> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis te Metin Tenkidi Metodları > Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2  (Okunma Sayısı 1180 defa)
14 Haziran 2011, 16:36:05
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 14 Haziran 2011, 16:36:05 »



VII. Hadisin Münker Veya Muhal Bir Şeyi İçer­mesi 2


h- "Davud'un günahı bakmaktı "[609] rivayeti.

Bu rivayet uydurmadır. Nitekim İbnü’s-Salâh onun asılsız; Zerkeşî, Suyûtî ve İbn Arrak da münker olduğunu söylemişlerdir [610]. Aynı mânayi teyit eden Elbânî ise şöyle demiştir:

Dâvûd Peygamberin komutan Orya'nın hanımına bakmakla imtihan olunması hikayesi, bazı peygam­berler tarihi ve tefsir kitaplarında yer alan meşhur bir hikayedir. Bir kişiyi askere gönderip ardından hammıyla evlenmeyi planlamak gibi peygam­berlik makamına yakışmayan bir fiili bir peygambere nisbet etme söz ko­nusu olduğu için akıl sahibi hiçbir müslüman bu rivayetlerin batıl oldu­ğundan asla şüphe etmez [611]. Ebu Bekir İbnü'l-Arabî ise bu rivayetle il­gili olarak şöyle demiştir:

"Kadını beğenince kocasının savaşa gitmesini emrettiği tarzındaki iddialara gelince bu, kesinlikle batıldır. Çünkü Dâvûd Peygamber'in, kendi menfaati için bir kişinin kanını akıtması mümkün değildir" [612].

ı- "Süleyman'ın bir oğlu olmuştu. Şeytan'a onu ölümden nasıl korurum? diye sordu. Orada bulunanlar dünyanın en uzak noktasına gö­türelim dediler. Şeytan 'ölüm oraya ulaşır' diye itiraz etti. 'Denizin di­bine götürelim' dediler. 'Hayır, ölüm oraya da ulaşır' dedi. Bu defa 'ba­tıya götürelim' dediler.

'Ölüm oraya da ulaşır' diye karşı çıktı. 'Doğuya götürelim' dediler. 'Oraya da ulaşır' dedi.

'Yerle gök arasında bir yere çıkaralım' dediler.

Şeytan bunu kabul etti. Rivayete göre çocuğu dünya ile gök arasında bir yere çıkardılar. Ölüm meleği gelerek Hz. Süleyman'a şöyle haber verdi:

'Oğlunun canını almakla emrolunmuştum. Onu deniz­de aradım bulamadım; yerde aradım bulamadım; doğuda, batıda aradım bulamadım; göğe çıkarken buldum ve canını aldım. Bu arada ceset gelip Süleyman'ın tahtının üstüne düştü. İşte "Andolsun biz Süleyman'ı imti­han ettik. Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, soma o, yine eski haline döndü" [613] âyeti bunu ifade etmektedir"[614] rivayeti.

Bu rivayet Hz. Süleyman'a herhangi bir mümine bile yakışmaya­cak bazı şeyler nisbet etmektedir. Bu rivayete göre o, ölümden kurtulmak için Şeytan'a danışıyor, oğlunun yerle gök arasında bulunmasının, onu kesin kaderden kurtaracağına inamyor, Allah'a, O'nun ilim ve kudretinin sonsuzluğuna iman hususunda noksanlık taşıyan böyle bir inancın her­hangi bir peygambere nisbet edilmesi mümkün değildir. Nitekim bu hu­susu farketmiş olan İbnü'l-Cevzî şöyle demiştir:

"Bu uydurma bir rivayettir. Çünkü kendisine aynı zamanda dünya saltanatı bahşedilmiş bir peygamber olan Hz. Süleyman'a ölümden kaçma isteğini taşıma ve yerle gök arasında olmanın ölüme çare olacağını kabul etme fiillerinin nisbet edilmesi mümkün değildir" [615].

Suç ve kusur nisbet etmeme konusunda peygamberlere sahabeyi hatta daha sonra gelen müminleri de ilave etmek gerekir. Dolayısıyla eğer bir rivayet sahabeye, onlara yakışmayacak bir davranış veya müslümanları aşağılama içerecek olursa kabul edilmez ve uydurma olduğuna hükmedi­lir. Meselâ:

i- "Hz. Peygamber'in veda haccından döndükleri sırada bütün sahabenin önünde Hz. Ali'nin elinden tutarak onu herkesin görmesi için ayağa kalıdrıp 'bu benim vasim, kardeşim ve benden soma halifemdir. Onu dinleyin ve ona itaat edin" [616] tarzındaki rivayeti.

Bu rivayetin doğru olduğunu kabul etmek, bütün sahabeyi Resûlullah'ın emrine karşı gelmek ve bu olayı gizleyip değiştirmekle itham et­mek olur. Bu ise, sahabeyi, onların Allah ve Resûlullah'a olan imanlarını ve başkalarını kendilerine tercihlerini bilen hiçbir müslümanın kabul et­mediği bir husustur. Şia her ne kadar çeşitli senetler zikretmekte ve kendi ölçülerine göre sahih olduğunu ileri sürmekte iseler de bu rivayetin uy­durma olduğunda şüphe yoktur. Zira bazı Şia mensupları haktan saptıkları için birkaç kişi dışında bütün sahabenin dinden çıktıklarını iddia etmişlerdir. İbn Kayyim bu rivayeti, Hz. Peygamber'in sahabenin tümünün gözünün önünde yaptığı ve topluca onu gizleyip nakletmedikleri fiillerine ilişkin bir örnek olarak zikretmekte [617], bu hususu onun uydurma olduğuna delil saymaktadır. Çünkü normal olan, sahabe gibi büyük bir topluluğun huzurunda işlenen bir şeyin bir tek kişi tarafından değil, tevatürle nakledilmiş olmasıdır. Resûlullah'a nisbet edilen vasiyyet rivayeti ise bu mertebenin çok uzağındadır.

Birinci asırdan sonra Allah'ın rızasını kazanacak hiçbir kimsenin dünyaya gelmeyeceğini ifade eden:

j- "Yüz sene sonra Allah'ın razı olacağı hiçbir kimse dünyaya gel­mez" [618] anlamındaki rivayeti, bu gruba ilave etmek mümkündür.

Ahmed b. Hanbel bu rivayetin sahih olmadığını söylerken [619], İbn Kayyım [620], Suyûtî [621], İbn Arak [622] ve İbnü'l-Cevzî onun uydurma olduğuna hükmetmişlerdir. İbnü'l-Cevzî bu konuda şöyle demektedir:

Bu­nun isnadının sahih olduğu tarzında itiraz edilecek olursa buna şöyle ce­vap veririz:

Ravilerden biri bu haberi zayıf veya yalancı birinden dinlemiş ve ismini atlayarak rivayeti kendisinden almak isteyene "an" (falanca­dan) lafzıyla rivayet etmiş olabilir. Mezhep imamları ve büyük müslümanların çoğu birinci asırdan sonra dünyaya geldiklerine göre bu rivayet nasıl sahih olabilir'? [623].

Bu uydurma rivayet, birinci asırdan sonraki müslümanların tümünü aşağılamakta, onları Allah katında değersiz kılmaktadır." Bu, akl-ı selimin hoş görmediği ve doğru anlayışın kabul etmediği bir husustur. Senedi sa­hih olmasına rağmen, muhaddisler onun uydurma olduğuna hükmet­mekle isabetli davranmışlardır. Bu, onlar için takdire şayan bir davranıştır. Zira senedin sahih olması, onları metni incelemekten alıkoymamıştır. Bu örnek bu ölçünün kıymetini, hadisçilerin ona verdikleri önemi ve onu senedin sıhhati ve zayıflığını bir yana bırakarak çeşitli hadislere tatbik et­tiklerini teyit etmektedir. Aşağıdaki rivayetleri de bu kategoride zikret­mek mümkündür:

k- "Önümüzdeki yüz yılın başında Allah soğuk ve hoş bir rüzgar gönderir ve onunla bütün müminlerin ruhunu alır" [624] rivayeti.

Bu rivayetten ilk yüz yılın sonunda ruhlarının alınması ile müminler asrının biteceğini ve ondan sonraki on üç asır boyunca hiçbir mümin bu­lunmayacağını mı, yoksa tarihte böyle bir rüzgar esmediğinden hareketle bu rivayetin asılsız bir yalan olduğunu mu anlayacağız. Kesin olan bir şey varsa, o da bu rivayetin uydurma olduğudur. Zira tarih bunu yalanlamış, iddia edildiği gibi geçmişte bir rüzgarın estiğini nakleden herhangi bir kimse olmamıştır. İbnü'l-Cevzî de bunun tarihî realite ile yalanlanan batıl bir rivayet olduğunu söylemiştir [625]. Nitekim "en hayırlı asır benim asrım, sonra onu takip eden, sonra onü takip eden" hadisi gibi asr-ı saadetten sonraki asırlara da hayırlılık nisbet eden bazı hadisler de vardır. Bu ha­disler bu nevi rivayetleri reddetmek için yeterlidirler.

l- "Yüz altmış yılından sonra sizden birinizin bir köpek yavrusuna bakması onun için çocuk bakmaktan daha hayırlıdır" [626] rivayeti.

İslâm âlimleri, yukarıdakinin bir benzeri olan bu rivayetin de uy­durma olduğunu kabul etmişlerdir [627].

m- Muhal şeyler içeren ve hadisçiler arasında büyük tartışmalara yol açan rivayetlerden biri de "Umeys kızı Esma'dan nakledilen şu riva­yettir:

Resûlullah'a vahiy gelmişti. Başını Hz. Ali'nin dizine koydu. O sı­rada güneş battı ve Ali ikindi namazını kılamadı. Durumu anlayan Resûlullah, Ya Rabbi, o senin ve peygamberinin taatinde idi. Ona güneşi geri döndür, diye dua etti. Bunun üzerine batan güneşin, geri doğduğunu gördüm" [628] rivayeti.

Normal olarak güneşin battıktan sonra geri dönmesi, insanların dik­katini üzerine çekmiş ve dolayısıyla onun tevatür derecesine varan yollar­la rivayet edilmesine yol açmış bir husus olmalıdır. Ancak onu Esma binti Umeys'ten başka kimse rivayet etmemiştir. Ahmed b. Hanbel, bu rivaye­tin uydurma olduğunu bildirmek için onun asılsız olduğunu söylerken, İbn Teymiyye, İbn Kayyım, Zehebî ve İbn Kesîr de aynı görüşü ifade etmişlerdir [629]. İbnü'l-Cevzî bu rivayet ile ilgili olarak şöyle demektedir:

Bu rivayeti uyduran kimsenin sadece fazilet cihetine bakıp anlamsızlığı fark edememiş olması, onu aldatan hususlardan biri olmuştur. Zira ikindi namazı, güneşin batmasıyla kaza namazı haline gelmiştir. Güneşin geri dönmesi onu tekrar bir eda namazına çevirmez [630].

Ne var ki, bu hadisin sahih olduğunu kabul eden âlimler de olmuş­tur. Tahavî, Beyhakî, Kadı İyaz, Heysemî, İbn Hacer, Kastallânî, Suyûtî, Sehavî, İbn Arrak ve Ali el-Kârî bunlardandır [631].

Ben bu rivayeti değerlendirme ile ilgili ihtilafı, söz konusu ölçünün kabul veya reddi ile alakalı bir şey olarak görmüyorum. Çünkü bu ölçüyü kabul eden veya etmeyen herkesin hadis üzerinde hüküm verirken ihtilafa düşmesi mümkün olup bu ölçünün uygulaması ile ilgili bir ihtilaftır. Hadisle ilgilenen herkes bu hadisi söz konusu ölçünün içinde görebileceği gibi, dışında da görübelir. Bu, içtihadı meselelerde tabiî bir durumdur. Dolayısıyla bu rivayetin sahih olduğunu ileri sürenler, onu Resûlullah'ın bir mucizesi olarak kabul ederler. Zayıf olduğunu benimseyenler ise, güneşin battıktan sonra geri dönmesi halinde onu sadece Esma bint Umeys değil, büyük kalabalıkların nakletmesi gerektiğini ileri sürerek böyle bir şeyin muhal olduğunu söylerler. Aslında güneşin battıktan sonra dönmesi, bu hadisin zayıf olduğunu ileri sürenlere göre haddi zatında muhal olan bir şey değil, aksine Allah'a nisbetle mümkün olan bir husustur. Zira bu evren Allah'ındır ve burada ancak onun istediği olur. Evrendeki kanunları o koymuştur ve o değiştirebilir. Yarattığı hiçbir şey ona karşı gelemez. Ancak, bir kişinin namazı için evrendeki bir kanunu değiştirmek, kabul edilec...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2
« Posted on: 20 Nisan 2024, 08:10:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2 rüya tabiri,Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2 mekke canlı, Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2 kabe canlı yayın, Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2 Üç boyutlu kuran oku Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2 kuran ı kerim, Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2 peygamber kıssaları,Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2 ilitam ders soruları, Hadisin münker veya muhal bir seyi içer­mesi 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes