> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hanımlar İlmihali > Zıhar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zıhar  (Okunma Sayısı 1702 defa)
12 Kasım 2010, 14:52:38
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Kasım 2010, 14:52:38 »



V. Zıhar
 

Tanımı: Kişinin kendi hanımına; 'sen bana annem gibi ha­ram olasın; senle ilişkiye girmek bana helal olmasın' anlamında, «sen bana annemin sırtı gibisin» demesidir.

Hükmü: Alimler zihâr'ın haram, yapanın günahkâr olduğu konusunda görüş birliğindedirler. Çünkü Yüce Allah bu davranışı 'münker/kötüîük ve yalan söz' olarak isimlendirmiş ve şöyle bu­yurmuştur; 'içinizden zihâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları, onları doğuran kadınlardır. Hiç şüphesiz onlar, çirkin ve yalan bir söz söylüyorlar.[810]

Zihâr neticesinde oluşan sonuçlar: Kişi hanımına; «sen bana annemin sırtı gibisin» demesi durumunda, hanımı kendisi­ne haram olur. Kefaret verinceye kadar hanımıyla cinsel temasta veya tatminde bulunamaz. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuş­tur; 'Kadınlarından zihâr ile ayrılmak isteyip de, sonra söyledik­lerinden dönenlerin hanımlarıyla temasta bulunmadan önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Buna imkân bulamayan kimse, temasta bulunmadan önce aralıksız iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Rasulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hü­kümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır.[811]

Zihâr yapan kişi, aciz kalmadığı sürece kefarette belirtilen sıraya uymak zorundadır. Nitekim kefarette bulunmadan önce hanımıyla ilişkide bulunamaz. Zihâr kefareti sırasıyla şunlardır;

1. Erkek veya kadın Mümin bir köle azat etmek. Bunu bula­madığı takdirde;

2. Hanımıyla temasta bulunmaksızın, aralıksız iki ay oruç tatmak. Bunu da yapamadığı takdirde;

3. Altmış fakiri doyurmak.

Zihân belirli bir süre tayin ederek yapan kişi, bu süre ta­mamlanıncaya kadar -yukarıda belirtildiği şekilde kefarette bu­lunmadığı takdirde- hanımıyla cinsel temasta bulunamaz. Süre tamamlandıktan sonra hanımıyla ilişkide bulunabilir. Bu durum­da kefaret gerekmez. Beyâza'nın oğullarından biri olan, Salman bin Sahr el-Ensârî (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Ramazan ayı çıkıncaya kadar hanımını kendisine annesinin sırtı gibi kılmıştı. Ramazan'ın yarısı geçince de geceleyin ona yaklaştı. Rasuluîlah (sallallâhu aleyhi ve selîem) ona; «bir köle azâd et» buyurdu. Sal­man, Rasuluîlah (sallallâhu aleyhi ve sellem)'e gelerek durumu ona anlattı: "Gücüm yetmez bulamam" dedi. Rasulullah (sallallâ­hu aleyhi ve sellem); «arka arkaya iki ay oruç tut» buyurdu. Sal­man; «buna gücüm yetmez» dedi. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem); «altmış fakiri doyur» buyurdu. Salman; «Buna da gücüm yetmez» dedi. Bunun üzerine Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sel­lem); «Ferve b. Amr'a altmış yoksulun yedirilmesi için on beş ve on altı ölçek dolusu bir sepet hurmayı ona ver» buyurdu.[812]

 
Hatırlatmalar:
 

1. Kişi hanımına; «sen bana kız kardeşim[in sırtı] gibisin» de­mesi durumunda da zihâr gerçekleşmiş olur. Bu durumda hala, teyze ve benzeri konumdaki kendisine ebedi olarak haram olan­ları söylemesi de aynı hükümdedir.

2. Zihâr kefaretinden önce cinsel ilişkiye girmeksizin, örtü üzerinden temasta bulunulabilir mi?

Daha önce de belirtiidiği gibi, zihâr yapan kefarette bu­lunmadan önce hanımıyla cinsel ilişkiye giremez. Aynı şekilde -tercih edilen görüşe göre- kefarette bulunmadan önce şehvetle hanımına yaklaşması ve benzer davranışlarda bulunması da caiz değildir. Nitekim Yüce Allah; 'Kadınlarından zihâr ile ayrılmak is­teyip de, sonra söylediklerinden dönenlerin hanımlarıyla temasta bulunmadan önce...' buyurmuştur. Nitekim temas sözcüğü, ka­dına şehvetle dokunmayı da, cinsel ilişkiye girilmesini de kapsa­maktadır. Buna göre cinsel İlişkinin haram olduğu konusunda âlimler ittifak etmiştir. Aynı şekilde cinsel İlişkiye neden olacak davranışlarda bulunmak da haramdır. Çünkü «harama neden olan her şey haramdır». -Allah en doğrusunu bilendir-.

3.  Zihâr yapan kişi, kefarette bulunmadan önce hanımıyla ilişkiye girmesi durumunda, Yüce Allah'tan bağışlanma dileme­lidir. Kefarette bulununcaya kadar bir daha ilişkiye girmemeli­dir. Bu durumda sadece bir kefaret yeterlidir. Nitekim daha önce zikredilen Salman (radiyallâhu anh)'ın hadisinde, hanımıyla kefarette bulunmadan önce ilişkiye girmiş olmasına rağmen, Pey­gamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ona sadece bir kefaret emretmiştir. Âlimlerin çoğunluğu da bu kanaattedir.

 
Gayri Müslim Evli Çiftlerden Birinin Müslüman Olma­sı Durumu:
 

a) Kadın Müslüman olup, kocası kâfir olarak kal­dığında: Müslüman bir kadın, kâfir bir erkeğin nikâhı altında bulunamayacağından dolayı ayrılırlar. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur; '... Eğer siz de onların inanmış kadınlar oldukları­nı öğrenirseniz, onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar... [813]

Müslüman olan kadının kocası, İslam'ı kabul etmez­se, hâkim kararıyla ayrılırlar. Bu ayrılma Hanefî mezhebi­ne göre 'bâin talak' sayılır.[814]

Bu durumda, kadının nikâhı mevkuf/askıya alınır. Kadının iddet süresi tamamlanmadan önce kocası Müslüman olursa, ha­nımıyla nikâhı devam eder. Şayet iddet süresi tamamlanıncaya kadar kocası Müslüman olmazsa, iddet süresi tamamlandıktan sonra kadın dilediği kimseyle evlenebilir. Dilerse kadın, kocası Müslüman oluncaya kadar bekleyebilir. Bu durumdaki Müslü­man kadının, kocası Müslüman olduğu takdirde, yeniden nikâh akdi -âlimlerin tercih edilen görüşüne göre- gerekmez.

1. İbn Abbâs (radiyallâhu anh) anlatıyor; Dârulharp'ten bir kadın hicret ettiği zaman, hayız görüp temizleninceye kadar ona evlilik teklifinde bulunulmazdı. Bu şekilde temizlendiği za­man onunla evlenmek helal olurdu. Kadın evlenmeden önce ko­cası da hicret ettiği takdirde, kadın kocasına döndürülürdü'.[815]

İbnu'l-Kayyim der ki; 'İslam dinine girdikten sonra nikâhını yenileyen bir kimse bilmiyoruz. Bu konudaki uygulama şu iki şekilden biriydi. Ya ayrılırlar ve başka biriyle evlenirlerdi. Ya da eşlerinin de Müslüman olmasını gecikse de- beklerlerdi.

 
Hatırlatmalar:
 

Yukarıda belirtilen Müslüman kadının, kocasının da Müslü­man olmasını beklemesi durumu, onun hanımı olmaya devam ettiği anlamına gelmez. Hiç kuşkusuz kadın Müslüman olmasıy­la birlikte, Müslüman olmayan kocasına haram olur. Bu hüküm Kuranı Kerîm ayetiyle sabittir. Dolayısıyla Müslüman kadın, kâfir kocasının evinde kalamaz. O, kendisine bir yabancı hükmünde­dir.

Müslüman olan kadının kâfir kocasından ayrılmasının isten­mesi durumunda, kocası İslam'dan nefret eder ve Müslüman ol­maz iddiasıyla' günümüzde bazı profesörlerin yukarıda belirtilen hükme aykırı fetvalar vermesi yanlıştır. Kuranı Kerim'in hükmüne aykırıdır. Subhanailâh! Müslüman olmaları için onlara, haramları helal mi kılalım?! 'Allah onlarda bir hayır görseydi, elbette onlara duyururdu.[816] Her türlü ayak sürçmelerinden Allah'a sığınırız.

Sonuç olarak şunu ifade etmeliyiz ki, bu durumdaki Müslü­man bir kadın, dilerse yalnız kalmayı tercih edip evlenmeyebilir. Sonradan kocasının da Müslüman olması durumunda onunla -yeniden nikâh akdine gerek olmaksızın- evliliğini devam da et­tirebilir. -Allah en doğrusunu bilendir-.

Kâfir bir kadın, Müslüman olduğu takdirde sadece bir hayız süresi bekler. Üç hayız dönemi beklemez. Daha önce zikredilen İbn Abbâs hadisinin zahir hükmü budur. Bu Hanefi mezhebinin görüşüdür. Alimlerin çoğunluğu farklı görüştedir.

b) Erkek Müslüman olup, hanımı kâfir olarak kal­dığında:

1. Hanımı ehl-i kitap -Yahudi veya Hıristiyan- ise, evlilikleri devam eder. Çünkü Müslüman bir erkeğin ehl-i kitapla evlenmesi caizdir. Dolayısıyla evli Müslüman bir erkeğin nikâhının de­vamı çok daha öncelikle caiz olur.

2. Hanımı ehl-i kitaptan değil ise, ayrılırlar. Çünkü Yüce Al­lah; 'Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın [817] buyurmuştur. Şayet kadın da Müslüman olursa, önceki nikâhları geçerlidir. -Allah en doğrusunu bilendir-.



[810] Mücâdele, 2.

[811] Mücâdele, 3-4.

[812] Tirmîzî, 1200; Ebû Dâvüd, 2213; İbn Mâce, 2062; Hasen liğayrihî se­netle rivayet edilmiştir.

[813] Mümtehine, 10.

[814] Kudûrî, e\-K\tâb, 3/26; el-Fetâvâ et-Hindiyye, 1/338. (Çev.)

[815] Hz. Ömer ve Ali radiyallâhu anhumâ bu görüştedir. İbnu'l-Kayyirn, Sa-n'ânî ve Şevkânî'de bu görüşü tercih etmişlerdir.

[816] Enfal. 23.

[817] Mümtehine, 10.





[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zıhar
« Posted on: 19 Nisan 2024, 02:27:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zıhar rüya tabiri,Zıhar mekke canlı, Zıhar kabe canlı yayın, Zıhar Üç boyutlu kuran oku Zıhar kuran ı kerim, Zıhar peygamber kıssaları,Zıhar ilitam ders soruları, Zıharönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes