Konu Başlığı: Îlâ Gönderen: Safiye Gül üzerinde 12 Kasım 2010, 14:53:46 IV. Îlâ Tanımı: Beiirli bir süre kişinin, hammıyla cinsel ilişkide bulunmamaya yemin etmesidir. İlâ İçin İki Durum Söz Konusudur; 1. Erkeğin cinsel ilişkide bulunmayacağına dair belirttiği sürenin dört aydan daha az olması. Bu durumda evlâ olan erkeğin yeminini bozup, yemin kefareti vermesidir. Çünkü Peygamberimiz fsallallâhu aleyhi ve sellem); "kim bir yeminde bulunduktan sonra, onun dışında bir hayır görürse, hayırlı olanı yapsın; yemini için kefarette bulunsun [799] buyurmuştur. Şayet erkek yemin kefareti yapmayıp, îlâ süresini tamamlamayı tercih ederse, kadın kocasının belirlediği süre doluncaya kadar sabretmelidir. Boşanmayı istememelidir. Enes bin Mâlik (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir ay hanımlarına yaklaşmamaya yemin etmişti. Ayrı bir odada yirmi dokuz gün bekledi. Sonra oradan indi. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) 'e bir ay diye yemin etmemiş miydin? Diye soruldu; «bir ay yirmi dokuz gündür» buyurdu [800] 2. Erkeğin cinsel ilişkide bulunmayacağına dair belirttiği sürenin dört aydan daha' fazla olması. Bu durumda da evlâ olan erkeğin yeminini bozup, hammıyla cinsel ilişkide bulunması ve yemin kefareti vermesidir. Cinsel ilişkide bulunmadığı sürece yemin kefareti vermesi gerekmez. Bu durumda kocasının belirttiği süre tamamlanıncaya kadar kadının sabretmesi gerekir. Süre dolduktan sonra kocasından ya ilişkide bulunmasını veya kendisini boşamasını talep edebilir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'Kadınlarından uzak kalmaya yemin edenler için, dört ay beklemek vardır. Eğer (bu süre içerisinde kadınlarına) dönerlerse, hiç şüphesiz Allah çokça bağışlayan ve esirgeyendir. Eğer (yeminlerinden dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Biliniz ki, Allah her şeyi işiten ve bilendir.[801] Yemin süresi tamamlandıktan sonra erkek, hanımına geri dönme ve cinsel temasta bulunma ile hanımını boşama hususunda dilediği kararı verebilir. Ebû Salih anlatıyor; îlâ eden kişinin durumunu, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in sahabelerinden yirmi İki kişiye sordum; 'dört ay tamamlandıktan sonra ya hanımına döner ya da onu boşar' dediler.[802] Hanefî mezhebine göre, îlâ yapan koca, îlâ süresi içerisinde hammıyla ilişkide bulunursa, yemin kefareti gerekir. Şayet îlâ süresi sona erer ve hanımına dönmezse, 'bir bâin talakla' boşanmış olurlar.[803] Diğer mezheplere göre, sürenin dolmasıyla talak kendiliğinden oluşmaz. Bu durumda koca, ya hanımına dönmeli ya da onu bo-Şamalıdır. Aksi halde kadın mahkemeye müracaat eder 'tefrik/ayrılma' talebinde bulunabilir. İlâ sonucuyla veya mahkeme kararıyla gerçekleşen ayrılma 'ric'î talak1 hükmündedir.[804] Kocası Kaybolan Kadının Hükmü: Kocası yolculuğa veya farklı bir yere gidip dönmeyen ve kendisinden haber alınamayan kadın, -bazı âiimiere göre- dört yıl bekler, sonra dört ay on gün vefat iddeti gibi iddet bekler. Böylelikle başka biriyle evlenmesi helal olur. Bu hüküm, Ömer bin Hattâp, Osman bin Affân ve İbn Ömer (radiyallâhu anhum)-den sahih olarak rivayet edilmiştir.[805] Bu durumdaki kadın hakkında bazı âlimler şöyle demişlerdir; Kocası geçimine yetecek miktarda geride bir şeyler bırakmış ise kadın için bekleme süresi tayin edilmesine gerek yoktur. Ancak kadının fitneye düşmekten korkması durumunda mahkemeye müracaat ederek, hâkimden nikâh akdinin feshini talep edebilir.[806] Bazı âlimler ise, bu durumdaki kadın, 'kocasının ölüm haberi gelinceye kadar beklemelidir{!)' demişlerdir. Bu konuda bizim kanaatimiz, her ne kadar sahabeler, kendi dönemlerindeki iletişim şartlarının zorluğunu dikkate alarak kocası kaybolan kadının bekleme süresini dört yıl olarak sınırlandırmış olsalar da, günümüzde iletişim şartlan çok daha kolay ve hızlı hale gelmiştir. Bu nedenle, bu konunun hâkimin takdirine bırakılması İslam şeriatının maksadına çok daha uygundur. -Allah en doğrusunu bilir. Hanefî ve Şafiî mezhebine göre, kocası kaybolan ve haber alınamayan kadın, kocasının akranlarının yaşayacağı süre kadar beklemelidirler.[807] Mâliki mezhebine göre bu durumdaki kadın, mahkemeye müracaattan dört yıl sonra eşinden boşanmış sayılır.[808] İmam Şevkânî, bu durumdaki bir kadının bekleyeceği süreyle ilgili belirli bir sınır bulunmadığı; bu sürenin, kadınların görüşleri alınarak ve uğradıkları zarar göz önünde bulundurularak tespit edileceği görüşündedir.[809] [799] Müslim, 1650; vdğ. [800] Buhârî, 5289; Nesâî, 6/166; Tirmîzî, 685. [801] Bakara, 226-227. [802] El-Hâfız, el-Feth, 9/428. [803] Şeybânî, el-Camiu'l-Kebîr, 107; Cassâs, Ahkâmu'l-Kurân, 1/490-491; Serahsl el-Mebsût, 7/20; Merginânî, e/-Hidâye, 2/11-12. (Çev.) [804] Mâlik, el-Müdevuene, 3/85; Şafiî, el-Ümm, 5/390; İbnuVRüşd, Bidâ-yetu7-Müctehid, 2/82-83; Behûtî, er-Ravdu'l~Murbî, 437; Şevkânî, es-Sey/u7-CerorT 2/426. {Çev.) [805] Bu rivayetler için bkz. Câmiu Ahkâmi'n-Nisâ, 4/199-201. [806] Es-San'ânî, ei-Câmî, 4/202. [807] Şafiî, el-Ümm, 5/346; İbnu'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, 6/146447. (Çev. [808] Mâlik, el-Müdevuene, 2/450. (Çev.) [809] Şevkânî, es-Seylü'I-Cerrâr, 2/257, 263. {Çev.) |