Konu Başlığı: Boşanmış hanımların nafaka ve mesken hakkı Gönderen: Safiye Gül üzerinde 12 Kasım 2010, 18:32:29 Boşanan Hanımların Nafaka Ve Mesken Hakkı Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'Ey Peygamber! Kadınları boşamak istediğiniz zaman, onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti sayın; Rabbiniz olan Allah'tan sakının; onları, apaçık bir hayasızlık yapmaları hali hariç, evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasmlar.[744] 'Onları gücünüz nispetinde kendi oturduğunuz yerde oturtun.[745] Yüce Allah bu ayeti kerimede, kadının iddeti süresince kocası yanında mesken hakkı bulunduğuna hükmetmiştir. Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve seilem}; 'Erkeğin hanımını geri alma hakkının bulunduğu ric'î talakta, kadının nafaka ve mesken hakkı vardır [746] buyurmuştur. Üç Talakla Boşanmış Kadının Durumu: Üç talakla boşanan kadının, nafaka ve kocası yanında mesken hakkı yoktur. Kays'ın kızı Fâtıma üç talakla boşanmıştı. Kendisi bu durumu şöyle anlatıyor; 'Mesken ve nafaka hakkı için [boşandığım] eşimi Rasulullah (sallallâhu aleyhi ue sellem)'e şikâyet ettim. Bana mesken ve nafaka hakkı vermedi ve Ümmü Mektûm'un oğlunun evinde iddet beklememi emretti.[747]. Boşanmış Hamile Kadının Durumu: Doğum yapıncaya kadar nafaka hakkı vardır. Çünkü Yüce Allah; '.. .Eğer hâmile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin.[748] buyurmuştur. Boşanan Kadınların Nafaka Hakkı: Nafaka, erkeğin boşadığı hanımına verdiği maldır. Bu mal, giyecek, yiyecek, harcırah, hizmetçi ve benzeri şeylerdir. Bunun miktarı erkeğin maddi durumuna göre fark eder. Alimlerin tercih edilen görüşüne göre, konuyla ilgili ayeti kerimenin umumi lafzından dolayı boşanan kadınlara nafaka verilmesi 'vaciptir'. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'Boşanan kadınları iyilikle!uygun bir surette faydalandırmak, muttakiler üzerine bir haktır [749] Zengin kendi durumuna, fakir kendi durumuna uygun bir şekilde, boşadığınız hanımları, faydalandırın. Bu iyilerin üzerine bir haktır.[750] Nafaka konusunda cinsel üişkiye girilmiş kadınla, cinsel ilişkide bulunulmadan boşanmış kadın aynı durumdadır. Fakat şunun bilinmesi gerekir ki; Cinsel ilişkide bulunulmadan boşanmış kadının nafakası, nikah akdinde belirlenmiş mehrinin yarısından ibarettir. Bunun dışında bir nafaka hakkı yoktur. Nitekim Yüce Allah, cinse! temasta bulunulmadan boşanmış kadınların faydalandırılmasını/onlara bağışta bulunulmasını vacip kılmıştır. Mümin kadınlarla nikahlandıktan sonra, (cinsel) temasta bulunmadan onları boşarsanız; onlardan dolayı size iddet saymaya gerek yoktur. Kendilerine bağışta bulunarak onları güzellikle serbest bırakın [751] buyurmuştur. Âyeti kerimedeki 'bağış/faydalandırma1 lafzı, miktarı belirli ve belirsiz olmak üzere genellik bildirmektedir. Bu genel ifadeyi, Bakara süresindeki ayetler açıklamıştır. Buna göre, mehri belirlenmiş kadın, cinsel ilişkide bulunulmadan önce boşanmışsa, mehrinin yarısıyla faydalandırılır. Mehri belirlenmemiş ise, fay-dalandırılacağı miktar tayin edilmemiştir. Nitekim Yüce Allah bu konuda şöyle emretmiştir; '...Mümin kadınlarla nikahlandıktan sonra, (cinsel) temasta bulunmadan onları boşarsanız; onlardan dolayı size iddet saymaya gerek yoktur. Kendilerine bağışta bulunarak onları güzellikle serbest bırakın. Evlendiğiniz kadınları mehir belirlediğiniz halde, temas etmeden boşarsanız, -kendileri veya nikâh akdi elinde olan erkeğin bağışlaması hali müstesna-belirlediğiniz mehrin yarısı onlarındır. Bağışlamanız Allah'tan sakınmaya daha uygundur. Aranızdaki iyiliği unutmayın. Allah şüphesiz yaptıklarınızı görür.[752] İbn Ömer (radiyallâhu anh) der ki; 'Boşanan bütün kadınların nafaka/faydalandırılma hakkı vardır. Ancak kendisiyle cinsel ilişkiye girilmeden boşanan kadınların, mehirlerinin yarısını alma dışında bir nafaka/fayda hakları yoktur.[753] Âlimlerin çoğunluğu bu görüştedir.[754] Hidâne [755] Küçük Çocukların Velayet Hakkı: Boşanan kadın, başka biriyle evlenmediği sürece, küçük çocukların velayetine babadan daha fazia hak sahibidir. Kadın başka biriyle evlendiğinde, baba daha fazla hak sahibi olur. Çünkü Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve seilem), bebeğiyle birlikte bulunan boşanmış kadına; 'Evlenmediğin sürece, çocuğun velayetine sen daha fazla hak sahibisin [756] buyurmuştur. Hidâne ihtiyacı bulunmayan çocuklar, baba veya anneyi tercihte serbest bırakılırlar. Nitekim Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)'e, bir kadın bu konuda şikayette bulunmak için geldiğinde, çocuğa hitaben; «İşte baban ve işte annen! Hangisini istiyorsan onun elini tut!» buyurmuştur. Bunun üzerine çocuk annesinin elini tutmuş ve onunla birlikte gitmiştir.[757] [744] Talak, 1. [745] Talak, 6. [746] Nesâî, 6/144; Sahih rivayettir. [747] Müslim, 1480; Vdğ. [748] Talak, 6. [749] Bakara, 241. [750] Bakara, 236. [751] Ahzâb,49. [752] Bakara, 236-237. [753] Taberî, Tefsir, 5/126; Sahih senetle rivayet edilmiştir. [754] B-Muğnî, 10/139; Mâverdî, el-Hâuî, 13/101; İbn Abidin, 3/111. [755] Hidâne, kucak, böğür ve kanat altı anlamında olup, kanat germek, kucak açmak, sahip çıkmak manasindadır. (Çev Bkz. Îbnü'l-Hümâm, Fet-hu'l-Kadîr, 3/421] [756] Ebû Dâvûd, 2276; Ahmed, 2/182; Hasen senetle rivayet edilmiştir. [757] Ebû Dâvûd, 2277; Tirmîzî, 1357; Nesâî, 6/185; İbn Mâce, 2351. Hasen senetle rivayet edilmiştir. |