5. Aliyyu'l-kaarî ve Mirkâtu'l-mefâtih'i
Hadis diye uydurulmuş sözlerle ilgili edebiyatı tanıtırken kısa biyografisini sunduğumuz Aliyyu'l-kaarî (1014/1605)'nin Mişkâtu'l-Mesâbih üzerine yazdığı Mirkâtu'l-mefâtih adlı memzuç şerh, bilhassa Hanefî ulemâ tarafından kaleme alınan şerh ve haşiyelerde kendisine çokça müracaat edilen Önemli bir şerhtir.
Aliyyu'l-kaari, kendisinden önceki sarihler gibi, söz konusu şerhini hangi sebeplere dayalı olarak ortaya koyduğunu bizzat açıklamıştır. Mişkâtu'l-mesâbîh' i kimlerden okuduğu ve Mişkât' in nüshaları hakkında bilgi verdikten sonra Mişkât' a menhec-i şerif üzere bir «şerh-i lâtîf» yazma düşüncesinin gerekçesi olarak şu noktalara dikkat çekmiştir.
«Hadis İlmi gibi şerefli bir bilim dalının öğrenimine karşı rağbetin azaldığı, himmet ve gayretlerin iyice zayıfladığı, bu durumun hicrî 1000 yılı sonrasının (sanki) karakter ve gereği olduğu ilim ve ilim ile amel konusunuda çok ciddi boyutlarda bir gevşekliğin bulunduğu gözlemlenmektedir.
öte yandan sarihlerin çoğu Şafiî bilginlerdir. Bunlar da hadisler ile mez-heblerine göre istidlalde bulunmaktadırlar. Hadis ile amel etmedikleri hatta ne eskiden ne de şimdilerde rivayet nedir bilmedikleri zanmna dayalı olarak Hanefîleri «ashab-ı re'y» diye isimlendirmektedirler. Bu sebeple, fıkhı deliller hakkında yeterli bilgisi olmayan halk, «Hanefîlerin ortaya koyduğu meselelerin bizzat kendi delillerine muhalif olduğu» gibi yanlış bir zanna kapılmasın diye Hanefîlerin delillerini ve meselelere dair görüşlerini ortaya koymaya ve böylece onları savunmaya çalıştım.[540]
Aliyyu'l-kaarî' nin bu gerekçelere dayandırdığı şerhi 5 büyük cild halinde matbu ve muteberdir.[541]
[541] Doç. Dr. İsmail Lütfi Çakar, Hadis Edebiyâtı, İfav Yayınları: 161-162.
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın