> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis te Metin Tenkidi Metodları > Lafzan ve manen rivayet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Lafzan ve manen rivayet  (Okunma Sayısı 1775 defa)
16 Haziran 2011, 16:44:39
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 16 Haziran 2011, 16:44:39 »



II- Lafzan Ve Manen Rivayet


Resûlullah'ın (s.a.) bir olayla ilgili söylediği hadisin rivayetlerini bir araya topladığımızda, bu rivayetlerin lafızlarının farklı olduğunu görürüz. Ancak, çoğunlukla bu lafızların Resûlullah'ın (s.a.) arzu ettiği mâna­yı ifade ettiğine de şahit oluruz. Buradan, sahabeden itibaren hadislerin müsned ve sahih kitaplarda tedvinine kadar geçen dönem içinde hadis ri­vayetinin çoğu defa mâna ile olduğunu anlamaktayız. Bunun anlaşılması için bu görüşü teyit edip açıklayan bir misal olarak, mescide küçük abdestini yapan bedevi hadisini zikredebiliriz. Söz konusu hadisin sadece Kütüb-i sitte'âekî rivayetlerini araştırdım ve bunların aşağıdaki gibi oldu­ğunu gördüm:

1. Buhârî'nin Enes'ten rivayetine göre, Resûlullah (s.a.), ona do­kunmayın dedi sonra bir kova su istedi ve onun işediği yere döktü [35].

2. Buhârî'nin Ebu Hureyre'den rivayetine göre Resûlullah (s.a.), onu bırakın ve işediği yere bir kova su dökün dedi [36].

3. Müslim'in Enes'ten rivayetine göre Resûlullah (s.a.), onu bıra­kın, ona dokunmayın, dedi; bedevi işini bitirince bir kova su istedi ve işediği yere döktü [37].

4. Müslim'in Enes'ten başka bir rivayetine göre, insanlar ona ba­ğırdılar da Resûlullah (s.a.), onu bırakın dedi. Bedevi işini bitirince Hz. Peygamber bir kova su istedi ve idrar yaptığı yere döktü [38].

5. Müslim'in Enes'ten diğer rivayetine göre Resûlullah (s.a.), ona dokunmayın, onu bırakın dedi [39].

6. Ebu Davud'un, Ebu Hureyre'den rivayetine göre o, şöyle anlat­maktadır:

Bedevî'nin, mescidin bir kenarına küçük abdestini bozmasının hemen arkasından insanlar ona hücum etti. Nebi (s.a.). onları bundan menederek, siz kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, zorlaştırıcı olarak gönderilmediniz, buyurdu ve bevlettiği yere bir kova su dökmelerini emretti [40].

7. Tirmizî'nin, Ebu Hureyre'den rivayetinde, Resûlullah (s.a.) bev­lettiği yere bir kova su dökün, buyurdu [41].

8. Nesâî'nin Enes'ten rivayetine göre Rasulullah (s.a.), onu bırakın, ona dokunmayın dedi ve bedevî işini bitirince bir kova su istedi ve bevlettiği yere döktü [42].

9. Yine Nesâî'nin Ebu Hureyre'den rivayetine göre, Resûlullah (s.a.):

“Onu bırakın ve bevlettiği yere bir kova su dökün, zira siz kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz,.." [43] buyurdu.

10. Nesâî'nin Enes'ten başka bir rivayetine göre Resûlullah (s.a.), onu terkedin dedi. Bunun üzerine ashab işini bitirinceye kadar onu kendi haline bıraktılar. Sonra Hz. Peygamber, bir kova su istedi ve onu bedevinin bevlettiği yere döktü [44].

11. İbn Mâce'nin Enes'ten rivayetine göre Resûlullah (s.a.), ona dokunmayın, dedi, sonra bir kova su istedi ve bevledilen yere döktü [45].

12. Yine İbn Mâce'nin Vasile b. el-Eska'dan rivayetine göre Resû­lullah (s.a.) onu bırakın dedi. Sonra bir kova su istedi ve bevlettiği yere döktü [46].

Söz konusu hadisin farklı rivayetlerini birbiri ile karşılaştırdığı­mızda, ravilerin Resûlullah'ın sözünü aynı lafızlarla değil, mâna ile nak­lettiklerini görmekteyiz. Zira -aynı olayı anlatmak üzere- rivayetlerde onu bırakın, ona dokunmayın); (sadece) onu terkedin); (ona dokunmayın), sadece (onu bırakın) veya ikisi birlikte (ona dokunmayın, onu bırakın) şeklinde farklı lafızlar kullanılmıştır. Rivayetlerde geçen bu farklı lafızların hepsini Hz. Peygamber'in aynı anda kullanmadığı ise malumdur. Şu halde Resûlul­lah söz konusu lafızlardan birini kullanmış, raviler hadisi Hz. Peygam­ber'in lafzı ile değil, aynı anlama gelen başka lafızlarla (manen) rivayet etmişlerdir. Bu farklı rivayetlerin arasını cem etmek istesek ve meselâ Hz. Peygamber muhtemelen (onu bırakın, ona dokunmayın) dediğini ravilerden bazısının Resûlullah'ın sözünün bir kısmım rivayet ederek ya (onu bırakın) veya (ona dokunmayın) şeklinde naklettiklerini, diğer kısmının ise Hz. Peygamber'in sözünün tamamını rivayet ederek (onu bırakın, ona dokunmayın) şeklinde naklettiklerini düşünelim. Ancak bu durumda (onu terkedin) rivayet ile (ona dokunmayın, onu bırakın) şeklinde kelimesi takdim edilerek nakledilen rivayetleri nasıl açıklayacağız? Aynı şekilde Nesâî'nin "onu bırakın ve bevlettiği yere bir kova su dökün..." şeklindeki rivayetinde (onu bırakın) veya (onu terkedin) kelimelerinden farklı anlama gelen (ona dokunmayın) kelimesi bulunmamaktadır. Şayet Resûlullah, bu kelimeyi söylemişse ravi söz konusu kelimeyi zikretmemiştir. Bunun anlamı, ravinin hadisi Resûlullah'ın lafızlarıyla değil de manen nakletmiş olmasıdır.

Bütün bunlardan, sahabe ve daha sonraki dönemlerde hadisin ço­ğunlukla manen rivayet edildiğini anlamaktayız. Ancak bu, farklı ravilerin, Hz. Peygamber'in kullandığı birçok lafzı kullanmadıkları anlamına da gelmez. Tabiî olan da budur. Zira sahabeden, Hz. Peygamber'in lafzı ile rivayet etme hususunda titiz davrananlar da vardı. İbn Ömer bunlar­dan biridir. Nitekim Ubeyd b. Umeyr, münafığın durumu ile ilgili olarak Resûlullah'ın (s.a.), “münafığın duru­mu iki sürü arasında gidip gelen koyuna benzer" buyurduğunu nakletmişti. Orada hazır bulunan İbn Ömer buna itiraz ederek, Resûlullah'a (s.a.) “yalan isnad etmeyin, zira o munafığın durumu, iki sürü arasında gidip gelen koyuna benzer" buyurdu, diyerek hadiste bulunan kelimesi yerine eş anlamlısı lafzının kullanılmasını Resûlullah'a (s.a.) yalan isnad etmek olarak değer­lendirdi [47].

Muhammed b. Ali, İbn Ömer'in hadisi işittiği zaman ona ilavede bulunmadığını, onu noksan da nakletmediğini, ne ileri gittiğini ne de ge­ride kaldığını söylemiştir [48].

A'meş de "bu ilme öyleleri sahip oldu ki, onlardan birine hadise "vav" veya "dal" harfi ilave etmektense, gökten yere düşmek daha iyi gelmekteydi. Bugün ise, onların içinde öyleleri vardır ki zayıf bir balığı alıp onun semiz olduğuna yemin edebilmektedir" [49] demiştir.

Onlar, hadisin lafzan rivayetinde son derece titiz davranmaktaydı. Muhaddislerin çoğu da onları takip ettiler. Nitekim genel tutumundan caiz gördüğü anlaşılmakla birlikte, Buhârî'nin lafzan rivayeti her zaman zorunlu görmeyen tutumuna karşın, Müslim, çoğunlukla lafzan rivayete özen göstermekteydi [50].

Sahabe, tabiîn, muhaddisler, fakihler ve usulcülerden oluşan İslâm âlimlerinin çoğunluğu ise, hadisin manen rivayet edilebileeğini kabul et­mişlerdir. Ancak bunlar, Resûlullah'ın (s.a.) kullandığı lafızla kastettiği mânanın muhafaza edilip nakledilebilmesi için, manen rivayette birtakım önemli şartlar ileri sürmüşlerdir. Şayet ravi, lafızları delalet ve maksatları ile bilmiyor; kelimenin anlamını bozan hususlardan haberdar değil; iki lafız arasındaki anlam farkının derecesini farkedemiyorsa işittiği hadisi manen rivayet etmesinin caiz olmadığında ihtilaf yoktur [51].

Bu konuda Serahsî şöyle demektedir:

"Lafız muhkem, zahir, müşkil, müşterek, mücmel, müteşabih veya cevâmiu'l-kelim'den (az kelime ile çok anlam ifade etme) biri olur. Lafız muhkem ise, lugata hâkim her âlimin onu manen rivayet etmesi caizdir. Zahir lafzı ancak lügat ve fıkıh bilgilerine sahip kimse manen rivayet edebilir. Müşkil ve müşterek lafız­ların manen rivayeti caiz değildir. Çünkü söz konusu iki lafızdan kastedi­len mâna ancak te'ville anlaşılabilmektedir. Te'vil ise, kıyas gibi bir nevi kişisel görüş olup başkasını bağlayıcı değildir. Mücmel lafzın da manen rivayeti düşünülemez. Zira, mücmelin mânasına ancak başka bir delil ile vakıf olunabilir. Müteşabih de mücmel gibidir. Çünkü biz müteşabih laf­zın anlamını araştırmakla sorumlu değiliz. Böyle bir durumda müteşabihin manen rivayeti nasıl düşünülebilir? Lafız (kazanç, so­rumluluğa göredir) gibi özlü sözlerden (Cevamiu'l-kelim) ise, bazı hoca­larımız zahir lafızla ilgili zikrettiğimiz şartlarla manen rivayetinin caiz ola­bileceğini söylemişlerdir [52].

Hadisin lafzan (Resûlullah'tan işitilen aynı lafızla) rivayet edilmesine önem veren âlimler, Hz. Peygamber'in "bizden hadisi işitip (başkasına) nakledene kadar ezberinde muhafaza eden kimsenin Allah yüzünü ak etsin. Zira kendisine nakledilen nice kimseler (bizzat) işitenden nakledileni daha iyi muhafaza ederler." [53], "Nice ilim taşıyanlar vardır ki onu anlayamaz, nice ilim taşıyan kimse kendisinden daha anlayışlı kimseye nakleder" [54] hadisleri ile; Berâ b. Azib'e öğrettiği duayı, onun (Gönderdiğin nebi...) yerine lafız değişikikliği yaparak şeklinde okuması üzerine, göğsüne vurarak diyerek düzeltmesini [55] delil olarak kullanmışlar ve Hz. Peygamber, "resul" lafzının "nebi" kelimesinin ifade ettiği anlamı fazlasıyla ihtiva etmesine rağmen, Berâ b. Azib'in farklı lafız kullanmasına muhalefet etmiş, izin vermemiştir, demişlerdir.

Ne var ki, onların bu nevi istidlalleri doğru bulunmamaktadır. Ha­disin, işitildiği gibi aynı lafızlarla başkasına nakledilmesini ifade eden bi­rinci hadis, bu hususta delil olamaz. Çünkü herhangi bir lafzı ziyade ve noksanlık yapmadan nakleden kimse, onu işittiği gibi nakletmiş denilebi­lir. Nitekim mânayı bozmadıkça bir dilden diğer dile tercüme eden kim­seye de işittiği gibi nakletmiştir denilir. Bu hadis, rivayetten maksadın, in­sanların farklı şekillerde anlamaları illetine binaen lafız değil de mânayı nakletmek olduğuna delalet etmektedir. Zira mânanın farklı olmasını etki­leyen de lafızdır. İnsanların birbirinin yerini tuttuğu hususunda ihtilaf et­medikleri lafızlarda ise anlayan, daha çok anlayan ve hiç anlamayan ara­sında herhangi bir fark yoktur ve bu gibi lafızlar mânanın değişmesine et­ki yapmazlar [56].

Bu haberi nakleden raviler manen rivayet etmişlerdir. Nitekim bir kısmı (Allah nurlandırsın) yerine Allah merhamet et­sin), (işitene kimse) yerine (bizden hadis) yerine (sözümü nakleden), (onu tebliğ eden) yerine (ona nakleden), (nice kendisine söz ulaşan vardır ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Lafzan ve manen rivayet
« Posted on: 26 Nisan 2024, 23:07:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Lafzan ve manen rivayet rüya tabiri,Lafzan ve manen rivayet mekke canlı, Lafzan ve manen rivayet kabe canlı yayın, Lafzan ve manen rivayet Üç boyutlu kuran oku Lafzan ve manen rivayet kuran ı kerim, Lafzan ve manen rivayet peygamber kıssaları,Lafzan ve manen rivayet ilitam ders soruları, Lafzan ve manen rivayetönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes