๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Hal Dili => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 22 Eylül 2011, 19:59:07



Konu Başlığı: Leylayı İncitme!
Gönderen: Zehibe üzerinde 22 Eylül 2011, 19:59:07
Leyla'yı İncitme!



Ağustos 2007 104.SAYI


Abdullah S. DEMİRTAŞ kaleme aldı, HÂL DİLİ bölümünde yayınlandı.

LEYLA’YI İNCİTME!


Bir gün Mecnun ayrılık derdinden ansızın hastalanıp yatağa düştü. Tedavi için bir doktor çağırdılar. Doktor gelip Mecnun’u muayene etti. Doktor, damardan kan almaktan başka çare yok, dedi.

Bir hacamatçı (kan alan kimse) çağırdılar. Hacamatçı geldi hacamat yapmak için Mecnun’un kolunu bağladı. Tam neşteri eline almıştı ki Mecnun bağırdı:

- Ey hacamatçı! Kan almayı bırak, ücretini al ve git! Bu hastalıktan ölürsem öleyim, zararı yok. Bu eskiyip, yıpranmış bedenim varsın ölsün ne çıkar?

Hacamatçı şaşkın bir şekilde Mecnun’a sordu:

- Bundan ne diye korkuyorsun? Sen çöllerde kükremiş aslanlardan bile korkmazsın. Geceleri aslan, kaplan, ayı, kurt gibi yabani hayvanlar çevrende toplanıyorlar, dedi. Mecnun şöyle cevap verdi:

- Ben neşterden korkmuyorum. Herkes bilir ki, benim sabır ve tahammülüm kayalardan meydana gelmiş olan dağdan bile fazla. Ben hiçbir şeyden korkmayan, dünyaya ait bir samanlığı dahi olmayan bir insanım. Şu fani tenim yaralanmazsa rahat etmez. Yaralar aşkımın merhemidir, bunun için yaralanmaya koşa koşa giderim. Ama benim vücudum Leyla ile dolu, içimde Leyla’dan başka bir varlık yok. Bu sedef gibi olan bedenim, o incinin sıfatları ile dolu. İşte ey hacamatçı, benden kan alırken neşteri ansızın Leyla’ya vurur onu yaralarsın da Leyla’yı incitirsin diye korkuyorum.
...

“Varlığımdan geriye bir addan başka bir şey kalmadı. Ey güzelim, vücudumda senden başka bir varlık yok. Bu sebeple sirke bal denizinde nasıl yok olursa, ben de sende öyle yok olurum.”

“Aşk olmasaydı, bu kainat nereden olurdu? Ekmek nasıl olurdu da sana yedirip senin vücuduna katılır ve sen olurdu? Bil ki ekmek o aşk sayesinde kendini sana verdi ve sende fani olarak sen oldu.”

“Aşk, ölü ekmeğe bile can bağışlıyor, fani olan canını sana katıyor, ebedileştiriyor.”

“Bil ki, içi ilâhi aşkla, muhabbetle dolu olmayan ne kadar zavallıdır! Belki hayvandan daha aşağıdır. Zira Ashab-ı Kehf’in köpeği dahi aşk ehlini aradı, buldu, ruhani bir safaya erişti ve o has kullarda fani olarak cenneti kazandı.”

Mevlâna Celaleddin Rumî k.s., Mesnevî


Muhabbete Dair


Bazı sûfîler muhabbet için şunları söylemişlerdir:

• Muhabbetin hakikati, senin bütün varlığını sevgiliye bağışlaman, böylece sana senden hiçbir şeyin kalmamasıdır. (Ebu Abdullah el-Kureşî k.s.)
• Muhabbet, kalpte sevgilinin dışındaki her şeyi silip yok ettiği için bu ismi almıştır. (Ebu Bekir eş-fiiblî k.s.)
• Muhabbet, sıkıntı ve eziyet ile eksilmeyen, iyilik ve ihsan ile çoğalmayandır. (Yahya b. Muaz k.s.)
• Allah Tealâ’nın emirlerine uymadığı halde O’nu sevdiğini iddia eden kimse doğru sözlü ve samimi değildir. (Yahya b. Muaz k.s.)
• Muhabbet, kalpte sevgilinin muhabbetinden başka bütün muhabbetlerin yok olmasıdır. (Muhammed B. Fazl k.s.)
• Seven o kimsedir ki, sevgilisinden ne kadar düşmanlık görse yine dostluğunu artırır. Sevgilisinden başına binlerce sitem taşı gelse, onlar ancak aşk binasını sağlamlaştırır. (Molla Camî k.s.)
• Bir kimsenin seni ne kadar çok sevdiğini anlamak istersen, senin o kimseyi ne kadar sevdiğine dikkat et. Yani sen onu ne kadar çok seviyorsan o da seni
o kadar seviyor demektir. (Muhammed Bâkır k.s.)
• Allah Tealâ’nın muhabbetinden bir zerreyi bin yıllık ibadete değişme! Çünkü hadis-i şerifte “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” buyurulmuştur. (Davud İskenderî k.s.)
• Allah Tealâ kimin kalbini kendi sevgisiyle doldurursa, onun kalbi başka bir şeyle meşgul olmaz. Çünkü o görünüşte halkla, içiyle Hak’la beraberdir.  (İbn-i Vefa k.s.)

Abdulkerim Kuşeyrî, er-Risale




BÜYÜKLERİN TEVAZUSU



Seyyid Abdülhakim Bilvânisî k.s. Hazretleri söyle anlatıyor:

Bir gün fiah-ı Hazne k.s.’nin yanında hizmet ediyordum. Dergâhtaki görevlilerden biri:

- Sofiler! Çalı çırpı toplanacak, hizmet var, dedi. Ben de “İnşallah ben de sofîlerden sayılırım. Gidip denileni yapayım.” dedim. Bu niyetle tarladan pamuk çırpısı toplamaya gittim.

Ertesi gün yine bir görevli:

- Hocalar! Bugün çalı çırpı toplanacak, hizmet var, dedi. Ben “İnşallah biz de hocalardan sayılırız.” diyerek tarlaya gittim.

Bir başka gün başka bir görevli geldi ve:

- Talebeler bugün çalı çırpı toplasın, hizmet var, dedi. Ben yine “İnşallah biz de öğrenci sayılırız.” dedim ve talebelerle çalı çırpı toplamaya gittim.

Bir sonraki gün:

- Köylüler, bugün çalı çırpı toplanacak, hizmet var, dendi. Ben “İnşallah biz de bu köyden sayılırız.” dedim. Onlarla tarlaya gittim.

Bu şekilde her gün çalıştım. Ellerim yara oldu. Çok acı çekmeye başladım. Akşamı zor ettim. Yatsı namazından sonra herkes yatmak üzere dergâhın yatakhanesine gitti. Ben de bir battaniye buldum. Ancak yatakhanede adım atacak yer yoktu. Kendime güç bela bir yer buldum. Sofiler sıra sıra dizilmişler; kimi uykuya dalmış, kimi virdini çekmekte, kimi de bu yola ilk defa girmek için tevbe etmiş, tevbe adabını yapmaktaydı. Boş bir yer buldum. Bir sofinin ayak ucuna uzanıp yattım.

Tam uyumak üzereyken bir sofi yanıma geldi. Battaniyemin boşta olduğunu düşünmüş olmalıydı. Çekiştirmeye başladı. Ben de uyuyormuş gibi davrandım. Hafifçe sol tarafıma döndüm. Battaniyemi üzerimden düşürdüm ve : “Bu kişi fiah-ı Hazne’nin sofisidir. Battaniye onun olsun, sevaptır.” diye düşündüm. O gece böylece sabahladım. Altın Silsile (Semerkand Yay.)


Konu Başlığı: Ynt: Leylayı İncitme!
Gönderen: Ekvan üzerinde 22 Eylül 2011, 20:42:41


    - Ben neşterden korkmuyorum. Herkes bilir ki, benim sabır ve tahammülüm kayalardan meydana gelmiş olan dağdan bile fazla. Ben hiçbir şeyden korkmayan, dünyaya ait bir samanlığı dahi olmayan bir insanım. Şu fani tenim yaralanmazsa rahat etmez. Yaralar aşkımın merhemidir, bunun için yaralanmaya koşa koşa giderim. Ama benim vücudum Leyla ile dolu, içimde Leyla�dan başka bir varlık yok. Bu sedef gibi olan bedenim, o incinin sıfatları ile dolu. İşte ey hacamatçı, benden kan alırken neşteri ansızın Leyla�ya vurur onu yaralarsın da Leyla�yı incitirsin diye korkuyorum.
...


 Müthiş güzel..Rabbim bize de böyle AŞK nasib etsin..


Konu Başlığı: Ynt: Leylayı İncitme!
Gönderen: Salihalp üzerinde 24 Eylül 2011, 17:40:39


    - Ben neşterden korkmuyorum. Herkes bilir ki, benim sabır ve tahammülüm kayalardan meydana gelmiş olan dağdan bile fazla. Ben hiçbir şeyden korkmayan, dünyaya ait bir samanlığı dahi olmayan bir insanım. Şu fani tenim yaralanmazsa rahat etmez. Yaralar aşkımın merhemidir, bunun için yaralanmaya koşa koşa giderim. Ama benim vücudum Leyla ile dolu, içimde Leyla�dan başka bir varlık yok. Bu sedef gibi olan bedenim, o incinin sıfatları ile dolu. İşte ey hacamatçı, benden kan alırken neşteri ansızın Leyla�ya vurur onu yaralarsın da Leyla�yı incitirsin diye korkuyorum.
...


 Müthiş güzel..Rabbim bize de böyle AŞK nasib etsin..

aynı paragrafı tekrar kopyalayıp bnmde gönlümden geçen aynı yorumu tekrar yapmıyım dedim(:
aminn diyim bari ;)


Konu Başlığı: Ynt: Leylayı İncitme!
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 24 Eylül 2011, 18:40:15
“Bil ki, içi ilâhi aşkla, muhabbetle dolu olmayan ne kadar zavallıdır! Belki hayvandan daha aşağıdır. Zira Ashab-ı Kehf’in köpeği dahi aşk ehlini aradı, buldu, ruhani bir safaya erişti ve o has kullarda fani olarak cenneti kazandı.”

 ALLAH Tealâ’nın emirlerine uymadığı halde O’nu sevdiğini iddia eden kimse doğru sözlü ve samimi değildir. (Yahya b. Muaz k.s.)
Muhabbet, kalpte sevgilinin muhabbetinden başka bütün muhabbetlerin yok olmasıdır. (Muhammed B. Fazl k.s.)
ALLAH Tealâ kimin kalbini kendi sevgisiyle doldurursa, onun kalbi başka bir şeyle meşgul olmaz. Çünkü o görünüşte halkla, içiyle Hak’la beraberdir.
Benim de bu yazıda dikkatimi çeken kısımlar bunlar oldu. Allah razı olsun paylaşım için.