> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hanefi Fıkhı > Hırsızlık ve Yol Kesme
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hırsızlık ve Yol Kesme  (Okunma Sayısı 2769 defa)
02 Mart 2010, 23:02:43
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 02 Mart 2010, 23:02:43 »



Reddü´l Muhtar / Hırsızlık ve Yol Kesme


HIRSIZLIK BAHSİ

EL KESMENİN İSBATI VE TATBİKİ BABI

YOL KESİLME BABI




HIRSIZLIK BAHSİ



METİN


Serikaat: Lügatte başkasının malını gizlice almaktır. Çalınan mala, çalmak denilmesi mecazdır.

Şeriatta serikaat haram olması itibariyle; nisab miktarı olsun veya olmasın başkasının malını haksız olarak gizlice almaktır. El kesme itibari ile islâm memleketinde konuşan, gören ve mükellef bir kimsenin, gizlice bir şahsın korunan yerden ve bozulmayan şeylerden olan ondirhem veya on dirhem miktarındaki malını kasden alıp dışarı çıkarmasıdır ki; malın korunduğu yerde şüphe ve çalınan malda tevil bulunmamasıdır.

Tarifdeki «mükellef» kaydı, erkek, kadın, köle, kâfir ve ayık halinde olan mecnûna şâmildir.

«Konuşan» ve «gören» kayıtlarıyla dilsiz ite âmâ, hırsızın tarifinden çıkmıştır. Çünkü dilsiz konuşacak olsa şübhe (hadler şübhe ile defedilir) vermek ihtimali vardır. Âmâ ise kendi malını başkasının malından ayıracak vaziyette değildir. Tarifde darbedilmiş dirhem denilmemesi Muğribd´e «dirhem, darbedilmiş dirhemin ismidir» diye açıklandığı içindir. Ağırlığı on dirhem olup, fakat kıymeti darbedilmiş on dirheme müsavî olmayan erimiş gümüş parçasının yahut kıymeti On dirhem gümüş miktarından az olan altının çalınmasıyla el kesilmez.

Çalınan malın kıymetçe on dirhem olarak takdir olunması, çalınma vaktinde, el kesilme vaktinde ve el kesilme yerinde kıymetleri bilen iki âdil erkek şahidin takdiriyle olur. Çalınan malın nisâb (on dirhem) miktarı olup olmadığında kıymet takdir edenler ihtilâf etseler el kesilmez. Zahîriyye.

Çalınan malın kasden alınmış olması da el kesilmesinde şarttır. Buna göre, kıymeti on dirhemden az olan bir elbise çalınıp, elbisenin içinde altın veya gümüşle dolu kese bulunsa el kesilmez. -Çünkü hırsızın maksadı keseyi çalmak olmayıp, elbiseyi çalmaktır.- Ancak çalınan elbise adetâ o dirhem veya altınlara kap olursa, meselâ elbisenin cebinde olursa el kesilir. Bu surette asıl maksat dirhemi çalmak olur. Tecnis.

Tarifde «dışarı çıkarması» kaydıyla yutmaktan ihtiraz edilmiştir. Meselâ: Bir kimse korunan mahalde on dirhem kıymetindeki bir altını yutup,sonra o yerden dışarı çıksa eli kesilmez. Büyük abdestini yapıncaya kadar beklenmeyip, onu telef ve zayi ettiği için mislini öder Telef ve zayi etmesi derhal ödemesine sebebtir.

Çalma gündüz olursa, çalınan malın başlangıcında ve nihayetinde gizlice olması şarttır. Akşamla yatsı arası gündüzden sayılır. Eğer çalma gece olursa, çalınan malın ancak başlangıcında gizlice alınması şarttır. Meselâ: Gecenin başlangıcında gizlice bir haneye girilip, mal açıktan alınsa el kesilir. Hane sahibinin bilgisi olup olmaması hususunda hırsızla mal sahibi arasında ihtilâf vâki olsa; gizli olmasında hırsızın iddiasına mı, yoksa ikisindenbirinin iddiasına mı itibar edilir? Bunda ulema arasında ihtilâf vardır.

Hırsızın mülk sahibinden çalması ve çaldığı malın bütün dinlerde mubah olması lâzımdır. Buna göre bir hırsız, diğer bir hırsızdan çalsa eli kesilmez. Hırsız gerek müslüman olsun, gerekse zimmi olsun, bir müslümanın şarabını çalsa eli kesilmez.

Keza; bir zimmî diğer bir zimmînin şarabını yahut domuzunu yahut iaşesini (murdar hayvanını) çalsa, bunların kullanılması biz müslümanlara göre haram olduğu için eli kesilmez. Bâkaanî´de böyle zikredilmiştir.

El kesilebilmesi için hırsızlığın İslâm memleketinde yapılması şarttır. Buna göre dar-ı harbde veya isyancıların gaalip olduğu yerde hırsızlık yapılırsa el kesilmez. Bedâyı.

Hırsızın elinin kesilebilmesi için nisâb (on dirhem gümüş) miktarı malın korunan mahalden bir defada çıkarılması şarttır. Bu nisâb miktarı mal gerek bir şahsın, gerekse müteaddit şahısların olsun farketmez.

Hırsızlığın kaadı huzurunda, hudûdda muteber olan sübutla sabit olması şarttır. Nitekim ileride izah edilecektir. Buna göre; bir şahıs kendi isteğiyle hırsızlığı bir defa ikrar etse yahut iki erkek kimse bir şahsın hırsızlık yaptığına dair şehâdet etse, onun eli kesilir, İmam Ebû Yusuf (Rh. A.) önce ikrarın ayrı ayrı iki mecliste yapılmasına kaaildi. Sonra o da bu kavle dönmüştür. Bir şahsa zorla hırsızlığı ikrar ettirmek bâtıldır. Müteahhir alimlerden bunun sahih olduğuna fetva verenler vardır. Bunu Kuhistânî Hızânetü´l-Müftîn´e nisbet ederek ziyade etmiştir. Hırsızlıkla müttehem olan şahsı «ikrar et» diye dövmek helâldir. Eğer hırsız köle olursa, müraafaa (duruşma) da efendinin bulunması şarttır. Kölenin ikrarı üzerine her ne kadar efendisinin huzurunda olsa bile şehâdet kabul edilmez.

İZAH

«Hırsızlık bahsi ilh...» Musannıf hudûd bahsinden sonra hırsızlık bahsini zikretmiştir. Çünkü hırsızlık bahsinde ödeme bulunmakla beraber hudûd bahsindendir. Kuhistânî.

Ben derim ki: Fukahâ hırsızlığı bab olarak değil, bahis olarak açıklamışlardır. Çünkü hırsızlık hudûddan hariç olan ödeme hükmünü beyân etmeğe şâmil olduğu için bir cihetle hudûddan başkadır. Binaenaleyh bir takım babları içine alan müstakil bir bahis olarak beyân edilmiştir.

Kuhistânî´de zikredilmiştir ki, şer´i hükümler itibariyle hırsızlık iki nevidir. Çünkü hırsızlığın zararı ya yalnız mal sahibine olur veya hem mal sahibine, hem de bütün müslümanlara olur. Birincisine serikat-ı suğrâ (küçük hırsızlık), ikincisine serikat-ı kübrâ (büyük hırsızlık) denir.

Serikat-ı kübrânın hükmü bahsin sonunda beyân edilmiştir. Çünkü serikat-ı kübrâ az vâki olmaktadır. Serikat-ı suğrâ ile serikat-ı kübrâ tarifde ve şartların çoğunda müşterektirler. Zira bunların her birinde muteber olan malı gizlice almaktın Fakat serikat-ı suğrâdaki gizlilik mal sahibinin yahut emanetçi ve iare alan gibi mal sahibinin yerine gecen kimsenin gözündengizlice almaktır. Serikat-ı kübrâdaki gizlilik ise müslümanların yollarını, ve beldelerini korumayı kabul eden hükümdarın gözünden gizlice almaktır. Nitekim Fetih´de böyle zikredilmiştir.

"Serikat ilh..." Sin´in üstünü ve ra´nın esresiyledir. Sin´in ötresi ve ra´nın sükûniyle "sürkat" Sin´in üstünü ve ra´nın sükûniyle "serkat" ve sin´in esresi ve ra´nın sükûniyle «sirkat» da okunur.

"Çalınan mala çalmak denilmesi mecazdır ilh..." Yani "serikat" kelimesi mastar olarak söylenilmiş ve ism-i mef´ûl mânâsı murad edilmiştir. "Halk" kelimesinin mahlûk mânâsına kullanıldığı gibi.

"Mükellefin alması ilh..." Bu ifade hükmen almağa şâmildir. Şöyle ki: Hırsızlardan bir kaç kimse bir şahsın evine girip eşyaları alır, içlerinden birinin sırtına yükleyip, evden dışarı çıkarırlarsa istihsânen hepsinin elleri kesilir. Çocukların, delilerin yapacakları hırsızlıktan dolayı elleri kesilmez. Çünkü el kesme, bir cezadır. Bunlar ise cezaya ehil değillerdir. Fakat çaldıkları malları öderler. Bahır.

"Köle ilh..." Yani: El kesilme hususunda köle de hür kimse gibidir. Çünkü el kesilme yarıya bölünmez. Fakat celd yarıya bölünür.

"Kâfir ilh..." Musannif tarifde kâfir yerine zimmî deseydi daha iyi olurdu. Çünkü Hakim-i Şehid´in "El Kafi" isimli kitabında "Müstemin (pasaportlu) olan harbî (kâfir) İslâm memleketinde hırsızlık yapsa, İmam-ı Azam ile İmam Muhammed´e göre eli kesilmez, İmam Ebû Yusuf´a göre eli kesilir.´ diye zikredilmiştir.

"Ayık halinde olan mecnûn ilh..." Yani: Tarifdeki "mükellef" kaydı ayık halinde hırsızlık yapan mecnûna şâmildir. Çünkü böyle bir kimse ayık halinde akıllıdır, mecnûn değildir. Velhâsıl; Bahir ile Nehir´de zikredilmiştir ki: Bazan ayık, bazan mecnûn olan bir kimse ayık halinde hırsızlık yaparsa, eli kesilir. Mecnûn halinde hırsızlık yaparsa eli kesilmez. Bir kimse hırsızlık yaptıktan sonra mecnûn olsa, eli kesilir mi, yoksa ayık oluncaya kadar beklenir mi? Seyyid Ebû´s-Suûd: "Nehir´de «kendisine had vurulacak kimsenin hadden ibret alabilmesi için ayık olması şarttır. Ancak celd (dayak vurmak) ile eli kesilme arasında fark vardır. Şöyle ki: Sarhoşa ayılmadan önce celd vurulduğunda acı duymayacağı için celd vurulmaktan faide hâsıl olmaz. Fakat el kesilmesi böyle değildir.» diye zikredilmiştir." demiştir.

Ben derim ki: Bahır´ın içki bahsinde "bir sarhoş kimse hırsızlık yaptığını ikrar edip sarhoş olduğu için eli kesilmediğinde çaldığı mal kendisinden alınır. Sonra o kimse sarhoş iken onun içki içtiğine şâhidlik yapılsa, kabul edilir. Keza: Bir kimse sarhoş iken zina edip, sarhoş iken zina ettiğini ikrar etse, yahut sarhoş iken hırsızlık yaptığını ikrar etse, ayıldıktan sonra had vurulur yahut eli kesilir." diye zikredilmiştir. Bu ibare; sarhoşun ayılmasının şartolduğunu ifade etmektedir. Ancak mecnûn ile sarhoş arasında fark vardır. Çünkü sarhoş muayyen bir zaman sonra ayılır. Mecnûn ise böyle değildir. Fakat bu ifadeden anlaşılan, şübhe ile had düştüğü için mecnûnun ayılması beklenilmelidir. Çünkü ayıklığında haddi düşürecek bir şübhe ileri sürmesi ihtimali vardır. Nitekim böyle bir şübhe ileri sürmesi ihtimalinden dolayı hırsızlık yapan dilsizin eli kesilmez.

"On dirhem ilh..." Çünkü İmam-ı Azam : "(Çalınan mal) on dirhemden az olursa el kesilmez." diye merfu olarak rivayet edilen hadîs-i şerifle âmel etmiş, bu hadîs-i şerifi «çalınan mal dinarın dörtte biri" ve "üç dirhem kadar olursa el kesilir" diye rivayet edilen hadîs-i şerifler üzerine tercih etmiştir. Çünkü Fetih´de açıklandığı gibi şübheyi defetmek için el kesme hususunda vârid olan hadîs-i şeriflerden çok olan miktarı almak ihtiyata daha muvafıktır. Dirhem söylenince zekât bahsinde geçtiği üzere yedi miskal ağırlığında olan on dirhem murad edilir. Bahır. Hidâye.

"Veyahut on dirhem miktarındaki ilh..." Yani bir hırsız gizlice bir şahsın korunan yerden on dirhem gümüş miktarındaki malını çalsa eli kesilir. Nisâb (on dirhem gümüş) kıymetinde olan yarım din...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 02 Mart 2010, 23:06:50 Gönderen: Neslinur »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hırsızlık ve Yol Kesme
« Posted on: 27 Nisan 2024, 02:37:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hırsızlık ve Yol Kesme rüya tabiri,Hırsızlık ve Yol Kesme mekke canlı, Hırsızlık ve Yol Kesme kabe canlı yayın, Hırsızlık ve Yol Kesme Üç boyutlu kuran oku Hırsızlık ve Yol Kesme kuran ı kerim, Hırsızlık ve Yol Kesme peygamber kıssaları,Hırsızlık ve Yol Kesme ilitam ders soruları, Hırsızlık ve Yol Kesmeönlisans arapça,
Logged
02 Mart 2010, 23:06:35
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #1 : 02 Mart 2010, 23:06:35 »

METİN

Bir dükkana veya bir haneye gizlice giren kimse çaldığı malı bir hayvana yükleyip hayvanı sürerek dışarı çıkarsa yahut hayvanın yularını bir köpeğin boynuna bağlayıp köpeği sürerek dışarı çıkarsa eli kesilir. Çünkü gerek hayvanın ve gerekse köpeğin dışarı çıkması o kimseye nisbet olunur. Eğer çaldığı malı suya atıp suyu hareket ettirmekle dışarı çıkarsa yahut suyu hareket ettirmeksizin çalınan mal suyun kuvvetli akmasıyla dışarı çıksa, esah olan kavle göre yine hırsızın eli kesilir. Çünkü suyun o malı dışarı çıkarmasına o kimse sebeb olmuştur. Zeylaî.

Çalınan mal suya atılıp suyun kuvvetiyle dışarı çıktığında hırsızın elinin kesilmesine fukâhânın: "Çalınan malı hırsız bir kuşun boynuna bağlayıp kuş uçarak hırsızın evine gitse, hırsızın eli kesilmez." kavilleriyle işkâl vârid olur. Zira çalınan malın kuş vasıtasıyla veya suyun kuvvetiyle çıkarılması arasında fark yoktur. Bundan dolayı -Allahu alem- bu meselede Hattadî ve bazıları kesin olarak el kesilmiyeceğini söylemişlerdir.

Bir kimse bir hanenin duvarını delip hanenin dışında olan bir şahsa malı verse yahut o şahıs malı kendisi alsa yahut içeri girmeden elini bir odaya sokup ondan bir şey alsa -böyle hırsıza kibar hırsız denilir- yahut malı deliğe koyup çıktıktan sonra onu alsa sahih olan kavle göre bu suretlerde el kesilmez. Şümunnî.

Bir kimse bir şahsın yeninin dışında bulunan kesesini yarıp parasını alsa eli kesilmez. Yeninin içinde bulunan kesesini yarıp parasını atsa eti kesilir. Dışda bulunan bağı çözüp içinde bulunan parayı alsa yine eli kesilir..

Meradan yahut kervandan bir deveyi yahut deve üzerinden bir yükü çalan kimsenin eli kesilmez. Çünkü kervanı arkasından sevkeden veya önünden yedenin maksadı kervanı korumak değil bir yerden diğer bir yere götürmektir. Çobanın maksadı da hayvanları korumak değil otlatmaktır. Meradaki develerin, kervanın, yükün yanında muhafız bulunurkençalan kimsenin eli kesilir.

Bir kimse sahibi yanında iken yahut üzerinde uyurken yahut yakınında bulunurken yükü yarıp ondan bir şey çalsa yahut içinde eşya bulunan çuvalı çalsa yahut elini başkasının sandığına yahut cebine yahut yenine sokup mal çalsa bu suretlerin hepsinde eli kesilir.

El kesilme hususunda kaide şudur: Eğer korunan bir yer kendisine girmek mümkün olan cinsten olursa, onun korunmasının yıkılması ona bizzat girmekledir. Eğer kendisine girmek mümkün olan cinsten olmazsa, korunmasının yıkılması ona el sokup bir şey almakladır.

Fürû: Asıl meseleler üzerine ziyade kılınmış meseleler: Bir kimse kurulmuş cadın çalsa eli kesilmez. Eğer durulmuş ye dürülmemiş diğer çadırın içinde bulunan çadırı çalsa eli kesilir. Fetih.

Bir kimse korunmuş bir yerden kıymeti nisab mikdarına baliğ olmayan bir koyun çıkarıp o koyuna başka bir koyun tâbi olsa eli kesilmez.

Bir kimse" korunmuş bir yerden bir mikdar mal çalıp dışarı çıkmadan başka bir şahıs o yere girip birinci hırsızın çalmış olduğu mal üzerine bir mikdar mal daha ilave edip bu malları birinci hırsıza yüklese, yalnız yüklenen birinci hırsızın eli kesilir. Sirac.

Bir kimse "ene sâriku hâzessevbi: Ben bu elbisenin hırsızıyım" diyerek "sârik" lâfzını kendisinden sonraki kelimeye muzaf kılarsa eli kesilir. Çünkü hırsızlık yaptığını ikrar etmiş olur. Eğer tenvinle "sevb" kelimesini üstün okursa eli kesilmez. Buna göre va´d olur, ikrar olmaz. Dürer. Bu ifadenin izahı şöyledir: Meselâ bir kimseye izafetle "hazâ kâtilü Zeyd´in: Bu, Zeyd´in katilidir." denilse bunun mânâsı: "Bu kimse Zeyd´i katletti." demek olur. Eğer izâfetsiz "hazâ kâtilün Zeyd´en: Bu Zeyd´i katledicidir." denilse mânâsı: "Bu, Zeyd´i katleder." demek olur. İsm-i fail amel ettiğinde mazi mânâsı murad edilmez. Şimdiki zamana ve gelecek zamana ihtimal) olan müzâri mânâsı murad edilir. Buna göre iki mânâya ihtimali olduğu için şübhe olur da el kesilmez.

Sarih der ki; Şerh-i Vehbâniyye´de: "Halk üstünle esre arasını ayıramadığından lâyık olan bu ifadeyi söyleyen âlim mi veya cahil mi ayırt edilmesi lâzımdır, fakat fukahânın farksız mutlak olarak beyan etmeleri ancak haddin düşürülmesine şübhe olması içindir. Bu da uzaktır." denilmiştir.

Hükümdarın hırsızı siyaseten öldürmesi caizdir. Çünkü hırsız yer yüzünde fesad ve bozgunculuk yapmaktadır. Dürer. Hükümdarın bir kaç defa hırsızlık yapan kimseyi öldürmesi siyaset olur. Yoksa ilk hırsızlık yapan kimseyi öldürmesi siyaset değil zulümdür. Nehir.

Sarih der ki; haddi icabeden zina bahsinde Bahır´a nisbet ederek Nehir´den naklolundu ki, «Hükümdar siyaseten hırsızı öldürür." diye kayıdlamak hâkimin siyaseten hırsızıöldüremiyeceğini bildirmek içindir. İşin hakikatim Allah-ü Teâlâ Hazretleri bilir.

İZAH

"Gerek hayvanın ve gerekse köpeğin dışarı çıkması o kimseye nisbet olunur ilh..." Eğer hayvan veya köpek kendiliğinden çıksa eli kesilmez. Çünkü hayvanın da ihtiyari (dilemesi) vardır. Hayvanın ihtiyari sevk etmek ve sürmekle bozulmadıkça yaptıkları işler kendisine nisbet edilir. Bahır.

"İşkâl vârid olur ilh..." Ben derim ki: işkâl şöyle defedilebilir: Kuşun yaptığı iş kendisine nisbet edilir. Çünkü biraz önce açıklandığı gibi hayvanların da ihtiyari vardır. Sahibi kuşu uçurtmayıp kuş kendiliğinden uçarsa kuşun uçma fiili sahibine nisbet edilmeyip kendisine nisbet edilir. Nitekim çaldığı malı hanenin içinde hayvana yükleyip hayvan kendiliğinden çıktığında çıkma işi hayvana nisbet olunur. Keza gasb bahsinde gelecektir ki, bir kimse bir şahsın kölesinin bukağısını çözüp de kölesi kaçsa yahut hayvanının ipini çözüp veya ahırının kapısını açıp hayvanı kaçsa yahut kafesinin kapısını açıp kuşu uçsa ödemez.

"Bir Kimse bir hanenin duvarını delip hanenin dışında olan bir şahsa malı verse ilh..." Her ikisinin de eli kesilmez. Haneyi delenin elinin kesilmemesi, malı kendisi çıkarmayıp kendisi haneden çıkmazdan önce malı başkasının almış olmasıdır. Dışardan alanın elinin kesilmemesi korunmuş olan bir yerin hürmetini yıkmamış olmasıdır. Buna göre hırsızlık her birinde tam olarak bulunmamadır.

Bu meselede gerek hanenin içinde olan delikten elini çıkararak dışarda olan şahsa versin, gerekse dışarda olan şahıs elini delikten sokup hanenin içinde olanın elinden alsın müsavidir. Yani her ikisinin de elleri kesilmez. Bahır.

"Bir kimse bir şahsın yeninin dışında bulunan kesesini yarıp parasını alsa eli kesilmez ilh..." Gurerü´l-Ezkâr´da zikredilmiştir ki, bu meselenin dört sureti vardır. Yenin kendisi kese yapılmış olursa ya para yenin içerisinde olup bağı dışarıda olur. Ya da para yenin dışında olup bağı içeride olur. Bu iki takdire göre hırsız ya keseyi yarar ya da bağı çözer. Eğer hırsız bağı dışarıda olduğu halde keseyi yarıp parayı alırsa eli kesilmez. Eğer bağı içeride olduğu halde keseyi yarıp elini yene sokup paranın bulunduğu yeri keser de yenden parayı alırsa eli kesilir. Çünkü parayı korunmuş olan yerden almıştır. Eğer bağı dışarıda olduğu halde bağı çözüp parayı alırsa yine eli kesilir. Çünkü bu takdirde de elini yene sokup parayı alması lâzımdır. Eğer bağı dışarıda olduğu halde çözerse eli kesilmez. Çünkü yendeki bağı çözünce para yenin dışında kalıp parayı dıştan almış olur. İmam Ebû Yusuf ile diğer üç mezheb imamına göre; bu suretlerin hepsinde de el kesilir. Çünkü yen korunan bir yerdir. Tamamı Fetih´dedir.

"Yükü yarıp ilh..." Yani yanında muhafızı var iken yerdeki veya hayvan sırtındaki çuvalı yarıpİçinden mal çalsa eli kesilir. Kuhistâni.

"Ondan bir şey çalsa ilh..." Yani bir kimse yanında muhafızı bulunan yükten eliyle on dirhem kıymetinde olan bir şey çıkarıp gizlice alsa eli kesilir. Eğer yükten on dirhem kıymetinde bir mal kendiliğinden düştükten sonra bir kimse onu alsa eli kesilmez. Çünkü elin kesilebilmesi için malın korunmuş bir yerden gizlice çıkarılması şarttır. Kuhistânî.

"İçinde eşya bulunan çuvalı çalsa ilh..." Yani çuval; yol, sahra, mescid gibi korunmamış bir yerde bulunursa ancak yanında muhafız bulunmakla korunmuş sayılır. Fetih.

"Yalnız yüklenen birinci hırsızın eli kesilir ilh..." Çünkü yükleyen İkinci hırsıza itibar yoktur. Meselâ: Bir kimse "ben tabak taşımam" diye yemin edip de tabak taşıyana tabak yüklese yemini bozulmuş olmaz. Cevhere.

Ben derim ki: Bundan dolayı üzerinde necaset bulunan bir kuş namaz kılan bir kimsenin üzerine konsa namazı bozulmaz. Kendi başına durabilen bir çocuğun üzerinde necaset bulunduğu halde namaz kılan bir kimsenin üzerine çıksa namazı bozulmaz. Fakat kendi başına duramayan ve üzerinde necaset bulunan bir çocuk namaz kılan bir kimsenin üzerine çıkarsa namazı bozulur. Çünkü namaz kılan kimse hem çocuğu hem de necaseti yüklenmiş olur.

"Hükümdarın bir kaç defa hırsızlık yapan kimseyi öldürmesi siyaset olur ilh..." Bu ifadeden anlaşıldığına göre, siyaseten öldürülecek hırsızın en az iki defa hırsızlık yapmış olması lâzımdır. Bazılarına göre siyaseten öldürülecek hırsızın eli kesildikten sonra en az iki defa hırsızlık yapması lâzımdır. Hamevî Sirâciyye´den nakletmiştir ki, hükümdar hırsızı ancak üçüncü veya dördüncü defa hırsızlık ettiğinde siyaseten öldürebilir. Çünkü hırsız yer yüzünde fesad ve bozgunculuk yapmaktadır. Allâme Hamevî: "Zamanımızın hükümdarları ilk defa hırsızlık yapanı öldürüp bunun siyaset olduğunu iddia ediyorlar. Bu siyaset değil zulüm ve cehalettir." demiştir.


EL KESMENİN İSBATI VE TATBİKİ BABI



METİN




Hırsızlık hadisesi sabit olunca hüküm verildikten sonra hırsızın sağ eli bileğinden kesilir ve dağlanır. Dağlamak biz Hanefilere göre vâcib, imam Şafiî´ye göre mendûbdur. Fetih. Ancak sıcağın ve soğuğun çok şiddetli olduğu zamanlarda el kesilmez. Çünkü hırsızlık haddi, öldürmek için değil hırsızlıktan men etmek için meşru kılınmıştır. Bundan dolayı hava mutedil oluncaya kadar hapsedilir.[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

02 Mart 2010, 23:08:11
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« Yanıtla #2 : 02 Mart 2010, 23:08:11 »

YOL KESİLME BABI



METİN


Buna "serikat-i kübrâ: Büyük hırsızlık denilir. Masum bir kimse - müftâbih olan kavle göre geceleyin şehirde olsa bile - masum bir şahsın veya zimminin (İslâm tebasında olan gayr-i müslimin) yolunu kesse fakat bir şey almadan ve adam öldürmeden yakalansa, insanları korkuttuğu için tazîr suretiyle dövüldükten sonra yalnız sözüyle değil yüzünde tevbe ettiğine dâir iyilik nuru görülünceye kadar yahut ölünceye kadar hapsedilir. Yol kesiciler hakkındaki âyet-i kerîmede zikredilen sürgün» den murad bu hapistir. Yol kesiciler hakkındaki âyet-i kerîmeden anlaşılan, fıkıh usulünde takrir olunduğu gibi, cezaların, cinayetlerin hallerin hallerine göre taksim edilmesidir.

Müstemen (pasaportlu kimse) lerin yolunu kesse had icab etmez. Eğer yolcuların - nitekim yukarıda geçtiği üzere yolcular gerek müslüman ve gerekse zimmî olsun - mallarını aldıktan sonra yol kesiciler yakalanır. Yol kesicilerin her birine hâlis on dirhem gümüş mikdarı mal düşerse, elleri ve ayakları da sağlam olursa, yaşama menfaatından büsbütün mahrum etmemek için her birinin sağ eliyle sol ayağı bileklerinden kesilir. Yol kesicilik cinayeti başlıca beş nevi olup birinci nevi yol kesiciler yolculardan hiç bir şey almadan ve adam öldürmeden yakalanırlarsa, yukarıda geçtiği üzere tâzir edildikten sonra hapsedilirler.

İkinci neyi yolcuların yalnız mallarını aldıktan sonra yakalanırlarsa, biraz önce beyan edildiği üzere el ve ayakları çaprazvârî kesilir.

Üçüncü nevi yol kesiciler mal almayıp yalnız adam öldürmek suretiyle yol keserlerse, cezaları kısâsen değil hadden öldürülmeleridir. Bundan dolayı öldürülen yolcuların velîleri yol kesicileri afvedemez. Yol kesicinin bu öldürmeyi kısası gerektiren kesici bir aletle yapması şart değildir. Çünkü yolcuları öldüren yol kesicinin öldürülmesi Allah-ü Teâlâ Hazretlerinin emr-i şeriflerine muhalefet etmesiyle sanki O´nunla muharebe etmesine ceza olarak vâcib olmuştur.

"Muhârîbûnallah" âyet-i kerimesindeki "muharebe" Allah´ın emrine "muhalefet etmek" diye tefsir edildiğinde kelimesini muzâf olarak takdir edip "Îbâdâllah" demeye hacet yoktur.

Dördüncü nevi yol kesiciler yolcuları hem öldürür, hem de mallarını alırlarsa, hükümdar bunlara altı çeşit ceza tatbik etmek hususunda muhayyerdir. Dilerse bunların önce el ve ayaklarını çaprazvârî keser, sonra da. öldürür. Dilerse önce el ve ayaklarını çaprazvârî keser, sonra asar. Dilerse el ve ayaklarını çaprazvârî keser, sonra da öldürür ve asar. Dilerse öldürür ve asar. Dilerse yalnız öldürür. Dilerse yalnız asar. Zeylaî bu husustaki cezayı bu şekilde tafsîl ve beyan etmiştir.

Esah olan kavle göre hükümdar, yol kesicilerin asılmalarını dilerse diri olarak asılır. Asılmanın nasıl yapılacağı Cevhere´de yazılıdır. Yol kesiciler diri olarak asıldıktan sonrakendilerini teşhir etmek için karınları ölünceye kadar bir mızrakla yarılır. Üç güne kadar bu halde bırakılır. Nihayet defnedilmeleri için ehline müsaade edilir. Zahir rivayete göre, onların fena kokularından insanların eza duymaması için üç günden ziyade bırakılmaz. İmam Ebû Yusuf´a göre bozulup etleri dökülünceye kadar asili bırakılır.

Yol kesiciler kendilerine had tatbik edildikten sonra alıp telef ettikleri malları, öldürme ve yaralamayı ödemezler. Zeylai.

İZAH


"Yol kesilme ilh..." Yani hazif ve isal kaidesine göre, yolcuların yolunun kesilmesidir yahut "yol" ile yolcular murad edilip zikr-i mahali, irâde-i hail kabilinden mecazdır. Yahut izafet "fi" mânâsına olup insanların yoldan menedilmesidir.

Yol kesiciliğin hırsızlıktan sonra zikredilmesi mutlak surette hırsızlık olmadığı içindir. Zira hırsızlık deyince insanlardan gizli olarak almak suretiyle yapılan hırsızlık hatıra gelir. Yol kesicilikte ise insanların malları zorla ve açıktan alınır.

Yol kesicilikte de bir nevi gizlilik bulunduğu için kendisine mecazen "hırsızlık" denilmiştir. Çünkü yol kesiciler hükümdardan ve yolları korumak için tâyin ettiği muhafızlardan gizlenirler. Bundan dolayı "büyük" kelimesi ilave edilerek "büyük hırsızlık" denilir. Bir ismin yanına başka bir kelime ilave edilerek söylenmesi mecaz alâmetlerindendir. Buna "büyük hırsızlık" denilmesi ya zararı büyük olup bütün müslümanlara aid olduğu için, ya da cezası büyük olduğu içindir. Fetih.

"Masum bir kimse ilh..." Musannıf yol kesiciliğin bir çok kimseler tarafından yapılmasının şart olmadığını, kuvvet ve kudret sahibi bir kimsenin de tek başına yol kesicilik yapabileceğini bildirmek için "bir kimse" ile tâbir etmiştir. Buna göre köle ile kadın da yol kesiciliğin tarifine girer. Ancak ileride geleceği üzere kadın asılmaz.

"Geceleyin şehirde olsa bile ilh..." Yani bir kimse "geceleyin şehirde silâh ile veya silâhsız yahut gündüzleyin silâh ile insanların önünü kesse, bu kimseye de "yol kesici" denilir. Bu, İmam Ebû Yusuf´tan rivayet edilmiştir. Meşayıh, zorbaların ve bozguncuların şerrini defetmek için bununla fetva vermişlerdir. Bu, "İhtiyar" ve diğer muteber kitablardan naklen "Kuhistânî" de zikredilmiştir. Fakat zahir rivayete göre yol kesiciliğin İslâm memleketinde, köylerde, şehirlerde ve bunlar arasında olmaksızın en az sefer müddeti kadar uzak olan bir çölde yapılması lâzımdır. Kuhistânî.

Hâkim´in Kâfîsi´nde zikredilmiştir ki, dar-ı harbde müstemen (pasaportlu), müslüman tüccarların yahut İslâm memleketinde fakat hükümete isyan edenlerin bölgesinde müslümanların yolu kesilse sonra yol kesicileri hükümdar yakalasa, onlara yol kesicilik haddini tatbik edemez.

"Masum bir kimse ilh..." Yani müslüman olmakla veya antlaşma ile canı ve malı korunmuş olan kimsedir, İslâm memleketine pasaportla gelen bir kimse yol kesicilik yapsa kendisine yol kesicilik haddi tatbik edilmez. Çünkü o şeriatla muhatab değildir. Şerhü´n-Nikâye. Muhit´de: "Yol kesicilik yapan pasaportluya yol kesicilik haddinin tatbik edilip edilmemesinde âlimlerin ihtilâfı vardır." diye zikredilmiştir.

"Müstemen (pasaportlu kimse) lerin yolunu kesse had icab etmez ilh..." Fakat yolu keserek müslümanların ahdini bozduğu için tâzir edilir ve hapsedilir. Fetih.

Şürunbulâliyye´de zikredilmiştir ki, yol kesici, pasapotlu şahsın malını aldığı takdirde onu öder. Çünkü İslâm memleketine gelen pasaportlu şahsın malının devamlı korunması lâzım değilse de İslâm memleketinde bulunduğu müddetçe malının korunması lâzımdır. Pasaportlu tek olduğu halde yolu kesildiğinde yol kesici hakkında had tatbik edilmez. Pasaportlu kafile ile birlikte bulunursa, yol kesiciye had cezası icra edilir. Fetih.

Ben derim ki: Yol kesici, yalnız pasaportluyu öldürse veya onun malını alsa hakkında had cezası tatbik edilmez. Fetih.

T E N B İ H : - Yol kesicilik cinayetinin tehakkuku için birtakım şartlar vardır. Bu cinayet kuvvet ve kudret sahibi bir kimse tarafından yapılmalıdır. Bu cinayet İslâm memleketinde yapılmış olmalıdır. Bu cinayet şehirde gündüz yapılmış ise silâhla, yapılmış olmalıdır. Yol kesici kimse ile yolu kesilen şahıstan her birinin masum olmasıdır. Yol kesiciler ile yolu kesilenler arasında akrabalık bulunmamalıdır. Yol kesicilerin hepsi akıllı, erginlik çağında ve konuşan kimseler olması lâzımdır. Yol kesicilerden her birine aldıkları maldan hâlis ön dirhem gümüş mikdarı mal düşmelidir. Yol kesicilerin tevbe etmeden önce yakalanmaları lâzımdır.

Bilmiş ol ki, yol kesicilik cinayeti bir defa ikrarla sabit olur. İmam Ebû Yusuf´a göre iki defa ikrarla sabit olur. Bir kimse yol kesicilik yaptığını ikrar ettikten sonra ikrarından dönse kendisinden had düşer, fakat mal almış olduğunu ikrar etmiş ise kendisinden mal alınır. İki kimse bir şahsın yol kesicilik yapmış, olduğunu gördüklerine dâir şâhidlik yapsalar yahut o şahsın yanlarında yol kesicilik yapmış olduğunu ikrar ettiğine dâir şâhidlikte bulunsalar şâhidlikleri kabul edilir. Ama iki şâhidden birisi o şahsın yol kesicilik yaptığını gördüğüne dâir, diğeri ise o şahsın ikrar ettiğine dâir şâhidlik yapsalar şâhidlikleri kabul edilmez, iki kimse "filan şahıslar, bizim ve filan kafilenin yolunu kestiler" diye şâhidlik yapsalar kabul edilmez. Çünkü bu kimseler kendi lehlerine şâhidlik yapmışlardır. Eğer o iki kimse "filan şahıslar filan adamın yolunu kestiler" diye şâhidlik yapsalar şâhidlikleri kabul.edilir. Ancak yol kesicilere had yolunu kestikleri adamın huzurunda tatbik edilir.

"Hapsedilir ilh..." Hâniyye´de: "Mal almadan ve adam öldürmeden yakalanan yol kesici tâziredilir ve serbest bırakılır." diye yazılıdır. Fakat bu meşhur kavle muhaliftir. Meşhur kavle göre böyle bir yol kesici, kendi beldesinde hapsedilir, İmam Mâlik´e göre başka beldede hapsedilir.

"Âyet-i kerimede zikredilen "sürgün" den murad bu hapistir ilh..." Çünkü yol kesicilik yapan kimseyi yer yüzünden sürüp çıkarmak mümkün değildir. Bir beldeden diğer beldeye sürmede de o beldenin halkına eza vardır. Çünkü fena bir kimse o beldede de rahat durmaz. O halde yalnız hapsedilmesi kalmıştır. Hapsedilmiş kimseye "sürgün edilmiş" denilir. Çünkü hapsedilmiş kimse dünya lezzetlerinden istifade edemez, akraba ve dostlarıyla birarada bulunamaz. Bundan dolayı hapsedilmiş kimseye dünyadan çıkmış denilir. Nitekim bazı şairler bunu şiirlerinde şöyle beyan etmişlerdir:

"Biz dünya ehlinden olduğumuz halde dünyadan çıktık. Artık biz dünyada ne dirilerdeniz ne de ölülerden. Bize bir gün gardiyan bir iş için geldiğinde biz şaşırıp, bu adam dünyadan gelmiştir dedik."

"Cezaların cinayetlerin hallerine göre taksim edilmesidir ilh..." Yani yol kesicilik cinayetinin hafif ve ağır olmasına göre yol kesicilere dört türlü ceza tatbik edilir. Yoksa bazılarının dediği gibi hükümdar bu dört türlü cezayı tatbik etmek hususunda muhayyer değildir. Çünkü ağır bir cinayete hafif bir ceza tatbik etmek yahut hafif bir cinayete ağır bi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes