> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis te Metin Tenkidi Metodları > Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması  (Okunma Sayısı 2058 defa)
14 Haziran 2011, 16:40:57
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 14 Haziran 2011, 16:40:57 »



VI. Hadisin Dinî Esas Ve Kesin Kaidelere Aykırı Olması


Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere veya kanun koyucunun gözet­tiği ve insanların zihinlerine yerleştirdiği telakkilere aykırı olması, onun sahih olmadığına ve dolayısıyla Resûlullah'a nispet edilemeyeceğine delil teşkil eder. Çünkü dinî kaide ve hükümlerin arasında bir ahengin bulun­masını senedi sahih olsa bile hiçbir haberin zedelemesi, nakzetmesi ve şai­be altında bırakması mümkün değildir.

Söz konusu ettiğimiz bu kesin kaidelerden biri de daha önce ifade ettiğimiz kişinin yalnızca kendi nefsinden sorumlu olacağı ve başkasının işlediği bir suçla sorumlu tutulup muahaze edilemeyeceği esasıdır. İşte bu ölçüye dayanarak hadisçiler aşağıdaki hadislerin uydurma olduğuna hükmetmişlerdir.

a- "Zina yolu ile doğan kişi, babası ve çocuğu cennete gire­mez." [541] Bu rivayet Kur'an ve sünnette mevcut olan birçok nasdan an­laşılmakta olan dinî esaslara aykırı düşmektedir. Nitekim bu rivayetin uy­durma olduğuna hükmedenlerden biri olan İbnü'l-Cevzî daha önce de geçtiği üzere şöyle demektedir:

Zina yoluyla doğan kişinin günahı nedir ki cennete girmesin? Bu gibi hadisler dinî esaslara aykırı düşmektedirler[542].

b- "Herhangi bir kimse zina eder de daha sonra onu terk etmeyip devamlı yaparsa mutlaka ailesinden biri o musibete uğrar" [543] rivayeti.

Bu hadis de dinî esaslara aykırıdır. Çünkü bir kimsenin ettiği zina­nın cezası olarak ailesinden birinin zina etmesi gerekmez. O takdirde cezanın, günahı işlememiş olan kadına yansıması söz konusu olacaktır. Nite­kim bu hususa dikkat etmiş olan Elbânî, hadisin uydurma olduğunu söy­leyerek şöyle demiştir:

Bu hadisin asılsız olduğunu gösteren bir husus da zina eden bir kimsenin eşinin başına böyle bir musibetin geleceğini bil­dirmesidir. Bu, Kur'an'da buyurulan "bir insanın ancak kendi fiilinin karşılığını bulacağı" [544] tarzındaki kesin esasa ters düştüğü için batıldır [545]. Bu örnek söz konusu ölçüye göre amel etmenin gerekliliğini tekit eden bir başka misaldir. Ve buna göre çeşitli âyet ve hadislerle sabit olan şer'î esaslara ters düşen her hadis reddolunur.

İslâm dininin temellendirdiği esaslardan biri de, getirmiş olduğu hükümlerde mutedil oluşudur. Bu hükümlerden bir başkası ise sevap ve azabın verilmesidir. Nitekim "sevabın, ameline göredir" [546] hadisi gere­ğince her iyi amele uygun bir mükafaat olduğu gibi, her günaha da denk bir azap olacaktır. İşte bu esasa dayanarak, az bir iyilik olmaktan öte ge­çemeyen bazı ameller için büyük mükafatlar içeren birçok hadisin uy­durma olduğuna hükmedilmiştir. Öte yandan büyük günah ve haram tü­ründen olmayan, aksine yerine getirmeyenin o denli bir azaba duçar ol­ması mümkün olmayan, olsa olsa sünneti terkten ibaret olan bir fiili işle­yen kimselere çetin bir azap ihtiva eden rivayetlerle ilgili olarak da aynı şey yapılmıştır. Aksi halde farzla sünneti terk etmek arasında bir fark kal­mazdı. Nitekim bu iki çeşit amelin karşılıklarının aynı olduğunu söyleyen herhangi bir İslâm âlimi de olmamıştır.

Bu dinî esasa aykırı düşen hadislerden bazıları şunlardır:

c- "Kim cuma günü her rekatında on Fatiha ve Felak suresi okuya­rak dört rekat kuşluk namazı kılarsa Allah ondan gece ve gündüzün bela­sını defeder. Beni hak din ile gönderen Allah'a andolsun ki, bu kimseye İbrahim, Musa, Yahya ve İsa'nın sevabı kadar sevap yazılır. Onun yolu kesilmez, malı çalınmaz" [547].

Ücretle iş arasındaki münasebeti düzenleyen denklik esasına aykırı olduğu için bu abartılan kabul etmek ve onaylamak mümkün değildir. Zira dört rekat namazın o peygamberlerin ve hatta sadece birinin sevabına veya namazına denk olmasını akıl asla kabul etmez. Nitekim bu esasa dayanan İbnü'l-Cevzî de "İki rekat namaz kılan bir kimsenin Musa ve İsa'nın sevabını kazanacağı nasıl düşünülebilir?" diyerek bu hadisin uydurma olduğuna hükmetmiştir [548]. İbnü'l-Cevzî müezzinlerin mükafa­tı ile ilgili olarak rivayet edilen benzeri bir hadis için de "Amellerin kar­şılığı ile ilgili ne kötü bir uydurmadır bu... Müezzine şehit ve hacı sevabı nasıl söz konusu olabilir?" [549] diyerek tenkitte bulunmuştur.

d- "Kim lâ ilahe illallah derse, Allah o ifadeden yetmiş bin dili bu­lunan, her dilinde yetmiş bin lügati olan ve onun için Allah'tan af dile­yen bir kuş yaratır..." [550] hadisi.

Mükafatta daha önceki hadis gibi mübalağa taşıyan bu hadis ve benzerleri için İbn Kayyım şöyle demektedir: "Bu gibi son derece aşırı mükafaatları içeren rivayetleri uyduran kimseler ya son derece ahmak ve cahildirler veya böylesi sözleri Resûlullah'a nisbet etmek suretiyle onu gözden düşürmek isteyen bir zındıktırlar" [551].

İbn Kayyim bu görüşünde haklıdır. Zira "Hz. Âişe'ye mükafaatın ameline göredir" diyen bir peygamber, kendisine böyle bir söz nisbet edilmekten uzak olmalıdır.

e- "Sarıkla kılınan namaz on bin sevap kazandırır" [552].

Daha önce zikrettiğimiz basit bir amele karşılık bir miktarının dahi hak edilmediği büyük bir mükafaat va'deden rivayetlerden biri olan bu haberin Suyûtî, İbn Arrak, İbn Hacer, Sehavî, Menufî ve Ali el-Karî mev­zu olduğuna hükmetmişlerdir. Elbânî ise şöyle demektedir:

Bana göre bu rivayetin uydurma olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Çünkü Cenab-ı Allah, amelleri doğru bir ölçek ile değerlendirecektir. Binaenaleyh, sarıkla kılınan bir namaz için cemaatle kılınan namazın mükafatının kat kat fazlasının verilmesi makul değildir. Kaldı ki sarıkla namaz kılmak ile cemaatle namaz kılmanın dinî hükümleri arasında büyük bir fark vardır. Zira namazda sarık sarmak olsa olsa müstehap olabilir hatta ibadet değil, bir âdet sünneti olması daha doğrudur [553].

Ayrıca bu rivayet şu lafız ile de naklolunmuştur:

"Sarıkla kılınan bir namaz sarıksız kılınan yirmi beş namaza denktir. Sarıklı kılınan bir cu­ma namazı da sarıksız kılınan yetmiş cumaya bedeldir. Melekler cumaya sarıklı olarak katılırlar ve güneş batıncaya kadar sarıklı kimseler için Al­lah'tan af dilerler' [554]. Suyûtî, Zeylü'l-ehâdîsü'l-mevzûa adlı eserinde bu rivayetin uydurma olduğuna hükmetmiştir. Ne var ki aynı Suyûtî uydur­ma hadise yer vermeyeceğini va'detmiş olmasına rağmen bir dikkatsizlik sonucu olarak bu hadisi el-Câmiu's-sagîr adlı eserine de almıştır. Nitekim İbn Hacer basit bir amel için aklı selimin kabul etmeyeceği tarzda müba­lağalı bir mükafat öngördüğü için bu rivayetin uydurma olduğuna hük­metmiş ve metinde bu durum söz konusu olmasaydı senedinde yalancı­lıkla itham edilen biri olmadığı için zayıf olduğunu söylemekle yetinece­ğini ifade etmiştir [555]. Elbânî de bu görüştedir

Senedinde yalancılıkla itham edilen biri olmamakla birlikte, Allah bilinen ölçülere aykırı düşecek şekilde mübalağalı olduğu için bir rivaye­tin uydurma olduğuna dair verilen bu hüküm söz konusu ölçünün değe­rini, hadisçilerin onu ne denli önemsediklerini ve senedinde önemli bir problem bulunmayan metinleri de içine alacak şekilde kullandıklarını or­taya koymaktadır. Binaenaleyh, bu ölçü senedi son derece zayıf olan ha­dislere münhasır değildir. Bu sebeple bir öncekinden daha önemli ve kıy­metli bir ölçüdür.

Buraya kadar basit bir amel karşılığında aşırı mükafat va'dedilmesine dair örnekler verdik. Şimdi de yine küçük bazı hatalara karşılık aşırı ceza öngören bazı örnekler zikredelim,

f- "Kim bu dünyada bıyığını uzatırsa Allah kıyamet gününde onun pişmanlığını uzun eder ve bıyığındaki her kıla karşılık ona yetmiş tane şey­tan musallat kılar. Eğer o kimse o hal üzere ölecek olursa duası kabul ol­maz ve üzerine rahmet inmez..." [556].

Bir bıyık uzatma bu derece bir azabı gerektirebilir mi? Şüphesiz bu denli bir mübalağa rivayetin sahih olmadığına yeterli bir delil teşkil eder. Nitekim bu durum İbnü'l-Cevzî'nin onunla ilgili olarak şu tenkidi yapmasına sebep olmuştur:

"Bu rivayet uydurma olduğu çok açık olan haberlerden biridir. Onu uyduran kimse eğer bir ahmak veya ilimden na­sipsiz bir kimse olmasaydı, bıyık uzatmanın olsa olsa sünnete muhalefet olacağını, bunun da o denli bir azapla tehdide uygun düşmeyeceğini bi­lirdi".

g- "Bir dirhem faiz yiyen kimse, otuz altı kez zina etmiş gibi olur..." [557]. Bu rivayet bir öncekinden daha beterdir. Zira zina, topluma verdiği zararlardan ötürü en büyük günahlardan biridir. Faiz ise büyük bir günah olmasına rağmen, ona bulaşana belli bir ceza tayin edilmemiş­tir. Bir dirhem faizle bir zina arasında bile bir denklik söz konusu olma­masına rağmen otuz altı zina ile bir dirhem faiz arasında nasıl bir denklik olabilir? Veya başka bir rivayette olduğu gibi, faiz yiyen kimse nasıl olur da annesi ile zina eden kişi gibi olabilir? [558] İbnü'l-Cevzî'nin Mevzuatında bu ve benzeri hadislerle ilgili olarak söylediği şu sözler gayet yerin­dedir:

Bilin ki bu rivayetler sahih değildirler. Zira günahların karşılığı ver­dikleri zararlarla ölçülür. Zina ise nesebi bozar ve mirası hakkı olmayana yöneltir. Zina bir yasağı çiğnemekten öteye geçmeyen bir haram lokma yemenin doğurmadığı kötü sonuçları doğurur. Dolayısıyla bu rivayetin sahih olmasına imkan yoktur [559].

İslâmiyetin teşvik ettiği şeylerden biri de hayırlı işleri istemek ve kötü fiillerden uzak durmaktır. Dolayısıyla kişi haklı olduğu sürede içinde hiçbir kimseye karşı bir korku hissi duymaz. Zira ölüm ve hayat Allah'ın elindedir. Şerefsizce ve zulüm içinde yaşamaktansa Allah yolunda şehit olmak daha evladır, Bir müslümanın dininden anlayıp inandığı işte bu doğrultudadır. Bu sebeple eğer kötü ve şerli olsa bile hayatı sevmeyi teşvik eden veya nefse ölümden uzak durma hırsından dolayı cihattan ge­ri kalmayı emreden bir rivayet ile karşılaşılacak olursa tereddütsüz onun uydurma olduğuna hükmedilir. Şu rivayetler b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması
« Posted on: 25 Nisan 2024, 02:53:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması rüya tabiri,Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması mekke canlı, Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması kabe canlı yayın, Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması Üç boyutlu kuran oku Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması kuran ı kerim, Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması peygamber kıssaları,Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olması ilitam ders soruları, Hadisin dinî esas ve kesin kaidelere aykırı olmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes