> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları > Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri  (Okunma Sayısı 2260 defa)
11 Haziran 2011, 15:16:21
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Haziran 2011, 15:16:21 »



6- MEVZU HADÎSLER VE UYDURMA SEBEPLERİ


Mevzu' hadîs, yalancıların uydurduğu ve iftira ederek Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'e nîsbet ettiği haberdir. [956]Bu uydurma işi, çoğu zaman, uyduranın bizzat hazırladığı sözler ve düzüp-koştuğu senedlerle meydana gelmektedir. Birtakım müfteriler, hadîs uydurmak için geniş hayâller kuramadıklarında, Rasûlullah (s.a.v.)'a kadar varan uydurma senedlerle, onun ağzından parlak hikmetler, özlü sözler yahut vecîz misâller elde etme yoluna başvururlar. [957]

Abdullah b. el-Mübârek'e, bu uydurma hadîsler için ne dersiniz? diye sorulduğunda şu cevâbı verdi:

"Hadîs mütehassısları ne güne duruyor; onlar bunun için yaşarlar. Muhakkak ki Kur'ân-ı

Biz indirdik. Onu koruyacak olan da biziz biz. [958] Gerçekten de müte­hassıslar bunun için yaşadı. Sahîh rivayeti, uydurmasından ayıracak ilmî ve hassas ölçüler hazırladılar. Bu ölçülerin esâsları çok olmakla beraber, en meşhurları aşağıdaki beş maddedir. Bir haberin uydur­ma olduğuna hükm etmek İçin, bunlardan birinin bulunması dahî kâfidir.

Birinci kaide: Hadîs uyduran kimsenin, yaptığı işi bizzat îtiraf etmesidir. [959] Nûh el-Câmi diye şöhret bulan Ebû İsmet Nûh b. Ebî Meryem'in yaptığı gibi ki,   bu  zât   Kur'ân-ı   Kerîm'in   her sûresinin faziletine  dâir tbnu Abbas   (r.a.)'a nisbet ederek hadîsler uydurduğunu îtiraf etmiştir. [960]

İkinci kaide: Rivayet edilen sözde bir gramer hatâsı veya bir mânâ bozukluğu bulunmasıdır. [961] Böyle bir kusurun, Arapların en fasihi olan Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'den sâdır olması imkânsızdır. Hadîs ilmiyle meşgul olanlar için bu kaidenin tatbîki gayet kolaydır. er-Rabî b. Cuseym'in dediği gibi: "Hadîste gün ışığı gibi bir pırıltı vardır ki, onun hadîs olduğunu derhâl tanırsın, veya gece karanlığı gibi bir zul­met vardır ki, o sözü derhâl reddedersin. [962]

Hadîs münekkidleri, lâfız hatâsından önce mânâ bozukluğuna dikkat ederler; zîrâ mânâ bozukluğu, hadîsin uydurma olduğunu gös­teren en açık bir delildir. Hafız İbnu Hacer der ki:

"Esâs rekâket, mânâ bozukluğudur. Buna lâfız bozukluğu eklen-mese bile, sâdece mânâ bozukluğu, o sözün uydurma olduğunu gös­terir; zlrâ İslâm, baştan sona güzeldir; rekâket ise çirkin olan bir şeyde bulunur. Sâdece lâfız bozukluğu bunu göstermez; çünkü bir hadîs, manen rivayet edilirken, lâfızları, fasih olmayan lâfızlarla değiş­tirilerek rivayet edilmiş olabilir. Evet, eğer râvî o lâfızların Peygamber (s,a,v.)'in lâfızları olduğunu söylerse yalancıdır. [963]

Üçüncü kaide: Rivayet edilen sözün tevili mümkün olmadan akla veya his ve müşahedeye aykırı düşmesidir. [964] Abdurrahman b. Zeyd'e: Sana baban, dedenden rivayet ederek Rasûlullah (s.a.v.):

Nuh'un gemisi Kâ'be'yi tavaf etmiş ve Makâm'm arkasında iki rek'at namaz kılmıştır", buyurduğunu söyledi mi? diye sordular. Oda: "Evet", diye tasdik etti.[965] Bu haberi, yalan ve iftirası ile meşhur olan Ab­durrahman b. Zeyd b. Eşlem uydurmuştur. Tehzîb'de İmâm Şâficî'nin şöyle dediği nakl edilmektedir:

"Adamın biri îmâm Mâlik'e munkatı bir hadîs okudu. Mâlik ona şunu söyledi: Abdurrahman b. Zeyd'e git; o sana babası tarikiyle Nûh'dan rivayet etsin!!. [966]

Dördüncü kaide: Hadîs diye rivayet edilen. sözün, basit bir iş yüzünden şiddetli cezalar veya büyük mükâfatlar görüleceğini ifâde etmesidir. [967]Meselâ: Mendûp bir işin yapılmasıyle, veya bir mekruhun terk edilmesiyle binlerce huri ile beraber altından ırmaklar akan Cen­netlerde ebediyyen yaşanacağını, [968]veya yine bir mendûbu terk et­mek, yahut bir mekruhu işlemekle, Allah'ın gazabını kazanmış olaıak ebediyyen Cehennemde kalınacağını anlatan uydurma sözler bu kabil­dendir.

Hikayeci vâ'izîei [969] halk tabakasının kalbini kazanmak için bu nevcî sözler uydurmaya pek hevesli idiler.

Beşinci kaide: Hadîs uyduran kimsenin, yalancılıkla meşhur olan, dindar olmayan ve şahsî arzularını tahakkuk ettirmek hevesiyle hadîsler ve senedîer uydurmaktan korkmayan biri olmasıdır.

Me'mûn b. Ahmed el-Herevî'ye: "Şâfi'î ve Horasan'da ona tabî olanlar hakkında ne dersin?", diye sordular. Cevaben dedi ki:

"Ahmed b. Abdullah, bize Abdullah b. Ma'dân el-Ezdî'den riva­yet etti, o da Enes'den merfuc olarak rivayet etti, Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:   Ümmetim içinde Muhammed b. îdrîs adında biri çıkacaktır ve ümmetime İblîs'ten daha zararlı olacak­tır. Yine ümmetim içinden Ebû Hanîfe denilen bir zât çıkacaktır ki, o ümmetimin meselesidir.[970]

Bundan daha garîbi Hâkim'in Seyf b. Ömer et-Temîmî'ye isnâd ettiği şu sözdür. et-Temîmî diyor ki;

"Sacd b. Tarifin yanında bulunuyordum. Oğlu mektebten ağla­yarak geldi. Ona neyin var?, diye sordu. Oğlu: Beni mu'alüm dövdü, dedi. O zaman Sacd b. Tarîf şunları söyledi: Bugün onları rezîl ede­ceğim, îkrime İbnu Abbâs'dan merfûc olarak bana şöyle rivayet etti: Sizin en şerlileriniz, çocuklarınızın muallimleridir; onlar yetime karşı merhametsiz ve fukaraya karşı çok haşîndirlei. [971]

Hadîs uydurma hareketi, hicretin 41. senesinde, IV. halîfe Ali b. Ebî Tâlib   (k.v.)'in   hilâfeti   zamanında  başlamıştır. O

zamanlar, müslümanlar arasında çeşitli grup ve parti münâkaşaları baş göstermiş, siyâsî olarak cumhur, haricîler ve şî'a kısımlarına ayrıl­mışlar; arzularına uygun olan hadîsleri îmâl etmeye başlayarak îbnu Abbâs'ın dediği gibi: "Serkeş ve uysal atlara binmişlerdi", ilk zamanlar hadîs uydurmanın en mühim sebeplerinden biri, mensûb olduğu mezhebi galip getirme çabalan idi.

Muhtelif asırlarda bid'atçılar Rasûluliah (s.a.v.)'e iftirâ etmek İçin uğraşıp durmuşlardır. Nitekim Abdullah b. Yezîd el-Mukrî diyor ki:

"Eski hâlini bırakan bid'atçılardan biri şöyle derdi: Hadîsi den aldığınıza dikkat ediniz. Eskiden biz ortaya yeni bİrşey atmak iste­diğimizde, o mesele hakkında bir hadîs uydururduk!.[972] Hammad b. Seleme de şöyle demiştir: "Râfizîlerden yaşlı bir adam, hadîs uydur­mak mevzuunda râfizîlerin ittifak hâlinde bulunduğunu bana söy­ledi. [973]

Bid'atçılardan biri de, mezheplerini iftira ve tezvir yo­luyla müdâfaaya çalışan ve kitaplarını mevzu hadîslerle dol­duran fakîhlerdir, Onlarm bizzat hadîs uydurmaları ile, kendi­lerine hizmet edip bâtıl dâvalarını desteklemek için hadîs uydurmayı meslek edinenlerin düzüp-koşması arasında bir fark yoktur. Bunların cür'etlerİ, kendi kıyasları ile Rasûluliah (s.a.v.)'m hadîslerini birbirine karıştıracak dereceye varmıştır. Böylece ictihâdları ile elde ettikleri kıyâslarını, tamamen Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'e nisbet etmişlerdir. Ek­seriyetle bu fakîhler, kıyâsa husûsî bir ehemmiyet veren re'y medre| sesine mensup idiler. Ebu'I-Abbas el-Kurtubî[974] der İd:

"Bâzı ehl-i re'y fakîbJeri, kıyâs-ı celî ile elde ettikleri hükmü, Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'e nisbet etmeyi caiz görecek kadar ileri gitmiş­lerdir. Bu sebeple onların kitaplarım, fakîhlerin fetvalarına benzeyen hadîslerle dop-dolu bulursun ve onlar bu hadîslere bir sened de gösteremezler!"

Bunun en fecîsi ve en bayağısı, her asırda görülen bâz âlim taslaklarının, hükümet adamlarına yaklaşmak ve onlar dan dünyalık koparmak maksadıyle hadîs  uydurmalarıdır. Gıyâs b. İbrahim en-Neha(î el-Kûfî'nin yaptığı da böyledir. Gıyâs, güvercinlerle oynamasını seven halîfe Mehdî'nin huzuruna girdiği zaman, halîfenin önünde güvercin bulunduğunu gördü. Ona: Mü'mİnlerin emîrine hadîs oku dediler. Gıyâs söze başlayarak dedi ki:

Bize falan, rivayet etti, o da falan-İ dan Rasûl-i  Ekrem   (s.a.v.)'in  şöyle ,buyurduğunu  nakletti: deve, at ve kuş yarışlarından başkası için ödül almak helâl olmaz". Bunun üzerine Halîfe Mehdî, ona bir kese verilme­sini emretti; kalkıp giderken de ona şunları söyledi: Senin şu kafan yok mu? Fu Rasûlullah (s.a.v.)'a iftira eden bir adamın kafasıdır. Sonra Mehdi, onu bu işe ben teşvik ettim, diyerek güvercinin kesil­mesini emretti ve güvercinle oynamaktan vaz geçti.[975]

Bâzan halk arasında bilgiç görünmek gayreti, hadîs uy­durmaya sebep olmaktadır. Âlim kılığında bir câhilin ortaya çıkıp halk arasında parmakla gösterilen bir âlim olmak hevesine kapıl­ması bu neticeyi doğurmaktadır Her asırda göıülebilen böylesi açık gözler, halkın aklını çelen birtakım garip sözler uydurmak suretiyle cehaletini gizleyebilmektedirler. Îbnu'l-Gevzî, isnadı Ebû Ca'fer b. Muhammed et-Tayâîisî'ye varan şu haberi rivayet etmektedir:

"Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Ma'în Rusâfe mescidinde namaz kıldılar. Ortaya bir kıssacı çıkarak şöyle konuşmaya başladı: Bize Ah­med b. Hanbel ve Yahya b. senediyle Rasûlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet ettiler: Kim derse, Allah Taâlâ bu sözün her keli­mesine mukabil, gagası altından ve kanatları mercandan bir kuş yaratır! diye başlayarak, tahminen yirmi yaprak tutacak bir hikâye anlatmaya başladı! Bunun üzerine Ahmed b. Hanbel, Yahya'nın; Yahya, Ahmed b. Hanbel'in yüzüne bakıp duruyordu. Yahya b- Ma'în, Ahmed b. Hanbel'e sordu: Sen bu adama böyle bir şey söyledin mi?. Ahmed: vallahi ilk defa burada duyuyorum, dedi. Adam kıssasını bâtipiphe diyeler al­dıktan sonra, oturarak verilecek başka hediyeleri beklemeye başladı. Yahya b. Ma în, eliyle buraya gel diye işaret etti. Adam bir şeyler daha koparmak ümidiyle yaklaştı. Yahya ona: Bu hadîsi sana kim ri­vayet etti?, diye sordu. Kıssacı: Ahmed b. Hanbel İle Yahya b. Maîn rivayet etti, cevâbını verdi. Yahya: Yahya b. Ma'în benim, Ahmed b. Hanbel de budur. Biz Rasûlullah (s.a.v.)'ın hadîsleri arasında böylesini hiç duymadık, dedi. Hikayeci vâ'izşu cevâbı verdi: Öteden beri Yahya b. Ma'în'in ahmağın biri olduğunu duyardım. Bunun doğru olduğu şimdi iyice anlaşıldı. Dünyâda sizden başka Yahya b. Ma'în ile Ahmed b. Hanbel kalmadı mı?. Ben on yedi tane Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Ma'în'den hadis yazmışımdır. ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 08:32:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri rüya tabiri,Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri mekke canlı, Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri kabe canlı yayın, Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri Üç boyutlu kuran oku Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri kuran ı kerim, Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri peygamber kıssaları,Mevzu hadisler ve uydurma sebepleri ilitam ders soruları, Mevzu hadisler ve uydurma sebepleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes