> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis te Metin Tenkidi Metodları > Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması  (Okunma Sayısı 778 defa)
13 Haziran 2011, 15:55:00
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Haziran 2011, 15:55:00 »



Hanefîlerin Bu Konudaki Görüşlerinin Tartışılması
 

1. Ölçülerinin Tartışılması:



Onlar bu hususta kendi rivayetine muhalefet eden ravinin durumu ile ilgili olarak dört ihtimali zikretmekte, bunlardan hadisin nesholunduğunu bilmesi şıkkını tercih etmektedirler. Bu hükmü ravinin, ameli veya fetvası ile muhalefet ettiği bütün haberlere teşmil edip onları nesholunmuş saymaktadırlar. Onlara göre ravinin bu fiili hadisin nesholunduğunun delilidr.

Onların tercih ettikleri bu ihtimal iddia ettikleri gibi tercih edilebi­leceklerin en uygunu değildir. Aksine bana göre en uygunu ravinin unutması veya hatası sebebiyle rivayet ettiği hadise muhalefet ettiğini kabul etmektir. Çünkü bir ravinin bugün rivayet ettiği bir hadisi kısa veya uzun bir zaman sonra unutmuş ve hatırlatıldığında hatırlamış olması uzak bir ih­timal değildir. Bu durum insanlar arasında bilinen, sıradan bir iştir. Her duyduğunu, her rivayat ettiğini hatırlayan ve onlardan hiçbirini unutma­yan ravi nerede vardır? Böyle bir ravinin bulunabileceğini zannetmiyo­rum. Onun söz konusu muhalefetini rivayetini unutması, hatası, yahut da hadisin zahirine aykırı bir te'vili şeklinde yorumlamak daha uygundur. Fakat biz bu durumda onun rivayetini alırız, amelini ve te'vilini bağlayıcı görmeyiz. Çünkü biz onun yaptığına değil, rivayet ettiğine uymakla mü­kellefiz.

Burada -zikrettikleri örneklere dayanan- ikinci bir yaklaşım daha söz konusudur:

O da, Hanefîlerin Hz, Peygamber'in vefatından sonra sa­habenin fetva ve amelini, rivayet ettikleri hadisten sonra olmasına daya­narak delil saymalarıdır. Bu, sahabenin hadisi her zaman doğrudan Resûlullah'tan rivayet ettiği faraziyesine dayanmaktadır. Halbuki bu her zaman böyle değildir. Zira sahabe Hz. Peygamber'den mürsel rivayette de bulunmaktaydı. Nitekim onlardan biri başka bir sahabînin, Resûlullah'tan rivayetini duyduğu zaman, bu sahabînin ismini zikretmeyerek doğrudan Hz. Peygamber'den rivayette bulunmaktaydı. Sahabenin bu tarz rivayeti muhaddisler nezdinde makbul sayılmakta olup, hiç kimse onu münker görmemekte idi. Nitekim Bera b. Âzib'in rivayet ettiği şu sözü bunu teyit etmektedir:

"Size rivayet ettiklerimizin hepsi Resûlullah'tan doğrudan işiterek rivayet ettiğimiz şeyler değildir. Bunların bir kısmı, biz develerimizi otlatırken, arkadaşlarımızın bize anlattıklarıdır" [1212].

Sahabe içinde bazılarının Hz. Peygamber'den mürsel olarak riva­yette bulunmaları mümkün olduğuna göre, -hepsi adil oldukları için sa­habenin mürselleri makbuldür- onların Hz. Peygamber'den sonra hadisi duymuş ve bu hadise muhalif davranmış olmaları uzak bir ihtimal de­ğildir. Bu durumda da söz konusu sahabînin rivayeti, amelinden daha sonra olmuş olur. Ayrıca davranışı haberin kendisine ulaşmasından önce­sine ait bir içtihadı da olabilir. Kendisine şerî hüküm ulaşınca Hz. Peygamber'in hadisi dolayısıyla kişisel amelini veya fetvasını terkeder, Hz. Peygamber'in sahabîleri hakkında yürütülebilecek zan budur.

Bu duruma göre Hz. Peygamber'in vefatından sonra vuku buldu­ğunu bildiğimiz için- sahabenin, kendi rivayetine muhalefet etmesi, ha­disi rivayetinden sonrasına ve onu bizzat Peygamber'den duyduğuna de­lil değildir. Çünkü haberi, Resûlullah'ın vefatından sonra başka bir sahabîden duymuş olabilir. Burada Hanefîlerin, sahabenin fetva ve amelinin, hadisin rivayetinden sonraya ait olduğu iddiaları onların bu konudaki gö­rüşlerini haklı çıkarmaz.

Nesh konusuna gelince o, uzak bir ihtimal olup ancak zaruret ha­linde başvurulabilir. Ayrıca neshe hükmetmek için onun şartlarının tümü sabit olmalıdır. Bunlardan biri de bu hükmü nesheden dinî bir delilin bu­lunmasıdır. Halbuki burada böyle bir neshedici delil söz konusu değildir. Sahabenin fetvası veya fiili sahih hadisle sabit olmuş olan dinî bir hükmü ortadan asla kaldıramaz.

Nitekim ulemadan hiçbiri sahabenin fiili ile sünnetin neshinin caiz olduğunu söylememiştir. Zira hüküm ve emir Allah'a ait olup, insanlara hüküm koyan veya konulmuş bir hükmü kaldıran sadece O'dur. Hiç kimse Allah ve Resûlü'nün koyduğu dinî bir hükmü kendi görüşü ile neshedemez.

Burada Hanefîlerin nesheden delilin nesholunan delil kuvvetinde olması gerektiğini şart koştuklarını unutmamalıyız. Buradaki örnekte zik­redilen haber haber-i vahid olup, onlardan hükmü nesheden daha kuvvetli bir delil isteyemeyiz. Bu durumda da onların "sahabe fiili ile haber-i vahidin nesholunacağına dair" iddiaları boşlukta kalmaktadır.

Eğer Hanefîler hükmü ortadan kaldıran ve bize ulaşmayan başka bir hadis olabileceğini ve bunun sahabeye ulaşmış ve onların da bunun gereği ile amel etmiş olabileceğini söyleyecek olurlarsa, bunun şüphe gö­türmeyen son derece zayıf bir ihtimal olduğunu söyleriz. Çünkü bu, bizi Hz. Peygamber'den nesheden bir delil mevcut olmadığı halde tüm şeria­tın neshine götürür.

Nitekim İmam Şafiî bu endişe ile sünnetin Kur'an'la neshi konu­sunda, Hz. Peygamber bir sünnet bıraktı ve bu sünnet Kur'an'la nesholundu. Halbuki Resûlullah'tan rivayet edilen nâsih bir sünnet yoktur [1213] denilmemesi için, nesh bulunduğunu açıklayan diğer bir sünnet getirme­yi şart koşmuştur. Biz ise ayrıca diğer sünnetin hükmünü ortadan kaldı­ran bir sünnetin de varid olmasını şart koşuyoruz. Bu durumda bir sahabînin fiil veya sözünü, hadisin neshini tekid için almaya bir engel yoktur. Ancak burada sahabînin sözü nâsih hükmünde değildir.

Öte yandan Hz. Peygamber'le ilgili bir haber, "Hz, Peygamber'in bir işi şöyle yaptığına"; sahabe ile ilgili eser ise "falan şahabının o işi böyle yaptığına" delalet eder. Biz bu durumda Resûlulah'ın fiili ve onun sahabîlerinden birinin fiili olmak üzere iki fiil ile karşı karşıyayız. Sahabî bile olsa insanlardan birinin fiiline dayanarak Hz. Peygamber'in fiilini terkedecek miyiz? Sahabîler, rivayet edildiği üzere Resûlullah döneminde de, onun ölümünden sonra da içtihad ediyorlardı. Onlar bu içtihadlarında bazan isabet ediyor, bazan da yanılıyorlardı. Hata ettikleri meselelerden biri de Hz. Bilal'in bir ölçek hurma karşılığında iki ölçek hurma satması, Resûlullah'ın bu işlemi yanlış bularak söz konusu alışverişi feshetmesini emretmesi ve bunun riba olduğunu haber vermesidir [1214].

Hz. Peygamber hayattayken bazı sahabîler evli olmayan zanî için recm fetvası vermişler, bu kişinin babası yüz koyun ve bir cariye fidye vererek onu kurtarmıştı. Resûlullah bunu iptal ederek söz konusu an­laşmayı feshetmiştir [1215].

Hz. Peygamber yatsı namazını geç vakitlere bırakınca Hz. Ömer'in kendisine seslenmesini yadırgayarak şöyle demiştir:

"Allah'ın elçisini uyarmak size düşmez" [1216].

Hz. Ömer baş parmak ve işaret parmağının diyetinin yirmi beş deve olduğuna hükmetmiştir. Saîd b. Müseyyeb demiştir ki:

Her parmağın di­yetinin on deve olduğunu bildiren, Hz. Peygamber'in Hazm ailesine yaz­dığı mektubu bulunduktan sonra Hz. Ömer bununla amel etti [1217].

İşte Resûlullah'ın vefatından önceki ve sonraki döneme ait sahabe­nin içtihat ve amellerinden bazıları bunlardır. Bunlara benzer uygulama ve içtihatlar çoktur. Onlar içinde hata ettikleri de vardır. Rivayet ettikleri hadislerin kendilerinden sadır olan amel ve içtihatlar ile mensuh olduğu söylenebilir mi?

İbn Hazm'a göre:

Sahabenin, kendi amellerine muhalif olarak ri­vayet ettikleri hadislerin tümü, kendilerine hadis ulaşmadan öncesine ait içtihadları olup hadis kendilerine ulaşınca bu içtihadlarından vazgeçerek kendilerine ulaşan hadisi rivayet etmeleri olarak yorumlanmalıdır. Sahabe hakkında bundan başka türlü davranmak doğru değildir. Bunu bizim söylediğimizin dışında yorumlamak şüphesiz sahabeyi iki durumdan birine düşürmektedir -Allah her ikisinden de bizi korusun- ki bunların ikisi de sapıklık ve dalalettir. Bunlardan biri açıkça Hz. Peygmaber'e muhalefet etmektir. Bu hiçbir kimse için caiz olmadığı gibi sahabe için böyle bir zanda bulunmak caiz değildir. Diğeri ise yanlarında rivayet ettikleri şeye karşı olmalarını gerektiren bir bilginin bulunması. Onların bize nesholunanı anlatmalarına rağmen neshedeni gizlemeleri caiz değildir. Çün­kü bu, küfür ve dini bozmadır. Bunu onlara kalbi eğri veya körelmiş ca­hil kişiden başkası nisbet etmez. Böylece onların iddialarının batıl olduğu ve bizim görüşümüzün doğru olduğu ortaya çıkmaktadır. Üçüncü bir şıkka asla yol yoktur. Ancak daha önce rivayet ettikleri bazı haberleri daha sonra unutmuş olmaları da mümkündür. Tevil etmiş olmalarına gelince, tevil sahabenin bir tahminidir. Resûlullah'tan rivayetleri ise yakın ifade eder. Bir müslümana, zanna dayanarak yakîni terketmek caiz olmaz. Sa­habe muhalefetlerinde mazurdurlar. Çünkü bu onların içtihadıdır. Kaldı ki böyle bir durum onlardan vaki olmakla beraber çok azdır. Konu bu şekilde ele alındığı taktirde herhangi bir problem kalmaz [1218].



[1212] İbn Hazm, et-İhkâm, I, 143.

[1213] Şafiî, er-Risâle, s. 111.

[1214] İbn Hazm, el-İhkâm, IV, 811.

[1215] İbn Hazm, a.e., IV, 811.

[1216] İbn Hazm, a.e., IV, 812.

[1217] İbn Hazm, a.e., IV, 813.

[1218] İbn Hazm, el-İhkâm, I, 146-147. Misfir B. Gurmullah Ed-Dümeyni, Hadiste Metin Tenkidi Metodları, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1997: 349-353.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması
« Posted on: 24 Nisan 2024, 08:24:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması rüya tabiri,Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması mekke canlı, Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması kabe canlı yayın, Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması Üç boyutlu kuran oku Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması kuran ı kerim, Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması peygamber kıssaları,Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılması ilitam ders soruları, Hanefîlerin bu konudaki görüşlerinin tartışılmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes