๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hanımlar İlmihali => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 15 Kasım 2010, 23:25:40



Konu Başlığı: Mehirin peşin ve vadeli olması
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 15 Kasım 2010, 23:25:40
Mehirin Peşin Ve Vadeli Olması:
 


Mehir peşin, vadeli veya bir kısmı peşin bir kısmı vadeli ola­bilir. Çünkü alış verişlerdeki karşılıklar gibi, bir bedeldir. Mehrin peşin olarak belirlenmesi durumunda, kadın mehrini teslim al­madığı sürece gerdeğe girmeyebilir.

Mehrin vadeli olması: Kadın ve erkeğin, mehrin cinsel ilişki­ye girildikten sonra verilmesi konusunda anlaşmalarıdır. Mehrin tesliminde acele edilmesi müstehaptır. Çünkü Yüce Allah; '. ..On­lara mehirlerini verdiğiniz takdirde, onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur.[525] buyurmuştur.

Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in kızı Fâtıma'-yı, Ali ile {radiyallâhu anhumâ) evlendirirken, Ali'ye zırhını mehir olarak Fâtıma'ya vermesini emretmiştir. Bu rivayet mehir konu­sunun başında zikredilmişti.

Konuyla ilgili rivayetler mehirin kadına Ödenmesi gereken, kocanın zimmetinde bir borç olduğunu teyit etmektedir. Borç­ların ve hakların sahiplerine ödenmesinde acele davranılması müstehaptır.

 
Vadeli Mehir İki Şartla Caiz Olur:
 

1. Ödeme tarihi belirli olmalıdır. Ölene veya ayrılana kadar gibi ifadelerle meçhul bir vade olmamalıdır.

2. Çok uzun vade olmamalıdır. Çünkü bu takdirde mehirin ödenmeyeceği zannı oluşur.

Dolayısıyla günümüzde Müslümanların nikâh akdini yapar­ken, 'boşanana veya ölene kadar' diyerek yapılan vadelendirmelerî terk etmeleri gerekmektedir. Çünkü bu tür vadelendİrmelerde oluşan en büyük olumsuzluk, erkeğin kadınla birlikte yaşamak istememesine rağmen, mehri ödememek için onu alıkoymasına neden olmaktadır. Bunun sonucunda da çok büyük problemler yaşanmaktadır. Erkeğin kadına mehir hakkından vazgeçmesi için baskı yapmasına veya kadının bir takım tasarruflarda bulunarak, erkeğe istemediği bir şey yaptırmasına yol açmaktadır.

Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in zamanında, mehrin vadeli olması gibi bir uygulama bilinmemekteydi. Dola­yısıyla diğer akit işlemlerinin, nikâh akdine kıyas edilmesi uygun değildir.

Nişandan dönülmesi durumunda, nişanlıya verilen takı ve hediyelerin hükmü:

Erkeğin nişanlısına verdiği şeyler ya mehir, ya da hediye olarak değerlendirilir. Şayet mehir olarak vermiş, ise; nişandan dönülmesi durumunda tamamının iade edilmesi vaciptir. Çünkü mehir, cinsel faydanın karşılığıdır. Bu gerçekleşmediği takdirde, mehrin -mevcut ise- olduğu gibi, -mevcut değilse- kıymetinin iade edilmesi gerekir. Âlimlerin çoğunluğu bu kanaattedir.[526]

Şayet hediye olarak vermiş ise; nişanın kız tarafından bozul­ması halinde, hediyenin veya kıymetinin iade edilmesi vaciptir. Çünkü nişandan dönülme üzüntüsüne, bir de mali zararın eklen­mesi adaletsizliktir. Nişanın erkek tarafından bozulması halinde ise, erkeğin hediyeleri geri isteme hakkı yoktur. Çünkü kadının nişandan dönülme üzüntüsüne, bir de hediyelerin iadesi üzün­tüsünün eklenmesi adaletsizliktir. Bu konudaki en adaletli görüş budur.[527] -Allah, en doğrusunu bilir-.

Kızın çeyiz hazırlaması -ev eşyaları ve mobilyaları alması-: Kızın, kocası için beyaz eşya, örtü, yatak gibi şeylerle çeyiz hazırlaması vacip değildir. Ebû Hanîfe, Şafiî, Ahmed bin Hanbel, İbn Hazm ve bazı âlimler, kadının kendi mehrinden veya farklı imkânlarıyla çeyiz hazırlamasının vacip olmadığını; evlerinin her ikisine de layık, serî bir mesken olması için, evde kullanılacak her türlü eşya ve ihtiyacın hazırlanmasının erkeğin sorumluluğunda olduğunu belirtmişlerdir. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'Onları gücünüz nispetinde kendi oturduğu­nuz yerde oturtun..[528]

Kadına verilen mehir, çeyizlerine mukabil değildir. Bir bağış, iyilik ve gönül rızasıdır. Nitekim Yüce Allah; 'Kadınların mehirleri-nı gönül rızası ile verin [529] buyurmuştur. Daha önce de belirtildiği gibi mehir, kadınla cinsel birlikteliğin helal olmasına mukabildir. Bir şeyin iki karşılığı olmaz. Hatta erkek, kadının çeyizinin güzel olacağını umarak, mehri misilden daha fazla vermesi halinde, fazladan verdiği miktar mehirden ayrı tutulmaz.

Nişanlısının çeyiz hazırlaması için erkeğin mehirden ayrı olarak verdiği paralar, mehire katılmaz. Çünkü bunlar şartlı hibe hükmündedir. Kadının kendisinin veya ailesinin çeyiz olarak ha­zırladığı her şey kadına aittir. Çünkü kadın bunları hazırlamaya mecbur değildir.

 

Hatırlatma:
 

Kadının veya ailesinin mecbur tutulmaksızın kendi rızalarıyla çeyiz hazırlamaları, bir güzelliktir. Ali (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), Fâtıma için çeyiz olarak kadife kumaş, su tulumu ve içi izhır otuyla doldurulmuş bir yastık hazırlamıştı.[530]


[525] Mümtehine, 10.

[526] Bidayetti'İ-Muctehid, 2/21.

[527] El-thüyârât isimü kitapta da (128) belirtildiği gibi, Şeyhu'l-İslam'ın terci­hi bu görüştür. El-Fetâvâ, 32/10; el-İnsâf, 8/296.

[528] Talak, 6.

[529] Nisa, 4.     .

[530] Nesâî, 6/135; İbn Mâce, 4152; Hasen rivayettir.