๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Haziran 2011, 15:05:42



Konu Başlığı: Hz. Peygamber zamanında yazılan sahifeler
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Haziran 2011, 15:05:42
Hz. Peygamber Zamanında Yazılan Sahifeler


Bazı sahâbîlerin Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hayatında birtakım hadîsleri yazdıkları kesin olarak bilinmektedir. Daha önce de söyledi­ğimiz gibi, hadîslerin yazılması hakkındaki umûmî yasağa rağmen, bazıları Rasûl-i Ekrem'den husûsî izin alarak yazmaya devam etmiş­lerdi. Şurası da var ki, Hz. Peygamber'in hayatının sonlarına doğru, hadîslerin yazılması hakkında her isteyene ve elinden gelene izin ver­mesini müteakip birçok ashâb topladığı hadîsleri yazmışlardır. [63]Bu sahîfeler hakkında sağlam ve zayıf bir takım bilgilere sahibiz. Bu bil­gilerin bir kısmı çok sağlam senedlere dayanmakla beraber, bugün o sayfaların izlerine tesadüf edemiyoruz. Buna rağmen onların Hz. Peygamber'in hayatında yazılmış olduğundan ve onun vefat ederek refîk-i â'lâya kavuşmasından sonra uzun zaman dilden dile dolaştı­ğından şüphe etmemekteyiz.

Tirmizî, [64] Sa'd b. 'Ubâde el-Ensârî'nin, Rasûlullâh'm bâzı hadîs ve sünnetlerini topladığı bir sahîfesi bulunduğunu rivayet etmek­tedir, [65]Sacd b. Ubâde'nin oğlu, bu sahîfeden hadîs rivayet ederdi. [66]

Buhârî, [67]bu sdhîfenin, Abdullah b. Ebî Evfâa'nin [68] sahîfesinin bîr nüshası olduğunu söylemektedir. Abdullah, hadîsleri bizzat yazarak toplar, başkaları da bu hadîsleri onun huzurunda okurlardı. [69]

Semure b. Cündüb (v. 60) büyük bir nüshada birçok hadîs topla­mıştır. Bu nüsha kendine intikal eden oğlu Süleyman da onu babasın­dan rivayet etmiştir. [70] Bu nüsha -tahmin edildiğine göre- Scmure1-nin, oğullarına gönderdiği nüshadır. [71] Bunun hakkında İbnu Şîrîn: [72] "Semure'nİTi oğullarına gönderdiği nüshada çok hadîs vardır" demek­tedir. [73]

Câbir b. Abdillâh (v. 78)'m da bir sahîfesi vardır.[74] Müslim, [75] Sa-hîh'inde bu sahîfenin menâsik-i hac hakkında olduğunu söylemekte­dir. [76]Bu sahîfedeki bazı hadîslerde belki de Rasûlullâh (s.a.v.)' in , iha­talı hutbesini îrâd ettiği veda haccı hakkında bilgi vardı. Muhterem tâbi'î Katâde b. Di'ânıe es-Sedûsî (v. n8)'nin, "Câbir'in sahîfesini Bakare sûresinden daha kuvvetli olarak ezbere bilmekteyim, [77] diyerek bu sahîfeye verdiği değeri ifâde etmesi, zanmmızı son derece takviye etmektedir. Câbir'in talebelerinden olan Süleyman b. Kays el-Yeş-kurî[78]'nin rivayet ettiği hadîslerin mezkûr sahîfeden nakledilmiş olması da ihtimâl dahilindedir. [79] Vehb b. Munebbih (v. 114), Mescid-i Nebevî'de bir ders halkası kuran Câbir'in yazdırdığını[80] söylediği bazı hadîsleri rivayet etmektedir ki, bunu nazar-ı itibare almamız gerekir. Belki de bu hadîsler, Câbir'in sahîfesinden nakledilmiştir. Bundan çıkaracağımız netîce en azından bu sahîfenin herkesçe bilinen meşhur bîr sahîfe olduğudur. Her nekadar bugün elimizde yoksa bile, Câ­bir'in bâzı talebelerinin bu sahîfeyi istinsah etmiş olmaları da müm­kündür. [81] Bununla beraber onun nüshalarından hiçbiri elimizde mev­cut değildir.

Asr-ı Sâadette yazılan sahîfelerin en meşhuru, Abdullah b. (Amr-b.Âs (v. 65)'in bizzat Rasûlullâh (s.a.v.)'dan yazarak topladığı Sahîfe-i sâdika'dir.[82] Îbnu'l-Esîr'in söylediğine göre bu sahifede bin hadîs-i şerif bulunmaktadır. [83]Sahîfe-i sâdıka Abdullah b. 'Amr'm hattıyle bugün Elimize ulaşmamış olsa bile, muhtevasını bilmekteyiz; zîrâ bu sahîfe, îmâm Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde yer almış bulunmaktadır. [84] Sahîfe-i sâdıka'yi asr-ı saadette hadîslerin yazıldı­ğını isbât eden en sağlam tarihî bir vesika olarak kabul etmemiz yerinde olur. Bu sahîfenin, Rasûlullâh (s.a.v.)'m Abdullah b. 'Amr'a hadîslerin yazılması hususundaki müsâadesinin ve hikmet dolu irşa­dının tabi'î ve kesin bir neticesi olması, onun sıhhati hakkındaki gü­venimizi artırmaktadır. Abdullah b. 'Amr, hadîslerin yazılması için Rasûlullâh (s.a.v.)'danizin almak maksadıyle şöyle sormuştu: "Sizden işittiklerimin, hepsini yazayım mı?" Rasûlullâh (s.a.v.) "evet" diye cevap verdi. Abdullah tekrar: "sükûnet hâlinde olduğu gibi, öfkelendiğiniz zaman da yazabilir miyim?" diye sorunca, Rasûl-i Ekrem: Evet ben, hiç bir zaman hakikat  dışında birşey söylemem" buyurdular. [85] Bana öyle geliyor ki, Abdullah b. Amr, Rasûlullah (s.a.v.)'dan bu sarîh izni aldık­tan sonra hadîs-i şerifleri yazmaya başlamıştır. Sahîfe-i sâdıka da bu iznin bir meyvesi olmuştur. Abdullah b. 'Amr' in gerek Sahîfe-i sâdıka'yı, gerekse başka sahîfeleri yazmakla meşgul olduğunun açık delili, Ebû Hureyre'nin şu sözüdür: "Abdullah b. 'Amr'dan başka Rasûlullah (s.a.v.)'ın ashabından hiçkimse, benden daha çok hadîs rivayet etmemiştir. Çünkü o yazardı, ben yazmazdım[86]

Abdullah b. 'Amr'ın torunu olan Amr b. Şuaybin (v. 120)' sonraları bu sahîfenin hadîslerini okuyarak veya ezberinden rivayet ettiği kuvvetle tahmin edilmektedir. [87] Muhterem tâbi'î Mucâhid b. Gebr (v,  103), Sahîfe-i sâdıka'yı Abdullah b. Amr' in yanında gör­müştür.[88]

Hicretin birinci yılında bizzat Rasûl-i Ekrem'in yazılmasını em­rettiği son derece mühim bir sahîfe, sahabe zamanında pek meşhur idi. Daha çok bu sahîfe Medine'de henüz gelişmekte olan genç bir devletin "anayasa" sına benzemekte idi. Bu Rasûlullah (s.a.v.)'ın kâtipleri tarafından muhâcirûn, Ansâr, Yahudiler ve Medine Arapları arasındaki hukukun tedvin edildiği sahîfedir. Onun baş tarafında "kitabet" sözü açıkça görülmektedir: "Bu belge, Kureyşli ve Medine'li olan, onlara tâbic olup iltihak eden ve onlarla birlikte mücâhede eden mü'min ve müslümanlar arasındaki hukuku gösteren Allah Rasûlu Muhammed'in mektubudur; onlar diğer insanlardan ayrı olarak bir ümmettir. [89] Belgede ubu sahîfenin ehli" sözü beş defa tekrarlan­maktadır. Şu hâle göre bu sahîfenin yazılı olduğunu İtiraf etmekten başka çıkar yol yoktur. Bahis mevzuu sahîfe, tevâtüren nakli, içindeki dînî hükümlerin çokluğu ve muhtevasının genişliği bakımından Kur'ân-ı Kerîm'in şöhretine yakın bir şöhrete sahiptir. Hz. Ali'ye: "Yanınızda bir kitap var mıdır?" diye sorulduğunda, "hayır, Allah'ın kitabı, bir müslümana verilen anlayış kabiliyeti ve bir de şu sahîfeden başka birşey yoktur" cevâbını verirken kasdettiği sahîfe herhalde budur. Ona: "Bu sahîfede ne vardır?" dîye sormuşlar, o da "akıl, [90]esir­leri serbest bırakma ve bir kâfir karşılığında bir müslümamn Öldürül­meyeceği vardır[91] demiştir. Bu sayılan meseleler mezkûr sahîfenin ihtiva ettiği hususlardan bir kısmıdır. [92]

Abdullah b. Abbas (v. 69), ilim meclislerine hep yanında götür­düğü levhalara Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'in sünnet ve sîretini yazmaya çalışmıştır; [93]vefatında bir deve yükü kitap bıraktığı tevâtüren nakle­dilir, [94] Abdullah'ın talebesi Sa'îd b. Cubeyr (v. 95), onun kendine imlâ ettirdiği hadîsleri yazardı; kâğıt tükenince elbisesine, ayakkabı-: sına ve bâzan da elinin içine yazar, evine gittiğinde bunları sahîfelere geçirirdi. [95] îbnu Abbas'ın sahîfelerînin bilinmekte olduğunda ve uzun zaman elden ele dolaştığında şüphe yoktur. Bunlar oğlu Ali'ye intikâl etti. [96] Müslümanlar bu sahîfeleri rivayet edip onlardan faydalanmışlar, bu suretle tefsir ve hadîs kitapları îbnu Abbas'ın nakl ve rivayetleri ile dolmuştur. Böyle olmakla beraber bu sahifelerin ne zaman ve ne şekilde kaybolduklarım bilemiyoruz. [97]


[63] Rasûlullah (s.a.v.)'m -hadîsle Kur'ân'm artık birbirine karışmayacağından emin olduktan sonra - hayatının sonlarına doğru hadîslerin yazıl masına izin verdiği anlaşılıyor. Çünki Rasûî-i Ekrem (s.asV.) vefatından biraz Önce, müslümanların kendinden sonra dalâlete düşmemeleri için bir mektup yazmak istedi ve böyle bir mektubun yazılmasında herhangi bir beis görmedi. Tafsilât için bk. Târihu't-Taberî, c. î/4, s. 1806-1807; Fethu'1-bârî, c. I, s. 185-187.

[64] Tirmizî, Muhammed b. 'îsâ b. Sevre b. Mûsâ b. ed-Dahhâk esrSuIeinî'dir. Meşhur Sunen'in sahibidir. Kitabına "el-Câmi'u'1-kebir" de denir. H. 279'da vefat etmiştir, 275'de vefat ettiğini söyleyenler de vardır. Hasen hadîsden ve rivayet ki­taplarının en mühimlerinden bahsederken tekrar Tirmizî ve kitabı üzerinde dura­cağız,

[65] Sünemi't-Tİrmizî, Kitâbu'l-ahkâm, bâbu'l-yemîn maa'ş-şâhid (bk. Sahîfetu Hemmâm, s. 16; krş. Goldziher, Etudes sur la Tradition Islamique, p. 11.

Abdussamed Sârim, Hintçe olarak yazdığı Târihu'l-Kur'ân diye bilinen (Ar-zuH-envâr) adlı ve 1359 da Dehlî'de basılmış olan kitabının 137. sayfasında ve devamında, Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde Sa'd b. 'Ubâde'nin sahîfesinden bahsedildiğini söylemektedir (bk. Sahîfetu Hemmâm, s, 17). İbnu Hacer, Tehzî-bu't-tehzîb, c. III, s. 457, madde 883 de Sa'd b. 'Ubâde'nin "câhîliye devrinde oku-ma-yazma bilenlerden" olduğunu kesin olarak ifâde etmektedir. Sa'd, Havran'da H, 1,5 yılında vefat etmiştir.

[66] Bk. Menâzır Ahsen Geylânî'nin Hintçe olarak   yazdığı (Tedvînu'l-hadîs) kitabından naklen Sahîfetu Hemmâm, s.  16.

[67] Buhârî'nin hâl tercemesini, belli-başlı rivayet kitaplarından bahs ederken yazacağız.'

[68] Sahîhu Buhârî, Kitâbu'l-cihâd, bâbu's-sabr cale'l-kıtâl. Bu meseleyi Mu-hammed Zubeyr es-Sıddîkî, ( es-Seyru' î-hasîs fî târîhi tedvîni'I-hadîs) adlı kitabının 9. sayfasında anlatmaktadır.

[69] Bu durum Sahîhu Buhâri'nin muhtelif bâblarmda mevcuttur. Ayrıca "Me-ğâzî" adh kitabın sahibi Mûsâ b. 'Ukbe'nin şu rivayetinde açıkça görülmektedir: "Ömer b. 'Ubeydulİah'm mevlâsi ve kâtibi Ebü I\radr Sâlîm diyor ki: Abdullah b. Ebî Evfâ yazdı, ben de okudum, - diğer bir rivayette - Abdullah b. Ebî Evfâ Harü-riye'ye çıktığında ona bir mektup yazdı, bende okudum. Mektupta şunlar yazılı idi: Rasûl-i Ekrem düşmanla karşı karşıya geldiği günlerden birinde, .güneş batıya yö-nelinceye kadar bekledi. Sonra ayağa kalkarak ashaba şöyle hitap etti: "Ey insanlar, düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz, AÜah'dan sıhhat ve afiyet isteyiniz. Düş­manla karşılaşınca da sabredip dayanınız. Şunu iyice biliniz ki, cennet, kılıçların gölgesindedir. Sonra şöyle devam etti: Ey kitap indiren, bulutları yürüten, orduları bozan Allahım, düşmanı perişan,bizi muzaffer eyle", Bk. Sahîhu Buhârî, bâbu la temennev likâe'l-'adüvv, bâbu izâ lem yukâtil evvele'n-nehâr, bâbu's-sabr 'ale'l-kıtâl.

[70] Tehzîbu't-tehzîb, c. IV, s. 198.

[71] Krş. Tradition Islamique, p. 11.

[72] Muhammed b. Şîrîn el-Basrî, künyesi Ebû Bekr'dîr. Baira'da dînî ilimlerde zamanının imâmı idi, H. 110 da vefat etmiştir (Bk. Tehzîbu't-tehzîb, c. IX, s. 'i 14).

[73] Tehzîbu't-tehzîb, c. IV, s. 236, nr. 402. Muhammed b. Sîrîn'in hadîslerin yazılmasına taraftar olmadığı bilinmektedir. Hadislerin yazılmasını istemeyenlerin görüşünden bahsederken şöyıe demiştir: "Onlar, Benî İsrail'in ellerinde bulunan kitaplar sebebivîe saptıkları kanaatinde idiler". Takyîdu'l-'iim, s, 61. Bir gün 'Ubey-de'ye: Senden duyduklarımı yazayım mı? diye sordu; o da hayır, diye cevap verdi (bk. Takyîdu*l-'ilm,s. 45; krş. Sunenu'd-Dârimî ,c. I, s, 121). Muhammed b. Sirîn'in hadîslerin yazılmasına muhalefeti için şu kitapiara bk. (Ahmçd b. Hanbel, 'Helu'l-hadîs, v. 6 a, Zahiriye nüshası, mecmua, 40; el-Muhaddisu'1-fâsıl, c. IV, v 5a; tbnu Sa'd,et-Tabakât, c. VII/i, s. 141).

Buna rağmen İbnu Şîrîn, "ezberledikten sonra İmha etmek şartıyle, duyulan bir hadîsi yazmakta beis görmemiştir". Nitekim Yahya b. 'Atık, Takyîdu'l-ilm s. 60 da; Hammâd b. Zeyd, el-Muhaddisu'İ-fâsıl, c. IV, v 5 b de böyle rivayet et­mişlerdir. Muhtemeldir ki, Ibnu Şîrîn önceleri hadîsleri yazmış veya kitaplardan okumuştur; zîrâ Semure'nin oğullarına bıraktığı kitabın muhtevasını ve onda bulunan hadîslerin çokluğunu başka türlü bilemez.

[74] Ibnu Sa'd, et-Tabakât, c. V, s. 344; Tezkiratu'l-huffâz, c. I, s. 110.

[75] Terceme-i hâli, "belli-başh rivayet kitaplan" bahsinde verilecektir.

[76] Sahîfetu Hemmâır, s, 14.

[77] Buhârî, Târîhu'I-kebîr, c. IV, s. 182, Hindistan.

[78] Süleymânu'l-Yeşkurî'nin hadîs yazdığından şüphe edilemez, Ebû Bişr, Ebû Süleyman'a: "Süleymânu'l-Yeşkurî'nin rivayet ettiği gibi niçin rivayet etmiyorsun?' diye sorduğu zaman, o da: "Süleyman yazardı, ben yazmazdım" diye cevap ver­miştir. TakyîduM-'ilm, s, 108.

[79] Tehzîbu't-tehzîb, c. IV, s. 215, nr. 369,

[80] Tehzîbu't-tehzîb", Vehb   b. Munebbih   maddesi; "bk. Sahîfetu Hemmâm, s. 14".

[81] s Câbir'in talebelerinden olan tâbi'înin ileri gelenlerinden Muhammed b. el-Hanefiyye (v, 80), Muhammed b. Ali Ebû Ca'feru'l-Bâkrr (v. 114) ve Abdullah b. Muhammed b. "Ukayl (terceme-i hâli için Hulâsatu't-tehzîb'e bk) gibi üç büyük âlim "Câbir'in sohbetine devam ederler, ondan Rasûlullah'm sünnetlerini, nasıl namaz kıldığını sorarlar, yazıp öğrenirlerdi" (Bk. Takyîdu'l-'ihn, s. 104; krş. tbnu Sa'd, et-Tabakât, c. IV, s. 344; el-Mubaddisu'I-fâsıl, c. IV, V3a.). Şu yukarıdaki metni de .okuduktan sonra şöyle bir suâl sormamız gerekir: Bu üç büyük âlim Câ bir'den birşeyler yazıp öğrendiklerine göre, acaba Câbir'in sahîfesinî veya o sahî­feden birkaç hadîsi yazmak hiçbirinin aklına gelmedi mi?

[82] Abdullah b. 'Amr b. 'Âs, bu sahîfeyi bizzat yazdığını şöyle anlatmıştır: "es-Sahîfetu's-sâdika, Rasûlullah'dan yazdığım bir sahifedir"  (Takyîdu'l-'ilm, s. 84). Abdullah b. 'Amr bu sahîfenin değerini şu sözlerle ifâde ederdi: "Hayatı bana sev­diren iki şey vardır: biri es-Sahîfetu's-sâdıka, öteki de Vehta'dır. es-Sahîfetu's-sâdika, Rasûlullah'dan yazdığım bir hadîs mecmuasıdır. Vehta ise, 'Amr b. 'Âs'ın sadaka olarak verdiği ve vaktiyle üzerinde oturduğu bir toprak parçasıdır" (Bk. Câmi'u beyâni'l-'ilm, c. I, s. 73; krş. el-Muhaddisu'1-fâsıl, c. IV, v2b; Sunenu'd-Dârimîj c. I, s.  127).

Reşid Rıza, Mecelletu'l-menâr, c. X, s. 766 da senedinde el-Leys bulunduğu için bu hadîsin zayıf olduğunu söylemiştir. Abdullah b. 'Amr b. 'Âs'm, Sahîfe-i sâdıka'sma pek Önem verdiğini - daha hassas bir ifâdeyle - onun Rasûlullâh (s.a.v.}' dan duyduğu hadîsleri bu sahîfeye yazmaya pek meraklı olduğunu gösteren diğer rivayetlerin zayıf sayılmasında bunun herhangi bir tesiri söz konusu olamaz, önem­lilerine işaret ettiğimiz güvenilir kaynaklarda bu görüş yer almıştır.

[83] Îbnu'1-Esîr, Usdu'1-gâbe, Abdullah b. 'Amr'm hâl tercemesi, c. III. s. 233.

[84] Abdullah b. 'Amr'ın sahîfe'si  için bk. Ahmed b. Hanbel, Musned, c. II, s. 158-226.

[85] tbnu 'Abdi'1-Berr, Câmi'u beyâni'l-'ilm, c. I, s. 71. Aynı mânâdaki diğer bir hadîs için bk. Müsnedu Ahmed b. Hanbel, c. II, s, 207; îbnu Kuteybe, Te'vîlu muhtelefi'l-hadîs, s. 365; Hâkim, Mustedrek, c. I, s. 105; el-llmâ1 v. 36 b; el-Mu-haddisu'l-fâsil, c. IV, v. 2 a.

Bu rivayetlerin bir kısmında ifade edildiğine göre Abdullah b. 'Amr, Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'den her duyduğunu yazardı. Kureyşliler, Hz. Peygamber, nihayet bir insandır, sükûnet hâlinde de konuşur, öfkelendiğinde de, diyerek Abdullah'ın hadîs yazmasına mâni oldular. O da bunu kabul etmekle beraber meseleyi Rasûl-i Ekrem

(s.a.v.)'c açtı. Rasûl-i Ekrem'in cevabı şöyle oldu: Yazj nefsim kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, ben hak olandan başkasını söylemem".

[86] Takyîdu'İ-'ilm, s. 82; krş. Câmi'u beyânı'î-'ilm. c. I, s. 70; Musnedu Ahmed b. Hanbel, c. II, s. 248; el-îsâbe, c. IV, s. 112; Fethu'1-bârî, c. I, s. 184. ibnuHacer (Fethu*l-bârî*de, gösterilen yerde) Abdullah b. 'Ami'ın kitapları, bilhassa ehl-i kitaba ait olanları bildiğine i§aret etmektedir. Bu hadîs-i şerifin bazı tarîklerin­de za'f ve illet bulunduğu anlaşılmaktadır. Ahmed b.Hanbel'in 'Ilelu'l-hadîs (v.6 a)'inde zikrcdildiğine göre bu   hadîs İsmail b.  'Uleyye el-Basrî (v. 2oo)'ye  senediyle okunduğu zaman:

"yalandan Allah'a sığınırım" demiştir. Fakat haberin gelişinden sezildiğine göre tbnu 'Uleyye, 'Amr'ı yalancılıkla itham etmemiştir. Onun böyle söylemesinin se­bebi, hadîslerin yazılmasına muhalif oluşudur. Habere göre: "İsmail b. 'Uleyye, Amr b. Şu'ayb'dan, Muhammed b. Şîrîn, Eyyûb ve îbnu 'Avn'ı hadîslerin yazılmamasına taraftar olduklarını rivayet etmiştir".

Buhârî'nİn Sahîh'inde (Bâbu'I-'ilm'de) bu hadisi zikretmesi onun sıhhati için kâfi bir delildir.

[87] Tehzîbu't-tehzîb, c. VIIÎ, s. 48-55, nr. 80; krş. Sahîfetu Hemmâm, s. 2; Goldziher,Tradition Islamique, p. 11. 'Anîr b. Şu'ayb'in sahîfesinin aslında Abdullah b. 'Amr'm sahîfesi olup Îbnu Şvı'ayb'in onu dedesinden rivayet ettiği sözü zikredil­meye değer.

[88] Tehzîbu't-tehzîb,c. VIII, s. 54; el-Muhaddisul'1-fâsıl, c. IV, v. 2 b; Tabakâtu Îbnu Sa'd, c. H/2, s, 125. Abdullah b. 'Amr - bu sahîfeye çok düşkün olduğu için -hiç kimsenin ona dokunmasına razı olmazdı. Mucâhid'in bu sahîfeyi görmesi de arz kabHindendir; zîrâ anlattığına göre Mucâhid'in bu sahîfeyi görmesi şöyle olmuştur: "Abdullah b. 'Amr'm yanma gittim, yatağının altından bir sahîfe aldım, hemen bana mâni oldu. Ona: Hani benden birşey esirgemezdin, dediğim zaman şu cevâbı verdi: Bu Sahîfe-i sâdıka'da Rasûlullah (s.a.v.)'dan duyduğum hadîsler bulunmak­tadır. Onunla benim arama kimseler giremez...". Tafsilat için bk. Takyîdu'l-Cilm. s. 84.

Abdullah b. 'Amr'm Ebû Râşid el-Hibrânî'ye verdiği ve içinde bir mü'minin akşam-sabah yapacağı dualar bulunan sahîfeye gelince, kanaatimce bu sahîfe, Abdullah b. 'Amr'm başkalarından sakınmadığı birçok sahîfelerden biridir ve fakat sahîfe-i sâdıka veya onun bir parçası değildir. Geniş bilgi ve mezkûr duâ için bk. Takyîdu'l-'ilm. s. 85.

Abdullah b. 'Amr'ın hadîslerini halka nasıl imlâ ettirdiğini, -ezberden mi?, yoksa sahîfe-i sâdıka'ya veya diğer ;ahîfelerine bakmak suretiyle mi? - kesin olarak tâyin edemiyoruz. Kesin olarak b-idiğİmiz, onun hadîs imlâ ettirdiği ve ondan iki kitabın nakledilmiş olduğudur (Bk. Hıtatu'l-Makrizî, c. II, s. 332, Bulak, 1270).

[89] Bu rivayet Ebû 'Ubsyd ve İbn.u.Hişâm'm_rivayetleridir. Bk. Prof. Dr. Mu­hammed Hamîdullah, el-Vesâiku's-siyâsiye fi'1-ahdi'n-nebevî, nr. 1.

[90] Atıl sözüyle burada para cezası ve diyet kasdedilmektedir.

[91] Fethu'1-bârî, c. Is s. 182, bâbu kitâbeti'I-'ilm, ayrıca bk. bâbu fikâki'1-esîr.

[92] Zira bu sahîfenin muhtevasının çoğu para cezası ve diyet hakkındadır. Bki Muhammed Hamîduîlah, el-Vesâiku's-siyâsiye, nr. 1,

[93] Îbnu Sa'd, et-Tabakât, c. II/2, s. 123; Muhammed Zubeyr es-Sıddîkî*n es-Seyru'1-hasîs s. 9 da, Tirmizî'nin Kitâbu'I-'Ilel'inden naklettiği bilgilerle kar: laşunnız.

[94] Bk. Îbnu Sa'd, et-Tabakât c. V, s. 216; Takyidu'İ-'ilm, s. 136; Şezerâtu1: zeheb, c. I, s. 114.

[95] Dârimi, Sünen, c. I, s. 128; îbnu Sa'd et-Tabakât, c. VI, s. 179.

[96] îbnu Sa'd, et-Tabakât, c. V, s. 216 "Ali b. Abdullah b. Abbâs bir sahîfi isteyeceği zaman Kureyb'e, bana falan sahîfeyi gönder, diye yazar, onları istins. ettikten sonra iade ederdi". Takyidu'İ-'ilm s. 136.

[97] Şurası teessüfe şayandır ki, bazı sahâbîler Rasûlullah (s.a.v.)'daıı duyduklar: gibi zabtedemeyecekleri ve böylece aynı lâfızlarla rivayet edemeyecekleri endişe­siyle, yazdıkları hadisleri imha ederlerdi. Tabaka;u!l-huffâz, c. I, s. 5 de rivayet edildiğine göre, Ebû Bekr es-Sıddik (r. a.) Peygamber Efendimizin beşyüz kadar hadîsini bir sahîfede toplamış, sonra da iyice ezberlemediği bir hadîsi yazmış olabile­ceğini -düşünerek hepsini imha etmiştir.

Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 18-24.


Konu Başlığı: Ynt: Hz. Peygamber zamanında yazılan sahifeler
Gönderen: Sevgi. üzerinde 11 Ekim 2016, 16:57:46
  Esselâmü Aleyküm Ve Rahmetüllah. Bu güzel bilgiler için Rabbim Razı olsun vesileniz ile öğrenmiş oldum elhamdülilah. Mevlam ilmimizi artırsın. ..Amin