Konu Başlığı: İslâmın ilk devirlerinden beri isnâd sistemini tatbiki Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 10 Haziran 2011, 15:59:45 İslâm'ın İlk Devirlerinden Beri İsnâd Sistemini Tatbiki: Bâzı tâbiîlerİn-meselâ:Katâde b. Diâme es-Sudûsî gibilerin -hadisleri senedleriyle birlikte rivayet etmediklerine dâir söylenen haberler dahî bize, muhtelif şehirlerde bulunan tâbi'îleiin çoğunun, hadîsleri senedleriyle birlikte rivayet etmekte olduklarını gösterir. Böyle olmasaydı râvî; herkese şâmil olduğunu o devirde - bilmeyen tek şahsın dahî mevcut olmadığı umûmî bir hükümden Katâde'yi veya bir başka tabiiyimüstesna tutmaya uğraşmazdı. Misâl olarak: Hammâd b. Seleme'nin Tabakâtu'l-kubıâ'daki[1094] şu sözünü ele alalım Katâde'ye giderdik, oda: Hz. Peygamber'den bize ulaştı ki. Ömer'den bize ulaştı ki. diyerek hadîsleri hemen hemen isnâd etmezdi. Hammâd b. Ebî Süleyman Basra'ya geldiği zaman: Bİze İbrahim, falan ve falan rivayet etti ki demeye başladı. Bu hâl Katâde'ye söylendiğinde o da: Mutarrıf'a sordum kî diyerek haberle senetleriyle birlikte rivayet etti. ilk bakışta bu haberden anlaşılan mânâ şudur: Hammâd b. Süleyman Basra'da bu âdeti yaygın hâle getirdikten sonradır ki Katâde isnâdla rivayet etmeye başlamıştır. Bu haberle anlatılmak istenen asıl mesele, Hammâd b. Seîeme'den başka birçok tabiilerin de kendi şehirlerinde haberleri isnâdla rivayet etmekte olduklarıdır. îşte meselenin delîl olarak ele alınacak tarafı burasıdır. Esâsında tâbi'îlerin, isnâdla birlikte rivayet etmeye teşvik etmeleri veya haberlerin senedlerini soruşturmaları îcâb ediyordu; fakat bu teşvike ne asr-ı saadette, ne de ilk sahâbîler devrinde hacet vardı; zîrâ herkes birbirini tasdîk edip inanıyor, kimse kimseyi itham etmiyordu. Yalnız "Hz. Ali ile Hz. Mu'âviye arasındaki ihtilâfın harp şeklini alarak, kanların dökülüp canların telef olmaya başladığı hicretin kırkıncı yılı, sünnetin yalan ve uydurmadan münezzeh olması ile, yalan ve hadis uydurma hareketinin çoğalarak siyâsi maksatlara ve dahilî bölünmelere hizmet için kullanılmaya başlamasını birbirinden ayıran bir hududtur.[1095] Bu fitne hareketinin zuhurundan sonra herkes haberlerin senedlerini soruşturmaya başladı; "ehl-İ sünnetten olanların hadîslerini kabul ettilers ehl-i bid'attan olanların hadîslerini de terk ettiler[1096] Fitnenin kalblerde bıraktığı kötü tesirlerden biri de, iki kutubtai herbirini, kendi grubunun faziletlerine dâir uydurmaya tabiî olarak teşvîk etmesiydi. Nitekim büyük şiî edîbi Ibnu Ebi'l-Hadîd şöyle demektedir;[1097] [1094] Ibnu Sa[d, et-Tabakâtu'1-iubrâ, c. VJI/fl, s. a. [1095] Dr. Mustafa es-Sibâ'î, es-Sunne ve mekânetuhâ fi't-teşri'i'i-islâml. s. 89. [1096] Ibnu Hacer, Lisânu'l-Mîzân, c. I, s. 7. Bu haber, îbnu Sîrîn'e. aittir. Bu sözün baş taraflarında şöyle demektedir: ''Fitne kopmadan önce isnâd aramıyorlardı. Fitne koptuktan sonra ise, ehl-i sünnetin hadîslerini kabul ettiler... [1097] Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 276-277. |