๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hanımlar İlmihali => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 19 Kasım 2010, 12:07:13



Konu Başlığı: Adak
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 19 Kasım 2010, 12:07:13
Adak


Tanımı: Arabça Vıezr olarak ifade edilen adak; mükellefin kendisini, üzerine vacip olmayan şeylerde Aîlah Teâlâ için so­rumlu/mecbur kılacak sözleri ifade etmesidir, örneğin, Allah için Şunu yapmak üzerime şart olsun, adak olsun gibi.

Meşruiyeti: Yüce Allah şöyle buyurmuştur; 'Yaptığınız her infakı/harcamayı ve adadığınız her adağı muhakkak Allah bi­lir [40] 'O kullar, verdikleri sözü/adağı yerine getirirler. Fenalığı oldukça yaygın olan bir günden korkarlar.[41]

Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); Allah'a itaatte bulunmayı adayan kimse, O'na itaat etsin. Allah'a isyan olan bir şeyi adayan kimse, O'na isyan etmesin [42] buyurmuştur. Alimler, adakta bulunmanın caizliği ve onu yerine getirmenin gerekliliği hususunda icma etmişlerdir.

 
Adaklar İki Kısma Ayrılır:
 

1.  Mutlak Adak:
Hiçbir şarta bağlanmadan, kişinin ken­disini bir iş yapmaya zorunlu kılmasıdır. Örneğin, Allah için iki rekât namaz kılacağım demek gibi. Bu türden adakları birçok âlim mekruh görmekle birlikte, 'bu gibi adaklarda bulunanların, adaklarını yerine getirmeleri vaciptir' demişlerdir. Bazı âlimler ise bu tür adakların müstehap olduğunu belirtmişlerdir.[43]

Hanefî mezhebine göre mutlak adağın yerine geti­rilmesi vaciptir.

2.  Şartlı Adak: Bir nimetin gerçekleşmesi veya bir sıkıntı­nın önlenmesi şartına bağlı olarak, kişinin kendisini bir iş yapma­ya zorunlu kılmasıdır. Örneğin, Allah Teâlâ eğer hastama şifa ve­rirse, bir fakiri doyuracağım demek gibi. Şarth adakta bulunmak mekruhtur. Nitekim Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem); 'Hiç kuşkusuz adaklar, bir şeyi ne öne alabilir, ne de geciktirebilir. Onun sadece cimrinin elinden mal çıkarılır [44] buyurmuştur.

Hanefi mezhebine göre, olması istenen bir şarta bağlanan adak, o şartın gerçekleşmesiyle 'vacip' olur. Gerçekleşmesi istenmeyen bir şarta bağlanan adak sa­hibi, adağıyla ilgili arzunun gerçekleşmesi durumunda, dilerse adağını yerine getirir, dilerse yemin kefereti öder.


[40] Bakara, 270.

[41] İnsan, 7.

[42] Buharı, 6696; vdğ.

[43] İbn   Hazm,  el-Muhallâ,   8/2; Neylü'l-Evtâr,   8/277:  Sübülü's-Sebm, 4/1446.

[44] Buhârî, 6692; Müslim, 1639.