Konu Başlığı: İthal etlerin yenilmesi Gönderen: Safiye Gül üzerinde 18 Kasım 2010, 23:23:10 İthal Etlerin Yenilmesi Caiz Midir?
İthal etlerin yenilmesi ancak iki şartla caiz olur. Bunlar, a) Yenilmesi helal olan hayvanların etleri olması. b) Şeriatın kurallarına uygun olarak bağazİanmış olması. Et İthali yapılan devletlerin, hayvanların İslami kurallara uygun olarak kesildiğini açıklamış olmaları, yakın zamana kadar yeterli görülmekteydi. Ancak birçok farklı yollarla, bu devletlerin kesimleri serî kurallara uygun yapmadıkları ispatlanmıştır. Kesimlerin üzerinde yazan -İslamî kurallara uygun kesilmiştir- mühürü, mal pazarlamak için yapılan bir hile ve aldatmacadan ibarettir. Üzerinde İslamî kurallara uygun olarak kesilmiştir mühürü bulunan, ithal edilen tavuklardan bazılarının kafalarının hiç kesilmediği, hiçbir boğazlama izinin bulunmadığı, İthalatı gerçekleştiren bazı Arap ülkeleri tarafından tespit edilmiştir. Oyieki, Müslümanlarla alay edercesine, konserve balık kutularının üzerine bile, İslami kurallara uygun olarak boğazlanmıştır!!! yazmaktadırlar. Zorda Kalanların Haram Kılınmış Etlerden Yemelerine Ruhsat Verilmiştir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur; "... Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa hiç kimseye saldırmadan ve sının aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur.[84] Allah Teâlâ'nm haram kıldığı yiyecekleri yemek zorunda kalan kişinin, ölmeyecek kadar bunlardan yemesi helaldir.[85] Haram Kılınmış Şeyleri Tedavi Amaçlı Kullanmak Caiz Midir? Tercih edilen görüşe göre, tedavi zaruretler konusuna girmemektedir. Çünkü tedavi, âlimlerin çoğunluğuna göre vacip değildir. Şeyhu'i-İslam; 'geçmiş âlimler arasında tedaviyi vacip kabul eden birini bilmiyorum [86] demiştir. Bu görüşü, Ibn Abbâs (radiyallâhu anh)'ın rivayet ettiği şu hadis teyit etmektedir; 'Siyahı bir kadın, Peygamber (sallalîâhu aleyhi ve seîlemj'e geldi ve «başım ağrıyor; benim için Allah'a dua et» dedi. Peygamber (sallalîâhu aleyhi ve sellem); «istersen sabret, senin için cennet var; istersen de Allah'a dua edeyim ve sana şifa versin...» buyurdu.[87] Şayet tedavi oimak vacip olsaydı, böyle bir muhayyerlikten söz edilemezdi. Haram Kılınmış Şeylerle Tedavi Olmak Caiz Değildir. Târik bin Suveyd el-Cu'fî (radiyallâhu anh), Rasulullah (sallalîâhu aleyhi ve sellem)'e içki hakkında sordu. İçki yapmasını ona yasakladı -veya çirkin gördü-. Bunun üzerine o; 'ben içkiyi tedavide kullanmak amacıyla yapıyorum' dedi. Rasulullah (sallalîâhu aleyhi ve sellem); «Hiç şüphesiz o, deva değil, derttir» buyurdu.[88] Şeyhu'l-İslam der ki; 'bu rivayet, içkiyle tedaviyi yasaklayan bir nasstır. Bu, tedavi amacıyla içkiyi mubah kabul edenlere bir reddiyedir. Diğer haram kılınan şeyler de buna kıyasla aynı hükümdedir.[89] Şeriatın kurallarını bilen Müslüman bir doktorun, Peygamberimiz (sallalîâhu aleyhi ve sellem)'in hastalık diye nitelediği bir şeyi ilaç olarak tanımlaması nasıl düşünülebilir? Ebû Hureyre (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sal-lallâhu aleyhi ve sellem) necis/pis şeylerle tedaviyi yasakladı.[90] Ebu'd-Derdâ (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallalîâhu aleyhi ve sellem) buyurdu ki; 'Hiç kuşkusuz Allah, hastalığı da, ilacını da indirmiştir. Her derde bir deva yaratmıştır. Tedavi olunuz ama haramları tedavide kullanmayınız.[91] Bu deliller genel olarak, haram kılman şeylerin, özel olarak da içkinin, tedavi amacıyla kullanılmasının da haram olduğunu ifade etmektedir. Şeyhu'l-Islam, âlimlerin çoğunluğunun bunu haram kabul ettiğini nakletmiştir.[92] Hatırlatma: Aklı gideren her şey içkidir. Ömer (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'içki, aklı uyuşturan/sarhoşluk veren herşeydir.[93] Sarhoşluk veren şeyleri tedavide kullanmak caiz değildir. Uyuşturucu maddeler de bu hükümdedir. Ancak, ameliyat ve benzeri zorunlu durumlarda, yerine kullanılabilecek başka bir madde bulunamadığı takdirde uyuşturucu maddelerin ve benzerlerinin kullanılması caizdir. [84] Bakara. 173. [85] Sa'dî, Behcetü'l-Kulûbi'l-Ebrâr, 150; Eduâu'l-Beyân, 1/64-95. [86] Fetâuâ, 21/564. [87] Buhârî, 5652; Müslim, 2265. [88] Müslim, 1984. [89] Fetâvâ, 21/568. [90] Ebû Dâvûd, 3870; İbn Mâce, 3459; Ahmed, 2/446; vdğ. Sahih rivayettir. [91] Ebû Dâvûd, 3874; Beyhakı, 10/5; es-Sahîha, 1633. [92] Muhtasaru'l-Fetövâ el-Misriyye, 490. [93] Buhârî, 5581; Müslim, 3032. |