> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis Kitaplığı > Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt  (Okunma Sayısı 19308 defa)
05 Nisan 2010, 13:08:13
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 05 Nisan 2010, 13:08:13 »



Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt

ÖNSÖZ

Müsned tercemesinİri II. Cildine başlama imkânı veren Rabbimize hamd, O´nun yüce Rasûlü Hz. Muhammed´e, Ehl-i beytine ve ashabına salât ve selâm ederiz.

Neşredilen I. Cild ile ilgili çok sayıda tebrik ve teşekkür aldık. Telefon, fax, e-mail ve gazetede makaleleri ya da yüz yüze görüştüğümüz çok sayıda ki­şinin olumlu tenkidleri ve takdirleri doğrusu bizi şaşırttı. Böylesine bîr teveccüh beklemiyorduk. Bütün bunlar bize mora] kaynağı oldu. Ayrıca sizlerden gelen olumlu/yapıcı uyarılar dikkate alındı. Mükemmellik sadece Allah´a aittir.

Bozulmuş dinî anlayış yerine İslâm´ı kaynağından öğrenmek, suyu kay­nağından içmek gibidir. Bu konudaki naslar (temel metinler) Kur´ân ve hadisler­dir. Hadislerin önemi; Kur´ân´ın tefsir ve te´viline yardımcı olması, nebevi prog­rama uygun hayat tarzının (Sünnetin) oluşması, Hz. Peygamber´! daha yakından tanıma gibi bir takım imkânlar vermektedir. Selef âlimleri her konuda olduğu gibi hadislerin tesbitinde de çok gayret sarfettiler, hadislerin tenkidi ve anlaşıl­masında, dolayısıyla Sünnet´in oluşmasında azamî çaba gösterdiler. Bu âlimler­den birisi de hiç şüphesiz İmam Ahmed b. Hanbel´dir. Onun hadisteki devasa gücü dost-düşman tarafından kabul edilmiştir. Bu İmamın hadis rivayetlerini Türkçe´ye terceme etme İmkânı bizim için büyük bir şereftir.

Bu çalışmada Rabbimizin yardımını sürekli müşahede ettik, ummadığı­mız bilgilere kolaylıkla ulaştık. Her seferinde şu âyeti hatırladık: "Eğer siz Al­lah´a (yani dinine) yardım ederseniz Allah da size yardım eder..,"

Tahriç çalışmasında istifade ederiz düşüncesiyle Şuayb el-Arnavud´un başkanlığındaki heyetin hazırladığı Müsned tahricini de bu arada elde etlik. Bu ciltten itibaren ondan da faydalanıyoruz. Ancak çok fazla emek verilerek hazır­lanan bu çalışmada maalesef tahriç teknikleri dikkate alınmamış, temel hadis kaynakları cilt ve numarası ile verilmiş, ama bab ve hadis numaralarına yer ve­rilmemiştir. Müsned tercemesin.de biz bunları da dikkate aldık ve daha çok kay­nağa ulaşmak için azami gayret gösterdik.

Müsned tercemesinin I. Cildinde okuyucuya yardımcı olması için konulan "Hadis Okumada Yöntem" ve İslâm Akaidi ile ilgili hadislere ait "İslâm Akai­dinde Hadislerin Belirleyici Rolü" isimli iki makale büyük takdir aldı. II. Ciltten itibaren İslâm Fıkhı bölümü başlamaktadır. Bu bölüme giriş olarak "İslâm Fıkhında Sünnet´in Bağlayıcı Rolü" ve "İbadet Fıkhında Sünnet´in Rolü" isimli iki makale eklendi.

Ahkâm konusundaki farklı rivayetler sebebiyle müctehid imamların söz konusu hadisleri anlayışı, mezheplerin bakış açıları İncelendi, analiz edildi; itti­fak ve ihtilaf edilen meseleler ayrıca konu sonlarına eklendi.

Bu ciltte; Kur´ân ve Sünnet´e Dönüş, İslâm fıkhının ibadet bölümüne baş­langıç olarak İbadet Öncesi Temizlik, Sular ve İlgili Hükümler, Necaset ve Te­mizliği, Abdesî ile İlgili Hükümler gibi ana başlıklar altında konular toplandı.

Çalışmamızın yeryüzü toplumlarına faydalı olması temennisiyle dua ve desteklerinizi bekleriz.[1]

Terceme Heyeti

E- KUR´ÂN VE SÜNNET´E DÖNÜŞ


* Allah´ın Kitab´ından Ayrılmamak


Şu anda elimizde orijinal tek Kutsal Kitap Kur´ân´dır. Kur´ân; insan ve yaşa­dığı toplumla ilgili mükemmel hükümler ihtiva eden Allah´ın kelâmıdır. Hz. Mû-sâ´ya verilen Tevrat´tan günümüze kadar komple hayat tarzını açıklayan, Kur´ân dışında ikinci bir Kitap göremiyoruz. İncil´de Peygamberlerin hayatı ve Zebur´da hikmetli sözler bulunmaktadır.

Kur´ân´ın farkı; çok değişik olarak dizayn edilmesi, hayatın bütün yönlerini ihtiva etmesi ve kıyamete kaöar taklid edilemez ve değişmez/son Kitap olması. Müs­lümanlar Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) döneminde olduğu gibi onu anlayarak o-kumalı, üzerinde konuşmalı ve hayata hakim kılmalıdırlar.

Allah Teâlâ buyurdu:

"Allah´ın size ulaşan (kurtarıcı) ipine/Kur´ân´a sımsıkı yapışın ve parçalanıp bölünmeyin! Allah´ın verdiği (her türlü) nimeti hatır­layın;

Hani siz birbirinizin düşmanlarıydınız da Allah kalplerinizi uzlaştırdı ve O´nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz.

Ateş çukurunun kıyısındaydınız da Allah sizi oradan kurtardı.

Hidâyeti bulaşınız diye Allah size âyetlerini böyle açıklar..." (ÂIü İmrân 3/103).[2]

1/279- Yezid b. Hayyân et-Teymî anlatıyor:[3]

(Arkadaşlarımdan) Husayn b. Sebra ve Ömer b. Müslim ile birlikte Zeyd b. Erkam´a (Radıyaiiaha anh) gittik. Yanına oturur oturmaz Husayn şöyle dedi:

ıEy Zeyd! Sen gerçekten büyük hayırlara nail oldun; Rasûlullah´ı (Saiialiaha aleyhi ve seiiem) gördün, hadisini {yani sözlerini) dinledin, onun safında (kâfirlere karışı) savaştın ve onunla birlikte namaz kıldın. Sen gerçekten bü­yük hayırlara nail oldun. Ey Zeyd, bize Rasûlullah´tan (Saiialiaha aleyhi ve seüem) duyduğun şeyleri naklet!..´´ Zeyd b. Erkâm (Radıyaiiahuanh) dedi ki:

´Ey Kardeşimin oğlu, vallahi yaşım ilerledi, vaktim geldi ve Rasûlullah´tan duyup ezberlediğim bazı şeyleri unuttum. Size anlattığım kadarıyla kabul edin, bunun dışında beni fazla zorlamayın!

Bir gün Rasûlullah bize, Mekke ile Medine arasındaki Hum denilen su kenarında konuşma yaptı. Sözlerine Allah´a hamd ve sena ederek başladı, nasihat etti, bazı şeyleri hatırlattı ve sonra şöyle buyurdu:

"Ey insanlar, dikkat edin! Ben, kendisine neredeyse aziz ve celil olan Allah´ın elçisi (yani ölüm meleği) gelecek ve onu kabul edecek yaşta bir kişiyim. Size iki sorumluluk bırakıyorum;

Birincisi, içinde hidayet ve nûr olan Allah´ın Kitab´ıdır. Allah Teâlâ´nın Kitab´ına tutunun, iyi yapışın!" dedi, ona sahip olmaya teşvik etti ve sözle­rine şöyle devam etti:

"İkinci olarak da Ehl-i beytime sahip çıkın! Ehl-i beytimin hakları konusunda size Allah´ı hatırlatırım... Ehl-i beytimin hakları konusunda size JUbh´ı hatırlatırım... Ehl-i beytimin hakları konusunda size Allah´ı hatırlatı-

Husayn, Zeyd b. Erkam´a dedi ki:

´Ey Zeyd´ Rasûlullah´ın Ehl-d beyti kimdir, onun hamsindeki eşleri nü?´ Zeyd: ´Eşleri Ehl-i beyttendir, fakat (onlarla birlikte) kendisine sadaka/zekât haram olan diğer akrabaları da Ehl-i beyttendir.´ ´Onlar kim?´

´Ali, Akîl, Ca´fer ve Abbas soyundan gelenler...´ "Onların pepsine mi sadaka/zekât vermek haram kılındı ´Evet...´[4]

2/280- Ebû Saîd el-Hudrî´den (Radıyaiiahu anh):[5]

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seikm) şöyle buyurdu:

"Sîze iki ağır (emânet) bırakıyorum; Onlardan biri diğerinden daha

O da gökten yere uzanmış bir ip (kurtarıcı) olan Allah´ın Kitab´ıdır.

(İkincisi,) Ehl-i beytimden yakın akrabalarıma karşı (sorumluluk ikisi benimle (cennetteki) havzın başında buluşuncaya kadar hiç ayrılmayacaklardır."[6]


3/281- Haris b. Abdullah el-A´ver´den:[7]

Mü´minlerin emîrine gidip, akşam[8] duyduğumu/duyduklanmı[9] sormayı tasarladım ve yatsıdan sonra gidip yanma girdim. (Rivayetin devamını zikretti...)

Sonra Mü´minlerin Emîri (Hz. Ali)[10] (RadıyaiiaManh) dedi ki:

Rasûlullah´ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiemj şöyle dediğini işittim:

"Bana Cibril geldi ve:

´Ey Muhammed, senden sonra ümmetin ihtilâfa düşecektir´ deyince sordum:

"Ey Cibril, kurtuluş nerede?" Cibril (Aieyhisseiâm):

´(Kurtuluş) Allah Teâlâ´nın Kitab´ıdır, ki Allah onunla her zor­banın belini kırar, kim ona yapışırsa kurtulur ve kim de onu terk ederse iki kere[11] helak olur. Onun kelâmı (ihtilâflar için) çözüm­dür. O kendisiyle eğlence yapılan bir kitap değildir. İnsan dilleri onun gibisini tasarlayamaz, yapamaz ve onun enterasan (tavsiye­leri) tükenmez. Onda sizden öncekilerin haberleri bulunur, o ara­nızdaki ihtilaflar için kesin çözümdür. Sizden sonra olacak haberler de onda bulunur...´[12]

4/282- Imrân b. Husayn (RadıyaiiaM anh) anlattı:[13]

Esr ân nazil olurken Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) bazı sünnetler/ ortaya koydu. Sonra dedi ki:

´Bize/bizip bu sünnetimize tâbi olun, vallahi böyle yapmazsanız.[14]

5/283- Câbir b. Abdullah´tan (Radıyaiiahu anh):[15]

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) ile birlikte otururken yere şu şekilde çizgi çizdi ve buyurdu ki:

"Bu, izzet ve celâl sahibi olan Allah´ın yoludur."

Onun. sağına iki çizgi, soluna iki çizgi çizdi ve:

"Bu da şeytanın yoludur" buyurdu.

Sonra elini orta çizgiye koydu ve şu âyeti okudu: * ´İşte bu, doğru (hareket edilecek) benim yolumdur, ona tâbi olun ve başka yollara gitmeyin, (çünkü) onlar sizi Allah yolundan uzaklaştırır. Allah size bunu emreder ki takvaya ulaşasınız´ (En´âm sûresi 6/153).[16]

6/284- Ebû Hüreyre´den (Radıyaiiahu anh):[17]

Rasûlullah´ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini nakletti: "Ümmetimden her dönemde hak yolda olan bir grup bulunacak, on- naahalefet edenlerin ayrılığı zarar vermeyecek ve onlar bu durumda hakle Allah´ın hazırladığı soîı/kıyâmet insanlara ulaşacak."[18]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt
« Posted on: 16 Nisan 2024, 07:39:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt rüya tabiri,Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt mekke canlı, Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt kabe canlı yayın, Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt Üç boyutlu kuran oku Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt kuran ı kerim, Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt peygamber kıssaları,Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Cilt ilitam ders soruları, Müsned-i Ahmed Bin Hanbel 2.Ciltönlisans arapça,
Logged
05 Nisan 2010, 13:09:46
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 05 Nisan 2010, 13:09:46 »

* Rasûlullah´ın (Sallallahü Aleyhi Ve Sellem) Sünnetinden/Kurallarından Ayrılmamak


Kuran en güzel ve doğru beyan eden Rasûlullah´ın (Saiiaiiahu aleyhi ne takkedendir. Bunlardan çıkan ve Müslümanların uyması gereken hü-aiıınıııımJiİMiKf denir. Sünnet, Rasûlullah´ın Kur´ân´ı yaşama tarzıdır.

Ksr´ân ve Sünnet ışığında oluşan bir dünya görüşüdür. Bu dinin teori , pratik bölümünü Sünnet oluşturmaktadır. Ashab-ı Kiram Rasûlullah sünnetine bağlı kalmış, Kur´ân´ın nasıl yaşanacağını ondan kendilerine bir şey emrettiği zaman bu Kur´ân´da var mı, değilse kabul ". gibi saçma/inkârcı bir mantıkla Rasûlullah´ın (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) kar-jarnaişierdir. SUnnet´i inkâr eden grupların İslâm´dan nasıl uzaklaştıkları-Jmmk. Hadislerin toplanmasında ve sünnet/kurallar olarak insanlığa su- em mükemmel hizmeti gerçekleştiren Ehl-i sünnet mezhebidir. İslâmî ııliıiBiiEr:- KşonL bazı konular hariç, bu âlimler tedvin etmiş, belli bir disiplin altına almış ve ictihad farklılıkları birer güçlü mektep/ekol olarak ortaya konmuştur. Bu da onların Sünnet´e bağlılıkları yanında, istikrarlı olmaları ve tavizsiz bir îslâmî hayat yaşamalarından .kaynaklanmaktadır.

Bugün Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhime seiiem) bedenen yanımızda değilse de hadis-leriyle manen aramızda yaşamaktadır. Hadislerden ortaya çıkan Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve &ıiem)´m İslâm´ı yaşama tarzının/Sünnet´in mutlaka İslâm toplumunda yay­gınlaştırılması gerekir...

Allah Teâlâ buyurdu:

"De ki: Eğer Allah´ı seviyorsanız bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın.

De ki: Allah´a ve Rasûlü´ne itaat edin, eğer bu (itaati) terk ederseniz bilin ki Allah kâfirleri sevmez." (Âlülmrân 3/31-32)

Allah Teâlâ buyurdu:

"Size Allah´ın âyetleri okunduğu ve içinizde O´nun Rasûlü bu­lunduğu halde Allah´ı nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah´ın (dinine) tutunursa mutlaka doğru yola yöneltilir. (Âlü imrân 3/101).[19]

7/285- Abdurrahman b. Amr es-Sülemî ve Hucr b. Hucr el-Kelâî´den:[20]

İrbâd b. Sâriye´nin (Radıyaiiahu anh) yanına geldik, kendisi hakkında şu %ct inmişti:

´Bir de bineğe bindirmen[21] için sana geldiklerinde, "size bindi­recek şey bulamıyorum" dediğin zaman, infak edecekleri bir şey bulamadıkları için göz yaşı içinde geri dönenlere sorumluluk yok­tur´ (Tevbe 9/92)

Bu sahabiye selâm verdik ve dedik ki:

´Biz seni ziyarete geldik, senden istifade edeceğiz ve tekrar dönüp (duyduklarımızı) nakledeceğiz.´

Bunun üzerine İrbâd bize şunları anlattı:

; Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) bir gün sabah namazını kıldırdı ve mübarek yüzünü bize döndürdü. Sonra gözleri yaşartan ve kalpleri titreten mükemmel bir nasihatte bulundu.

Biri dedi ki:

´Ey Allah´ın Rasûlü! Sanki veda konuşması yaptın, bize ne tavsiye edersin?´

Rasûlullah:

"Allah´a karşı takva sahibi olmanızı, başınızdaki Habeşli bir zenci kö­le de olsa (âdiL olduğu sürece emirlerine) kulak verip itaat etmenizi iste­rim. Benden sonra sizden yaşayan.kişi birçok ihtilâflar görecek. Bu durum­da benim sünnetime ve hidâyette olan üstün önderlerin sünnetine sarılın, onlara yapışın", (hattâ öyle ki) azı dişlerinizle (tutar gibi) onlara sıkıca tu­tunun. Yeni çıkan görüşler/icraatlar hakkında dikkatli olun! Her yeni şey bid´at (yani İslâm´a aykırı) olabilir. Her bid´at ise sapıklıktır."

§ İrbâd´ın (Radıyaiiahuanh) rivayeti, başka tarikten de benzer şekilde bize ulaştı. Oradaki´farklılık şöyledir:

Dedik ki:

Ey Allah´ın Rasûlü! Sanki veda konuşması yaptın, bize ne tavsiye e-dersin?´

RaSÜlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem)´.

"Size aydınlık bir din bıraktım. Onun gecesi bile gündüzü gibidir. Ben­den sonra ondan sapan, ancak helak olur. Sizden kim yaşarsa... (yukardaki rivayetin aynısını zikretti.)

Benim sünnetimden bildiklerinize yapışın, (öyleki) azı dişlerinizle (tutar gibi) onlara sıkıca tutunun. Mü´min kontrol edilebilen bir deve gibi­dir, (uysaldır,) nereye yönlendirilirse oraya gider."[22]


Açıklama


Bid´ at sözlükte; icad etmek ve bulmak manalarına gelir.[23]

Ka´vram manası ise; Hz.Peygamber´den sonra ortaya çıkan ve İslâm´ın temel esaslarına uygun olmadığı halde dinmiş gibi sunulan şeylerdir.[24]

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurur kil

"(Dinde olmayan), sonradan türetilen/uydurulan şeylerden kaçının! Zira işlerin en kötüsü bu uydurmalardır, (dinde olmadığı halde) uydurulan her şey bid´attir ve her bid´at dalâlettir."[25]

Bunlar inanç, amel ve ahlâkî konularda ortaya çıkar. Çıkış sebepleri şunlardır:

l- Naslann terk edilmesidir ki iki şekilde olur:

a- Nasları inkâr; Kur´ân ve Sünnet´in çağa uymaz veya tarihseldir gibi baha­nelerle reddedilmesi,

b- Naslan te´vil; Kur´ân ve Sünnet´in çağa uymaz veya tarihseldir gibi baha­nelerle te´vil edilmesi/yanlış şekillerde yorumlanmasıdır.

2- Selefin yolundan ayrılmak,

3- Dış etkiler, Yabancı düşünceler yanında müsteşriklerden etkilenme şeklin­de olur,

4- Müteşâbihâtla uğraşmak; Sürekli karışık/anlaşılmaz konulan gündeme ge­tirmektir ki Mutezile´nin Allah´ın sıfatlarını inkâr etmesi ve Kur´ân´ın yaratılmış olduğunu iddia etmesi bunun en tipik örneklerindendir.

Bazı âlimler, bid´atm hasene ve seyyie şeklinde iki kışıma ayrıldığını zikriamdaki kavramları hadis ve eserlerde bulmak mümkündür ki çığır aç­ık manalarına gelir. Bu önderlik de iyi/faydalı şeylerde olursa bid´at-ı .ırak isimlendirilir.[26] Bu önderlik ilgi/faydalı şeylerde olursa hasene diye isimlendirilir.[27]

Tarihte Bid´at Ehli

Bid´at taraftarları/akımları, h.l asırdan itibaren dinin tahrifi ve yozlaştınlması ııpn çalıştılar Tarihte bid´at ehli kavramı, daha çok itikâdî konularda sapmaları olan

kullanıldı ve bunlar genelde iki ayrı yelpazede göründü:

a- Düşünce alanında; Mutezile ve Cebriye gibi,

b- Siyâsî alanda; Hariciler ve Şiâ gibi... Bid´atçılar kendilerine has itikâdî görüşleri olmamasına rağmen fıkıhta çoğunlukla Hanefi mezhebi gibi Bhl-i sünnet yoluna tâbi oldular.[28]

İslâm´a en büyük hizmeti Ehl-i sünnet âlimleri yaptı; zira onların İslâmî cem, tedvin, onların ilmî tenkidi, belli kurallar altında disipline edilmesi ve rreıodoloji) geliştirilmesi gibi çalışmalarını kimse inkâr edemez. Bid"at fırkalarının ilim adamları, mezheplerinin tipik özellikleri ile ilgili cüz´î ön plâna çıkmışlar ve bunların tartışmaları ile uğraşmışlardır. Bu âlimle-m fetûnî ilimlerdeki etkisi çok az olduğu gibi sayılan da parmakla sayılacak kadar azdır.[29]

Bid´atçıların Hükmü

Bid´atçılar, kat´î delillerle sabit olan dinin temel esaslarını inkâr etmedikçe düfir edilmezler. Ehl-i Sünnet ulemâsı bid´at fırkalarını genel olarak tekfir etmemiş, aacak küfre ve büyük günâha varan sapmaları hatırlatılmış ve bu tartışmalar daha asfc görüşlerin parçaları üzerinde yapılmıştır.[30]

Bid´at Ehlinden Hadis Rivayeti Problemi


Hadis ehli, bid´atçılann hadis rivayetini kabul konusunda ihtilâf etmişlerdir, tu konudaki görüşler:

a- Hiçbir bid´atçıdan hadis alınmaz, çünkü o kişi, en azından fâsıktır ve bu hâ-I adaletine zarar verir. Bu görüş İmam Mâlik´e (v. 179/795) nisbet edilir.

b- Yalancılığı sabit olan bazı bid´atçılardan alınmaz, Şiâ gibi... Ama Hâriciler nbi yalan söylemedikleri bilinenlerden rivayet kabul edilir. Çünkü bid´at ehlinin şahitliği kabul edilmektedir. İbn Ebî Leylâ (v. 148/765), Sevrî (v.161/777), Ebû Yû­suf (v. 182/798) ve Şafiî (v.204/820) gibi âlimler bu görüştedir.

c- Sika (dürüst) oldukları sürece bütün bid´at ehlinden hadis rivayeti kabul e-dilir, ancak kendi fırkasını destekleyen rivayetler ihtiyaten kabul edilmez. Ulemânın çoğunluğu bu görüştedir. Zira İmam Buhârî (v.256/870) ve Müslim (v.261/871) gibi muhaddisler onların rivayetlerini almışlardır.[31] İmam Suyûtî (v.911/1505) rivayetleri kabul edilen bid´atçı ravilerin listesini verir.[32]

Bid´at Konusunda Yapılan Çalışmalar


Bid´afla ilgili çok sayıda eser yazılmıştır, bunlardan bazıları: ´ -Şafiî (v.204/820), er-Reddü ala ehli ´l-ehvâ,

- Ahmed b. Hanbel (v.241/855), er-Reddü ale´z-zenâdika ve´l-Cehmiyye,

- Muhammed b. Vaddâh el-Kurtubî (v.286/899), el-Bida´ ve´n-Nehyü anhâ,

- İbn Hazm (v.456/1063), en-Nesâihu´l-münciye mine´l-Fedâihi´l-Mufdiye,

- İbn Ebû Rendekâ et-Turtûşî (v.520/1126), Kitabü´I-havadis ve´l-bida´,

- İbn Kayyim (v.751/1350), Muhtasaru´s-Savâık el-Mürsele ale´l-Cehmiyye ve ´l-Muattda

- İbrahim b. Musa es-Şâtıbî (v.790/1388), el-İ´tisâm,

- Suyûtî (v.911/1505), el-Emm bi´l-ittibâ ve´n-Nehyü ani´l-lbtidâ,

- Muhammed Bahît, Ahsenü´l-Kelâm fimâ Yetealleku bi´s-Sünneti ve´l-Bida´ mine ´I-Ahkâm,

- Abdullah es-Sıddîk el-Gumârî, İtkânü´s-San´a fi Tahkiki Ma´ne´l-Bid´a...[33]

8/286- Abdullah b. Mes´ûd´dan (Radıyaiiahu anh):[34]

Rasûlullah (SallallahU aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:

"Benden önce Allah´ın gönderdiği her Peygamberin yanında, onun sünnetine yapışan ve emrine itaat eden havarileri ve ashabı bulunurdu. Onlardan sonra gelen nesiller, (bu yoldan tamamiyle döndüler/saptılar ve) yapmadıklarını söylemeye, emrolunmadıkları şeyi yapmaya başladılar."[35]

9/287- Mücâhid´den:[36]

Bir yolculukta Abdullah b. Ömer (Radıyallahu anhamâ) ile birlikteydik. Bir yere gelince oradan başka tarafa saptı. Kendisine sorduk:

´Niçin böyle yaptın?´ İbn Ömer (Radıyallahu anhümâ):

´Rasûlullah´ın (Saiiaiiaha aleyhi ve seii...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Nisan 2010, 13:11:50
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #2 : 05 Nisan 2010, 13:11:50 »


Açıklama

Bu iki bid´atın sakıncası:

1- Rivayette zikredildiği gibi, Peygamberimiz hutbe esnasında dua ederken el­lerini kaldırmazdı. Ahmed b. Hanbel´in rivayetinde;

Husayn b. Abdurrahman es-Sülemî anlatıyor:

İmâra b. Ruveybe´nin (Radıyaiiahu anh) (cuma günü cuma namazında) yanında oturuyordum, Bişr (b. Meryân) da bize hutbe irad ediyordu. Dua ettiği sırada da elle­rini kaldırdı. İmâra (Radnaimha anh):

´Allah bu ellere bereket vermesin! Ben Rasûlullah´ı (SaiMiaha aieyu ve seiiem) hut­bede dua ederken gördüm, yalnız şehâdet parmağını kaldırırdı.[60]

2- İnsanlara kıssa anlatmak onları Kur´an ve Sünnet´ten uzaklaştırmaktadır. Rasûlullah (SaiMiahu aieyM ve seiiem) döneminde bunlar yoktu, bilakis kıssalarla meşgul olmaktan sakındıran rivayetler bulunmaktadır. Taberâni´nin Habbâb´dan anh) gelen rivayetinde,

Hz.Peygamber (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu: "İsrail oğulları perişan olduklarında (ne yazık ki) kıssalara dalmışlardı."[61]

17/295- Sa´d b. İbrahim´den:[62]

Bir kişi bütün meskenlerinin üçte birini, bir kişiye vasiyet etti. Duru­mu Kasım b. Muhammed´e sordum, şöyle dedi:

´Her üç hisseyi bir meskende topla! Ben Hz. Âişe´den (Radıyuiiahu );Rasûlullah´ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şu sözünü duydum:

"Kim bizim dinimize uymayan bir şey yaparsa, o hareketi kab_: edilmez,, (kendisine iade edilir.)" ´[63]

* Rasûlullah´tan (Sallallahü Aleyhi Ve Sellem) Sonra Dini Tahrif Etmeye Çalışanlara İlâhî Tehdit


18/296- Ebû Bekre´den (Radıyallahü anh):[64]

RaSÛlUİlah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Benimle sohbet eden ve beni gören bazı kişiler, havzın başına gelir­ler. Onlar yanıma getirildiklerinde, sıkıntı çektiklerini görür ve:

Ya Rabbi! Şunlar benim ashabım, ashabım derim. (Ama) bana: ´Onlar senden sonra neler yapü/türetti, sen bilmiyorsun´ denir."[65]

19/297- Sehl b. Sa´d es-Sâidî´den (Radıyaiiahu anh):[66]

Rasûlullah´ın (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dediğini işittim:

"Ben Havza ilk uğrayan kişiyim. Oraya uğrayan mutlaka içer, içen de ebediyyen bir daha susamaz. Oraya bazı kişiler gelecek ki ben onları tanıyorum, onlar da beni tanıyorlar. Sonra onlarla benim aram ayrılır."

Râvilerden Ebû Hâzini der ki:

Ben hadisi onlara naklederken Numan b. Ayyaş da işitti ve dedi ki:

´SehPden bunu gerçekten duydun mu?´

Ben ´Evet´ deyince o şöyle dedi:

´Ben de Ebû Saîd el-Hudrî´nin (doğruluğuna) şahidim, onu ben de i-şittim ve ilâve olarak şunu dedi:´

´Rasûlullah: ıOnlar bendendir´ deyince,

Onlar senden sonra neler yaptı/türetti, sen bilmiyorsun´ denir.

(İşte o zaman;)

Benden sonra (ahkâmı) değiştiren sizler, buradan (hemen) uzakla­sın, uzaklasın!´ diyeceğim."

NOT: Bu hadisten, bazı bid´at sahiplerinin cennete gireceği, ancak Sünnet´e aykırı hareket ettikleri için Hz. Peygamber´in (Sallallahu aleyhi ve sellem) yanında bu­lunma ve Havz gibi birtakım nimetlerden mahrum olacakları anlaşılmaktadır.[67]

20/298- Huzeyfe´den (Radıyaiiahü anh) benzeri rivayet edildi..[68]

21/299- Hz. Âişe annemizden (RadıyaüaM anhâ) benzeri rivayet edildi:[69]

22/300- Abdullah b. Rafı´ el-Mahzûmî´den (Radıyaiiahü anh):[70]

Ümmü Seleme (Radıyaiiahu anhâ) annemiz naklediyor:

´Ben odamda saçlarımı düzelttirirken, Hz. Peygamber´in (Saiiaiiaha aley­hi ve sillem) minberde söylemediğini işittim: "Ey İnsanlar!.."

Ümmü Seleme kadın berberine dedi ki: ´ ´Saçımı ayır/düzelt!´ Oda:

´Ben sana feda olayım, Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem), "Ey İnsan­lar!.." diyor. Bunun üzerine ben:

´Yazıklar olsun, biz insanlardan değil miyiz?´ dedim ve saçımı düzel­tir düzeltmez kalkıp dinlemeye başladım, şöyle diyordu:

"Ey İnsanlar!.. Ben Havzın başındayken bazı gruplar getirilir ve yol­ları sizden ayrılır. Onlara derim ki:

´Bu yola gelin!..´Arkamdan birisi de bana seslenir:

´Onlar senden sonra (ahkâmı) değiştirdiler.´ O zaman ben de:

´O halde (şimdi de siz) benden uzaklasın, benden uzaklasın!´ derim."[71]

* Önceki Dinlere Tâbi Olanları Taklid Etmenin Yasaklanması


Hz. Muhammed´in (SaMiahu aleyhi ve seiiem) getirdiği din, Hz. Âdem´den itibaren devam eden İslâm sürecinin son halkasıdır. Bu sürecin en büyük özelliği tevhid ve risâlet temelli olmasıdır. Bu iki özellik kaybolduğu zaman, o din İslâm olmaktan çıkar ve Yahudilik, Hrıstiyanhk ya da Budizm gibi isimler alır. İslâm son kez Hz. Muhammed´in (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) risâletinde, yeniden ve kıyamete kadar hiç bo­zulmama garantisiyle yeryüzü gündemine gelmiştir. Bu din, inananlara güç ve kuv­vet vermektedir. Bu ümmetin en büyük felâketi, İslâm´ı terk edip diğer dinlerin müntesiplerine tâbi olmak ve onları taklid etmektir. Bundan kurtuluş ise yeniden İslâm´ın tevhid ve risâlet inancına dönmekle olur.

Allah Teâlâ buyurur:

´Yahudi ya da Hrıstiyan olun ki doğruyu bulaşınız, derler. On­lara de ki:

Bilakis, siz muvahhid olarak İbrahim´in dinine gelin! O, müş­riklerden değildi.

De ki: ´Biz; Allah´a, bize indirilene ve (ayrıca) İbrahim´e, İs­mail´e, İshak´a, Yakub´a, Onların torunlarına indirilene, Musa´ya, İsa´ya verilene ve Rableri Allah´tan bütün Peygamberlere gelen şeylere iman ettik. Hiçbirini diğerinden ayırmayız ve biz sadece Allah için Müslüman olduk.´

Eğer sizin gibi iman ederlerse, doğru yolu bulurlar. (Ama) ay-rılırlarsa, onlara karşı Allah size yeter. O her şeyi işiten ve bilen­dir´(Bakara 2/135-137).[72]

23/301- Ebû Saîd el-Hudrî´den (Radıyallahü anh):[73]

Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve seiiem) buyurdu ki:

"Önceki dinlere tâbi olanların yollarına karış karış, arşın arşın[74] gire­ceksiniz, hattâ onlar keler (büyük kertenkele) deliğine girseler, siz de peş­lerinden gireceksiniz."

´Ey Allah´ın Rasûlü! Sen Yahudi ve Hnstiyanları mı kastediyorsun?´ "Başka kim olabilir?..."[75]


24/302- Ebû Hüreyre´den (Radiyaiia.hu anh):[76]

"Canımı elinde tutan Allah´a yemin olsun ki sizden önceki dinlere tâ­bi olanların yollarına karış karış, kulaç kulaç[77], arşın arşın tâbi olacaksınız, hattâ onlar keler (büyük kertenkele) deliğine girseler, peşlerinden siz de gireceksiniz."

´Ey Allah´ın Rasûlü! Kim bunlar, sen Ehl-i kitabı mı kastediyorsun?´

"Başka kim olabilir?..."[78]



25/303- Sehl b. Sa´d el-Ensârî´den (Radıyaiiaha anh):[79]

RaSÛlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:

"Sizden önceki dinlere tâbi olanların yollarına tamamen girececeksiniz."[80]



26/304- Şeddâd b. Evs´ten (Radıyallahü anh):[81]

Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle buyurdu:

"Bu ümmetin kötüleri, önceki dinlere tâbi olanların yollarına tıpa tıp/tamamen girececekler."[82]

27/305- Ebû Vâkıd el-Leysî´den (Radıyaiiahaanh):[83]

Ashab-ı Kiram Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) ile birlikte Mekke´den Huneyn´e doğru yola çıktılar. Kâfirlerin ZâtU Envât (Uğurlu Askı) denilen sedir ağacı vardı ve onun yanında dururlar, silâhlarını asarlardı. Biz de yem­yeşil, büyük bir sedir ağacına rastladık ve dedik ki:

´Ey Allah´ın Rasûlü! (Kâfirlerin olduğu gibi,) bunu da bize Zâtü Envât (Uğurlu Askı) kıl!´ Bunun üzerine Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve seiiem) şöyle dedi:

"Canımı elinde tutan Allah´a yemin ederim ki sizler Musa´nın ümmeti gibi; ´Bize de onların ilâhlarına benzer bir ilâh (put) yap,´ diyorsu-nuzj (ki bunlar bazı (yanlış) davranışlardır) ve Mûsâ onlara şöyle demişti: ´Şüphesiz siz cahillik yapan bir kavimsiniz´.

(Dikkat edin!) Sizden önceki dinlere tâbi olanların yollarına bir âde­ti, (ardından) başka bir âdeti alarak (yavaş yavaş) girececeksiniz."

§Râvi, bir başka tarikten gelen rivayette benzerini nakletti ve ekledi:

Rasûlullah (Sallallahü aleyhi ve sellem) ŞÖyle dedi:

"Allahü Ekber! Sizler Musa´nın ümmeti gibi; ´Bize de onların ilâh­larına benzer bir ilâh (put) yap,´ diyorsunuz,

(Dikkat edin!) Sizden önceki dinlere tâbi olanların yollarına girecek­siniz."[84]

* Tâbiûn Dönemindeki Bazı Değişiklikler

Ashab-ı Kiram, Tâbiûn dönemindeki bazı şeyleri tenkid etmekte ve Rasûlullah (Saiiaiiaha aleyhi ve sellem) dönemindeki insanları, İslâmî heyecanı görememekten şikâyet etmektedirler. Asr-ı Saadet samimiyetinden ve şuurundan uzaklaşmak, felâket de­mektir. Bu yüzden yeniden Kur´ân ve Sünnet´e dönmek gerekir.

Allah Teâlâ buyurdu ki:

Muhammed Allah´ın Rasûlüdür. Onunla birlikte olanlar kâfir­lere karşı şiddetli, kendi aralarında ise merhametlidir. Onları Al­lah´ın fazlını ve rızasını umarak, hep rükû ve secde halinde görür­sün, yüzlerindeki iz ise secdenin aydınlığıdır. Bu onların Tev­rat´taki vasıflarıdır. İncil´deki vasıfları ise filizi büyümüş bir ekin gibidir, derken büyür kuvvetlenir ve sapı üzerinde doğrulup boy atar da çiftçilerin çok hoşuna gider. (İşte bu vasıflar) kâfirlerin ki­nini artırmak için (zikredilmiştir.) Allah onlardan iman eden ve gü­zel ameller işleyenlere mağfiret ve büyük ecir vaad etmektedir´ (Fetih 48/29).[85]

28/306- Ebû İmrân el-Cevnî´den:[86]

Enes b. Mâlik´in (Radıyaiiahu anh) şöyle dediğini duydum:

´Rasûlullah (Saiiaiiahu aleyhi ve sellem) döneminde olan bir şey bugün (kal­dı mı), bilmiyorum.´1 Denildi ki:

´Namaz nerde (duruyor?)´

´Namazda bildiğiniz şeyleri yapmıyor musunuz, {namazınız o dönem-dekine benziyor mu?)´

NOT: Sahabe tarafından sonraki nesHler, ba...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Nisan 2010, 13:12:43
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #3 : 05 Nisan 2010, 13:12:43 »

[1] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/IX-X.

[2] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/2.

[3] Sened:

Sahih: Misned, IV/366-367, H.no: 19162; Benzer rivayet için bk. IV/371, H.no: 19209: ıiBteısMt Pczâilü´s-sahâbe, 36-37; Timıizî, Menâkıb, 31, H.no: 3788 (Tirmizî, hadisin "hasen-g0t&r oUağunu belirtti: ziyadesi ile hem Zeyd hem de Ebû Saîd el-lhin*den (Kadiyallahü anh) nakledilmiştir); Dârimî, Fezâilü´l-Kur´ân, 1, H.no: 3319; Nesâî, «mmumm-l-kübrâ, V/45, 51, 130, H.no: 8148, 8175, 8464; İbn Huzeyme, IV/62, H.no: 2357; ..İfctffc Hmmeyd, s.114, H.no: 265; Taberânî, el-Mu´cemü´l-kebîr, 111/66, H.no: 2681; V/166, 182-183, 186, H.no: 4969, 4980-4981, 5025, 5027, 5040; Hâkim, III/118, 160-161, 4S76 (Hâkim, hadisin Buhârî ve Müslim´in şartına/râvisine uygun olarak sahih olduğu iefanş. Zehebî ise sükût etmiştir), 4711 (Hâkim, bu rivayetin ise Buhârî ve Müslim´in pHBMftâvisine uygun olarak isnadının sahih olduğunu belirtmiş. Zehebî ise muvafakat etmiş-Btkyfcakî, es-Sünenü´l-kübrâ, VII/30; X/113.

Heysemî hadisin bir kısmının Sahih´te, kısmının da Tirmizî de nakledildiğini, senedlerinde zayıf olan Hakîm b. Cübeyr´in bulunduğunu söyler. Mecma´, K/163-164;

Hadisin şâhidleri:

a-Huzeyfe b. Esîd el-Gıfârî´den (Radıyallahü anh) nakledilen hadis biraz önce metnine verdiğimiz rivayet gibidir. Bk. Taberânî, el-Mu´cemü´l-kebîr, 111/67, 180, H.no: 2683, 3052; Heysemî, hadisi Taberânî´nin naklettiğini, senedinde Zeyd b. Hasan el-Enmâtî´nin bulundu­ğunu, Ebû Hâtim´in bu râvi hakkında "münkeru´l-hadis" dediğini, İbn Hıbban´ın sika saydı­ğını, diğer râvilerinin ise sika olduklarını belirtir. Bk. Mecma´, K/164-165;

b-Ebû Saîd el-Hudrî´den (Radıyallahü anh) müstakil rivayeti için bir sonraki 2/280. ha­dise bk.

c-Câbir´den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Tirmizî, Menâkıb, 31, H.no: 3786 (Fakat bu rivayette Veda Haccında arefe gününde Kasvâ isimli devesinin üzerinde insanlara hitap ederken söylediği ifade ediliyor).

Bu hadis 904/10313.hadisiıı ekinde tekrar edilecektir.

[4] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/2-5.

[5] Sened:

Sahih:Müsned, HI/14, H.no: 11046 Benzer rivayet için bk. 111/26, H.no: 11154; 111/59, H.no: , H.no: 11073 Hadisin lafzı şöyledir:

(Allah katına) çağrılma ve ona icabet etme vaktim yaklaştı. Size iki ağır (e-?mâmmşı tanıtıyorum. (Biri) aziz ve celil olan Allah´ın Kitab´ı (Kur´ân), (diğeri de) neslim. ´MtâCm Btab´ı semadan yeryüzüne uzatılmış/sarkıtılmış bir (kurtuluş) urganıdır. Neslim ise aülkammdir. Latif ve Habîr olan (Allah) bana haber verdi ki: "Bu ikisi Havz´da bana ula-.p?p» hmdar birbirinden asla ayrılmayacaklar. " Bu ikisi hakkında ümmetimin ardımdan ne .liUfcmsfaf edeceklerine bir bakın!"

A* EbîŞeybe, VI/133, H.no: 30081; İbnü´1-Ca´d, Müsned, s.397, H.no: 2711; Ebû »292, 303, 376, H.no: 1021, 1027, 1140; Taberânî, el-Mu´cemü´l-kebîr, 111/65, H.no: JKHfe S-Mu´cemü´l-evsat, IH/374, H.no: 3439; IV/33, H.no: 3542; el-Mu´cemü´s-sağîr, P"*"» 232, H.no: 363, 376; Heysernî: "Taberânî Evsafında rivayet etti. İsnadında hakkında liillüüif aâflen râviler bulunmaktadır" der. Bk. Mecma´, IX/163.

Hafis, Atıyye el-Avtî ve Ebû İsrâîl İsmail b. Ebû İshâk el-Mülâî sebebiyle hasendir. IMnkı» rivayetlerinin senedinde Muhammed b. Talha da vardır.

Anyye b. Sa´d b. Cünâde Ebu´l-Hasen el-Avfî el-Cedelî el-Kûfî (v. 111/729) hakkında İm Ifaoer "Saduktur, çok hata yapar, Şîî ve miidellisti" der. Bk.Takrîb, Trc.no: 4616; Zehebî ıık: "Jayıf saydılar" der. Bk.Kâşif, Trc.no: 3820. Onun Şîî oluşu Hz.Ali sevgisinden başka bir p» ârgfldir. Ahmed b. Hanbel´in Fezâilü´s-sahâbe isimli eserinde Hz.Ebû Bekir ve Ömer´in ri ile ilgili Atıyye´nin rivayetlerini görmek mümkündür.

"Her peygamberin gökyüzü ehli ve yeryüzü halkı için ikişer veziri vardır. Benim se­madaki vezirlerim Cebrail ve Mikâil (Aleyhimesselâm), yeryüzündeki vezirlerim ise Ebû Be­kir ve Ömer´dir (Radtyallahü anhiimâ)"

"Yüksek derece sahibi (cennetlikler) onları (ılliyyîni) hemen altlarında görecekler. Tıpkı semânın ufuklarında doğan yıldızları gördüğünüz gibi. Ebû Bekir ve Ömer de onlardan­dır ve nimete nail olacaktır."

Bk. Fezâilü´s-sahâbe, İlk hadis: 1/164, H.no: 152; İkinci hadis: 1/168-171, H.no: 162, 164, 166-169; Dârimî bir, Tirmizî otuz iki, Ebû Dâvûd on üç, İbn Mâce yirmi dört ve Ahmed b. Hanbel seksen rivayetini nakleder. Tirmizî hadislerinin bir kısmını "hasen", bir kısmını da "hasen-sahih" saymıştır. "Hasen" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Salât, H.no: 477; Cum´a, H.no: 551-552; Ahkâm, H.no: 1329; Fiten, H.no: 2174; Zühd, H.no: 2351; Sıfatü´l-kıyâme, H.no: 2431, 2440; Sıfatü´l-cenne, H.no: 2523; Sıfatü cehennem, H.no: 2590... "Hasen-sahih" saydığı rivayetler için bk. Sünen, Birr, H.no: 1955; Zühd, H.no: 2381; Sıfatü´l-cenne, H.no: 2524-2535, 2558; Sıfatü cehennem, H.no: 2574... Heysemî, Atıyye´nin Yahya b. Maîn tara­fından sika, diğer âlimlerce de az bir zafiyetle zayıf sayıldığım belirtir. Bk. Mecma´, 1/270. Bennâ da Atıyye hakkındaşunları nakleder. Hulâsa´da: "Sevrî, Hüşeym ve İbn Adiy zayıf; Tirmizî ise hadislerini hasen sayar" denilirken Tehzîb´de: "Ebû Hatim ve İbn Sa´d: "Zayıflı­ğına rağmen hadisleri yazılır" dedikleri" kayıtlıdır." Bk.Bülûğu´l-emânî, XXII/105.

Ebû İsrâîl İsmail b. Ebû İshâk Halîfe el-Mülâî el-Absî (v. 169/785) ise zayıftır. Bu zât için Ahmed Muhammed Şâkir 1/120, H.no: 974.hadisin tahricinde "zayıftır" der. Heysemî´nin bu râviye değinmediğini (bk. Mecma´, 1/230), bu sebeple de büyük bir hataya düştüğünü, Ebû İsrail´in sahih hadis ricalinden olmadığını belirtir. İbn Hacer: "Saduktur, hafızası/ezberi kötü­dür, Şiîlikte aşırı gittiği iddia edilir (gulat-ı şia)" der. Bk.Takrîb, Trc.no: 440; Zehebî ise: "za­yıf sayıldı" der. Bk.Kâşif, Trc.no: 370. Tirmizî ve Dârimî bir, İbn Mâce üç, Ahmed b. Hanbel ise on üç rivayetini nakleder. Tirmizî bu zât hakkında: "Hadis âlimlerine göre kuvvetli biri değildir" der. Bk.Sünen, Salât, H.no: 198;

Muhammed b. Talha b. Musarrif (v. 167/783) hakkında ise İbn Hacer: "Saduktur, hatala­rı vardır.Yaşının küçüklüğü sebebiyle babasından duyduğu hadisleri münker saydılar" der. Bk.Takrîb, Trc.no: 5982; Zehebî ise: "Nesâî´nin kuvvetli değildir", İbn Maîn´in "hadisinden sakınılır, (bir keresinde de "zayıftır")", Ebû Zür´a ve diğer âlimlerin ise "saduktur" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc.no: 4925. Bu râvinin rivayetlerinden dördünü Buhârî, üçer tanesini Müslim, Tirmizî, İbn Mâce ve Dârimî, birini Ebû Dâvûd, yirmisini Ahmed b. Hanbel nakle­der. Tirmizî hadisi için "hasen-sahih" hükmü verir. Bk.Sünen, Salât, H.no: 181;

Fakat hadis şâhidleri ile sahih li gayrihi olur.

a-Câbir b. Abdullah´tan (Radıyallahü anh) şahidi:

Tirmizî, Menâkıbj 31, H.no: 3786 (Tirmizî, hadisin "hasen-garib" olduğunu belirttik­ten sonra bu konuda Ebû Zer, Ebû Saîd, Zeyd b. Erkam ve Huzeyfe b. Esîd´den (Radıyallahü anh) de rivayetlerin bulunduğunu ifade eder.)

b-Zeyd b. Erkam´dan (Radıyallahü anh) şahidi için bir önceki 1/279.hadise bk.

c-Zeyd b. Sâbit´ten (Radıyallahü anh) şahidi:

Bk. Müsned, V/181-182, H.no: 21470; V/189-190, H.no: 21547 (Bu rivayetler de hasendir. Çünkü, Şerîk ve Kasım b. Hassan el-Âmirî isimli râviler, İclî, İbn Hıbbân ve İbn Şahin tarafından sika, Buhârî tarafından da meçhul addedilmiştir); Taberânî, el-Mu´cemü´l-iebîr, V/154, H.no: 4923; Suyûtî, Taberânî´ye nisbet ettiği Zeyd b. Sâbit´in (Radıyallahu anh) naklettiği hadis için "sahih" işareti koymuştur. Bk.el-Câmiu´s-sağir, H.no: 2631. Münâvî ise Heysemî´nin "hadisin ricalinin sika olduklarını" söylediğini naklettikten sonra, Ebû Ya´lâ tarafından da beis bulunmayan bir isnadla nakledildiğini, Hafız Abdülaziz b. el-Ahdar´ın "Bu hâdisenin Veda Haccında gerçekleştiğini, İbnü´l-Cevzî gibi bunun mevzu olduğunu iddia edenlerin hataya düştüğünü"; Semhûdî´nin "bu hususta hadis rivayet edenlerin sayısının yir­miyi aştığını" söylediğini belirtir. Bk.Feyzu´l-Kadîr, 111/19-20. Heysem! hadisi Ahmed b. HanbePe nisbet ederek isnâdımn ceyyid olduğunu söyler. Mecma´, IX/162-163; Bennâ hadisi Taberânî ve Ebû Ya´lâ´nm da naklettiğine işaret eder. Bk.Bülûğu´l-emânî, XXII/104-105.

Zeyd b. Sâbit´ten (Radıyallahu anh) gelen bu rivayet 906/10315.hadiste zikredilecektir.

d-Ebû Hüreyre´den (Radıyallahu anh) şahidi:

Heysemî hadisi Bezzar´a nisbet ederek isnadında zayıf olan Salih b. Mûsâ et-Talhî´nin bulunduğunu söyler. Mecma´, IX/163; d-Hz.Ali´den (Radıyallahu anh) şahidi:

Bezzâr, ffl/89, H.no: 864; Heysemî isnadında zayıf olan Hâris´in bulunduğunu söyler. Mecma \IX/163;

Ebû Saîd el-Hudrf nin (Radıyallahu anh) bu rivayeti 907/1031 ö.hadiste tekrar edilecektir.

[6] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/5-7.

[7] sened:

Zayıf: Müsned, 1/91, H.no: 704; Tirmizî, Fezâilü´l-Kur´ân, 14, H.no: 2906 (Tirmizî, hadisin isnadının meçhul olduğunu Haris hakkında bazı tenkidlerin bulunduğunu belirtir); Tirmizî´deki lafız şöyledir:

Haris b. Abdullah el-A´ver: " Bir gün mescide girdim. Bir de baktım ki insanlar bir takım sözlere/hikâyelere dalmışlar. Bunun üzerine Hz.Ali´nin huzuruna çıkıp: "Ey mü´min­lerin emîri! Halk bazı sözlere/hikâyelere dalmışlar, ne dersin/buyurursun? dedim. "Gerçekten böyle mi yapmışlar?" deyince ben de "evet" cevabını verdim. O da: "Allah Rasûlü´nün şöyle buyurduğunu işittim: "Dikkât edin! Yakında bazı fitneler olacak" dedi. "Peki, bundan kurtu­luş yolu nedir?" soruma ise şu cevabı verdi: ... Hadisin benzerini rivayet etti." Ayrıca bk. Dârimî, Fezâilü´l-Kur´ân, 1, H.no: 3334-3335.

Zehebî, "Haris b. Abdullah el-A´ver el-Hemdânî, şîîdir. Hadiste "leyyin" sayılır. Nesâî, kuvvetli olmadığını söyledi" de...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Nisan 2010, 13:16:38
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #4 : 05 Nisan 2010, 13:16:38 »

[50] Sened:

Hasen: MUsned,´u/4&3, H.no: 10218; 11/367, H.no: 8787; İbn Mâce, Mukaddime, 2, H.no: 21; Heysemî, sika kabul edilmekle birlikte Ebû Ma´şer Necîh b. Abdurrahman es-Sindî´nin (v. 170/786) Ahmed b. Hanbel tarafından zayıf sayıldığını belirtir. Bk.Mecma´, 1/154. Tirmizî, bazı ilim sahiplerinin Ebû Ma´şer´in hafızası hakkında tenkitte bulunduklarını belirterek, Buhârî´nin: "Âlimler bu râviden nakletmiş olsalar bile ben hiçbir şey nakletmem" dediğini nakleder. Bk.Sünen, Salât, 139, H.no: 343; Ahmed Muhammed Şâkir Sünen´in tahricinde Buhârî´nin "münkeru´l-hadis" diyerek aşın gittiğini, zayıf sayanların karşısında olanların da bulunduğunu belirterek şöyle demiştir: "Ebû Zür´a ed-Dımeşkî, Nuaym´dan "zeki, hafız biri idi" dedi. Yezid b. Harun, Ahmed b. Hanbel´in "Sadûktur, isnadın tam hakkını vermez" sözü­nü hatırlatarak bunun böyle olmadığım belirtti. Ebû Hatim de: "Ahmed b. Hanbel ondan hoş­nut olmuştu"der. Bu hususta söylenenlerin en doğrusu da onun "sadûk" olmasıdır. Zehebî, bu zât hakkında Ahmed b. Hanbel´in "Sadûktur, isnadın tam hakkını vermez"; Yahya b. Maîn´in "Kuvvetli değildir" ve tbn Adiy´in "Zayıf olması ile birlikte hadisleri yazılabilir" dediklerini nakleder. Bk.Kâşif, Trc. no: 5802; tbn Hacer ise: "Zayıftır, yaşlandı ve ihtilât etti/bunadı" der. Bk.Takrib, Trc. no: 7100; Bu râvinin Tirmizî iki, Ebû Dâvûd bir, İbn Mâce üç ve Ahmed b. Hanbel ise 27 hadisini nakleder. İbnü´l-Kattân hadislerini hasen saydı. Bk.Zeylaî, Nasbu´r-râye, IV/121.

Ayrıca önce zikredilen üç hadisle de bu rivayet kuvvet kazanır.

[51] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/20.

[52] Sened:

Sahih: Müsned, III/310, H.no: 14270; Benzer rivayet için bk. III/319, H.no: 14368; m/371, Jüıarc 14924 (Bu rivayetin baş kısmı şöyledir:)

Müslim, Cum´a, 867; Nesâî, Salâtii´l-îdeyn, 22, H.no: 1576; İbn Mâce, Mukaddime, 7, 45, Dârimî, Mukaddime, 23, H.no: 212; Ebû Yala, IV/90, H.no: 2119; IV/85, H.no:- îbn Mes´ûd´dan (Radıyallahü anh) şahidi için bk. Buhâri, İ´tisâm, 2; İbn Mâce, Mukad.....ıbb. r. H.no: 46, Dârimî, Mukaddime, 23, H.no: 213; Senedde yer alan Ca´fer, İbn MuıııınaHed b. Ali b. Hüseyin b. Ali´dir. Meşhur fakih ve imam; Hz. Peygamber´in (Sallallahü .mrtmtrsellem) torunu Ca´fer-i Sâdık´tır.

[53] Münâvî der ki: "Yani onun oluşuna hazır olun/bekleyin! Sabah ya da akşam hemen gerçek­leşecek, Tevbeye koşun günahlarınız şilinsin, dünyayı biraz terk edin hesabınız hafiflesin, Âhireti hiç unutmayın..." Bk. Feyzu´l-Kadîr, 11/172.

[54] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/21-22.

[55] Sened:

Şahih: Müsned, 11/504-505, H.no: 10504; Benzer rivayet için bk. 11/520-521, H.no: 10696; İbn Mâce, Mukaddime, 14, H.no: 204 (isnadı sahih). Müslim, Tirmizî, İbn Mâce ve Dârimî´de "senne" lafzı yerine "deâ ilâ hüden" lafzı bulunmaktadır. (Bk. Müslim, İlim, 16; Tirmizî, İlim, 15, H.no: 2674; İbn Mâce, Mukaddime, 14, H.no: 206 (bu lafızla Enes´ten (Radıyallahü anh) de rivayet bulunmaktadır. İbn Mâce< Mukaddime, 14, H.no: 205); Dârimî, Mukaddime, 44, H.no: 519) Heysemî, Taberâni´ye´nisbet ettiği benzer İbn Ömer (Radıyallahü anhümâ) hadisi için zayıf hükmünü verir. Bk.Mecmç´, 1/168; Ebû Hüreyre´nin bu hadisi Birr konusunda 128/8189.hadiste tekrar edilecektir. a-Cerir b.Abdullah´tan (Radıyallahü anh) şâhid: Müsned, IV/360, H.no: 19083; IV/362, H.no: 19106; IV/358-359, H.no:´:il9074; IV/361-362, H.no: 19102; IV/361, H.no: 19100; IV/357, H.no: 19057; Nesâî, Zekât, 64, H.no: 2552; Ma´mer, XI/466; Müslim, Zekât, 69; İlim, 15; Tirmizî, İlim, 15, H.no: 2675; İbn Mâce, Mukaddime, 14, H.no: 203; Dârimî, Mukaddime, 44, H.no: 518-520; Taberânî, el-Mu´cemü´l-kebîr, 11/344, H.no: 2439; Cerir´in bu hadisi Ze­kât konusunda 219/3178., Birr konusunda ise 129/8190.hadiste zikredilecektir.

b-Huzeyfe´den (Radıyallahü anh) şâhid: Müsned, V/387, H.no: 23182; Birr konusunda 130/8191.hadiste zikredilecektir.

c-Ebû Cühayfe´den (Radıyallahü anh) şâhid: İbn Mâce, Mukaddime, 14, H.no: 203;

d-İbn Mâce´de Amr b. Avf tan (Radıyallahü anh) benzer bir şâhid daha vardır ki bu ha­dis Ebû Hüreyre (Radıyallahü anh) hadisini açıklar mahiyettedir:

BkJbn Mâce, Mukaddime, 15, H.no: 209-210

e-Ebû Mesûd el-Ensârî´den (Radıyallahü anh) şahidi için bk. 131/8192.hadis

[56] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/22-23.

[57] Sened:

Hasen: Müsned, IV/105, H.no: 16907; Heysemî, Bezzar tarafından da rivayet edilen hadisin \isi Ebûbekir b. Abdullah b. Ebû Meryem´in "miinkeru´l-hadis" olduğunu söy 1/188. Suyûtî, "hasen" işareti koymuş (Bk.el-Câmiu´s-sağîr, H.no: 7790); lünzirî ve Heysemî´nin "zayıftır" dediklerini nakletmiştir. Bk.Feyzu´l-Kadîr,.. İbn Hacer´in hadisin isnadının ceyyid olduğunu söylediğini nakleder. Bk.ıânî, 1/194. Ebûbekir b. Abdullah b. Ebû Meryem el-Gassânî (v. 156/773): İbn .nin Biikeyr veya Abdüsselâm, rivayetinin ise "zayıf olduğunu, evinde hıreızlık yapıl ihtilat ettiğini söyler. Bk.Takrîb, Trc. no: 7974. Zehebî ise ilim-d yânet sahibi olan bu t sayıldığını belirtir. Bk.Kâşif, Trc. no: 6526. Bu râvinin Tirmizî ve Dârimî dört, Ebû İbn Mâce üç ve Ahmed b. Hanbel ise 35 rivayetini nakleder. Tirmizî rivayet ettiği .in hasen hükmünü verir. Bk.Sünen, H.no: 1012, 2238, 2459, 3066.

[58] İnsanlar arasında iki konuda fikir birliği sağladık.´

[59] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/23.

[60] Müsned, IV/136, H.no: 17158; 17155; IV/135-136, H.no: 17153.

[61] Taberânî, el-Mucemü´l-kebîr, IV/80, H.no: 3705; Heysemî, râvilerinin sika olduklarını, sadece senedindeki râvilerden Eclah´ta ihtilafın bulunduğunu söylemiştir. Bk. Mecma´, 1/189.

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/24.

[62] Sened:

Sahih: Müsned, VI/146, H.no: 25008; Benzer rivayet için bk. VI/73, H.no: 24331; VI/180, H.no: 25348; VI/256, H.no: 26069; VI/240, H.no: 25911; VI/270, H.no: 26207; Buhârî, İ´tisâm, 20; Müslim, Akdıye, 17-18, Ebû Dâvûd, Sünnet, 5, H.no: 4606; İbn EM Şeybe, VI/307, H.no: 31673.

[63] İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, el-Fethu?r-Rabbani Tertibi, Ensar Yayıncılık: 2/24-25.

[64] Sened:

Sahih: Müsned, V/48, H.no: 20373; Benzer rivayet için bk. V/50, H.no: 20387; V/41, H.no: 20300; Havz hadisi tevatür seviyesine ulaşan hadislerden biridir. Senedinde Ali b. Zeyd bu­lunmaktadır. Bu râvi için bk. 29/180.hadis. Şâhidleri için bk.

a-Hz.Ömer (Radıyallahü anlı): Bezzâr, 1/314, H.no: 204; Taberânî ve Bezzar tarafından rivayet edildiğini söyleyen Heysetnî, râvilerinin sika olduğunu belirtir. Bk.Mecma´, 111/85;

b-Ebû Hüreyre (Radıyallahü anhy. Müsned, 11/300, H.no: 7980; 11/408, H.no: 9263; Ma´mer b. Râşid, XI/406, Buhârî, Rikak, 53; Müslim, Taharet, 34-37, 39; Bu hadis Fiten bö­lümünde 339-340/11929-1193O.hadislerde zikredilecektir.

c-İbn Mes´ûd (Radıyallahü anh): Müsned, 1/384, H.no: 3639; 1/402, H.no: 3812; 1/406, H.no: 3850; 1/407, H.no: 3866; 1/425, H.no: 4042; 1/439, H.no: 4180; 1/453, H.no: 433.2; 1/455, H.no: 4351; Buhârî, Fiten, 1; Rikak, 53; Müslim, Fezâil, 32; İbn Mâce´deki rivayetten bu hadisin veda Haccında Kurban Bayramı günündeki hutbede irad buyurulduğu anlaşılıyor. Bk.İbn Mâce, Menâsik, 76, H.no: 3057; Busırî, isnadının sahih olduğunu ifade eder. Bk.Misbâhu´z-zücâce, III/206-207; Benzer bir rivayet Müsned´de de bulunmaktadır. Fakat sahabinin ismi müphemdir. Bk. Müsned, V/412, H.no: 23389; Bezzâr, V/106, H.no: 1685; V/124, H.no: 1709; V/164, H.no: 1757; Ebû Ya´lâ, K/102, H.no: 5168; K/126, H.no: 5199; Taberânî tarafından rivayet edildiğini söyleyen Heysemî, râvilerinin sahih hadis ricali olduğu­nu belirtir. Bk.Mecma´, X/365; Bu hadis Fiten bölümünde 337/11927.hadiste zikredilecektir.

d-Enes (Radıyallahü anh): Müsned, III/102, H.no: 11935; III/140, H.no: 12358; m/281, H.no: 13926; Müslim, Salât, 53; Fezâil, 40; Buhârî, Rikak, 53; Nesâî, iftitah, 21, H.no: 902; Ebû Ya´lâ, VII/34, H.no: 3942; VII/40, H.no: 3951; Bu hadis Fiten bölümünde 341/11931. hadiste zikredilecektir.

e-İbn Abbas (Radıyallahü anhtimâ): Müsned, 1/223, H.no: 1950; 1/229, H.no: 2027; 1/235, H.no: 2096; 1/253, H.no: 2281-2282; 1/257, H.no: 2327; Müslim, Cennet, 59; Tirmizî, Sıfatü´l-kıyâme, 3, H.no: 2423; Tefsir, 21/4, H.no: 3167; Nesâî, Cenâiz, 119, H.no: 2085; es- Sünenü´l-kübrâ, 1/668, H.no: 2214; VI/339, H.no: 11160; VI/408, H.no: 11337; İbn Ebî Şeybe, VII/86-87, H.no: 34397; Taberânî, el-Mu´cemü´l-kebîr, XII/71, H.no: 12508; Taberânî, Bezzar ve Ahmed b. Hanbel tarafından da rivayet edildiğini söyler. Bk.Mecma´, X/364; Bu hadis Fiten bölümünde 336/11926.hadiste zikredilecektir.

f-Ebû Said (Radıyallahü anh): Müsned, 111/28, H.no: 11163; Buhâri, Rikak, 53; Heysemî, Ebû Ya´lâ tarafından da rivayet edildiğini ifade eder. Bk.Mecma´, X/364;

g-Ümmü Seleme (Radıyallahü anhâ): Müsned, VI/297, H.no: 26425; Müslim, Fezâil, 29; Taberânî, elMu´cemü´l-kebîr, XXIII/297, H.no: 661; İshâk b. Râhûye, 1/200, H.no: 21; Ayrıca 22/300.hadise bk.

h-Ebu´d-Derdâ (Radıyallahü anh): Taberânî ve Bezzar tarafından rivayet edildiğini söy­leyen Heysemî, râvilerinin sika olduğunu belirtir. Bk.Mecma´, IX/367; X/365;

i-Huzeyfe b. Esîd el-Gıfârî (Radıyallahü anh): Müsned, V/388, H.no: 23183; V/393, H.no: 23230; V/400, H.no: 23285; İbn Ebî Şeybe, VII/455, H.no: 37177; Heysemî ´Taberânî iki senedle nakletmiş, her ikisinde de Zeyd b. Hasan el-Enmâtî var, bu zâtı İbn Hıbbân sika, Ebû Hatim zayıf saymış, diğer râvileri ise sikadır" der. BkMecma´, X/363; Ayrıca 20/298. hadise bk.

k-Câbir (Radıyallahü anh): Müsned, III/384, H.no: 15059; Heysemî: "Ahmed b. Hanbel tarafından rivayet edilen hadisin râvileri sahih hadis ricalidir. Bezzar´m nak...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes