๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Hal Dili => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 16 Temmuz 2011, 07:46:06



Konu Başlığı: 6 Öğüt
Gönderen: Zehibe üzerinde 16 Temmuz 2011, 07:46:06
Hâl Dili


Haziran 2010 138.SAYI


Abdullah S. DEMİRTAŞ kaleme aldı, HÂL DİLİ bölümünde yayınlandı.

6 Öğüt

Meşhur velî İbrahim b. Ethem k.s. otururken adamın birisi gelerek:

– Ey şeyh! Ben kendime zulmetmiş bulunuyorum. Bana bir iki nasihat et de onları kendime rehber edineyim, der.
İbrahim b. Ethem k.s. ona şu cevabı verir:

– Eğer şu altı öğüdü kabul edersen, bir daha zarar ziyan görmezsin.

• Birincisi: Allah Teâlâ’ya karşı asi olmak ya da günah işlemek istediğin vakit, artık O’nun rızkını yeme.

Adam:

– Âlemde her ne varsa O’nun rızkı. Peki ben rızkımı nerden temin edeceğim, diye sordu. İbrahim b. Edhem k.s. dedi ki: 

– Peki, O’nun rızkını yiyip kendisine asi olman hiç yakışık alır mı?

• İkincisi: Asi ve günahkâr olmak istediğinde Hak Tealâ’nın mülkünün dışına çık.

Adam:

– Bu dediğinizi yerine getirmek çok daha zor. Doğu ve batı, her yer O’nun mülkü olduğuna göre ben nereye gidebilirim ki, diye sorunca Hazret dedi ki:

– Peki, mülkünde ikamet edip O’na asi olman hiç yakışık alır mı?

• Üçüncüsü: Asi ve günahkâr olmak istediğinde, öyle bir yerde ol ki Hak Teâla seni görmesin.

Adam:

– O bütün sırları bilirken, her şeyi görürken bu nasıl mümkün olur, diye sorunca Hazret dedi ki:

– O’nun rızkını ye, mülkünde ikamet et, O her şeyi bilip gördüğü halde sonra da utanmayıp O’na asi ol! Bu hiç yakışık alır mı?

• Dördüncüsü: Canını almak için ölüm meleği geldiği vakit ona, “Tevbe etmem için bana mühlet ver” de.

Adam:

– Ölüm meleği bu isteğimi kabul etmez ki, deyince Hazret dedi ki:

– Ölüm meleğini kendinden bir an bile uzaklaştırma gücüne sahip olmadığına göre, o sana gelmeden evvel tevbe etme imkanını kullan, hemen günahlarına tevbe et.

• Beşincisi: Kabirde Münker ve Nekir melekleri sorgulamak için geldikleri vakit onları kendinden uzaklaştır.

Adam:

– İşte buna hiç gücüm yetmez, deyince Hazret şu cevabı verdi:

– O halde onlara vereceğin cevabı şimdiden hazırla.

• Altıncısı: Yarın kıyamet günü, “Günahkârları cehenneme atın!” diye ferman geldiği vakit seni de götürürlerse sakın gitme!

Adam:

– Meleklere karşı gelmem ne mümkün! Söylediklerin çok doğru, deyip tevbe istiğfar eder, halini düzeltir.

Feridüddin Attâr, Tezkiretü’l-Evliya


Kalp ve Niyet

Mutarrıf b. Abdullah rh.a. şöyle der:

“Bir amelin salih ve makbul olması, kalbin doğru olmasına olmasına bağlıdır. Kalbin salih olması ise niyetin salih olmasına bağlıdır.”

Ebu Talib Mekkî, Kûtu’l-Kulûb


Sükut Perdesi Yırtılınca

Mısır’da uzun zamandır susmasıyla ünlenmiş iyi huylu bir derviş vardı. Birçok âkil kişi uzaktan yakından gelerek etrafında pervane olup dervişten feyz almak istiyordu. Bir gece bu derviş kendi kendine şöyle düşündü: – İnsan dilinin altında gizlidir. Böyle susup durmak olmaz. Misafirlerle konuşmak gerek. Konuşmazsam kimse benim alim olduğumu bilemeyecek. Derviş konuşunca dost düşman herkes onun Mısır’ın en cahili olduğunu anladı. Adamın huzuru ve düzeni bozuldu, rahatı kaçtı. Çaresiz, Mısır’dan çıkıp başka yere gitmek zorunda kaldı. Ayrılırken tekkenin duvarına şunları yazdı: “Çirkin yüzümü güzel sandığım için perdeyi kaldırdım. Eğer aynada kendimi görmüş olsaydım, cahillik edip yüzümü örten perdeyi yırtmazdım. İnsan sükut ederek üstünlük bulur, susmayan cahil ise rezil olur.” Sükutun her zaman bir değeri vardır: Âlime heybet kazandırır, cahil için bir perde olur. Eğer âlimsen çok konuşarak heybetini yitirme. Yok, cahilsen perdeni yüzünden sıyırma. Gönlündekileri insanlara açmak için acele etme. Bunu ne zaman olsa yapabilirsin. Fakat bir kez sır ortaya çıktı mı, onu tekrar saklamaya imkan bulunmaz. Kalem gibi susmak gerekir. Başı bıçakla kesilmeden sultanın sırlarını ne güzel sakladı. Sözü insan gibi, akıllı uslu söylemek gerekir. Yoksa hayvanlar gibi susmak daha iyidir.

Şeyh Sadi Şirâzî, Bostan


Salih Amel

Ulemadan İbn Aclân rh.a. şöyle der:

“Bir amel, ancak şu üç şey ile salih amel olur:

• Allah için takva sahibi olmak,

• İyi niyet,

• Yapılan ameli usulünce dosdoğru yapmak.”

Ebu Tâlib Mekkî, Kûtu’l-Kulûb


Bir Köle Bile Bu Kadar Rahatsa

Tasavvuf büyüklerinden İmam Kuşeyrî k.s., meşhur velî Şakik-i Belhî’nin zühd yoluna girme sebebinin şu hadise olduğunu nakleder:

“Şakik-i Belhî, bir kıtlık zamanında bir kölenin seviçten oynamakta olduğunu gördü. Oysa o günlerde insanlar sıkıntılı idiler. Kıtlık vardı ve günlük yiyeceklerini temin etmek için çabalıyorlardı. Şakik-i Belhî bu köleye:

– Sendeki bu coşkunun ve sevincin sebebi nedir? İnsanların kıtlıktan dolayı düştüğü şu durumu görmüyor musun, diye sordu. Köle ise şöyle cevap verdi:

– Bundan bana ne? Efendimin kendisine ait özel bir köyü var. İhtiyaç duyduğumuz her şey oradan geliyor.
Bu sözler üzerine Şakik-i Belhî düşündü, sözde ince bir mana buldu ve şunları söyledi:

– Şu kölenin efendisinin bir köyü varsa, efendisi de muhtaç bir kul olmasına rağmen bu köle rızkı için tasalanmıyorsa, nasıl olur da Yüce Mevlâsı zengin ve her şeyin sahibi olan bir müslüman rızkı için tasalanır, endişe duyar?

İmâm Kuşeyrî, Risâle


Konu Başlığı: Ynt: 6 Öğüt
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 14 Ağustos 2011, 10:37:22
” Sükutun her zaman bir değeri vardır: Âlime heybet kazandırır, cahil için bir perde olur. Eğer âlimsen çok konuşarak heybetini yitirme. Yok, cahilsen perdeni yüzünden sıyırma. Gönlündekileri insanlara açmak için acele etme. Bunu ne zaman olsa yapabilirsin. Fakat bir kez sır ortaya çıktı mı, onu tekrar saklamaya imkan bulunmaz.  

Sözü bilen kişinin, Yüzünü ak ede bir söz. Sözü pişirip diyenin, İşini sağ ede bir söz.
Yunus Emre
Allah razı olsun bu konuların bize ulaşmasına vesile olan kardeşlerimden.