๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hadis Edebiyatı => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 03 Haziran 2011, 10:13:00



Konu Başlığı: SONUÇ
Gönderen: Hadice üzerinde 03 Haziran 2011, 10:13:00
SONUÇ


 Hadis edebiyatını, çeşitli, özellikleri ve faydalanma usulleri ile tanıtmaya çalıştığımız bu kitab, hiç kuşkusuz hadis edebiyatının tümünü kapsamamaktadır. Hatta böyîe bir çalışmada, ilk elde tanıtılması gerekenler de bu kitabta görülenlerden ibaret değildir. Ne var ki biz, kendi imkanlarımız içinde, bu kadarını "önbilgi" vermek bakımından yeter bulduk.

Bu çalışma dolayısıyla bir kere daha gördük ki, İslâm bilginleri, sünnet'e ve tabiî, Hadis îlmi'ne hizmet konusunda, yaşadıkları devir şartlarında üzerlerine düşeni büyük bir fedakârlık ve adetâ birbirleriyle yarışırcasına yerine getirmişler, çok değişik şekil, usûl ve muhtevada eserler telif ve tasnif etmişlerdir.

Bunca eserin ve ilmi gayretin temelinde, ilim için ilim amacı değil, toplum için ilim, amel için ilim anlayışının yattığı bir gerçektir. Mukaddimelerde yer verilen telif sebepleri bu hususu dile getirmektedir. Öte yandan bugünün ilmi anlayışından daha ileri noktalara varan ilmi bir titizliğin gösterilmiş olması, onların sahip oldukları sünnete sahip çıkma duygularının göstergesi olarak değerlendirilmelidir. "Amellerin değer ölçüsü niyetlerdir" hadisi, hadis edebiyatı bakımından, "Kitabı, yazarının niyet ve maksadı şekillendirir." anlamında uygulanmıştır. Bu uygulamanın boyutlarını görebilmek için, bilhassa hadis edebiyatı mahsulleriyle yakından tanışmak gerekmektedir.

Netice itibariyle, kültür tarihimizde böylesine hasbî ve ilmî mesâilerin mevcudiyeti, yeni çalışmaların en güçlü teşvikçisi olarak değerlendirilebilecek bir olgudur.

Matbaa imkanlarının sözkonusu olmadığı devirlerde elle yazmak suretiyle meydana getirilmiş kitabîarın, günümüzün modern imkânlarına rağmen, büyük bir bölümüyle henüz neşredilememiş olmakla birlikte düşünülecek olursa, geçmiş âlimlerin gayretlerini takdir etmemek mümkün değildir.

Hadis edebiyatında başlangıçta, kitablarının muhtevalarına göre, musannef, câmî', ve sünen gibi genel isimlerin kullanıldığını giderek her kitabın kendisine ait özel, bir isimle kaleme alındığını görmekteyiz.

Hadis edebiyatının temelinde, hadisleri sağlam bir şekilde tesbit gayreti bulunurken, daha sonraki edebiyatta hadislerin tüm yönleriyle anlaşılması ve değerlendirilmesi esas alınmıştır.

Hocadan bizzat okumak, duymak ve başkalarına okutmak için yetki almak ("rivayet yetkisi, icazet") gibi dinamik bir eğitim öğretimin benimsenmiş olması, dikkate değer olan en küçük noktanın bile ihmal edilmeyip gösterilmesi, kaynaksız bilgiye itibar edilmemesi islam bilginlerinin, Özellikle hadisçilerin ısrarla geliştirdikleri ilmî usûller ve meziyetlerdir.

Çoğu alanda hiyerarşiye pek riâyet etmeyen îslâm bilginleri eğitim-öğretim sahasında katı denebilecek Ölçüde hiyerarşiye sahip çıkmışlardır. Hocadan bizzat duymak suretiyle ("sema") alınmış bilgi ya da nüsha varken -bir bölümünde de olsa- bu özelliği taşımayan nüshalara itibar etmemişlerdir. Aynı şekilde müellifin el yazısını taşımayı ya da asıl nüsha ile mukabele edilmiş olmayı birinci dereceden kriter olarak kabul etmişler, bu ölçülere sahip nüshalar varsa, başkalarına asla değer vermemişlerdir. Yetişmişliğin Ölçüsü olarak da "hocanın kanaatı"m esas almışlardır.

Râvîleri, sadece ilmî mesâileri çerçevesinde değil, günlük hayatları noktasında da tetkike tabi tutmuşlar, insan davranışlarında bütünlük bulunacağını, günlük hayatta görülen aksaklıkların ilmî çalışmalara da yansıyacağını düşünmüş ve hadîs râvîlerini öylece değerlendirmişlerdir.

Hadis literatürünü tanımak onları kullanmakla mümkündür. Ancak herbirinin özellikleri hakkında önceden belli bazı bilgilere sahip olmak, daha kolay yoldan onlardan yararlanmaya imkan verecektir. Bizim bu kitapta yapmaya çalıştığımız işte bu "kolay ve süratli yararlanma"yı gerçekleştirici bir hazırlık sunmaktan ibarettir. Yoksa hadis edebiyatını tüm çeşit ve özellikleriyle tesbit ve tanıtmak değildir.

Bundan böyle yapılacak ilmi araştırmalar açısından önemli bir başka çalışma da mukayeseli tetkikier'dir. Aynı tür eserleri topluca ele alıp onları objektif değerlendirmelere tabi tutmak, o türde şimdiye dek yapılanları tanıtmakla kalmayacak, bundan sonra yapılacak araştırmalara da yön verecek, yol gösterecektir. Meselâ "Hadis Edebiyatında Müsnedler", "Hadis Edebiyatında Câmi'ler", "Hadis Edebiyatında Sünenler", "Hadis Edebiyatında Cerh ve Ta'dil, "Şerh Edebiyatı" gibi araştırmalar bundan böyle görmeyi, arzuve ümid ettiğimiz eserlerdir.

"Ayet ve hadîs ile düşünmek" ve yaşamak, Kur'an ve Hadis ilimlerine dair eserlerin yeniden, değişik açılardan ve samimî olarak ortaya konulmasıyla yakından irtibatlıdır. Bu mutlu neticeye de bu aziz millet lâyıktır. Böyle bir mutlu sona vasıta olmak ise, ilmî ve akademik muhitlerin görevidir.

Böyle bir sonuca ulaşmak amacıyla yola çıktığını kabul ettiğimiz hadis alanında çalışmayı seçmiş kişilerin, her şeyden önce, Muhammedi müsamaha sahibi, mezheb taassubu dahil, her türlü taassubtan uzak ve sokaktaki adamın kanaatini esas alıcı tavırdan kesinlikle arınmış, tam anlamıyla "gerçek araştırıcısı" olmak gibi temel zorunlulukları bulunmaktadır.

Böyle bir fikri ve amelî zemin, Hadis Edebiyâtı'mn kalite açısından en büyük şansı olacaktır.[794]

 


[794] Doç. Dr. İsmail Lütfi Çakar, Hadis Edebiyâtı, İfav Yayınları: 261-263.