๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Hal Dili => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 18 Eylül 2011, 17:46:32



Konu Başlığı: Duamız Niçin Kabul Olmuyor?
Gönderen: Zehibe üzerinde 18 Eylül 2011, 17:46:32
Duamız Niçin Kabul Olmuyor?



Haziran 2007 102.SAYI


Abdullah S. DEMİRTAŞ kaleme aldı, HÂL DİLİ bölümünde yayınlandı.

Duamız Niçin Kabul Olmuyor?


Bir gün İbrahim b. Edhem k.s.’a:
– Dua ediyoruz ama neden kabul olmuyor, diye sorduklarında şu cevabı verdi:
– Şu sebeplerden dolayı duanız kabul olmuyor:
• Cenab-ı Hakk’ı bilirsiniz, fakat emir ve yasaklarını yerine getirmezsiniz.
• Peygamber s.a.v.’i bilirsiniz ama O’na uymazsınız.
• Kur’an’ı okursunuz ama onunla amel etmezsiniz.
• Allah Tealâ’nın nimetlerini yersiniz
ama şükretmezsiniz.
• Cenneti bilirsiniz, onu istemezsiniz.
• Cehennem var dersiniz, ondan korkmazsınız.
• Ölüm var dersiniz, hazırlanmazsınız.
• Anne-baba ve ölülerinizi kendi elinizle kabre koyarsınız,
fakat ibret almazsınız.

Peki nasıl duanız kabul olunsun?

Hikmet Damlaları


• Her şeyi maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise maneviyatta kördür.
• Nefsini ıslah etmeyen başkasını ıslah edemez.
• İman hem nur hem kuvvettir. Evet; hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir.
• Nefsine güvenen ve nefsine itimat eden bedbahttır. Nefsinin ayıbını gören ise bahtiyardır.
• Sıradan bir samimi tarikat ehli, görünüşte fen bilimleriyle uğraşan kimseden daha fazla kendini muhafaza eder. O tasavvufî zevki vasıtasıyla ve evliyaya duyduğu muhabbetle imanını kurtarır. Tarikatta hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, hakikat arayıcısı bir âlim zat da olsa, şimdiki dinsizlerin hilelerine karşı kendini tam muhafaza etmesi çok zorlaşmıştır. (29. Mektup’tan sadeleştirilerek.)
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ K.S.


Fetih Müjdesi


II. Murad Han (Fatih Sultan Mehmed’in babası, 6. Osmanlı padişahı), oğlu Fatih’in doğumu yaklaşınca sabaha kadar uyumamış, gece boyunca Kur’an-ı Kerim
okumuş ve doğacak çocuğun müjdesini beklemişti. Tam Sure-i Feth’i okuyordu ki beklediği müjde geldi:

– Sultanım! Müjdeler olsun, bir oğlunuz oldu, dediler.
Sultan Murad Han, gayr-i ihtiyari:
– Elhamdülillah, ravza-i Murad’da gül-i Muhammedî açtı. dedi.

(Allah’a hamd ve senalar olsun, Murad’ın bahçesinde Hz. Peygamber Efendimiz’e mensup bir gül açtı.)

Ve adını Mehmed koydu.

Sultan II. Murad Han’ın devrin mânâ sultanlarından olan Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri k.s. ile görüşmeleri rivayetlere göre şöyle olmuştur:

Hak dostlarından Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri’nin feyizli ve bereketli irşatları neticesinde etrafında toplanan müritleri hayli çoğalmıştı. Hazreti pirin ismi Ankara dışına taşmış, bütün memlekete yayılmıştı. Kendisine haset eden kimseler Hacı Bayram-ı Veli hakkında Sultan Murad Han’a yanlış malumatlar verdiler. Bu hezeyanlara kapılmayan Sultan, devrin mânâ sultanını sevenlerin olumlu malumatlarını göz önünde bulundurarak hareket etti:

– Sakın hürmette kusur etmeyin, diyerek Hacı Bayram-ı Veli’ye iki elçi gönderdi ve onu Edirne’ye davet etti.

Hacı Bayram-ı Veli, Sultan Murad Han’ın davetini kabul etti. Akşemseddin ile birlikte Edirne’ye gittiğinde de, Sultan tarafından büyük bir tazimle karşılandı.

Sultan II. Murad Han ve Hacı Bayram-ı Veli görüşürken içeriye bir beşik getirdiler. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri, herkesin işiteceği bir sesle Fetih Suresi’ni okumaya başladı. Herkes hayret etti. Henüz beşikte kimin bulunduğuna bakılmadan Fetih Suresi’nin okunmasına bir mânâ veremediler. Sureyi bitirdikten sonra Sultan Murad Han’a dönen Hacı Bayram-ı Veli:

– Siz bir zat-ı kâmilsiniz. Şehzadeniz için okuduğunuz o güzel mısrayı tekrar okur musunuz, dedi.

II. Murad, bu mısrayı kimseye okumadığı halde Hacı Bayram-ı Veli’nin ona işaret etmesindeki mânâyı kavramaya çalışarak oğlunun doğumunda gönlünden kopan o mısrayı okudu:

“Elhamdülillah, ravza-i Murad’da bir gül-i Muhammedî açtı!..”

Bu mısrayı söyledikten sonra susan sultan, büyük bir veli ile sohbet ettiğini ve onun âli derecesini düşünerek gönülden Cenab-ı Hakk’a şükretti. Hacı Bayram Hazretleri, mütebessim bir çehre ile başını manidar bir şekilde salladı ve gözlerini bir noktaya dikerek konuşmaya başladı:

– Sultanım! Beyazıd han ve sizin İstanbul’u muhasaranız (kuşatmanız) zamanında elden gelen her şey yapılmıştır. Buna rağmen fetih nasip olmayışı, onun vaktinin henüz gelmemiş bulunmasındandır. Çünkü her şey Allah’ın takdiriyle belli bir zamana bırakılmıştır, dedi.

Sultan Murad Han:

– Acaba takdir-i ilâhi, feth-i mübin hususunda kime yar olacak? Acaba bu şeref bana nasip olur mu, diye sordu.

Hacı Bayram-ı Veli k.s. konuşmasına şöyle devam etti:

– Sultanım! İstanbul’u fethetmek size nasip olmayacak. Evet, o mübarek belde fetholunacak, fakat bunu ben dahi göremeyeceğim. O belde-i tayyibenin fethi, sizin şu beşikteki gül-i Muhammedî ile bizim Köse Akşemseddin’e nasip olacaktır, dedi.

Osman Nuri Topbaş, Osmanlı, Altınoluk Yay.