> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları > Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir  (Okunma Sayısı 3377 defa)
11 Haziran 2011, 16:14:22
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Haziran 2011, 16:14:22 »



Mevkuf ve Maktu' Hadîsler, Zayıf Hadîsleri idir?


Şimdiye kadar zayıf hadîsin kısımlarından - bahsimizin başındı] da söylediğimiz gibi- husûsî bir adı olanları zikrettik. Muayyen biı adı olmamakla beraber kendisinde herhangi bir zayıflık bulunan hadîslere de kısaca işaret etmekle yelindik.

Bizİm -"Sahîh  Hasen  Zayıf Hadîsler arasında müşterek olan ıstılahlar" kısmına geçmeden evvel - iki meseleye temas etmemiz ge­rekir. Bunlardan biri, Mevkuf ve MaktıYlara zayıf denip denmeye­ceği, diğeri de zayıf hadîslerin rivayeti ve onlarla amel etme mı leşidir.

Mevkuf sözüyle: Sahabeden rivayet edilen söz, fiil ve tak­rirler kastedilmektedir. Meselâ: Râvînin Ömer b. Hattâb şöyle dedi veya Ali b. Ebî Tâlib şöyle yaptı, eyahut Ebû Bekir'in önünde şöyle şöyle yapıldı da, birşey söyleyip reddetmedi, demesi bu rivayetlerin. mevkuf olduğunu gösterir. Rasûlullah (s.a.v.)'dan sâdır oiduı kabul edilen kavil, fiil veya takriri mevkuf hadîste sahâbî yapmak­tadır. Rasûlullah (s.a.v.);dan gelen hadislerde bir uhuvvet bulunduğu yüce bir sahâbî bile olsa, başkalarının sözlerinde bu ulviyyet mevcut olmadığı düşüncesiyle bâzı âlimler mevkuf hadîsi zayıf saymak iste­mişlerdir. [746] Sırf bu sebeple mevkuf hadîsi mutlak olarak zayıf görmeye taraftar değiliz; zîrâ biz sahîh veya hasen hadîsin şartlarım hâiz olan mevkuf bir hadîse, sahihtir veya hasendir, dediğimizde şunu kat'î olarak bilmekteyiz ki, o hadis Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) değil, sahâbînin sözüdür. Biz - bu duruma göre - Rasûlullah' sehven veya kasten tekzîb etmediğimiz gibi, onun söylemediği bir şeyi de söyledi diye iddiaya kalkışmıyoruz. Sonra mevkuf bir hadîse sahihtir jeya hasendir demekle, onunla amel etmenin vâcib olduğunu söylemek istemiyoruz. Biz sâdece re'y ve içtihadın bulunmadığı bir mevkufla amel etmeyi kendimize mübâh kılmaktayız.[747] Çünkü böyle bir durumda sahâbî Rasûlullah (s.a.v.)'dan sadır olduğuna bizzat kanâat getirme­diği bir şeyi ne söyler, ne yapar   ne   de   tasvîb eder.   Şu hâle  kıymetli Sahâbî Abdullah b. Mes'ûd'un: neccime veya kâhine giderek, onun söylediklerini kabul eden kimse Hz. Muhamrned (s.a.v.)'e nazil olanı inkâr etmiş demektir, [748]sözü mevkuf hadîstir. Yine İbnu Mescûd'un müezzin ezan okurken mescitten çıkıp giden kimse hakkındaki: adam Ebû'l Kasım (s.a.v.)'e isyan etmektedir[749] sözü de mevkuftur. Bunların her ikisi de amel etmemiz caiz olan sözlerdir. Buna rağmen bizim Kâ'bu'l-Ahbâr, Abdullah b. Selâm ve Abdullah b. cAmr b. 'Âs'ın mevkuf hadîsleri karşısında dikkatli bulunmamız gerekir; zîrâ bu sahâbîler, isrâiliyyat ve birçok kıssalar rivayet etmekle, bunlardan bilhassa kıyamet alâmetlerine ve âhir zaman fitnelerine dâir olanları nakl etmekle meşhurdurlar. Bu nevî haberleri ihtiva eden hadîslerin çoğu, mevzu demesek bile, zayıftır. Fakat bu zayıflık hadîsin mevkuf oluşundan gelmemektedir. Diğer bir ifâdeyle mevkuf olduğu için zayıf değildir; bilakis bu zayıflık hadîsteki şâz, İllet, iz tır âb gibi durumlardan meydana gelmektedir. Yoksa mevkuf hadîse de, isnâd ve metinle­rine bakarak, Rasûlullah (s.a.v.)'e ref edilen hadîsler gibi sahîh, hasen, zayıf demek mümkündür.

Râvînin sahâbini kastederek:  Hadîsi ref ediyor" veya îsnâdediyor",yahut:

Rasûiullah (s.a.v.)'e iblâğ ediyor" dediği hadîsler, hadîsciîere göre sarih mernV kabîlindendir. [750] Yalnız bâzılarının sahabe tefsirlerini mut­laka mern hükmünde tutuşu doğru değildir; zîrâ sahabe Kur'ân tefsirinde ictihâd etmiş, bâzı mesâii ve fürûda da ihtilâfta bulunmuş­lardır. Nitekim bâzılarının ehl-i k:tâbdan isrâiliyyat rivayet ettiğini de gördük. [751]

Maktu hadis ise, tâbi'înden rivayet edilen kavi, fiil ve takrir­lerdir, imâm Ebû Hanîfe'nin bu mevzuda meşhur bir görüşü vardır.

Ebû Hanîfe, Enes b. Mâlik ve Abdullah b. Abbâs (r.a.) gibi birkaç sahâbîyi  görmüş  olmasına rağmen açıkça der ki:

Rasûlullah (s.a.v.)'dan gelen hadîslerin başımız, gözümüz Üzerinde yeri var. Sahâbîden gelenlerde muhayyeriz. Tabiinden gelenlere gelince, onlar ricâlse biz de ricaliz". Ebû Hanîfe bu sözüyle Maktûru ihticâc edilmeyen bir zayıf olarak kabûi ettiğini belirtmektedir.

îşte bu sebeple re'y mektebi  ki Ebû Hanîfe'nin mektebidir - kı-yâs-ı celî ile amel etmeyi, tabiinden maktu olarak gelen rivayetlerle amel etmeye tercih etmiştir. Ancak makbul olan görüş şudur: Maktu' -isnadının ve metninin durumuna göre- sahih, hasen, zayrfsıfatla­rından birini alabilir; Maktu'un sahîh ve hasen oluşu, değil Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'den, sahabeden alındığı mânâsına dahî gelmez; aksine bizzat tabiinden rivayet edildiği anlaşılır. Bunlardan sâdece büyük sahâbîlerle aynı çağda yaşamak bahtiyarlığına eren Sacîd b. el-Mü-seyyeb, eş-Şa(bî, en-Nehaî ve Mesrûk [752] gibi büyük tâbi'îlerin Maktuclarıyle ihticâc etmemiz caiz olur.


Zayıf Hadîslerin Rivayeti ve Onlarla Amel Etme Meselesi

"Fezâil-i a'mâl mevzuunda zayıf hadîsle amel etmek caizdir" sözünü herkes söyler durur. Bu sözle, rivayetinde müsama­halı davrandıkları, kendilerince sahîh 7 mayan bütün hadîsleri bu gruba katarlar ve böylece sabit ve mâliun bir esasa dayanmadan bir­çok prensipleri dine ilâve ederler. Aradan asırlar geçmesine rağmen bu söz, Ahmed b. Hanbel, Abdurrahman b. Mehdî ve Abdullah b. Mübârek gibi üç büyük hadîs imamının söylediği buna benzer bir sözün aks-i sadâsmdan başka birşey değildir. Bu üç büyük imâmın sözü şudur: "Helâl ve haram mevzuunda birşey rivayet ettiğimizde pek sıkı, fezâil ve benzeri mevzularda birşey rivayet ettiğimizde de müsa­mahakâr davranırdık. [753]

Bu imamların sözleri tam olarak anlaşılmamıştır. Nasıl ki bizim nazarımızda sahîh'in mukabil zayıfsa, onların pek sıkı davranmak sözünden kastettikleri de, böyle karşılığı olan birşey değildir. Helâl ve harama dâir birşey rivayet ettiklerinde daha temkinli davranarak ancak hadisin en yüksek derecesinde bulunanlarla ihticâc ediyorlardı ki, bu da kendi zamanlaımda ittifakla "sahih" diye adlandırılan dere­cedir. Helâl ve haram ile ilgisi olmayan, fezâile dâir birşey rivayet ettiklerinde pek sıkı davranmak ve sâdece sahihleri rivayet etmek zaruretini duymuyorlar, aksine mertebece sahihten aşağıda bulunup, kendi asırlarında henüz yerleşmemiş bir tâbir olan Hasen'i de kabule taraftardırlar. Hernekadar hasen, kendilerinden sonra zayıf adı verilen hadîslerden mertebece daha üstün görülüyorsa da, mütekaddi-mînin ıstılahında zayıf hadîsin bir nev'i olarak kabul ediliyordu.[754] Halk bu imamların fezâil babında müsamahalı davranmaları sözüyle, sahih derecesine varmayan hasen hadîsleri rivayete elverişli bulmaları şek­linde anlasalar bile, "Fezâil-i a'mâlde zayıf hadîsle amel etmek caiz­dir" sözünü pek doğru bulmuyorlardı. Şu noktada hiç şüphe yoktur kî, - din nazarında - zayıf rivayetler ne şer'î bir hüküm, ne de ahlâkî bir fazilet için kaynak olur; zîrâ zan, gerçekten hiçbir şey ifâde etmez. Fezâil de ahkâm gibi dinin esas prensiplerindendir. Binâenaleyh bu prensipleri çürük bir temel üzerine, paramparça olacağı bir uçurum kenarına bina etmek doğru olamaz.

Müsamahakâr davrananların, fezâil-i a'mâî mevzuunda zayıf hadîs rivayet edebilmek İçin öne sürdükleri şartlar ne kadar çok ve müsait olursa olsun, anlattığımız sebebe binâen bunu kabul etmiyoruz. Bilindiği üzere bu şartlar üç tanedir:

1 - Rivayet edilen hadîs pek zayıf olmayacak.

2 - Kitap veya sahîh sünnetle sabit olan bir asla dayanacak.

3 - Kendinden daha kuvvetli bir delile muhalif olmayacak. Zayıf hadîs rivayetini - bu şartlara rağmen - kabul etmiyoruz.

Gerek şer'î ahkâm ve gerekse fezâil babında, elimizde, başkasına Iüzûm bırakmayacak kadar çok sahîh ve hasen hadis vardır. Biz - bu şart­ların çokluğuna rağmen - zayıf hadîslerin sabit olduğuna bir türlü inanamıyoruz. Böyle olsaydı ona hiç zayıf deriniydik. Hâsılı, zayıf hadîsler hakkında şüphe etmekten kendimizi alamıyoruz. Zâten dinde,, yakînî olmayan şeylerin hiçbir değeri yoktur.

Buradan şu neticeye varmaktayız ki, - hadîs çalışmalarında ve tedrisinde bile - zayıf olduğunu iyice bildiğimiz bir hadîsi kesin bir ifâdeyle: Rasûlullah  (s.a.v.) buyurdu ki..." diye başlayarak misâl vermekten şiddetle kaçınmalı­yız. Böylece dinleyicide veya okuyucuda onun sahîh olduğu zannını uyandırmamahyız. Aksine onun zayıf olduğunu açıklamalı ve hatta iyice biliyorsak, hadîsin malû, mudal, muztarib, şâz... gibi zayıf hadîs nevilerinden hangisine girdiğini belirtmeliyiz. Sözünmüzü de bu hadîsin muhtelif tarîklerine vâkıf olan hadîs hafızlarının - bunun zayıf olduğunu ortaya koyan - beyânları ile desteklemeliyiz.

Zayıf hadîsin tetkik ettiğimiz kısımlarındaki muhtelif misâllere bir daha bakacak olursak, bu zayıflığın bâzan senedden, bâzan da metinden ileri geldiğini görürüz. Bu bakış bizi, herhangi bir hadîse zayıftır derken son derece ihtiyath bulunmaya sevkede çektir. Bir hadîse mutlak olarak zayıftır demek, muhaddislerin titizlikleri ile bağ­daşmayan bir harekettir. Bunu söylemenin mânâsı, aynı zamanda o hadîsin hem sened ve hem de metin bakımından zayıf olduğunu beyân etmektir. Ne var ki, aynı hadîsin sâdece senedinin veya sâdece metninin zayıf olması da muhtemeldir. Hattâ diğer senedleri zayıf denemeyecek kadar sahîh olmakla beraber, zayıflık sâdece muayyen bir senedde bu­lunabilir, işte zayıf senedlî bir hadîs bulduğumuz zaman, tâbirimize son derece dikkat ederek bu hadîs, bu isnâdla zayıftır, dememiz gerekir,[755] Aynı şekilde bâzı hafızların metnine zayıf dedikleri bir hadîs hancında da: "Falan hafızın falan kitabında söylediği gibi, bu metin başka bir tarîkten sahîh olarak gelmemiştir" demek suretiyle ihti­yatlı davranmamız îcâb eder.

îetihad kapısı fıkıh sahasında kapanmadığı gibi hadîs sa...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir
« Posted on: 18 Nisan 2024, 19:59:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir rüya tabiri,Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir mekke canlı, Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir kabe canlı yayın, Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir Üç boyutlu kuran oku Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir kuran ı kerim, Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir peygamber kıssaları,Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idir ilitam ders soruları, Mevkuf ve maktu hadîsler zayıf hadîsleri idirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes