๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 11 Haziran 2011, 16:08:27



Konu Başlığı: Merfû
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Haziran 2011, 16:08:27
1. Merfû:  

 

Meşhur olan tarifi şudur: Hassaten Hz. peygamber  (s.a.v.)e  izafe edilen söz, fiil veya takrire merfu denîr.

Onu Hz. Peygamber (s.a.v.)'e izafe edenin bir sahâbî, bir tâbi'î veya onlardan sonra gelen biri olması arasında bir fark bulunmadığı gibi, senedinin muttasıl olup olmaması arasında da bir fark yoktur.[759]

Bu tariften de anlaşılacağı üzere merfu, her zaman muttasıl olmaz. Bâzan bilhassa bir sahâbînin düşmesiyle mürsel, bâzan isna­dından bir kişinin düşmesiyle veya senedde mübhem bir kişinin bulun­masıyla munkatı', bâzan da iki veya daha çok râvînin düşmesiyle mu'daî olur. Hadîs merfu bile olsa, bu üç durumda da zayıf sayılır. Hadîsin sırf merfu olması, mutlaka sahîh denmesi için kâfî bir sebep değildir. Aksine bir taraftan muttasıl veya munkatı olduğunu anlamak için, diğer tai aftan da muttasıl olduğu takdirde râvîlerinin dere­cesini bilmek İçin ref edildiği tarîki iyice araştırmak lâzımdır, işte Merfuun bu müşterek kısma girmesi de bu İtibarladır. Merfun isnadında inkıta varsa, inkıtam nevine göre zayıf hadîsin isimle­rinden birini alır. Şayet isnadı muttasıl ise, ricalinin zabt hususundaki derecesine göre sahîh ve hasen adlarım almaya elverişli olur.

Kavli Merfûca misâl: Sahâbînin: Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'in şöyle söylediğini duy­dum", veya: Rasûlul­lah (s.a,v.) bize şunları söyledi", demesi, yahut sahâbî veya bir baş­kasının (s.a.v)dedi ki", yahut ,

Rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur" gibi ifâdeler kullanmasıdır.

Fiilî merfû'amisal: Sahâbînin: Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle yapmakta olduğunu gördüm" demesi, yahut da sahâbînin veya sahâbî olmayan birinin Rasûlullah (s.a.v.) şeyle yapardı", demesidir.

Takriri merfû'a misâl: Sahâbînin: Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'in huzurunda şöyle yaptım" demesi, yahut onun veya bir başkasının: Rasûİullah (s.a.v.)'in huzû Rasûlullah runda falan şöyle davrandı" diyerek, Rasûl-i Ekrem'in bunu yadırgadığını söylememesidir.[760]

Merfû'da isnâd bir tarafa bırakılarak sâdece metnin durumuna bakılır: Bu hâle göre Hz. Peygamber (s.a.v,)'e izafe edilen herşey merfû'dur. [761] Kavil, fiil ve takrirden herbirine "metnu'l-hadîs" deni­lebilir; çünkü hadîs metnine sırf metin olması itibariyle bakılacak olursa, onunla isnâd arasında bir münâsebet görülmez.[762]



[759] Tavzîhu l-eikâr, c. I, s. 254

[760] Bu üç misâli hafız îbnu Hacer (Şerhu'n-nuhbe, s. 26)'da zikretmiştir. Bun­lar -ona göre- lâfzı Hz. Peygamber (s.a.v.)'e Sarahaten ulaşan nevilerdendir. Îbnu Hacer, bunların peşinden, Hz Peygamber (s.a.v.)'e hükmen ref' edilen kavil, fiifve takrire üç tane de misâl getirmektedir. (Bk. s. 27-28). Bu misallerin çoğu Mevkuf hadîs hakkında söylediklerimizle ilgilidir. Tekrar a\nı bahse dönmeye lüzum görmüyoruz.

[761] Tavzîhul-efkâr, c. I, e. ^59.

[762] Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 181-183.