> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis Tarihi > Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti  (Okunma Sayısı 1247 defa)
13 Mart 2010, 17:38:37
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Mart 2010, 17:38:37 »



7- Hadîsin Lâfzen Veya Manen Rivayeti 

Selef´in hadîs karşısında duyduğu saygı, haşyet ve titizliği gösteren bir diğer husus, hadîs´in lâfzen rivâyetine gösterdiği gayrettir. Bütün selef, hadîsin Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in ağzından çıktığı şekilde rivayet etmenin ehemmiyetinde müttefiktir. Bile bile hadîste tağyirde bulunmak, kelimeleri artırıp eksiltmek müterâdifi ile değiştirmek câiz değildir.

Umumî prensip bu olmakla beraber, mânanın aynen korunması kaydıyla hadîsin değişik şekilde rivâyet edilebileceğini söyleyenler de olmuştur. Bu çeşit rivâyete rivâyet-i bilmâna denir. Rivâyet-i bilmâna´yı kabul edenler de, belirteceğimiz üzere çok sıkı kayıtlar ve şartlarla bunu tecvîz ederler.

Hadîsin lâfzan rivayet edilmesi gereğine inananların şerî delilleri olduğu gibi, mânen rivâyet edilebileceğine hükmedenlerin de hükümlerini meşrulaştıran şerî delilleri vardır. Şimdi bunları görelim:

1- Hadîs lâfzen rivayet edilmelidir, mânen rivâyet haramdır diyenlerin delilleri:

Bir hadîste Resûlullâh (aleyhissalâtu vesselâm), kendi sözlerinin işitildiği şekilde rivayetini emreder:

"Bizden bir şey işitip de, işittiği şekilde teblîğ edenin Allah yüzünü tâze kılsın. Kendisine tebliğ edilenlerin bazen dinleyenden daha anlayışlı olması mümkündür."

Burada emredilen "işittiği şekilde tebliğ"in lafzî rivâyetle gerçekleşeceği açıktır.

2- Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) kendisini "Arab´ın en fasîh" olanı olarak tarif eder ve kendisine "cevâmi´u´l-kelim" verildiğini belirtir.[101] Bu çeşit ifadelerde bir kelimenin değişmesi, takdim veya tehire uğraması, artması, eksilmesi mânayı, mana derinliğini mutlaka bozacağından, aynıyla muhâfaza edilmesi ehemmiyet taşır.

3- Ayrıca bâzı rivâyetlerde aynı mânaya gelen iki kelimeden birinin diğeri yerine kullanılmış olmasına Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şâhid olunca müsaade etmeyip düzelttirmiştir. Bunun en güzel örneği Bera İbnu´l-Azîb tarafından rivâyet edilmektedir:

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana buyurdular ki: "Yatağına vardığında önce namaz abdesti gibi bir abdest al, sonra sağ tarafına uzanıp şu duayı oku:

اللّهُمّ
اسلمتُ وجهي
إليك وفوضْتُ
أمري إليكَ
وألجأتُ ظهري
إليكَ رغبةً
ورهبةً إليكَ   تلجأ
منكَ إ إليكَ
اللّهم آمنتُ
بكتابك الذي
انزلتَ
ونبيكَ الذي
ارسلت.


Şayet o gece ölecek olursan fıtrat, yani İslâm Dini üzere ölürsün. Bu sözler, yatakta söyleyeceğin dünya kelamının en sonu olsun.”

"Berâ (radıyallahu anh) der ki: Bu sözleri Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın huzurunda tekrar ettim. Duada geçen "senin neb´îne (nebiyyike)" yerine (aynı mânada olan) "senin res´ûlüne (resûlüke)" kelimesini kullandım. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) müdâhale edip: "Hayır, "nebî" değil "resûl" diyeceksin" buyurdu".

Rivâyet sırasında yapılan böyle bir değişikliğe şâhid olan Ashab´tan "kizb" tavsîfiyle şiddetli reaksiyona şâhid olmaktayız: Ubeyd İbnu Umeyr anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Münâfık´ın misâli iki sürü arasında duran koyun (eş-şâtu´r-râbıda) gibidir..." Abdullah İbnu Ömer atılarak: "Yazık size, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hakkında yalan söylemeyin. Zira Efendimiz: "Münâfık´ın misali iki sürü arasında ki kör koyun (eş-şâtu´l-â´ire) gibidir" buyurdu" der.

Ulemayı hadîsleri aslî kelimeleriyle rivâyet etmeye zorlayan, mânen rivayeti ancak, Arapçayı, fıkhı çok iyi bilenlere caiz görmeye sevkeden haklı durumlar da var. Buna en güzel örnek, hadîs ilminde yüce bir mevkie sâhip olan Şu´be´den verilmektedir. Bu zat, yaşça kendisinden küçük olan İsmail İbnu Uleyye´den erkekleri, elbiselerini zaferanla boyamaktan men eden hadîsi almıştı. Rivâyet sırasında Şube: "Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm) zaferanla boyanmaktan yasakladı" diyerek yasağı kadınlara da teşmîl eden bir üslubla rivayet eder. Bu hatayı farkeden İsmâil İbnu Ubeyye derhal müdâhale ederek, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın böyle söylememiş olduğunu belirtir.

Hadîsleri mânen rivâyete cevaz vermeyenler bir de şunu söylerler: Hadîsi, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan işitenin bu lâfızları değiştirme yetkisi olsa ondan işitenin de fazlasıyla böyle bir yetkiye sâhip olması gerekir. Zira önceki Şâri´in sözüdür. Bunun değiştirilmesi câiz olunca, ikinci, üçüncü ravilerin rivâyetlerini değiştirmek fazlasıyla câiz olur. Değişe değişe rivâyet edilen bir rivayetin sonuncu râvide aldığı şekille Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın söylemiş bulunduğu şekil arasına büyük fark girmiş olur.

Şu halde bu delil ve mülâhazalardan hareket eden selef uleması hadîsin mânen değil lâfzan rivâyetinde ısrar etmişlerdir. Bu görüşü Tâbii´nden Kasım İbnu Muhammed, İbnu Sîrîn, İbrahim İbnu Meysere, İbnu Mehdî, Reca İbnu Hayre, Süfyân İbnu Uyeyne... gibi bir çokları iltizam etmiştir. İbnu Hazm başta bütün Zâhiriye âlimleri de bu görüştedirler, rivâyet-i bilmânâ´yı haram telakki ederler. Müslim de bu görüşü iltizam edenlerdendir.

2- Hadîsî mânen rivâyet câizdir diyenlere gelince: Başta dört mezheb imamı olmak üzere âlimlerin çoğunluğu bu görüştedir. Sâhâbe de çoğunluk itibariyle bunun tatbikatını fiilen yapmışlardır. Hasan-ı Basrî, Süfyan-ı Sevrî, Vekî İbnu´l-Cerrâh, Şâbi, İbrahim Nehâî, Âmir İbnu Dinar hep mâna ile rivayeti esas almışlardır. Vekî: "Hadîsi edâ ederken, mânayı esas almak olmasaydı âlimler perişan olurdu" demiştir. Süfyan´ı Sevrî´nin de "Eğer ben size işittiğim gibisini söylüyorum dersem sakın inanmayın, söylediğim hep mânâdır" diyerek fiilî gerçeği ifade ettiği belirtilir. Nitekim aynı hâdiseyi rivâyet eden sahâbelerin rivâyetlerinde farklılıklar olduğu gibi, muayyen bir hadîsi aynı sahâbeden almış olan farklı râvilerin rivayetleri arasında da farklılıklar mevcuttur. Kur´ân-ı Kerîm gibi anında yazdırılıp ezberletilen sonra da kontroldan geçirilerek asliyeti korunma altına alınmamış olan hadîs rivâyetinde gerçek vak´anın da bu olacağı tabiîdir.

Nitekim, hadîslerin mâna üzere rivâyetini caiz görenler de gerek Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´den ve gerekse Ashab (radıyallahu anhüma)´dan kendilerine deliller, örnekler göstermektedirler. Ezcümle:

1- Abdullah İbnu Süleyman el-Leysî´nin rivâyetîne göre Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e: "Ey Allah´ın Resûlü, biz senden bir hadîsi işittiğimiz gibi eda edemiyoruz" demeleri üzerine: "Eğer bir haramı helal, bir helali haram etmez, mânayı da doğru olarak ifade edebilirseniz istediğiniz lâfız ile rivâyet etmenizde bir beis yoktur" buyurmuştur. Hasan-ı Basrî hazretleri bu hadîsi işitince: "Bu ruhsat olmasaydı biz hadîs rivâyet edemezdik" demiştir.

2- Sahâbeden gelen bir çok rivâyet de onların mâna ile rivayeti esas aldıklarını gösterir: Urve İbnu Zübeyr anlatıyor: "Hz. Aişe bana: "Sen benden bir hadîsi yazıyor, dönüp tekrar yazıyormuşsun doğru mu?" dedi. Cevâben:

"- Ben bir hadîsi sizden bir seferinde başka, öbür seferinde bir başka şekilde işitiyorum" dedim.

"- Mânâda bir değişiklik buluyor musun?" dedi.

"- Hayır!" karşılığını verince:

"- Böyle rivâyette bir mahzur yoktur" dedi.

İbnu Sîrîn de şöyle demiştir: "Ben bir hadîsin, her defasında mâna aynı kalmak şartıyla on şekilde rivâyet edildiğine rastladım".

Zürâre İbnu Ebi Evfa´nın şöyle söylediğini Katâde rivayet eder: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in Ashabı´ndan pek çoğuna rastladım. Hadîslerin mânasında ittifak ediyorlar, lâfzında ihtilafa düşüyorlardı." İmam Şâfi´nin bir rivâyetine göre, bu duruma dikkat çekilen bir sahâbî: "Mânasına halel gelmedikçe bunda beis yoktur" cevâbını vermiştir. Aynı şekilde rivâyetlerindeki farklılığa dikkati çekilen Huzeyfe (radıyallahu anh)´nin: "Biz Arab kavmindeniz, dilimiz fasihtir, hadîsleri irâd ederken elfâzı takdim, tehir ederiz (mânâyı değiştirmeyiz)" dediğini Hz. Câbir (radıyallahu anh) rivâyet eder. Bu farklılıklar sebebiyle ashab birbirini tenkîd ve itham etmemiştir.

İbnu Mes´ud, Ebu´d-Derda, Enes, Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhüma ecmain) gibi birçok sahâbe rivâyetlerinin sonuna "ihtiyat kaydı" diyebileceğimiz, kayıtlar ilâve ederek, rivâyetlerinin Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın ağzından çıktığı şekle uyması hususundaki şüphelerini belirtmişler, dinleyicileri yanlış bir zanna düşmekten korumaya çalışmışlardır. İhtiyat kaydı dediğimiz bu tâbirler şunlardır:

"Tam söylediğim gibi değilse de ona yakın bir söz söyledi."

"Resûlullah ya da buna yakın bir şey söylemişti."

"Bunun gibi, buna benzer bir şey söylemişti."

"Bunun gibi veya buna yakın bir şey söylemişti."

3- İslâm Dini´ni âyet ve hadîsleriyle Arap olmayanlara kendi dillerinde açıklamak, tercüme etmek câiz olduğuna göre, Arap olanlara da müterâdif ve müsâvi olan başka Arapça kelimelerle nakletmek de câiz olmalıdır.

Bazı âlimler bu delili pek kuvvetli bulmazlar. Çünkü, Arap olmayan kimse kendi diliyle işittiği bir sözün, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in hadîsi olmadığını bilir. Bu cevazdan hareket edenler yine de, lâfzın esas alınması gerektiği durumlarda mânen nakli ve tercümeyi câiz görmemişlerdir. Ezan ve kamette olduğu gibi. Bunların mânasını öğretmek için tercümesi câiz ise de, Ezanın başka kelimelerle okunması, tahiyyat ve kunut´un namazda tercümesinin okunması câiz değildir.

4- Hadîsler, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın huzurunda yazılmadığına göre, Ashab sonradan aklında kalan mânay...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti
« Posted on: 19 Nisan 2024, 19:25:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti rüya tabiri,Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti mekke canlı, Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti kabe canlı yayın, Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti Üç boyutlu kuran oku Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti kuran ı kerim, Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti peygamber kıssaları,Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti ilitam ders soruları, Hadîsin Lâfzen ve Manen Rivayeti önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes