Konu Başlığı: Mutlakın takyid edilmesinin sartı Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 14 Haziran 2011, 16:09:17 Mutlakın Takyid Edilmesinin Şartı: Hanefîler, Kur'an'da geçen mutlak bir lafzın hadis ile takyid edilebilmesi için, hadisin onun gücünde olmasını şart koşmuşlardır. Buna göre haber-î vahid durumundaki bir hadisin Kur'an'daki mutlak bir lafzı takyid etmesi mümkün değildir. Hanefîlerin bu şartı Kur'an'daki âm bir lafzı tahsis edecek olan hadiste ileri sürdükleri şartın tıpatıp aynısıdır. Zira tahsis konusunda Hanefîlerin diğer âlimlerle ittifak ettikleri ve ihtilaf ettikleri ve tercih ettiklerinin hepsi, mutlakın takyidi konusunda da tamamıyla cereyan etmektedir [936]. Cumhur-i ulema ise Hanefîlerin ileri sürdükleri bu şartı gerekli görmemiş ve Kur'an'ın mutlak bir lafzının haber-î vahid ile takyid edilebileceğini kabul etmişlerdir. Hanefî'ler diğer âlimler arasındaki bu ihtilafın sonucu akrabalık doğuran emmenin sayısı ile ilgili hadisin reddedilmesinde ortaya çıkmaktadır. Akrabalık doğuran emmelerin sayısı: Cenabı Allah "... ve sizi emziren anneleriniz..." [937] Buyurmaktadır. Buharı ve Müslim'in rivayetine göre Hz. Peygamber de "Soydan mahrem ulanlar, emmeden de mahrem olurlar" [938] buyurmuştur. Ayrıca Hz. Âişe'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "İnzal olunan Kur'an âyetleri içerisinde bilinen on emmenin mahremlik doğuracağını bildiren ifadeler vardı. Sonra bunlar beş bilinen tarzındaki ifadelerle nesholundular. Resûlullah vefat ettiği zaman, bunlar Kur'an'ın okunan âyetleri arasında idi" [939]. Âlimlerin çoğunluğu, Hz. Âişe'nin rivayet ettiği bu hadisin, âyeti-kerimeyi takyid ve beyan ettiğini kabul ederek mahremiik doğuran emmede beş emmeyi şart koşmuşlardır. Hanefîler ve onlarla aynı görüşte olan Mâlikîler ise, sayının şart olmadığını, emmenin azmin da çoğunun da mahremiik doğurduğunu kabul etmişlerdir. Nitekim Zeylaî bu âyetle ilgili olarak şöyle demektedir: Allah, bu âyette mahremliği, sayı ile kayıtlamaksızın emme fiiline bağlamıştır. Bu durumda onu bir sayı ile kayıtlamak nassa ziyade yapmak olur ki, o da nesihtir [940]. İleride Mâlik'in bu konudaki görüşü ve bakışı, kendisinden öncekilerin görüşlerine dayanmakla birlikte, sayı şart koşmamada Hanefîlere muvafakat edişi hakkında geniş bilgi verilecektir [941]. Hanefîlere gelince, onlar -kendilerine göre- Kur'an'ın umumî lafzını tahsis etme gücü bulunmadığı için, bu hadisle amel etmemişlerdir. Şafiî, Âişe hadisi ile amel etmeyenleri tenkit konusuna geniş yer vermiş ve Kur'an nassına ziyade olduğu halde amel ettikleri bazı örnekleri onların karşısına çıkarmıştır. Nitekim, sirkat âyeti bütün hırsızları kapsamasına rağmen, Hanefîlerin, sünnete dayanarak buradaki el kesmenin sadece bazı hırsızları kapsadığını ileri sürdüklerini örnek vermiştir [942]. [936] Âmidî, el-İhkâm, II, 162. [937] en-Nisa: 4/23. [938] Muhammed Fuad Abdülbâkî, el-Lü'lüü ve'l-mercân, II, 103. [939] Müslim, Radâ'. 24. [940] Mustafa el-Hın, Eserü'l-ihtilaf fi'l-kavâid, s. 256. [941] "Haram kılan emme sayısı" ile ilgili kısma bakınız. [942] Şafiî, el-Üm, V, 23-44. Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 275-277. |