Konu Başlığı: Evlenilecek kıza bakmada ölçüler Gönderen: Safiye Gül üzerinde 16 Kasım 2010, 17:36:07 Evlenilecek Kıza Bakmada Serî Ölçüler:
1. Erkek, kızla yalnız kalmamalıdır. Kızın, kadın veya erkek mahremlerinden birilerinin bulunması şarttır. 2. Erkek, kıza şehvetlenmek ve haz duymak için bakmama-lıdir. Bu şart, sadece Hanbelî mezhebinde vardır. Diğer âlimler, mubah olan bakış için böyle bir şart zikretmem işlerdir. Çünkü bu konudaki hadislerde böyle bir sınır konulmamıştır. Çünkü bakmayla elde edilen maslahatlar, şehvetle bakma fesatlığından çok daha büyüktür.[445] 3. Erkek, kızdan evlilik talebine olumlu cevap alabileceği ka-naatindeyse bakabilir. Aksi halde bakması caiz olmaz. 4. Tokalaşmak veya herhangi bir yerine dokunmak caiz değildir. Çünkü ikisi de birbirine yabancıdır. 5. Evlilik talebinde bulunmadan önce kızı görmesi daha evlâdır. Çünkü gördükten sonra beğenmemesi durumunda üzülme ve kırılmaya neden olabiiir. 6. Serî edep kurullarına riayet ederek, kızla konuşması, ondan bir şeyler istemesi caizdir. Çünkü kızın normal sesi tercih edilen görüşe göre avret değildir. 7. Birden fazla oturumlar yapılması uygun değildir. Mısır'da neredeyse erkek her gün, nişanlısıyla oturmakta! 8. Nişanlıların mahremsiz dışarı çıkmaları caiz değildir. Müslüman toplumlarda maalesef nikâh akdi kıyılmadan önce, nişanlıların birlikte gezmeye çıkmaları oldukça yaygınlaşmıştır. Nasıl olsa evleneceğiz düşüncesiyle, nişanlılar kulüplere, pikniklere, oyun ve eğlence merkezlerine gitmektedirler. Ne erkeğin, ne de kızın ailesinin işitip-göremeyeceği yalnızlığı yaşamaktadırlar. Sonrası ise hüsran ve utanç olmaktadır! Kızın, erkeği görmesi: Kızın erkeği görmesinin hükmü, erkeğin kızı görmesinin hükmü gibidir. Çünkü biri beğenip, diğeri beğenmeyebilir. Hatta kız görme konusunda, erkekten daha fazla hak sahibidir. Çünkü erkek hoşlanmadığı kimseden ayrılabilir; fakat kızın durumu farklıdır. Bu konuda, 'Yüce Allah, kadının görmesinden bahsetmemistir denilebilir. Bunun nedeni, İslam toplumunda erkeklerin rahat görülebilecek ortamlarda bulunmaları, kızların gizlendiği gibi, gizlenmemeleridir. Dolayısıyla kız, evlenmek istediği erkeği çok kolaylıkla görebilir. Kızın evleneceği erkeğin nerelerine bakabileceği konusunda âlimler farklı görüşler belirtmişlerdir. Doğrusu, kız evleneceği erkeğin yüz ve elinden fazlasını da görse haram olmaz. Erkeğin avreti, göbeğiyle dizi arasıdır. Evlenilecek kız ve erkek hakkında İstişare edilmesi ve erkeğin ayıplarının söylenmesi:[446] Evlenecek tarafların birbirlerini araştırmaları, güvenilir kimselerden soruşturmaları ve istişarelerde bulunmaları gerekir. Görüşü istenen kişi, sorulan kişi hakkında kötü şeyler söyleyecek olsa dahi doğruyu söylemelidir, çünkü bu haram olan gıybetten değildir. Bunu yaparken amacı nasihat etmek, uyarıda bulunmak olmalıdır. Eziyet etmek, zarar vermek olmamalıdır. Nitekim Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), evlilik istişaresinde Kays'ın kızı Fâtıma'ya; 'Ebû Ceh-m'in sopası elinden eksik olmaz; Muâviye ise fakirdir, hiç malı yoktur' demiştir. Bir başka rivayette Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem}; 'Din nasihattir [447] buyurmuştur. Evlenecek kişiler hakkında sorulduğunda, sadece İhtiyaç duyulduğunda tarafların ayıpları söylenebilir. Ayıplar söylenmeden, sadece olumsuz kanaat bildirilmesi yeterli olabiliyorsa, ayıplarının söylenmemesi vaciptir. Buna rağmen söylenmesi caiz değildir. Evlilik için istihare yapılması: Evlenecek tarafların, evlilikle ilgili konularda istihare yapmaları müstehaptır. Câbir bin Abdullah (radiyallâhu anh)'m istihareyle ilgili rivayeti 'Namaz Bölümünde' zikredilmişti. Ey Allah'ım! Senin ilmine müracaat ediyorum. Senin kud-retmle senden güç istiyorum. Yüce ihsanından istiyorum. Şüphesiz sen kudretlisin, bense güçsüzüm; sen bilirsin, bense bilmem; sen gaybı en iyi bilensin; Ey Allah'ım! Senin ilminde eğer bu iş [448] benim dinim, yaşantım, geçmiş ve gelecek işlerimin sonucu için hayırlı ise o işi bana nasip et ve onu bana kolaylaştır. Onu benim için bereketli kıl Şayet senin ilminde bu iş, benim dinim, yaşantım, geçmiş ve gelecek işlerimin sonucu için şerli ise o işi benden uzaklaştır; beni de o işten uzaklaştır. Nerede olursa olsun bana hayırlı olanı nasip et. Sonra beni nasip ettiğine razı kıl.[449] Evlilik talebini değerlendiren taraflar, iki rekât namaz kıldıktan sonra, Aziz ve Celîi Allah Teâlâ'ya karşı samimi ve ihlâslı olarak istihare duasını okumalıdırlar. Duayı çokça ve ısrarla yapmak müstehaptır. İstiharede rüya görülmesi, ferahlık oluşması veya benzeri şeylerin hissedilmesi şart değildir. Bunların olması da, olmaması da mümkündür. İstiharede önemli olan, Allah'ın zikriyle kalbin mutmain hale gelmesidir. Sonrasında ortaya ne çıkarsa çıksın, hayra yorumlanmah, rıza ve hoşnutluk gösterilmelidir. 6. Nişanlı kıza, nişan düşmek: Bir Müslüman, kızla nişanlandıktan sonra, başka birinin ona evlilik talebinde bulunması helal değildir. Çünkü Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'Bir kimse, din kardeşinin teklif veya nişanı üzerine evlilik teklifinde bulunmasın [450] buyurmuştur. Böyle bir davranışta bulunan Allah'a ve Rasulüne isyan etmiş olur. Bu konuda âlimler görüş birliğindedirler.[451] Kardeşinin nişanı üzerine evlilik teklifinde bulunan ve evlenen kişinin hükmü: Bu kişi günahkâr olmakla birlikte, nikâhı sahihtir.[452] Çünkü yasaklanmış olan şey nişanlı bir kıza, nişan talebinde bulunmaktır; dolayısıyla nişanlı bir kızın, nişandan dönerek başka biriyle nikâhlanması caizdir. Nişan, nikâh akdinin şartı olmadığı için, sahih olmayan nişandan dolayı, nikâh geçersiz olmaz. İstisnai hükümler: 1. Taraflar birbirlerini gördükten sonra, kız tarafından olumlu cevap verilmediğinde, kızın başka bir görücüye talipliye- çıkması caizdir. Çünkü ilk teklife, evlilik vaadinde bulunulmamıştır. Daha önce zikredilen Kays'ın kızı Fâtıma'nın rivayeti de bunu teyit etmektedir. Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), evlilik istişaresinde Kays'ın kızı Fâtıma'ya; 'Ebû Cehm'in sopası elinden eksik olmaz; Muâviye ise fakirdir, hiç malı yoktur' demişti. 2. Dindar bir kız, fasık biriyle nişanlanmış ise, onu bırakıp, takva bir Müslüman ile nişanlanması -tercih edilen görüşe göre-caizdir. Çünkü dindar bir kızın, dinle alakası olmayan bir fasıkla evlenmesi büyük bir fesattır. İddet bekleyen bir kadına evlilik teklifinde bulunmak: İddet bekleyen kadınlar için üç durumdan biri söz konusudur; 1. Kocasının vefatı dolayısıyla iddet bekleyen kadınlar: Bu kadınlara açıkça evlilik teklifinde bulunulması caiz değildir. Ancak evlilik arzusunun üstü kapalı belli edilmesi caizdir. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'Böyle kadınlara kapalı bir şekilde evlenme teklif etmenizde veya içinizden onlarla evlenmeyi geçirmenizde size sorumluluk yoktur, Allah onları anacağınızı bilir. Sakın meşru sözler dışında onlarla gizlice sözleşmelin, müddet sona erene kadar nikâh akdine kalkışmayın, içinizde olanı Allah'ın bildiğini bilin de O'ndan çekinin. Allah'ın bağışlayan ve Halim olduğunu bilin.[453] İddet bekleyen kadınlara açıkça evlilik teklifinde bulunulması durumunda, süresinin dolması konusunda yalana başvurabilir.[454] 'Böyle kadınlara kapalı bir şekilde evlenme teklif etmenizde veya içinizden onlarla evlenmeyi geçirmenizde size sorumluluk yoktur' ayetinin tefsirinde, üstü kapalı evlilik teklifinin bir örneğini İbn Abbâs (radiyallâhu anh) şöyle açıklamıştır; 'bu, erkeğin; «ben evlenmeyi düşünüyorum; bana saliha bir kadının nasip olmasını diliyorum» demesidir.[455] Hatırlatma: Eşinin vefatından dolayı iddet süresi İçerisinde bir kadınla evlenen kişi, hâkim kararıyla boşatılır. Kadına, ilk eşinin vefatından dolayı İddeti tamamlatılır. İkinci eşiyle gerdeğe girmiş ise, ikinci eşinden dolayı da İddet bekler. İddet dönemi İçerisindeyken evlenmenin haram olduğunu bilmediği için evlenmiş ise, ikinci kocasından aldığı mehir kadına kalır. Şayet kadın bu hükmü bildiği halde evlenmiş ise, hâkim mehri kadına bırakabileceği gibi, tâzir cezası olarak mehri hazineye de bırakabilir. Söz konusu kadın, ikinci evliliğinden olan iddetini de tamamladıktan sonra, ikinci eşiyie tekrar evlenebilir mî? Ömer bin Hattâb (radiyallâhu anh), 'iddet dönemi içerisinde evlendiği ikinci eşiyle, hiçbir zaman eulenemez' demiştir. Ali bin EbîTâlib (radiyallâhu anh) ise; 'evlenebilir' demiştir.[456] Âlimlerin çoğunluğu Ali (radiyallâhu anh)'ın görüşünü tercih etmiştir. İmam Mâlik ise, Ömer (radiyallâhu anh)'ın görüşünü tercih etmiştir. 2. Ric'î talak nedeniyle -kocasının bir veya iki talakla boşaması dolayısıyla- iddet bekleyen kadınlar: Bu durumdaki kadınlara, ne açıkça, ne de üstü kapalı evlilik teklifinde bulunulması caiz değildir. Alimler bu konuda görüş birliği içerisindedirler. Çünkü bu durumdaki bir kadın, henüz evli hükmündedir, bu nedenle ona evlilik teklifinde bulunulması kocasını aldatmak olur. Kadın, boşanmışhğm acısı içerisinde, kocasından intikam almak amacıyla iddetinin bittiğine dair yalan söyleyebilir. 3. Bâin talak nedeniyle -kocasının üç talakla boşaması dolayısıyla- iddet bekleyen kadınlar: Alimler, bu durumdaki kadına açıktan evlilik teklifi yapılamayacağı konusunda görüş birliğindedirler. Ancak kinayeli olarak üstü kapalı teklif konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Üstü kapalı evlilik teklifini caiz görenler, bâin talak ile kadının kocasından tamamen ayrılmış olduğunu gerekçe göstermişlerdir. Görüşlerini şöyle delillendirmişlerdir; Kocası tarafından üç talakla boşanan Kays'ın kızı Fâtıma'ya, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem); %ni Ümmü Mektûm'a git ve iddet süresince onun yanında kal Çünkü onun gözleri kördür, elbiseni yanında çıkarabilirsin; iddetini tamamlandığında da bana bildir' buyurmuştur.[457] Rivayette geçen; 'iddetini tamamlandığında da bana bildir' ifadesi, üstü kapalı evlilik teklifini içermektedir. Nitekim iddet süresi tamamlandıktan sonra, Peygamberimiz (saİlalîâhu aleyhi ve sellem) onu Usâme'ye nişanlamıştır. Bu durumdaki kadına, üstü kapalı teklifi caiz görmeyenler, evlilik arzusuyla iddeti tamamlanmadan, iddetinin bittiğini İleri sürmesinden çekinmişlerdir. Bu konuda ilk görüşü tercih etmekteyim. -Allah en doğrusunu bilir-. Hatırlatma: İddet süresinde iken, bîr kadına açıkça evlilik teklifinde bulunan, iddeti tamamlandıktan sonra da, o kadınla evlenen kişi günahkâr olur. Ancak nikâhı sahihtir. Henüz İddeti süresi tamamlanmadan evlenirse, -daha Önce de belirtildiği gibi- nikâhları batıl/geçersiz olur. Alimlerin genelinin kanaati budur.[458] Bir kadının evlenmesi veya nişanlanması için aracı olmak caizdir: Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Muğîs'in, Berîra ile evlenmesi için talepte bulunmuştur. Berîra; 'Yâ Rasulullah! Bu bir emir midir?' diye sorduğunda; 'hayır, ben sadece şefaatçiyim!aracıyım' buyurmuştur. Bunun üzerine Berîra; 'ö halde, benim ona ihtiyacım yok' demiştir.[459] İbn Ömer (radiyallâhu anh)'ten evlilikte aracı olması istendiğinde şöyle derdi; 'Bize karşı insanları kırmayınız! Allah'a hamd, Muhammed'e salât olsun. Falan kişi, falan kızınızla evlenmek ister. Eğer kabul eder, nikahlarsanız «elhamdülillah» deriz; şayet te reddederseniz «subhanallah» deriz.[460] Evlilik öncesi, tarafların sağlık kontrolünden geçmesinin hükmü: Emanet ve güven duygusunun zayıfladığı, evlilik talebinde, kişilerin kendi bedensel ve nefsi zaaflarını gizledikleri, -ilmin ilerleyişiyle birlikte- eşlerin huzur ve güvenini teyit için tıbbî tedbirlerin alındığı bir zamanda yaşıyoruz. Günümüzde, evlenecek tarafların ve çocuklarının geleceklerini etkileyen genetik ve bireysel rahatsızlıkların tespiti için bir takım tahliller yaptırılmaktadır. Bu raporların sonuçları itibariyle değerlendirilmesi; Evlilik öncesi sağlık raporları, neticelerinin olumlu veya olumsuz yönleriyle değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunları şöylece özetleyebiliriz; [445] E!-Muğnî, 6/553; İbn Abidm, 5/237; Cevâhiru'l-MI, 1/275; Raudatu't-Tâhbîn, 7/20; Mecmuu'l-Fetâuâ, 15/419; 21/251. [446] Ceuâhiru'1-Ml, 1/276; Ravdatu't-Talibîn, 7/32; Keşfu'!-Kına, 5/11. [447] Müslim, 55; Buhârî, iman Bahsinde, muallak olarak zikretmiştir. [448] İstihare yapan kişi burada istek, ihtiyaç ve işini belirtir. [449] Buhârî, 6382; Ebû Dâvûd, 1524; Tirmîzî, 480; Nesâî, 6/80; İbn Mâce, 1381. [450] Buhârî, 5143; Müslim, 1413. [451] Fetâuö, 7/32. [452] Şâffl, El-Ümm, 5/39; Fethu'l-Bârî, 9/200. [453] Bakara, 235. [454] E!-Meusûatu'!-FıkhiVye, 19/191. [455] Buharı, 5124; Taberî, 5099. [456] Câmiu Âhkâmi'n-Nisâ, 3/229. [457] Müslim, 1480. [458] El-Ümm, 5/32; Keşşafü'I-Kına', 5/18; JVey/ü7-E(;£âr,6/131. [459] Buhârî, 5283; Ebû Dâvûd, 2231; Nesâî, 8/245; İbn Mâce, 2075. [460] Beyhakî, 7/181; Sahih rivayettir. |