Konu Başlığı: Kadının itaatsizliği ve çözümleri Gönderen: Safiye Gül üzerinde 14 Kasım 2010, 18:49:50 Nuşûz/Kadının İtaatsizliği Ve Çözümleri Kadının itaatsizliği, Kuranı Kerîm'de 'nuşûz' olarak isimlendirilmiştir. Nuşûz'un kelime anlamı, yüksek mekân demektir. Terim aniamı ise, Allah'ın İtaati farz kıldığı konularda kadının kocasına itaat etmemesidir. Bu haramdır; itaatsizliğin hükmü haramdır. Çünkü Yüce Allah, yapılan nasihate rağmen itaatsizliğinden vazgeçmeyen kadına ceza verilmesini emretmiştir. Allah Teâlâ'nın bir konuda ceza verilmesini emretmesi ise, o konunun yapılmasının haram, terkinin vacip olduğunu ifade eder. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezse hafifçe) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir.[675] İtaatsizliğin Çözümleri: Bir kadında dik kafalılık ve itaatsizlik emareleri görülmesi: Sürekli isteksiz davranması, nezaket ve güler yüzlülüğü terk etmesi, asık surat ve huzursuz hareketlerde bulunması, kırıcı ve sert konuşması, kocası yatağına çağırdığında ağırdan alması, isteksiz tavırlarda bulunması gibi. Bir kadında dik kafalılık ve itaatsizliğin açıktan görülmesi: Kocasıyla yatmaktan imtina etmesi, kocasından izinsiz dışarı çıkması, kocasıyla birlikte yolculuk etmek istememesi gibi. Her iki durumda da, âyet-İ kerîme'de belirtilen metot ve sıraya uygun olarak yapılması gerekenler şunlardır; 1. Vaaz ve nasihatte bulunmak: Nazik ve kibar bir üslup ile nasihat edilmeli, Allah Teâlâ'nın, kocaya meşru isteklerinde itaati vacip kıldığı hatırlatılmalı, sâliha ve iffetli kadınlardan olarak, kocasına itaat etmesi ve sevap kazanması teşvik edilmeli, itaatsizliğine devam etmesi durumunda Allah'ın azabıyla korku-tulmalıdır. Bütün bu nasihat ve güzel sözlerden sonra da halini değiştirmezse, yatağı ayırmalı, bu da fayda etmezse, (kibir ve inadının kırıimasi için hafifçe) dövülmelidir. Bazı hanımlar güzel söz ve nasihatlerle inat ve kibirlerinden dönebilmekte ve itaatkâr olabilmektedirler. Bu durumda küs kalmak ve dayak atmak asla caiz değildir. Çünkü Yüce Allah; 'Eğer size itaat ederlerse, onların aleyhine yol aramayınız [676] buyurmuştur. Güzel söz ve nasihatin fayda vermemesi durumunda ikinci çare uygulanmalıdır. 2. Yatağını ayırmak: Yüce Allah; '...Onları yataklarda yalnız bırakın.[677] buyurmuştur. İtaat etmesini sağlamak için, geceleri yatakları ayırmak ve cinse! ilişkiye girmemek suretiyle, onu ayrılıkla korkutmaktır. Böylelikle ayrılığa dayanamayıp itaatkâr olması beklenir. Bundan sonuç alınırsa ne âlâ! Alınamazsa ayrı yatma süresi uzatılır. Alimler, yatağı ayırmanın keyfiyeti hakkında farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu görüşleri şöylece Özetlemek mümkündür; I. Erkeğin yatağını ayırması, cinsel ilişkide bulunmamasıdır. II. Cinsel ilişkide bulunur, aynı yatakta yatar ama hiç konuşmaz. Çünkü cinsel ilişki ve aynı yatakta kalmak, eşler arasında ortak haktır. Zarar vererek edeplendirmek olmaz. III. Erkek arzuladığında cinsel ilişkiye girer ama hanımının cinsel arzusunun kabardığı ve kocasına ihtiyaç duyduğu zamanlarda onunla ilişkiye girmez. Çünkü bu ceza, kadının edeplendi-rilmesi içindir, erkeğin edeplendirilmesi için değildir. Yatağı ayırma konusunda sağlıklı olan, hanımına etkileyeceğini ve onu caydıracağını düşündüğü tarzda erkeğin davranmasıdır. Erkek ancak evin içerisinde yatağını ayırabilir. Evin dışında kalamaz. Çünkü Peygamberimiz {sallaliâhu aleyhi ve sellem), Muâviye el-Kuşeyrî'ye,'.. .Evin dışında yatağını ayıramazsın.[678] buyurmuştur. Çünkü yaşanan hoşnutsuzluğu, yabancıların fark etmemesi gerekir. Şayet erkeğin yatağını ayırması, yabancıların gözü önünde olursa, bu kadına ihanet sayılır ve sorunun daha da büyümesine neden olur. Kadını daha da dik başlı davranmaya ve inada iter. Buna dikkat edilmesi, eşler arasında anlaşmanın sağlanmasına katkı sağlar. Fakat erkek, yatağını evin dışına ayırma hususunda serî bir maslahat görürse, bunu yapabilir. Nitekim Peygamberimiz (sallaliâhu aleyhi ve sellem) bir ay hanımlarından ayrı kalmıştır. Çocukların olumsuz etkilenmemeleri için, eşler yatağı ayırma ve benzeri durumları, çocuklara fark ettirmemelidirler. Yatağı Ayırmada Süre: Erkek, hanımı kendisine itaatkâr davranmaya başlayıncaya kadar yatağını ayırabilir. Alimlerin çoğunluğu, Hanefî, Şafiî ve Hanbelî âlimler bu görüştedir. Konuyla ilgili âyette herhangi bir sürenin belirtilmemiş olmasını bu âlimler delil kabul etmişlerdir. Çünkü mutlak/genel olarak zikredilen bir konu, onu sınırlandıracak bir delil bulunmadığı sürece olduğu hal üzere kalır. Bu konuyu, îlâ konusuna kıyas ederek süre belirtenlerin herhangi bir delilleri yoktur. Nitekim kadının itaatsizliği durumunda yatağı ayırma, onu itaatsizliğinden vazgeçirmek, edeplendirmek amacıyladır, ilâ ise, kadının herhangi bir itaatsizliği olmadığı durumlarda yapılabilir. Bu nedenle îîâ'nın dört aydan fazla olması meşru kılınmamıştır. Aksi halde kadına zulme dönüşürdü. Ayrıca îlâ, bir yemindir; oysa yatak ayırma konusu böyle değildir. Hatırlatma: Bu hükmü, kişi itaatsizlik yapan hanımıyla konuşmayarak uygulayabilir. Bu konuda âlimler ittifak etmiştir. Ancak konuşmayarak küs kalabileceği süre hakkında farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Âlimlerin çoğunluğu, kadın itaatsizliğini sürdürse bile erkeğin üç günden fazla küs kalamayacağı görüşündedir. Peygamberimiz (sallaliâhu aleyhi ve sellem)'in; 'Bir Müslüman kardeşiyle üç günden fazla küs kalamaz [679] buyruğunu bu konuda delil almışlardır. Bu konuda şöyle denilebilir; 'Üç gün konuşmamak bir fayda sağlamıyorsa, daha fazla süre konuşmamak da bir fayda getirmez. Çünkü bunun etkisi, yatağı ayırmanın etkisinden daha azdır.[680] Bazı Şafiî âlimler, 'hanımını inadından ve itaatsizliğinden vazgeçirmek ve onu edeplendirmek için kişi, hanımıyla üç günden fazla küs kalabilir' demişlerdir. Bu konuda, Peygamberimiz {sallaliâhu aleyhi ve sellem)'in cihada katılmayıp geride kalan üç sahabeye uyguladığı konuşmama cezasını delil göstermişlerdir.[681] Tabiatında bulunan aykırılıktan ve huysuzluğundan dolayı ne sözün, ne de tavır uygulamanın yarar sağlamadığı bir kadına uygulanacak üçüncü yöntem 'dayaktır'. 3. Dayak: Erkeğin, itaatsizlikte inat eden hanımını, nasihat etmesi ve küs kalmasının kalmanın yarar sağlamaması durumunda, belirli şartlara uygun olarak dövmesi caizdir. Dayakta dikkat edilmesi gereken şartlar şunlardır; I. Dayak şiddetli olmamalıdır: Vücutta yaralanmalara, şişmelere ve morarmaya yol açmayacak ölçüde olmalıdır. Kurân-ı Kerîm'de belirtilen 'dayak', hafifçe olması şartıyladır.[682] Peygamberimiz (sallaliâhu aleyhi ve sellem) de buna dikkat çekmiş ve erkeklere hanımlarına karşı iyi ve merhametli davranmalarını emretmiştir. Amr b. Ahvas (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Dikkat edin kadınlara karşı iyi davranmanızı tavsiye ederim, onlar sizin yardım-cılannızdır. Onlar üzerinde daha fazlasına sahip değilsiniz. Ancak apaçık çirkin-fahiş bir şey yaparlarsa, o zaman onları yataklarında yalnız bırakın ve aşın ve şiddetli olmamak şartıyla onları (hafifçe) dövün. Size itaat ettikleri takdirde bahaneler arayarak onlara sıkıntı vermeyin. Dikkat edin sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlarınız üzerindeki hakkınız: Sevmediğiniz kimseleri evinize sokmamaları ve hoşlanmadığınız kimselerle konuşmamalarıdır. Dikkat edin sizin üzerinizde onların hakkı ise: Yedirmek ve giydirmek konusunda onlara iyi dauranmanızdır.[683] Dayaktan maksat, edeplendirmektir; zarar vermek değildir. Kadının inadını kırmaktır, kemiklerini kırmak değildir. 2. On defadan fazla vurulmaması. Nitekim Peygamberimiz (sailallâhu aleyhi ve sellem), 'Allah'ın had cezaları dışında, hiç kimseye on kamçıdan fazla vurulmaz [684] Bu Hanbeli mezhebinin görüşüdür.[685] 3. Yüze ve zarar verici yerlere vurulmaması. Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); Yüze vurma, kötü söz söyleme ue evin dışında (onu) terk etme [686] Yüze vurmayın ve çirkin sözler söylemeyin.[687] 'Köle döver gibi, hiçbiriniz hanımım dövmesin! [688] buyurmuştur. Hanımını zarar verecek şekilde döven kişi cânî hükmündedir. Bu durumda kadının boşanma ve kısas talep etme hakkı vardır. 4. Dayak sonucu, kadının itaatsizlikten vazgeçeceği kanaatinde olunması: Çünkü dayak, ıslah ve düzeltmek amacıyla meşru kılınmıştır. Dayağın hiçbir fayda vermeyeceğinin bilinmesi durumunda, dayak caiz değildir. 5. Kadın itaatsizlikten vazgeçmesi durumunda dayak kalkar. Çünkü Yüce Allah; 'Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine bir yol aramayınız' buyurmuştur. [675] Nisa, 34. [676] Nisa, 34. [677] Nisa, 34. [678] Ebû DâvÛd, 2142; İbn Mâce, 1850. Hasen rivayettir. [679] Buhârî, 6065; Müslim, 2560. [680] Ahkâmu'l-Muâşarati'z-Zeuciyye, 292. [681] Buhârî, 4418; Müslim, 2769. [682] Bkz. Nisa, 34 [683] Tirmîzî, 1163; Ibn Mâce, 1851; Hasen-sahih rivayettir. [684] Buhârî, 6850; Müslim, 1708. [685] el-Muğnî, 7/172; Şerhu Muntehâ'Ürâdâi, 3/106. [686] Ebû Dâvûd, 2142; İbn Mâce, 1850; Ahmed, 4/447. [687] Ebû Dâvûd, 2142; İbn Mâce, 1850; Ahmed, 4/447. [688] Buhârî, 4942; Müslim, 2855. Konu Başlığı: Ynt: Kadının itaatsizliği ve çözümleri Gönderen: Rüveyha üzerinde 29 Aralık 2014, 15:39:06 Esselamu Aleyküm ve rahmetullah. Mevlam eşlerimize karşı itaatsiz, dikbaşlı eylemesin inşaAllah.Islama yakışır, Saliha hanımlardan olmak duasıyla. .Mevlam razı olsun.
Konu Başlığı: Ynt: Kadının itaatsizliği ve çözümleri Gönderen: Ceren üzerinde 24 Mart 2015, 23:35:46 Aelykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Bir erkek karısının itaatsizliğini düzeltmek için.ilk olarak onu uyarmalı.Sonra yatağını ayırmalı.Kadın hala devam ediyorsa şiddetli olmamak şartı ile dayak atmalıdır.
|