını, Velisinin Kaza Etmesi:

Peygamberimiz {sailallâhu aleyhi ve sellem); 'üzerinde oruç borcu bulunarak ölen kimsenin, oruçlarını velisi tutar' buyurmuş­tur.[306] Bu hüküm, Ramazan ve adak oruçların kazasını içerir.

Hastalık, yolculuk, yaşlılık gibi serî mazeretler so­nucu oruç tutamayanlar, kaza etme imkânı bulamadan vefat ederlerse, ne fidye, ne de velinin kazası gerekmez. Şartlan oluşmadığı zaman hac ibadetinin sakıt [307] olması gibi, oruçta sakıt olur. Hiçbir serî mazeretleri olmaksızın oruç tutmayanlar, kaza etme imkânı bulamadan vefat ederlerse, Hanefî, Şafiî ve Mâliki mezhebine göre velisi onun yerine oruç tutamaz. Çünkü oruç ibadeti, namaz gibi bedeni bir ibadettir. Bu durumdaki kişiler, öldüğü za­man malının üçte birinin fidye olarak verilmesini vasiyet etmelidir. Vasiyet etmesi durumunda mirasçılarının bu vasiyeti yerine getirmeleri vacip olur. Vasiyet etmemesi durumunda, mirasçıların ölü adına oruç tutmak veya fid­ye vermek zorunlulukları yoktur. Nitekim Peygamberimiz (sailallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur; 'Hiç kimse bir başkasının yerine namaz kılamaz. Hiç kimse baş­kasının yerine oruç tutamaz. Ancak onun yerine her gün İçin bir mudlölçek buğday (fidye) verebilir.[308]

4. Adağının Kaza Edilmesi:

Sa'd bin Ubâde (radiyallâhu anh), Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)'e; 'annem üzerinde adak borcu olduğu halde öldü?' deyince, ona; b halde sen kaza et' buyurdu.[309]

5. Hayırlı çocuklarının yapacağı, hayırlı ameller:

Yüce Ailah; 'İnsana ancak kendi yaptığının karşılığı vardır [310] buyurmuştur. Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'İnsa­nın yediği şeylerin en temizi kendi kazanandan olanıdır ve kişi­nin çocuğu kendi kazanandandır' buyurmuştur.[311]

6. Geride bıraktığı ilim, hayırlı evlat ve sadaka-i cariyeler:

Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'Bir insan öldü­ğü zaman, üç şey haricinde amel defteri kapanır. Bunlar, sadaka-i câriye/devam eden hayırlar, istifade edilen ilim, kendisine dua eden evlattır.[312]

 
Okunan Kuranın Sevabının, Ölüye Hediye Edilmesi­nin Hükmü Nedir?
 

Yüce Allah; 'İnsana ancak kendi yaptığının karşılığı vardır [313] buyurmuştur. Bu âyete göre, yukarıda zikredilenlerin dışında, dirilerin yaptığı hiçbir şeyin ölülere faydası olmaz. Ayette belirti­len hüküm asıldır; delillerle farklılık belirtilmediği sürece hüküm asıl üzere verilir. Bu nedenle, Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ümmetini, okudukları Kurân'ın sevabını ölülerine ba­ğışlamaları için bir teşvikte bulunmamıştır. Bildiğimiz kadarıyla, hiçbir sahabeden buna benzer bir şey nakledilmemiştir. Ancak peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), ölülerinizin affedil­mesi için dua ediniz buyurmuştur; 'Kardeşiniz için bağışlanma ve sebat dileyiniz. Çünkü şu an o sorguya çekilmektedir.[314]

Kıraatin, ölüye bir faydası olmaz. Bu, Şafiî mezhebinin görü­şüdür. Âlimlerin çoğunluğu bu görüşe muhaliftir. En doğrusunu Allah bilir.


[303] Haşr, 10.

[304] Müslim, 2733.

[305] Buhârî, 2291; Nesâî, 1961.

[306] Buhârî, 1952; Müslim, 1147.

[307] Hükmünün kalkması, farz olmaktan çıkması.

[308] Nasbu'r-Râye, 2/463; el-Lübâb, 1/170; Fethu'l-Kadîr, 2/83-85; Bidâye-tu'l-Muctehid, 1/290; el-Muğnî, 3/142; Keşşafu'l-Kmâ, 2/360; el-Mu-hezzeb, 1/187. (Çev.)

[309] Buhârî, 2761; Müslim, 1638.

[310] Neon, 39.

[311] Ebû Dâvûd, 3528; Tirmizî, 1369; Nesâî, 7/241; İbn Mâce, 2137; Sahih senetle rivayet edilmiştir.

[312] Müslim, 1631; Ebû Dâvûd, 2863; Tirmizî, 1390; Nesâî, 6/251.

[313] Necm, 39.

[314] Ebû Dâvûd, 3221; Sahih senetle rivayet edilmiştir.