๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hanımlar İlmihali => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 19 Kasım 2010, 12:06:03



Konu Başlığı: Adakla ilgili bazı hükümler
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 19 Kasım 2010, 12:06:03
Adakla İlgili Bazı Hükümler:
 

Allah'a itaatte bulunmayı adayanlar, adaklarını yapma­ları vaciptir. Çünkü Peygamberimiz (sallaliâhu aleyhi ve sellem); Allah'a itaatte bulunmayı adayanlar, O'na itaat etsinler [45] bu­yurmuştur.

Adaklarını gerçekleştiremeyenlerin, yemin kefareti yap­maları gerekir. Çünkü Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sel­lem); Adakların kefareti, yemin kefaretidir [46] buyurmuştur.

Allah'a isyan olan bir adakta bulunanların, adaklarını yerine getirmeleri haramdır. Adaklarının yerine yemin kefareti yapmaları gerekir. Çünkü Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Allah'a isyan olan bir adakta bulunan, O'na isyan etme­sin [47] 'Günah alan bir konuda adak olmaz. Bu durumda yemin kefareti gerekir [48] buyurmuştur.

Mubah olan bir konuda yapabileceği bir adakta bulunan, ya adağını yerine getirmeli, ya da yemin kefareti yapmaiıdır. Nite­kim mubah bir konuda adakta bulunmak, vefa gösterilmesi em­redilen konulara dâhildir. 'Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir savaşa çıkmıştı. Savaştan dönünce siyah bir cariye geldi ve; 'Ey Allah'ın Rasûlül Seni sağ salim bu savaştan Allah çevirirse senin önünde def çalıp şarkı söylemeyi adamıştım' dedi. Rasûîulbh (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'eğer adakta bulundu isen çal ama adakta bulunmadı İsen yapma' buyurdu. Cariye def çalmaya başladı. Ebû Bekir girdi cariye çalıyordu. Ali girdi cariye çalmaya devam ediyordu. Osman girdi Cariye yine çalmasını sürdürüyor­du sonra Ömer girince Cariye defi altına alıp üstüne oturdu.[49]

Allah'ın meşru kılmadığı bir adakta buiunan veya meşru ol­makla birlikte yapamayacağı bir adakta bulunan, adağını bıra­kır, yemin kefaretinde bulunur. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellemj'e; 'Ebû israil'in ayakta durup, hiç oturmamak, gölgelen­memek, konuşmamak ve oruç tutmak için adakta bulunduğu' söylendi. Bunun üzerine; 'Ona emredin, konuşsun, gölgelensin, otursun ve orucunu tamamlasın buyurdu.[50] Bir adam evine yürüyerek gitmek için adakta bulunmuştu. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) onun adağını öğrenince; 'Onun kendi nefsine işkence etmesinden, Allah müstağnidir' buyurdu ue ona bineğine binmesini emretti.[51]

Adakta bulunurken ne adadığını belirtmeyenlere, yemin kefareti gerekir. Örneğin, Allah için bir adakta bulundum, diyen ama ne adadığını belirtmeyenler, yemin kefareti yapmalıdır. Çünkü Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem}; 'Ne oldu­ğu belirtilmeyen adaklar için, yemin kefareti yapılmalıdır [52] bu­yurmuştur.

Bütün mallarını infak etme adağında bulunanlar, eğer imanlarında, tevekküllerinde, sabırlarında ve Rab Teâlâ'ya gü­venlerinde güçlü iseler ve adaklarından dolayı çocukları zarar görmeyecekse, Ebû Bekir (radiyaîlâhu anh)'ın yaptığı gibi, bütün mallarını infak edebilirler. Ancak, bu durumda değillerse ve ço­cukları bundan zarar görecekse, mallarının üçde birini infak edip, yemin kefaretinde bulunurlar. Ka'b bin Mâlik (radiyaîlâhu anh) tövbesi kabul edildiğinde; 'Ey Allah'ın Rasülü! Bütün malımı Al­lah'a ve Rasülüne sadaka olarak bağışlıyorum' dedi. Bunun üze­rine Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'Malının bir kısmım kendin için alıkoyman, senin için daha hayırlıdır' buyurdu. Bir başka rivayette; Rasulullah (sallallâhu aleyhi ue sellem) 'hayır, (tamamı olmaz) buyurdu. O, 'yarısı' dedi; Rasulullah; 'hayır' bu­yurdu. O; 'üçte biri' dedi. Rasulullah, 'evet, buyurdu.[53]

Adakta bulunup da gerçekleştiremeden vefat edenle­rin velisi, onu kaza eder. İbn Abbâs (radiyaîlâhu anh) anlatıyor; 'Sa'd bin öbâde, adağını gerçekleştiremeden vefat eden annesi hakkında Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) 'den fetva istedi. Rasulullah (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'onun adağını kaza et' buyurdu.[54]

Allah'tan başkası için adakta bulunmak şirktir. Adak iba­dettir. Bu nedenle Allah'ın dışında hiçbir şeye adakta bulunul­maz. Örneğin, eğer çocuğum iyileşirse Şeyh Bedevi için kurban adadım, gibi sözler, Allah'tan başkası adına yemin etmek gibidir ve şirktir. Allah rahmet eylesin imam San'ânî der ki; 'Günümüzde, kabirlerde, yatırlarda ve ziyaretlerde yapılan adakların haramhğı hakkında söze hacet yok. Çünkü bu tür adaklarda bulunanlar, kabirdekilerin fayda ve zarar verebileceğine, iyilikler getirip, kö­tülükleri önleyeceğine, acılan dindireceklerine, hastaları iyileşti­receklerine inanmaktadırlar. Putperestlerin yaptıkları da bunların aynısı idi. Putlara adakta bulunmak nasıl haram ise, bunlar da haramdır. Bu tür adakları kabul etmek, almakda haramdır. Çün­kü bu, şirki onaylamaktır. Bunları engellemek, bunların en büyük günahlardan ve haramlardan olduğunu açıklamak vaciptir. Puta tapanların durumu da böyledir. Aradan geçen uzun zaman dili­minden sonra, iyilikler kötülüklere, kötülükler de iyiliklere dönüş­tü. Ölülere yapılan adakları kabul etmek için sancaklar kurulma­ya, yatırlara gelenlere ziyafetler verilmeye, kapılarında kurbanlar boğazlanmaya başlandı. Bunlar, bir zamanlar puta tapanların yaptıklarının aynısıdır. İnnâ lillâhi ve İnnâ iİeyhİ râciûn.[55]


[45] Buhârî, 6696.

[46] Müslim, 1645; Nesâî, 7/26.

[47] Buhârî, 6696.

[48] Ebû Dâvûd, 3267; Tirmîzî, 1562; Nesâî, 7/26; İbn Mâce, 2125.

[49] Tirmizî, 3690; Ebû Dâvûd, 3312; Hasen rivayettir.

[50] Buhârî, 6704; Ebû Dâvûd, 3300; İbn Mâce, 2136.

[51] Buhârî, 1865;Müslim, 1642.

[52] Ebû Dâvûd, 2324; Tirmizî, 1528; Nesâî, 7/26; Ahmed, 4/144; Sahih rivayettir.

[53] Buhârî, 6690; Müslim, 2769.

[54] Buhârî, 6698; Müslim, 1638.

[55] Sübülü's-Seiâm, 4/1448.