๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hanımlar İlmihali => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 21 Kasım 2010, 14:43:36



Konu Başlığı: İbnü's-Sebîl yolcular
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 21 Kasım 2010, 14:43:36
8.  İbnü's-Sebîl[363]/Yolcular:
 

Bir kentten, başka bir kente giden ve yolculuğunu tamamla­yacak maddi imkâna sahip olmayan kimselerdir. Bunlara, gitmek istedikleri yere ulaştıracak miktarda, zekâttan pay verilir.

Hatırlatmalar:

1. Zekât verilecek kimselerden olmaları şartıyla bir kadın, kocasına ve çocuklarına zekât verebilir.

Ebû Saîd el-Hudrî (radiyallâhu anh) anlatıyor; İbn Mesûd'-un hanımı Zeyneb; 'Ey Allah'ın Peygamberi! Sen bu gün sadaka verilmesini emrettin. Benim bir takım var ve bunun sadakasını vermek istedim. ibn Mesûd, kendisinin ve oğlunun bu sadakaya daha fazla hak sahibi olduğunu ileri sürdü!' dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem); «Sadakanı, İbn Mesû-d'a ver. Kocan ve çocuğun, kendilerine sadaka verdiğin kimseler arasında en fazla hak sahibi olanlardır' buyurdu.[364]

Ebû Hanîfe'ye göre, zengin bir hanım, fakir olan kocasına zekat veremez. Bir kimse, zekâtını fakir olan eşine, üst soy grubuna (baba, dede, nine, anne) ve alt soy grubuna (çocuklarına ve torunlarına) veremez. İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'e göre kadın, fakir olan kocasına zekât verebilir. Çünkü kadın kocasının ihtiyacını karşılamak zorunda değildir. [365]

2. Zekât verilecek kimselerden olmaları şartıyla bir kadın, kumasına zekât verebilir. Kumasının nafakasını karşılamakla so­rumlu olmadığı için, ona zekât vermesi caizdir.

3. Zekât verilecek kimselerden olmaları şartıyla, zekâtı akra­balara vermek, yabancılara vermekten daha faziletlidir.

Yukarıda zikredilen Zeyneb (radiyallâhu anhâ)'nm rivayet ettiği hadisi buna delildir. Ayrıca Peygamberimiz (sallallâhu aley­hi ve sellem), sadakasını getirdiğinde Ebû Talha'ya; bunu akrabalarına vermen görüşündeyim.[366] buyurmuştur.

4. Zekâtı bir bölgeden, başka bir bölgeye nakletmek caiz mi­dir?

Bir bölgenin zenginlerinden alınan zekâtın, o bölgenin fakir­lerine verilmesi, başka bölgelere nakledilmemesi asıldır. Çünkü Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); zenginlerinden alınıp, fakirlerine verilmesi için, Allah'ın kendilerine zekâtı farz kıldığını onlara bildir [367] buyurmuştur.

Ancak bir bölge halkının zekâta ihtiyacının olmaması veya başka bölgenin daha fazla muhtaç durumda bulunması ya da, zekât verenin akrabalarının başka bölgede olması gibi tercihi gerektiren maslahatların varlığı söz konusu olduğunda, zekâtın farklı bölgelere nakledilmesinin bir sakıncası yoktur. -En doğru­sunu Allah bilir-.


[363] Kelime anlamı 'yol oğlu' demektir. (Çev.)

[364] Buhârî, 1462; Müslim, 1000; îbn Mâce, 1834.

[365] Tahtâvî, Hâşıyetu Merâki'l-Felâh, 393; e!-Fıkhu'!-Vâdth, 5/69. (Çev.)

[366] Buhârî, 1461; Müslim, 998.

[367] Muttefakun Aleyh. Tahrici daha önce zikredilmişti.