Konu Başlığı: Hanımların kölelerinin yanındaki kıyafetleri Gönderen: Safiye Gül üzerinde 18 Kasım 2010, 11:26:44 4. Hanımların, Kölelerinin Yanındaki Kıyafetleri.
Âlimlerin birçoğu, bir kadının kölesinin, mahremi gibi olduğunu, mahreminin görmesi caiz olan yerleri, kölesinin görmesinin de caiz olduğunu belirtmişlerdir. Buna Yüce Allah'ın şu âyetini delil göstermişlerdir; 'Mümin kadınlara da söyle; ... ellerinin altında bulunan (köleleri/hizmetçileri), erkeklerden kadına ihtiyacı kalmamış (cinsi güçten düşmüş) hizmetçiler yahut... çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler.[227] Âyet-i kerîmede 'ellerinin altında bulunan' ifadesi, köle ve cariyeleri kapsamaktadır. Âyetteki ifadeyle, cariyelerin kastedildiğini iddia etmek caiz değildir. Çünkü bu hüküm aynı âyette geçen 'kendi kadınları' ifadesiyle kastedilmiştir.[228] Enes (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) kendisine hibe edilmiş olan bir köleyi, Fâtıma-'ya getirdi. Fâtıma'mn üzerinde kısa bir elbise vardı. Başını örtse bacakları, bacaklarını örtse başı açık kalıyordu, [kızının bu durumunu gören Rasuîullah (sallallâhu aleyhi ve sellem); «Bu durumda bir sakınca yoktur, (Seni gören) baban, diğeri de köîendir» buyurdu.[229] Şeyhu'l-İslam, ihtiyaç nedeniyle kölenin sahibi olan kadına bakmasının caiz olduğu görüşünü tercih etmiştir. Çünkü bir kadının, ihtiyacı,nedeniyle, şahid, işçi ve evleneceği kişiye bakması caiz İse, kölesine bakmaya çok daha fazlasıyla ihtiyacı vardır. Dolayısıyla ihtiyacı nedeniyle görüşmesi caiz olan kimselere oranla, kölesine bakması çok daha öncelikli olarak caizdir.[230] 5. Hanımların, cinsel güçten düşmüş erkeklerin yanında kıyafetleri. Yüce Allah;'Mümin kadınlara da söyle... erkeklerden kadına ihtiyacı kalmamış (cinsi güçten düşmüş) hizmetçiler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. [231] buyurmuştur. îbn Kesîr, kadına ihtiyacı olmayan erkekleri şöyle açıklar; 'Bunlar, ücretli hizmetçiler, evlenme yeterliliği olmayan ve aklen özürlü durumda olanlardır'. Bunlar yaşlılık, kadınsı tabiatlılık veya iktidarsızlık nedeniyle hanımlara ihtiyaç duymayanlardır. Bu erkeklerin, ihtiyaç durumunda kadınlara bakmalarına ruhsat verilmiştir. Fakat kadınları görüp, fizikî yapılarını başkalarına anlatmaları halinde, bunların hanımların yanlarına girmeleri ve onlara bakmalarına izin verilmez. Ümmü Seleme (radiyallâhu anhâ) anlatıyor; 'Kadın tabiatlı bir kimse, evde Resulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)in yanında bulunuyordu. Bu kimse, Ümmü Seleme'nin kardeşine: «Ey Abdullah b. Ebî Ümeyye! Allah yarın size Taif'in fethini nasip ederse, ben sana Gaylan'ın (şişman) kızını sana göstereceğim. Çünkü o kız, (iri yapılı olduğundan dolayı) dört (et büklümüyle) karşılar ve (geriye döndüğü zaman ise) sekiz (et büklümüyle) arkaya döner' dedi. Rasuîullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) (onun bu sözlerini) işitti. Bunun üzerine (hanımlarına); «Bunlar, sizin yanınıza girmesin» buyurdu.[232] Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), kadın tabiatlı iktidarsız kişinin, Gaylan'ın kızlarını anlatması üzerine, ona karşı hanımların tesettür uygulamasını emretmiştir. Hatırlatma; Hadım kişilerle, cinsel organı kesilmiş olanların kadınlara bakmaları haramdır. Bu konuda âlimlerin geneli ittifak etmiştir. Çünkü cinsel organın bulunmayışı veya hadım durumda oluşu, kalpte şehvet duygusunun hissedilmesine engel değildir.[233] 6. Hanımların, özel hallerinin ve avret yerlerinin farkında olmayan çocuklara ziynet yerlerinin gösterilmesi: Yüce Allah;'Mümin kadınlara da söyle... erkeklerden kadına ihtiyacı kalmamış (cinsi güçten düşmüş) hizmetçiler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. [234] buyurmuştur. İbn Kesîr der ki; 'Ayette kastedilenler, kadınların özel durumlarını, avret yerlerini, konuşmalarındaki tatlılığı, yürüyüş ve hareketlerindeki letafeti, yaşlarının küçük olmasından dolayı fark etmeyen çocuklardır. Bu durumdaki çocukların hanımların yanlarına girip çıkmalarmda bir sakınca yoktur. Fakat buluğ yaşma girmiş veya yaklaşmış olan çocuklar, kadınları güzel ve çirkin olarak ayırt edebitiyorlarsa, hanımların yanlarına girip-çıkmalarına izin verilmez. Câbir (radiyallâhu anh) anlatıyor; 'Ümmü Seleme (radiyallâhu anhâ) kan aldırmak için Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sel-lemj'den izin istemişti. Bunun üzerine Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), Ümmü Seleme'den kan alması için Ebû Tayyib'e emretmişti. (Râvi Ebu'z-Zübeyr) der ki;«Oyle zannediyorum ki Ebû Tayyib, Ümmü Seleme'nin ya sütkardeşi ya da henüz ergenlik çağına girmemiş bir çocuktu.[235] 7. Hanımların eşieri yanındaki kıyafetleri: Eşler, şehvetle veya şehvetsiz birbirlerinin -cinsel organları da dâhil- her yerine bakabilirler. Bunda hiçbir kerahet yoktur. Âlimlerin çoğunluğu bu görüştedir. Buna delil olarak şunları zikretmişlerdir; 1. Yüce Allah; 'Mahrem yerlerini korurlar. Ancak eşleri ve cariyeleri istisnadır [236] buyurmuştur. Ayet-i kerîme, bakmanın da ötesinde, dokunma, sarılma gibi davranışların helal olduğunu ifade etmektedir. Dolayısıyla bakılması helal olana, dokunulması da helaldir. 2. Âişe (radiyallâhu anhâ) anlatıyor; 'Ferak denilen bir kapta, ben ve Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) birlikte yıkanırdık.[237] Bu hadis, eşlerin birbirlerinin avret yerlerine bakmalarının helal olduğuna delildir. 3. Behz bin Hakîm babasından, o da dedesinden naklediyor; 'Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellemj'e; «Ey Allah'ın Rasû-lül Avret yerlerimizin neresini örtüp, neresini açık bırakacağız?» dedim. Bana; «Hanımın ve sahip olduğun cariyenin dışındaki herkesten avretini koru» buyurdu.[238] Sonuç olarak, eşlerin birbirlerine karşı avret yerlerinde sınır yoktur. Diledikleri gibi birbirlerine bakabilir ve dokunabilirler. Kadın, kocası için mubah olan her şekilde süslenebilir. Bu konuyla ilgili geniş açıklamalar daha sonra zikredilecektir. -İnşallah- [227] Nur, 31. [228] El-Mebut, 10/157. [229] Ebû Dâvûd, 4106; Beyhakî, 7/95; Hasen rivayettir. [230] Mecmuu'İ-Fetâuâ, 16/141. [231] Ahr.âb,59. [232] Kuhârî, 5235; MüsÜm, 2180. [233] Bkz. EI-Mebsût, 10/158; el-Meanû, 16/140. [234] Ahzâb, 59. [235] Müslim, 2206; Ebû Dâvûd, 4105; İbn Mâce, 3480. [236] Meâric, 29-30. [237] Buhâri, 250; Müslim, 319. [238] Ebû Dâvûd, 4017; Tirmîzî, 2769; İbn Mâce, 1920; Hasen rivayettir. |