๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Hal Dili => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 25 Temmuz 2011, 02:02:16



Konu Başlığı: Dünyayı da Ahireti de İsteyen Yok mu?
Gönderen: Zehibe üzerinde 25 Temmuz 2011, 02:02:16
Hâl Dili


Aralık 2009 132.SAYI


Abdullah S. DEMİRTAŞ kaleme aldı, HÂL DİLİ bölümünde yayınlandı.

Dünyayı da Ahireti de İsteyen Yok mu?

Alaaddin Haznevî hazretleri, babası Ahmed Haznevî k.s. hazretlerinin dinî ilimleri öğrenmeye ve alime verdiği önemi şöyle anlatıyor:

Ahmed Haznevî hazretlerinin nazarında, yapılacak en önemli iş ilim tahsil etmek için çaba göstermekti. Bize de daima ilim tahsilini tavsiye ve teşvik ederdi. Bizi ilim öğrenmekten alıkoymasın diye benim ve kardeşim İzzettin’in başka işlerde hizmet etmemizi ömrümüz boyunca istemedi.

Çoğu kere işleri kendisi yapar, ilim tahsilinde gevşekliğe yol açmasın diye bizim o işleri yapmamızı istemezdi. derdi ki:

“Hazret k.s. ilim tahsil etme konusunda şöyle demiştir: Dünyayı isteyen kimse ilim okusun, ahireti isteyen ilim okusun, her ikisini de isteyen yine ilim okusun.”

Sohbetlerinde ilmin ve alimin faziletinden çokça bahseder, etrafındaki alimleri de hem öğrenmeye hem öğretmeye teşvik ederdi. Ayrıca ilmin yayılması, öğretilmesi hususunda gevşeklik göstermeye sebep olacak işlerle meşgul olunmamasını tavsiye ederdi.

Alaaddin Haznevî, Menâkıbu’l-Haznevî

Yolculuğun Üç Azığı

Muhammed Diyauddin k.s. bir mektubunda tasavvuf yolunun esaslarına işaret ederek şöyle buyurur:

Hiç şüphesiz bu yolun esası, Sâdât-ı Kirâm’ın da söylediği gibi, ihlâs, muhabbet ve mürşide teslim olmaktır. Hak yolcusunda bu üç şey varsa, kendisinde keşif keramet gibi çeşitli haller olmasa bile zararı yoktur. Öyleyse mürid bu üç hususun elde edilmesi için çalışmalıdır. Eğer onda bu üç husus bulunursa, müslüman olmanın en büyük maksadı olan istikamet de kendiliğinden ortaya çıkar.

Altın Silsile, Semerkand Yayınları

Dünyaya Geri Dönse

Ebu Ali Dekkak hazretlerinin vefatından sonra bir kimse onu rüyasında ağlar vaziyette görüp sorar:

– Ne oldu üstad? Yoksa dünyaya dönmek mi istiyorsun?

O şöyle cevap verir:

– Evet, geri dönmek istiyorum. Ama orada gezip tozmak için değil. Şunun için istiyorum: İyice giyinip kuşandıktan sonra asam elimde kapı kapı dolaşayım. Asamla kapıları vurup diyeyim ki: “Etmeyin, eylemeyin, kimden mahrum kalmakta olduğunuzu bilmiyorsunuz.”

Feridüddin Attar, Tezkiretü’l-Evliya

Ömür Kaç Gün?

Abdurrahman Tâhî k.s. şöyle der:

Günümüzde tasavvuf daha çok önem kazanmıştır. Gerek Gavs-ı Hizanî k.s. gerekse Seyyid Taha k.s. hazretlerinin döneminde bu kadar değildi. Eğer onlar bugün sağ olsalardı, inen rahmeti almayı daha çok tercih ederlerdi. Onun için daha çok çalışmak lazımdır. Bakınız sizlere yemin ederek söylüyorum; Allah Tealâ’nın inen rahmetini bu kapıdan almak için çok gayret ediniz, bu fırsatı kaçırmayınız.

Hak yolcusu olan bir kimse şöyle düşünmelidir: Üç günlük ömrüm var. Biri geçmiş, diğeri de henüz gelmedi. Öyleyse gerçekte şimdi yaşadığım bir günlük ömrüm var. Onun için vakte kıymet vermeli, o anı çok iyi değerlendirmelidir. Çünkü kişi gelecekten, yaşamadıklarından hesaba çekilecek değil.

Bu kapıya gelmiş, az da olsa yol almış kişi ise ömrüm üç saattir diye düşünmelidir. Biri yaşadığı saat, diğeri yaşayacağı saat, ötekisi ise yaşamakta olduğu saattir. Büyüklerin manevi terbiyesinde yetişmiş olgun bir mürit ise hem böyle düşünmeli hem de yaşadığı her anı çok iyi değerlendirmelidir.

Altın Silsile

Kalp Hastalanınca


Malik b. Dinar hazretleri şöyle der:

“Kuşkusuz beden hastalandığı vakit yeme içme ve uyku ona rahatlık vermez. Aynı şekilde kalp de dünyaya bağlandığı zaman, yapılan vaaz ve nasihatler ona fayda vermez.”

İmam Beyhakî, Kitâbü’z-Zühd

Kulluk Sevinci

Yahya b. Muaz rh.a. şöyle der:

Her kim Allah Tealâ’ya kulluk, hizmet etmekle mutlu olursa, bütün varlıklar da ona hizmet etmekten mutluluk duyar. Kimin de gönlü Allah ile huzur bulur, mutlu olursa, onu gören herkesin gözü ona bakmakla mutlu olur.

Kitâbü’z-Zühd


İlmin İşe Yarayanı

Sehl b. Abdullah Tüsterî k.s. şöyle der:

“İlmin hepsi dünyalıktır. Ahiret için olanı ise, kendisiyle salih amel edilendir. İhlâsla, Allah rızası için yapılan ameller hariç, bütün ameller de yok olup gidecektir.”

İmam Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn

Yuvası Yerinde Durdukça

Bir gün Ebu Ali Dekkak hazretlerine biri gelip şeytanın vesvesesinden şikayet eder. Üstad ona şu tavsiyede bulunur:

– Kalbinden dünya ağacının sevgisini kökünden söküp at ki üzerine kuş konmasın. Zira bu ağaçta şeytanın yuvası bulundukça, kuşları daima gelip oraya konarlar.”

Tezkiretü’l-Evliyâ

Sen Allah’ı Seversen

Bir adam Yahya b. Muaz hazretlerinin yanına gelerek:

– Allah Tealâ’nın bizden razı olup olmadığını nasıl bilebiliriz, diye sorar. Hazret cevaben:

– Senin O’ndan razı olman, takdirine ve emirlerine rıza göstermen, O’nun senden razı olduğunun alametidir, der.

Tezkiretü’l-Evliyâ

Ayak Bağı

Hatem-i Esam rh.a. şöyle der:

Nefsimin istekleri ayak bağım, ilmim silahım, günahım hüsranım, şeytan ise düşmanımdır. Bu sebeple nefsimin arzularına aykırı davranır, ona tabi olmam!”

İmam Gazâlî, Mükâşefetü’l-Kulûb

Diş ve Aş

Şeyh Sadi Şirazî anlatıyor:

Bir adamın çocuğu diş çıkarmaya başladı. Bunun üzerine adamı bir düşüncedir aldı, hanımına şöyle dedi:

– Bu çocuğun yiyeceğini içeceğini nereden bulurum? İhmal etmem de erkekliğe yakışmaz.

Bu düşüncesiz adam böyle söylenirken hanımı şu cevabı verdi:

– Şeytanın vesvesesine kapılıp da çocuğun rızık endişesine düşme. Dişi veren Allah aşı da verir.

Geceyi gündüzü yaratan Mevlâ, yarattıklarının rızkını da verir, asla aç koymaz. Ana rahminde çocuğa şekil veren Yüce Allah, onun rızkını ve ömrünü de takdir etmiştir.

Bir efendi kölesini bakar gözetir de Yüce Yaratıcı yarattığı kulunu görüp gözetmez mi? Sen kölenin efendisine duyduğu güven kadar Cenab-ı Hakk’a güven duymuyor musun?

Şeyh Sadi Şirazî, Bostan