๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hadis Edebiyatı => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 07 Haziran 2011, 10:52:21



Konu Başlığı: Tasnif Devri Eserlerine Dayalı Hadîs Edebiyatı
Gönderen: Hadice üzerinde 07 Haziran 2011, 10:52:21

I. Tasnif   Devri   Eserlerine   Dayalı   Şerh   Niteliği Bulunmayan Hadîs Edebiyatı

Bu bölümde, mahiyeti itibariyle birinci bölümde tetkik ettiğimiz Tasnif Devri Eserleri'ne bağlı bulunan istidrak, istihraç, tetimme, cem', telhis, zevâid, tehzîb, şerh v.b. hadis edebiyatını -yine meşhur ve mütedâvil Örnekleriyle-tanıtmaya çalışacağız.

Bu bölümde tanıtacağımız eserler içinde, hadis araştırmalarından hadis metinleri için «kaynak» gösterilebilecek olanlar (müstedrek ve müstahreçler) ile, birinci dereceden, «genel» veya «aslî» anlamda «kaynak» sayılamayacak olanlar bulunacaktır. Hemen işaret edelim ki, bu ikinci grub eserler, «aslî kaynaklar»a ulaşmakta -muhtelif açılardan- yardımcı ve kılavuzdurlar. Hatta bu niteliklerine ilâveten onların her biri «özel» veya «türü içinde kaynak» özelliğine de sahip bulunmaktadır. Binaenaleyh olarak «kaynak» niteliğinden soyutlamak isabetli bir değerlendirme olmayacaktır. En iyisi, «kaynak kavramını» biraz daha geniş çerçevede düşünmek ve değerlendirmektir.

Ayrıca, Hadis Edebiyâtı'nda Tasnif Devri ve sonrası için «Senedli hadis ihtiva etmek-etmem ek» gibi[359] sırf şeklî, metodik ve genel açıdan bir sınır tayinine gitmek, meşhur tabiriyle «zahire göre» yapılmış bir değerlendirme

olacaktır. Oysa Hadis Edebiyatını, özde, yani umûmen hadis edebiyatı, hususen türü içindeki yerleri açısından değerlendirmeye tabi tutmak daha uygun ve ilmî olacaktır. Nitekim hadis edebiyatında mütekaddimûn ve müteahhirün sınırını tesbite çalışırken el-Hûlî de eserlerin mahiyetlerini kıstas olarak ele aldığını şu ifadeleriyle dile getirmektedir:

«Hadis edebiyatında râviler ve musannıflar açısından mütekaddimûn ve müteahhirün arasındaki sınır, hicrî 300 senesi başlandır. H. III. asır, sünnet hizmeti, araştırmaları ve râyî tenkidi konularında en üstün devirdir. Daha sonra gelenler -pek azı müstesna-, hep bu öncekilere dayanmışlardır. Onların cem ettiklerini toplamış, onların değerlendirmelerine itimad etmişlerdir. Bu sebeple de h. II. ve III. asırdaki hadis kitabları genelde, ilk olmakta ve başkalarına dayanmamakta öteki hadis eserlerinden ayrı ve üstün bir mevkiye sahip olmuşlardır. Dördüncü asırda telif edilmiş eserleri ayrıca ele almamızın ve onları üçüncü asır eserleri araşma katmayışımızın asıl sebebi, bu (mahiyete yöneik) farklılıktır.[360]

Bu noktadan hareketle biz, bu bölümde tanıtacağımız eserlerin değişik çerçevede de olsa, «kaynak» niteliğinin bulunduğunu söyleyebiliriz.

Bu bölüm, yaklaşık on asırlık bir dönem içinde meydana getirilmiş hadis edebiyatın tahsis edildiği için burada tanıtılacak eserler sayı olarak çok fazladır. Bu sebeple biz eserleri belli gruplara ayıracak ve her gruptan bir-iki örnek tanıtacağız.

Şuna da işaret edelim ki, bu bölümde söz konusu edilecek eserler, dördüncü bölümde ele alacağımız «Hadis, Istılah ve Şahıs Bulma Usulîeri»nin uygulama alanına giren hadis edebiyatı olma ortak niteliğine de sahiptirler. Böylece, çalışmamızın kendi içinde bir bütünlük ve pratiklik kazanacağı düşünülmüştür. [361]


[359] Böyle bir ayının teklifi, için bk. Ali Yardım, Hadis II, s. 55 dn. 27. Kaldıki sonedlcrin hazfı Îbnu's-Seken (353/964) ile başlamıştır, (kettâni Risâletu'l-Mustafiafe, s. 25-26.)

[360] Muhammed Abdülaziz el-Hulî, Miftahu's-sünne ev tarihu fünûni'l-hadîs, s. 34.

[361] Doç. Dr. İsmail Lütfi Çakar, Hadis Edebiyâtı, İfav Yayınları: 105-106.