> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis te Metin Tenkidi Metodları > Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı  (Okunma Sayısı 902 defa)
13 Haziran 2011, 15:29:05
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Haziran 2011, 15:29:05 »



VII. Haberi Vahidin İnsanların Sıkça Karşılaş­tıkları Hususlara Arzı



Hanefîlere göre haber-i vahid, insanların yaygın bir şekilde karşılaş­tıkları yani genel olarak ihtiyaç duyulan bir konuda varid olursa kabul edilmez [1400]. Bu, mütekaddiminden Ebu'l-Hasan el-Kerhî'nin görüşü olup müteahhirîn ulemasının görüşü de bu yöndedir [1401]. Çünkü Hz. Pey­gamber insanlara ihtiyaç duydukları hususları açıklamakla memur idi ve ashaba daha sonra ihtiyaç duyulacak şeyleri kendisinden rivayet etmele­rini emretmiştir. Eğer hadise insanların yaygın bir şekilde karşılaşacakları hususlardan ise Hz. Peygamber'in onu insanlara açıklayıp öğretmemesi, onların da bunu nakletmede gayret göstermemeleri mümkün değildir. Bu duruma göre bir haber onlardan meşhur bir şekilde rivayet olunmamışsa onun bir yanılma olduğunu veya nesholunduğuna hükmederiz. Nitekim bu tür haberlerden bazılarının daha sonra gelenlerin nakletmeleri dolayısı ile meşhur olduğunu görüyoruz. Zira bunlar öncekiler nezdinde de sabit olmuş olsaydı, onlar arasında da meşhur olurdu ve herkesin bilmek duru­munda bulunduğu bir konu haber-i vahid olarak kalmazdı. Hanefîler:

Hava bulutlu değilken Ramazan hilalini gördüğünü iddia eden şehirli bir tek kişinin şahitliğini bu sebeple kabul etmediklerini, aynı gerekçeyle eli­ni zekerine dokundurmaktan dolayı abdestin gerektiği hakkındaki hadis­le amel etmediklerini [1402] söylemektedirler.

Bu konuda usûl, fıkıh ve hadis âlimlerinin çoğunluğu Hanefîlere muhalefet etmekte [1403]; yaygın olan ile yaygın olmayan ayırımı yapma­maktadırlar. Zira Allah'ın dini birdir. Dolayısıyla bir haber bize sahih bir yolla ulaştığı zaman, haber-i vahid diye onunla amel etmememiz caiz de­ğildir. Yani sahih olan haber-i vahide -yaygın bir şekilde karşılaşılan bir husus olsun veya olmasın- karşı çıkmamamız ve onunla amel etmemiz gerekir. Zira ashab haber-i vahidi kabul etmiş ve yaygın bir şekilde karşıla­şılan konularda onunla amel etmişlerdir. Nitekim İbn Ömer'den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir:

"Râfi' b. Hadîc Hz. Peygamber'in ya­sak ettiğini rivayet edinceye kadar biz kırk yıllığına ortaklık yapıyorduk, sonra vazgeçtik".

Ashabın, sünnet yerlerinin dokunmasıyla guslün farz olacağı konu­sunda Hz. Âişe'nin rivayet ettiği hadisle amel etmelerini de bu bağlamda zikredebiliriz. Ayrıca sahabîlerin haber-i vahid ile amel ettiklerine dair birçok örnek daha önce geçen "sünnetin sahabenin uygulamasına arzı" konusunda zikredilmiştir.

İbn Hazm bu görüş sahiplerine itiraz ederek şöyle demektedir:

Di­nin tümü umum-i belva türündendir ve bütün insanların onu bilmeleri gerekir. Dünyada temizlik ve hac konularında bir defa yapılan hiçbir şey yoktur ki, her gün vaki olan farz veya haram işlerden daha önemsiz ol­sun. Bunların arasında ancak cahil olan ve ne konuştuğunu bilmeyenler fark görürler [1404]. İbn Hazm ayrıca ashaptan bazılarının bazı hükümleri bilmediklerine ve bu hususta haber-i vahidle amel ettiklerine dair birçok örnek vermektedir. Daha önce zikrettiğimiz tatbik (rükû ve secdede elleri bitişik olarak bacak arasında tutma) ve Mecûsîler'den cizye alınması gibi hususlar bunlardandır.

Serahsî' nin, "Hz. Peygamber, insanlara ihtiyaç duydukları şeyleri açıklamakla görevlidir. Onlara, kendilerinden sonra ihtiyaç duyulacak şeyleri nakletmelerini emretmiştir" sözüne gelince; şüphesiz bu ifade doğrudur. Ancak o, nakil yolunun sadece tevatür olduğunu söylememiş­tir. Zira haber-i vahid de nakil yollarından biridir. Onun delil olarak kul­lanılmasını daha önce ortaya koyduğumuz için burada tekrar ele almayı gereksiz görüyoruz. Allah'ın dini tektir ve bütün insanlara gereklidir; onlara sahih bir yolla bir haber ulaştığında isterse âhâd olsun, onunla amel etmeleri gerekir. Bütün insanlara gönderilen Peygamber'in bir tek kişi olduğunu unutmamalıyız. Kureyş ona tek kişi olduğu için itiraz et­memiştir. Allah Teâlâ bazı milletleri "Bizden tek bir beşere mi tabi olmacağız? O durumda biz dalalet ve çılgınlık etmiş oluruz, dediler" [1405] sözleri dolayısıyla kınamıştır. Hz. Peygamber huzurunda bulunan sahabîlere dinî hükümleri tebliğ ettiği zaman, yanındakilerin, bulunmayanlara ulaştırmalarını emrediyordu. Sahabeden hiçbiri haber-i vahidi kabul et­mediğini söylememiştir. "Sünnet yerlerinin birbirine dokunmasıyla boy abdestinin gerekeceği konusunda zikrettiğimiz Hz. Âişe'ye ait rivayet -ki o da heber-i vahiddir- umum-i belva cinsindendir. Ashap onun bu riva­yetini kabul ederek onunla amel etmişlerdir.

Abdülaziz el-Buhârî bu hususla şu güzel örneği vermektedir:

Mu­hammed b. İsmail el-Buhârî, Sahîh'ini cemederken onu kendisinden yüz bine yakın kişi dinlediği halde bunlardan sadece Muhammed b. Yusuf b. Matar el-Firebrî'nin rivayeti güvenilir kabul edilmiştir [1406].

Bu ölçüyü savunanlara karşı en açık cevaplardan biri umum-i belva konusunda haber-i vahidle amel ettiklerini ortaya koyarak onları sustur­maktır. Bu nevi haberlerden bazıları şunlardır:

Burun kanaması ve kusmaktan dolayı abdest almak: Hanefî'ler, İsmail b. Ayyaş, İbn Cüreyc, İbn Ebu Müleyke, Âişe tarikiyle rivayet edi­len "Kim kusar, burnu kanar veya cinsel organından mezi gelirse gitsin abdest alsın ve eğer bu esnada konuşmamış ise namazına kaldığı yerden devam etsin" [1407] hadisine dayanarak burun kanaması ve kusmaktan dola­yı abdest almanın gerekli olduğunu söylemişlerdir. Bu rivayetin senedin­de İsmail b. Ayyaş bulunmaktadır. O, Hicazlılardan rivayette bulundu­ğunda rivayeti zayıf kabul edilir. Burada da onlardan rivayet etmekte­dir [1408].

Dârekutnî'ye göre bunu İbn Cüreyc'in öğrencileri ondan, o da ba­basından mürsel olarak rivayet etmiştir [1409]'.

Bu hadis, bu şekliyle haber-i vahid olmaktan öteye geçmez. Buna rağmen Haneliler onu kabul etmiş ve:

"O, umum-i belva türündendir, kabul olunamaz" dememişlerdir. Ayrıca bazı âlimlere göre bu hadisle ihticac uygun değildir.

Namazda açıkça gülmekten dolayı abdestin gerekmesi: Hanefîlerin, Ebu Musa'nın rivayet ettiği namazda kahkaha ile gülme hadisi'ile ihticac etmeleri de onların haber-i vahidle amel ettiklerine bir örnektir. Ebu Musa'nın rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber insanlara namaz kıldırır­ken, gözlerinden rahatsız olan bir kişi içeri girmiş ve mescitte bulunan bir çukura düşmüştür. Bunun üzerine orada bulanan insanlardan bir kısmı namazda oldukları halde gülmüşler, Hz. Peygamber de gülenlere abdestlerini ve namazlarını iade etmelerini emretmiştir. Bu hadisin metnini daha önce vermiştik [1410]. Bu rivayetin senedinde müdellis bir ravi vardır. Ayrıca hakkında ihtilaf olunan ve bazılarının sika kabul ettiği bir başka kişi daha vardır. Ebu Dâvûd onun hakkında "aklı yerinde değildir" de­miştir [1411]. Nitekim onu Ebu Hanife de Mabed el-Cühenî'den mürsel ola­rak rivayet etmiştir. Bu hadisin senedleri hakkında bilgi ve bu hadis üze­rine değerlendirme daha önce zikredilmiştir [1412].

Burada söylemek istediğimiz ise Hanefi'lerin, umum-i belva konu­sunda varid olan bir haber-i vahid olduğu halde illetli veya mürsel olma­sına rağmen onu delil olarak kullandıklarıdır. Bunun sonucunda da onlar kendilerine göre umum-i helvadan olduğu için sahih hadisleri reddede­rek kendi kendileri ile çelişkiye düşmüşlerdir; umum-i belva konusunda varid olan haber-i vahid olmanın ötesinde zayıf olduğu halde bu hadisi kabul etmişlerdir.

Hanefîlerin, kendi ölçülerine tutunarak reddettikleri hadislerden bi­ri de şudur:

Tenasül uzvuna dokunmaktan dolayı abdestin gerekmesi: Büsre binti Safvan'dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyur­muştur:

"Tenasül organına dokunan erkek abdest alsın" [1413].

Serahsî: Tenasül uzvuna dokunmaktan dolayı abdestin gerektiğini bildiren hadisle amel etmeyiz. Çünkü bu hadiste ravilerden Büsre, herke­sin bilmesi gereken bir konuda tek kalmıştır. Hz. Peygamber'in bu hük­mü ihtiyacı olmamasına rağmen sadece Büsre'ye öğrettiğine ve şiddetle ihtiyaçları olmasına rağmen diğer sahabîlere öğretmemesini düşünmek mümkün değildir [1414], demektedir.

Bu görüşü üzerine bina ettikleri esas daha önce çürütülmüştü. On­lara bu hadisin de namazda açıkça gülme hadisi gibi olduğu; burun ka­naması ve kusmaya dair hadisin de bununla aynı durumda bulunduğu, bunlardan biri hakkındaki hükmün öbürü hakkında da geçerli olduğu söylenir.

Eğer burada onların itirazı Büsre hadisinin rivayet şekline olsaydı, bu sözlerinin muhteva bakımından olmasa da şekil bakımından makbul bir yönü olurdu. Zira Büsre hadisi diğerlerinden daha sağlamdır, Talk b. Ali rivayeti ve diğer hadisler ona aykırı değildir. Ancak aramızdaki ihtilaf bu örneklerin kendisine dayandırıldığı ve üzerine bina edildiği esas hak­kındadır.

Ayrıca Büsre'nin rivayet ettiği bu hadis münferid olmasına rağmen "namazda açıkça gülme ve burnun kanaması" hadisinden daha sahihtir. Zira onu başka raviler de rivayet etmiştir. Nitekim İbn Hazm bu konuda şöyle demektedir:

"Büsre hadislerini, hadis kitaplarında yer alan on yedi sahabîye ait daha başka rivayetler teyit etmiştir, abdestin bozulmayacağını bildiren hadisin ravisi Talk b. Ali de bunlardandır" [1415].

Bu duruma göre tenasül organına dokunmakla abdestin bozulaca­ğını bildiren hadis, Büsre'nin rivayetinde tek kaldığı haberlerden değildir. Aksine onu sahabîden büyük bir kalabalık rivayet etmiştir. Mütevatir ol­duğunu iddia etmiyorum ama meşhur derecesine ulaşmış olduğunu söy­leyebilirim. Bütün bunların ötesinde Hz. Peygamber'in bu hadisi sadece kendisini ilgilendirmeyen birisine niçin öğrettiği sorulabilir.

Yine Hanefîler ateşin dokunduğu şeyi yemekten ve cenazeyi taşı­maktan dolayı abdestin gerektiği, besmelenin açıkça söylenmesi, rükûa eğilirken ve ondan başı kald...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı
« Posted on: 24 Nisan 2024, 09:36:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı rüya tabiri,Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı mekke canlı, Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı kabe canlı yayın, Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı Üç boyutlu kuran oku Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı kuran ı kerim, Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı peygamber kıssaları,Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzı ilitam ders soruları, Haberi vahidin insanların karşılaş­tıkları hususlara arzıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes