> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hanefi Fıkhı > Reddü´l Muhtar / Meakıl
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Reddü´l Muhtar / Meakıl  (Okunma Sayısı 1476 defa)
26 Ocak 2010, 21:40:51
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 26 Ocak 2010, 21:40:51 »



Reddü´l Muhtar / Meakıl
MEÂKIL KİTABI

M E T İ N


Meâkıl «ma´kul» kelimesinin çoğuludur, diyet manasına gelir. Kan dökülmesini önlediğinden dolayı

buna «akıl» da denilir. «Akıl» da aynı köktendir çünkü çirkinlikleri engeller.

«Akite» divan ehline denir ki onlar da askerlerdir. Şafii´ye göre ise «âkile» kişinin aşiretinden

olanlardır ki bunlar da asabelerdir.

Divan ehli, kendilerinden olan kişiye âkile olurlar ve bizzat öldürme sebebiyle vacip olan bütün

diyetleri ödemeleri gerekir. Sulh yoluyla. veya babanın oğlunun kasden öldürmesi gibi şûpheden

dolayı paraya çevrilen katil olayları bu hükmün dışına çıkmıştır. Bu ikinci durumda yani babanın

oğlunu katil durumunda, cinayetler bölümünde geçtiği gibi, diyet babanın malından alınır.

Diyet, divan ehline verilen atiyyelerden veya erzaktan alınır. Atiyye ile erzak arasındaki fark şudur:

erzak hazineden ihtiyacı kadar ve yeterli miktarda aylık veya günlük olarak verilen şeydir, atiyye ise

her sene ihtiyaç miktarına göre değil de kişinin, dînin yücelmesi hususunda gösterdiği sabır ve

yaptığı yardıma göre olur.

Akilenin vereceği diyet, hüküm vaktinden sonraki üç sena içerisinde alınır. Aynı şekilde bize göre

babanın oğlunu öldürmesi suretiyle amden katil olanın diyeti de üç sene içerisinde alınır. şafii´ye

göre ise bu diyetin peşinen alınması gerekir.

Atiyyeler üç seneden çok veya az bir zaman zarfında verilirse maksad hasıl olduğu için diyet bu

atiyyelerden alınır.

Eğer kâtil divan ehlinden olmazsa o takdirde âkilesi, kabilesi, akrabaları ve onun yardımlaştığı

herkestir. Tenvîru´l-Basâir

Diyet üç senelik zamana göre akileye taksim edilir. Her sene bir dirhem veya 1 1/3 (bir tam bir bölü

üç) dirhem alınır. Esah olan görüşe göre her birine diyetin bütününden üç senede düşen miktar

dört seneye uzatılmaz. Sonra buradaki «seneler» den maksat atiyyelerdir. Kuhistani.

Eğer kabilesi bu diyeti tamamlayamazsa nesep olarak en yakın olan kabileler asabe sırasına göre

bunlara ilave edilir.

Bize göre kâtil kadın, çocuk veya deli de olsa onlardan biri gibidir. Bundan dolayı sahih olan

görüşe göre onlara iştirak eder. Zeylai.

Azad edilen kölenin akilesi efendisinin kabilesidir, mevle´l-muvalâtın diyetini ise mevlâsı ve

mevlâsının kabilesi öder.

Bilinmelidirki daha önce geçtiği gibi, kısası, şüpheden dolayı veya oğlunu amden öldürmesinden

dolayı düşse bile... Akilelerin cinayetinden veya amden öldürmenin diyetini, anlaşma sonucu veya

itiraf etmekle lâzım olanı ve diyetin onda birinin yarısından daha az olanı ödemez. Zira Peygamber

(s.a.v.) demiştir ki: «Akileler, amden alan cinayette, kölenin cinayetinde, anlaşma olduğunda, itiraf

edildiğinde ve kemik görülen yaralamanın erşinden az olanda diyeti ödemezler. Aksine bunları cânî

öder.»

Ancak, akilenin cânîyi ikrarında tasdik etmesi veya delil bulunması yukarıdaki meselenin

istisnasıdır. Hüccet ikrarla birlikte müteber olmadığı halde burada ikrarla birlikte kabul edilir.

Çünkü burada hüccet davalının ikrarı ile sabit olmayan şeyi ispat eder. Bu da diyetin âkile üzerine

vacip olmasıdır.

İ Z A H

Muteber fıkıh kitaplarının çoğunda bu bölüme aynı ad verilmiştir. Fakat burada şu hususun

düşünülmesi gerekir ki: eğer «meakıl» kelimesi «makule» kelimesinin çoğulu olursa, ki o da diyet

manasına gelir, o zaman ortaya bir tekrar durumu çıkar. Çünkü diyetin kısımları daha evvel geçmiş

ve izah edilmişti. Burada kasdedilen; kendisine diyet vacip olan kişilerin, türleri ve hükümleriyle

birlikte açıklanmasıdır. İşte bu kîşiler âkiledirler. Buna göre uygun olan, «avâkil» denilmesiydi.

Çünkü bu kelime «âkile» nin çoğuludur. Tûrî ve Şurunbulâliye.

«Kan dökülmesini önlediğinden dolayı ilh...» veya diyet olarak verilen develerin maktulün velisinin

evinin avlusunda bağlanmasından dolayı... Sonra bu isim umumileşerek. dirhem ve dinar da olsa

verilen diyete «ma´kule» denildi. İtkânî.

«Âkile, divan ehline denilir» Muğrıb´te şöyle denilmiştir: «Divan: bir araya getirildiği zaman kitaptan

daha ince olan defterdir. Çünkü bütün olarak kağıtlardan oluşur. Divanları ilk tedvin edenin yani


valiler ve kadılar için dosyaları tertip edenin. Hz. Ömer olduğu rivayet edilir. «Falan şahıs divan

ehlindendir» denildiğinde isminin dosyada sabit olduğu ifade edilir.»

Hâkim´in «Kâfî» sinden naklen Gâyetu´l-Beyân´da da şöyle denilir:

«Bize, Hz. Ömer´in diyetleri divan ehline farz kıldığı haberi geldi. Çünkü divanı ilk yazdıran O´dur ve

diyeti de divan ehlinden almıştır. Daha önce diyet kişinin aşiretinin mallarından alınırdı. Hz. Ömer´in

bu uygulaması şer´î bir hükmün değiştirilmesi değil belki onun sağlamlaştırılmasıdır. Çünkü o

biliyordu ki kişinin aşireti. diyeti, yardım yoluyla yükleniyorlardı. Yardımlaşma bu divanlar vasıtası

ile olduğu için diyetin bunlardan alınmasına hükmetti. Böylece, diyet kadınlara ve çocuklara vacip

olmaz. Çünkü onlarla yardımlaşma söz konusu olmaz.

Mi´rac´ta bazı inkarcılar kınanarak, âkilenin cinayetle ilgisi bulunmadığını, dolayısıyla, Allah

Teâlâ´nın «kendi günah yükünü taşıyan hiçkimse, bir başkasının günah yükünü taşımaz» âyetinden

dolayı diyetin kâtilin malından alınması gerektiği söylenmiştir. Biz deriz ki: diyetin âkile üzerine

vacip olması meşhurdur ve meşhur hadislerle sabittir. Sahabe ve tâbiûnun uygulamaları da

böyledir. Meşhur hadisle Kitap´ın hükümleri üzerine ekleme yapılabilir. Âkile, diyeti kâtilin muhafaza

ve murakabesini terketmeleri ve bu hususta kusurlu olanları itibariyle, yüklenirler. Diyeti ödemede

ona iştirak sadece onlara hâstır. Çünkü kâtil bu cinayeti ancak onlardan aldığı kuvvetle işlemiştir.

Bu durumda onlar cinayeti bizzat kendileri işlemiş gibi kusurlu olurlar. Hüküm olarak konulmadan

önce bu diyet şeref kazanmak ve dostlara iyilikte bulunmak için veriliyordu. Şeriat da bunu

yerleştirmiştir. Zaten halk arasında bu âdet bulunmakta idi. Şöyle ki; bir kimse hırsızlık veya

yangından dolayı zarara uğrasa, ona yardımlaşma olarak mal toplanırdı. Özetle..

«Onlar da askerlerdir.» Yani burada divan ehlinden maksat asker olan kişilerdir. Dürru´l-Müntekâ´da

şöyle denilmiştir: Kadınlar ve çocuklar gibi divandan pay alan kişiler ve deliler diyet vermezler.

Fakat bunlar öldürme işini bizzat yaparlarsa âkile ile birlikte diyetin ödenmesine dâhli olurlar mı,

olmazlar mı. hususunda ihtilâf edilmiştir.

Sahih olan görüşe göre, Tebyîn´den naklen Şurunbulâliye´de denildiği gibi, diyetin ödenmesinde

âkileye iştirak ederler.

«... Kendilerinden akın kişiye ilh...» Yani kendilerinden olan kâtilin diyetini verirler.

Gûrerû´l-Efkâr´da şöyle denilmiştir: Eğer kâtil gâzî ise onun âkilesi gâziler divanından beslenenler,

kâtip ise katipler divanından beslenenlerdir.

ed-Dürrü´l-Müntekâ´da da Kuhistani´nin yaptığı gibi, cinayet işleyen kimsenin başka bir şehirden

değil de divan ehlinin şehrinden olması gerektiği kaydı konulmuştur. Bazı âlimler tarafından da,

mutlak olarak, «hangi divana mensup ise âkilesi onlaradır.» denilmiştir. Yani ister divan ehlinin

şehrinden olsun ister olmasın eşittir.

Ben derim ki: Hidâye´de denilmiştir ki; eğer diğer bir şehir halkının müstakil bir divanı var ise, bir

şehir halkı o diğer şehir halkının diyetini veremez, İtkâni demiştir ki: Bu, iki şehirden her birinin

divanları ayrı ayrı olduğu takdirde böyledir. Çünkü o zaman aralarında yardımlaşma yok demektir.

Fakat iki şehrin divanları bir olduğu zaman, cânî diğer şehirin divan ehlinden ise bu şehir halkı

onun diyetini verir.

«Sulh yoluyla... paraya çevrilen, bu hükmün dışma çıkmıştır ilh...» Yani sulh veya şüphe sebebiyle,

gereği mala çevrilen öldürme olayı bu hükmün dışına çıkmıştır. Çünkü bu mal bizzat öldürme

sebebiyle vâcip olmamıştır, bu yüzden ileride bahsedileceği gibi âkile onu yüklenmez.

«Diyet divan ehline verilen atiyyelerden veya erzaktan alınır» Yani asıl mallarından değil...

Hidâye´de denilmiştir ki: «eğer kişinin âkilesi erzak alan kişilerden ise, diyetin, erzaklarından üç

senede alınmasına hüküm verilir. Çünkü erzak onlar için atiyye menzilesindedir. Sonra bakılır, eğer

erzakları her sene verilirse erzağın her verilişinde, diyetin üçte biri, atiyye gibi alırlar. Her altı ayda

bir veriliyorsa diyetin altıda biri alınır. Heray veriliyorsa aylık hissesi kadar alınır ki her sene

ödetilen diyetin üçte biri miktarında olsun. Eğer erzakları heray atiyyeleri de hersene ise, daha

kolay olduğu için, atiyyelerden alınır. Çünkü atiyyeler daha çoktur. erzak ise ancak o vakit için

yeterli miktardadır. Bu yüzden ondan ödenmesi güç olur.»

«Atiyye ile erzak arasındaki fark şudur... ilh.» Atiyyenin, savaşlara verilen, erzakın ise

müslümanların savaşçı olmayan fakirlerine verilen şey olduğu da söylenmiştir. İtkanî ise bunda

düşünülmesi gereken bir husus olduğunu söylemiştir.

«Üç sene içerisinde» Bilmiş ol ki, eğer vâcip olan; diyetin üçte biri veya daha az ise bir sene içinde

verilmesi gerekir. üçte birden fazla ise. bu fazlalık tam üçte ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Reddü´l Muhtar / Meakıl
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:24:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Reddü´l Muhtar / Meakıl rüya tabiri,Reddü´l Muhtar / Meakıl mekke canlı, Reddü´l Muhtar / Meakıl kabe canlı yayın, Reddü´l Muhtar / Meakıl Üç boyutlu kuran oku Reddü´l Muhtar / Meakıl kuran ı kerim, Reddü´l Muhtar / Meakıl peygamber kıssaları,Reddü´l Muhtar / Meakıl ilitam ders soruları, Reddü´l Muhtar / Meakılönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes