> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları > Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri  (Okunma Sayısı 1362 defa)
10 Haziran 2011, 16:24:27
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 10 Haziran 2011, 16:24:27 »



4- HADÎSİN  HUKUK-LÜGAT VE EDEBİYATTAKİ YERİ
 

1- HADÎSİN HUKUK BAKIMINDAN ÖNEMİ


Kur'ân-ı   Kerîm'in   Rasûlullah'a   itaati   ve nete  sarılmayı tavsiye  etmesi:

Mütehassıs âlimler, sahih hadîsin bütün müslümanlara hucci olduğu neticesine vararak, mü'minlerin Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'e bağ­lanıp onun hükmüne boyun eğmelerini farz kılan âyet-i kerîmelerle bu görüşü desteklemişlerdir. Bu görüşün aksini kabul eden kimseye de bu şahıs kendini veya halk onu bilgisi muazzam, dînî anlayışı tam biri olarak kabul etse dahî- ilim adamı sıfatını vermemişlerdir.[1004]

Derin ilmî araştırmanın bu doğru neticeye varması tabiî idi; zîrâ mü'minlerin Rasûlullah (s.a.v.)'a İtaat etmesini emreden âyet-i kerî­melerin başka türlü tevîli mümkün değildir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'e itaat de ancak onun sünnetine yapışmak, hadîsiyle amel etmek, dînî mes'elelerde ona baş vurmak ve onu; dînin Kur'ân-ı Kerîm'den sonra gelen ikinci kaynağı olarak kabul etmekle mümkündür.

Bu işin böylesine açık bir şekilde halledilmesine rağmen, hadîsin hüccet olması mes'elesi etrafmda beliren bâzı pürüzlere ışık tutmakta fayda görüyoruz.

Acaba Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'e itaati tavsiye eden Kur'ân-ı Ke­rîm âyetleri, onun hadîslerinin de teşri' bakımından müstakil olduğunu kabul ediyormu ki, Kur'ân'in ahkâmıyle amel edildiği gibi onun ahkâ-nüyle de amel edilsin? Yoksa yalnız Kur'ân-ı Kerîm'in bir tefsiri olup ona bağlı bulunması itibariyle teşrî' yönünden müstakil olduğunu kabul etmiyor mu? Eğer hadîs Allah Kitâbı'nın bir tefsîri veya müc­melinin îzâhı ise, bu takdirde O'nunla beraber teşrî1 asıllarından biri olarak nasıl kabul edilebilir? Halbuki din hükümleri bunların yalnız birinden, Allah'ın yüce Kitâb'mdan elde edilir. Şayet hadîs, müstakil veya müstakil olmayan bir teşrîc kaynağı sayılacaksa, bu arada haber-i vâhidler de kabul edilecek mi? Yoksa hadîsin mutlaka sahîh olması mı şart koşulacak?

Bu suallere yerinde cevâp verebilmek için her şeyden evvel sün­netin Rasûl-i Ekrem (s.a.v.)'in günlük hayaundaki amelî tatbikatını ve ileri gelen sahabenin, kendilerini zorlamadan hadisleri duyar duymaz nasıl anladıklarını da göz önünde bulundurarak sünnet-i ile amel etmenin vacip olduğunu ifâde eden belli-başlı âyet-i kerimeleri zikretmemiz îcâb edecektir.

Abdurrahman b. Yezîd, hac mevsiminde dikişli bir elbise ile ih­rama girmiş bir zâtı görür ve ona. elbiselerini çıkararak Rasu. (s.a.v.)'in giydiği şekilde ihrama bürünmesini tavsiye eder. O şahsın:

"Bana elbisemi çıkarmamı emreden bir âyet oku bakalım! demesi

üzerine Abdurrahman ona verilecek en güzel cevâbın: Peygam­ber (s.a.v.) size neyi getirdi ise onu alın; size neyi yasak etti ise ondan da uzak durun[1005] âyetini okumak olduğunu görür.

Dikişli elbisenin çıkarılması Kur'ân-ı Kerîm'de açıkça zikredil-memiştiı; fakat bu meseleye dâir hadîs-i şerîf vardır. Demek oluyor ki, bu şer'î hükmü sâdece sünnet ortaya koymuş ve tcşrî kaynak­larından müstakil bir kaynak durumuna gelmiştir; zîrâ Rasûlullah (s.a.v.)'ın yasak   ettiği   şeyden   sakınmalarını mü'minlere  emreden Allah Taâiâ'dır.

Büyük imâm Tâvûs, [1006] ikindiden sonra iki rekat namaz kılar. Bunu gören Abdullah b. Abbas, ona, "bir daha bu namazı kılma," der. Buna karşıhlc Tâvûs, Rasûl-i Lkrem (s.a.v.)'in, sünnet hâline ge­tirilmesinden çekindiği için bu namazı nehyettiğini, devamlı olmamak şartıyle bu iki iek(at namazı kılmakta bir beis olmadığını söyler. Fakat Abdullah b. Abbas Rasûlullah (s.a.v.)'m, ikindiden sonra bir başka namaz kılınmasını mutlak surette yasak ettiğini ısrarla söyler

Allah ve Peygamberi bir işe hüküm verdiği zaman mü'miti olan erkekle kadına kendi işlerinde buna aykırı hareket etme muhayyerliği yoktur,[1007] âyetine dayanarak Rasûl-i Ekrem (s.a.v.'in beyân ettiği bir meselede muhayyerliğin bahis mevzuu olamayacağım tekrarlar. [1008]

Sünnet-i nebeviyenin vârid olduğu bir meselede mü'ininin mu­hayyerliği, her ihtilâfta ve dâvada şu âyet-i kerime gereğince tam bir teslimiyetle sünnetin vereceği hükme boyun eğmekten ibarettir:

Rabb'ın hakkı için, onlar, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem ya­pıp sonra da verdiğin hükümden nefisleri hiçbir darlık duymadan tam biı teslimiyetle boyun eğmedikçe îmân etmiş olmazlar. [1009]'Bu âyet-i kerî­menin sebeb-i nüzulü hakkındaki rivayetlerin hepsi de, Zübcyr b. 'Avvâm'm, hurmalarını Bedir harbine katılan bir Ansârî'den önce Harre çeşmesinden sulamasına Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hükmettiği noktasında toplanmaktadır. [1010] Burada açıkça görülüyor ki, Kur'ân-ı Kerîm'in sarîh bir hükümle temas etmediği bu mevzuda kânun vaz' eden yalnız hadîs-i şerîf olmuştur.

Allah  Taâlâ Peygamberine; İnsanlara, kendileıine ne indirildiğini açıkça anlatasm diye sana da Kur'ân-ı Kerîm'i inzal ettik, [1011] buyurmak suretiyle, mü'minlere sünnetin teşrîîdeki yerini göstermek istemiştir; zîrâ Rasûlullah (s.a.v.) in sözleri ve fiilleri âyet-i kerîmeyi tefsir ederek onun mücmelini tafsil, mutlakını takyıd, umûmî lâfızlarım tahsis, Kur'ân-ı Keırm'in belirtmediği ölçüleri, hadleri ve cüz'iyyâtı da lâyîn eder. Kur'ân-ı Kerîm'in açıkça bir hüküm getirmediği yerlerde sün­net, müstakil olarak kanun koyma salâhiyetini hâizdir. Kur'ân-m İîfcafsîl ve izahını kendine bu aktığı hususları da tefsir eder. 'Imrân b.Husayn'm, büyük bir gaflet ve sakat bir anlayışla suçladığı şahsa söyle­diği sözlerden bu sonuç elde edilmektedir. 'Imrân ona şöyle çıkış:

"Sen ahmağın birisin. Kur'ân-ı Kerîm'de, Öğle namazının dört rek'at olup, kıraatinin da cehri olmayacağına dâir bir âyet bulabiliyor musun?", imrân ona, namaza dâir bâzı hükümleri, zekâta dâir bâzı ölçüleri ve İslâm'ın buna benzer esaslarını ve farzlarını sayıp döktükten sonra sözüne şöyle devam etti:

"Bütün bunları Kur'ân-ı Kerîm'de açıkça bulabiliyor musun? Bu­lamazsın; çünkü Allah'ın Kitâb'ı bu meseleleri müphem ve mücmel bırakmıştır. Onları açıklayıp tefsîr eden ise sünnettir.[1012]

Sünnetin  Her  Mevzuda  Teşrî Vâsıtası   Olduğu:

Sünnetin, Kur'ân-ı Kerîm'in mücmel âyetlerini tafsil etmesi hak­kında verdiğimiz misâller, ibâdât, mu'âmelât, helâl ve haram gibi İslâm hukûkuni-in bütün mcvzûlarına şâmildir. Hz. Peygamber (s.a.v.) bütün bu mevzuları, kâh kıyâs yoluyla, kâh birbirine benzeyen iki şeyi mukayese etmek, bâzan da karşılıklı iki şey arasında bir muvâzene kurmak suretiyle mükemmel bir şekilde açıklar. Allah, aliş-verişi helâl, faizi haram kılmıştır[1013] Âyct-i kerîmesinde faizin haram oluşu meselesindeki inceliğin, karşılığı bu­lunmayan bir çoğalma olduğunu anlayan Rasûl-i Ekrem s.a.v bu  çoğalmanın bulunduğu bütün muameleleri kıyâs yoluyla ribâ sınıfına sokarak  şöyle   hükmetmiştir:

Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma, tuza karşılık tuz; her şey kendinin mukabili ile müsâvî bir şekilde ve elde mevcut olarak muamele görecektir. Kim artırırsa veya artırmak isterse haddi aşmış  (faiz muamelesi'yapmış)   olur, [1014]  Karşılığı olmayan muhtelif maddeler ise ribâ sınıfına girmez ve mukabili olmayan bir artma sayılmaz. Bununla ilgili olarak da Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyur­muşturMaddeler değişik olduğu zaman, elde mevcut olmak şartıyle istediğiniz gibi satınız".

Kur'ân-ı Kerîm, mâ'lûm âyet-i kerîmelerle zinayı haram, nikâhı da mübâh kılmakla beraber, velîsinin izni olmadan bir kadının evlen­mesi gibi şeriata muhalif bir nikâhın hükmünü ise açıklamamıştır. Mutlak zina ile şeriata uygun olmayan böylesi bir evlenme arasında yakınlık gören Hz. Peygamber (s.a.v.), evlilik muamelesinin usûlle­rine uyulmayan evlenmelerin bâtıl olduğuna hükmederek şöyle buyurmuştur.

Velîlerinin izni olmadan evlenen kadınların nikâhı bâtıldır". [1015]

Deniz avını,  Deniz avı yapmak ve onu yemek size helâl kılındı ki, hem size, hem de yolcu olanlarınıza faydalı olsun"[1016] âyetiyle helâl ve temiz olarak kabul eden Kur'ân-ı Kerîm,Ölü hayvan etini de muhtelif âyetleri ile kat'î surette haram etmiştir. [1017] Deniz avının mutlak surette helâl ol-Imasıyla, ölü hayvan etinin umûmî bir ifâdeyle kesin şekilde haram olması arasında bir muvâzene kuran Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), deniz meytesinİ umûmî hükümden istisna ederek  helâl  saymış  ve  deniz hakkında: Denizin suyu temiz, ölüsü de helâldir, [1018] buyurmuştur. Rasûlullah (s.a.v.), denizde ölen deniz hayvanına mahsus olan bu hükmünü şu hadîsiyle de teyît et­miştir:

İki   ölü, iki   de   kan bizlere helâl kılınmıştır. İki ölü: çekirge ve balık; iki kan da ciğer ve dalaktır.[1019]

Selef âlimlerinin, sünnetin Kur'ârı âyetlerini açıklamadaki büyük önemini -ki bu açıklama hangi suretle olursa olsun anlamış olma­ları, bazılarını sünnetin Kitâb üzerinde söz sahibi olduğunu söylemeye sevketmiştir. Nitekim Evzâ'î demiştir ki:

"Sünnetin Kitâb'a olduğundan çok Kitâb'm sünnete ihti­yâcı vardır. [1020] Gerek Evzâ'î e gerekse başkaları bu sözle, Kur'ân-ı Kerîm'in mânâlarını en iyi bilen insanın, hevâdan konuşmayan, ko­nuştuğu ancak vahy-i ilâhî olan Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) olduğuna işaret etmek istemişlerdir. Yine bu cümleden olarak Mutarrif b. Şıhhîr[1021]'e: Bize yalnız Kur ân-ı Kerîm'den bahs ediniz, denmişti. O böyle söyleyenleıe şu karşılığı vermişti:

"Vallahi biz, Kuı'ân-ı Kerînrm bir mukabili olduğunu söyle­miyoruz; fakat Kur'ân-ı Kerîîn'İ bizden iyî bilen birinin bulunduğunu söylüyoruz!. [1022]

Zikrettiğimiz misâller sünnetin iki fonksiyonu bulunduğunu gös­termektedir. Buna göre sünnet, ya Kur'ân-ı Kerîm'de bulun­mayan meselelerin teşriinde müstakildir; yahut da Kur'ân-ı Kerîmdeki mücmel âyetlerin açıklayıcısıdir. Bu hâl kaışısmda - Şâtibfnin dediği gibi -...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri
« Posted on: 25 Nisan 2024, 12:59:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri rüya tabiri,Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri mekke canlı, Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri kabe canlı yayın, Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri Üç boyutlu kuran oku Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri kuran ı kerim, Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri peygamber kıssaları,Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeri ilitam ders soruları, Hadisin hukuk lügat ve edebiyattaki yeriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes